BKE (Bilge Kağan Etil) ve Mert Çodur tarafından kurulur kurulmaz 2025’e bir bomba gibi düşen ve -en azından benim gördüğüm kadarıyla- farklı müzik türlerini benimseyen farklı kitleler tarafından sevilerek dinlenen Diskopolis ile bir araya geldik. Çiçeği burnunda bu yeni synthpop oluşumunun hikayesini onların heyecanını paylaşarak dinlemek için buyurun röportajımıza!
Hem müzik alemine hem de dergy.com‘a hoş geldiniz Diskopolis! BKE ve Mert Çodur olarak yollarınızın kesişmesiyle başlayan müzik hikayenizi sizden dinleyelim mi? Birçok insan benim gibi merak ediyordur bence 🙂
BKE: Bir etkinlikte tanıştık, arkadaş olduk. Yıllardır “bir gün bir şeyler yaparız” diyorduk, ama 2024 Kasım’ında başka bir konuyla buluştuğumuz gece müziğe döndü. Hiç planlamadan başladık üretmeye ve birdenbire her gün müzik yapmaya başladık. O hız ve heyecanla da Diskopolis doğdu.
Mert: Aslında hikaye çok yeni ve sürpriz bir şekilde başladı, biz de dinleyicilerimizle hikayenin akışına şahitlik ediyoruz. Fakat bir hikaye seni ilk satırlardan içine alır ya, Diskopolis hikayesi tam olarak böyle bir hissiyatta 🙂
Projenin çıkış noktası olarak gördüğünüz “yenilik” ve “orijinallik” Diskopolis’te nasıl somutlaşıyor? Yani size göre yeni ve orijinal olmayan ne vardı da siz müzik ortamına bunları getirmeyi amaçlıyorsunuz?
BKE: Piyasada gerçek anlamda samimi ve özgün işlerin az olduğunu düşünüyoruz. Dinleyiciye karşı bir sorumluluk hissediyoruz: Dünya standartlarında ama bize ait işler üretmek. Tarz olarak esnekliğimiz yüksek, bu yüzden çok farklı dünyaları birleştirip kalıcı işler yapmayı hedefliyoruz.
Mert: Yaşatmaya çalıştığımız hissiyat ve duygular tanıdık, yaratmaya çalıştığımız sound orijinal. Zaten insanın yaşayabileceği duygular belli, fakat bu duyguları bambaşka bir deneyimle yaşatmak bizim olayımız bence.
Bu ismi görünce dans edesi gelmiyor mu insanın?
Sizce Diskopolis ismi neyi çağrıştırıyor, hayalinizde yarattığınız evreni nasıl tanımlarsınız? Bir komün yaratmak mı amacınız bir de? Şöyle herkesin çılgın synth’ler içerisinde akıp gittiği bir komün düşünsenize!
BKE: Diskopolis aslında tam da hayal ettiğimiz dünyayı anlatıyor: dansın merkezde olduğu, ama sadece disko değil, gelenekselden moderne birçok tarzın buluştuğu bir müzik şehri. İnsanları bu evrene davet etmek istiyoruz.
Mert: Bu ismi görünce dans edesi gelmiyor mu insanın? Benim kafamda disko topu dönüyor…
Synth-pop’u modern elektronik altyapılarla yeniden şekillendirmek istiyorsunuz. Bu süreçte hangi referanslar size ilham verdi? Yola çıkarken neleri ilham listenize yazdınız?
BKE: Synth-pop elementleri var ama tek bir türe bağlı kalmak istemiyoruz. Kültürler arası geçişler, tarzlar arası kaymalar bizim için önemli. İlham listemiz geniş; geçmiş ve bugünü buluşturan her şey diyebiliriz.
Mert: Benim dinlemeyi çok sevdiğim sound’lar, Bilge’nin deneyimleri ve bilgi birikimi, güçlü sound’larla ayaklarımızın yere daha sağlam basışı gibi etkenler.
Diskopolis, ana akımda mı yoksa alternatif sahnede mi ilerlemeyi hayal ediyor?
BKE: Bizce Diskopolis her yerde olabilir. Sınırlara takılmadan, iyi müzikle her dinleyiciye ulaşmak istiyoruz.
Mert: Diskopolis tüm insanlığı dans ettirebilecek düzeyde bir proje 🙂 Herkes için önerilir.
Geçmişle şimdi arasında bir köprü kurmak istiyoruz, asıl sihir de burada zaten…
Benimsediğiniz tür genel olarak 80’lerin yarı analog yarı dijital dokusuna göz kırpıyor. Prodüksiyon sürecinde analog mı dijital mi öne çıktı? Neredeyse tamamen dijital bir çağda analog bir döneme yaklaşan bir müzik yapmak risk mi sizce?
BKE: Tüm üretim dijital araçlarla oluyor ama analogdan gelen hissi, dokuyu işin içine entegre etmek asıl mesele. Geçmişle şimdi arasında bir köprü kurmak istiyoruz. Asıl sihir de burada zaten.
Mert: Az önceki soruda bahsettiğim, tanıdık duyguları yaşatma arzumuzda, geçmiş yılların analog hissiyatlarının rolü büyük. Bizim için risk değil de, güvenli bir artı.
Proje yürütülürken stiller arasında kararlar nasıl alınıyor, sonuçta ikiniz de müzik dünyasında kendinize has yerlere sahip oldunuz? Egoların çatıştığı oluyor mu yoksa harika bir uyum içerisinde mi yürüyorsunuz?
BKE: Biz şu ana kadar çok uyumluyduk. Yaklaşık 16 orijinal parça ve sahneye özel düzenlemeler ürettik. Kimin ne getirdiğiyle şekillenen doğal bir denge var. Öncelik kendimizi yansıtmak, o yüzden ego savaşına hiç gerek kalmıyor.
Mert: Bilge bugüne kadar hem iş hem arkadaşlık karmasıyla hayatıma giren en uyumlu insandır benim için. Birbirimizin fikirlerine hiçbir zaman saygısızlık etmeyiz, zaten bu kadar kısa sürede bu kadar iş yapabilmenin sırrı da birbirimize olan güvenimiz ve duyduğumuz saygı.
Bağımsız olsak da olmasak da sadece şarkı üreterek kalıcı şekilde var olabilmek güncel şartlarda dünyanın hiçbir yerinde mümkün değil.
Diskopolis projesinin sadece müzikle değil; sahne performansı, dijital medya içerikleriyle de destekleneceğini duydum. Burada “dijital medya” derken nelere odaklanıyorsunuz? Artık sosyal medya olmazsa olmaz mı müziğin de akışı için sizce?
BKE: Bağımsızız ve kendi sesimizi duyurmak için medya araçlarını çok iyi kullanmamız gerekiyor. Sahne performansımız güçlü olacak, bunu doğru yansıtmak için dijital içerik üretimi bizim için olmazsa olmaz.
Mert: Bence artık “sanatçı” başlığı altına “youtuber, tiktoker, influencer, vlogger” gibi terimler de eklenmeli. Bağımsız olsak da olmasak da sadece şarkı üreterek kalıcı şekilde var olabilmek güncel şartlarda dünyanın hiçbir yerinde mümkün değil. Haliyle tüm dijital medyalarda içerikler üretmeye çalışıyoruz.
Sahne performansı ve görsel dünya derken sahne tasarımında synth-pop estetiğini nasıl görselleştirmeyi planlıyorsunuz?
BKE: Henüz sahne tasarımına başlamadık ama çok önemsiyoruz. Diskopolis evrenini sadece sesle değil, görsellikle de kurmak istiyoruz. O yüzden ileride yaratıcı tasarımcılarla çalışmayı planlıyoruz.
Mert: İşleri rayına oturttuğumuz vakit Diskopolis konserleri ayrılmak istemeyeceğiniz bir deneyime dönüşecek. Sözünü veriyoruz 🙂
Kurduğumuz dünyanın standart dışı bir gerçekliği var…
Diskopolis markası sadece müzik değil; örneğin NFT, (her ne kadar artık trend olmasa da) metaverse, görsel sanatlar gibi alanlarda varlık gösterebilir mi?
BKE: Evet, fiziki ve dijital yeni alanlara açılmak istiyoruz. Belki merch’le başlarız, belki müziği doğrudan dinleyiciye sunarız. Streaming dışı yollar da artık düşünülmeli.
Mert: Kurduğumuz dünyanın standart dışı bir gerçekliği var. Projemiz istediğimiz kıvama geldiğinde muhtemelen var olabileceğimiz her mecrada bize ulaşabilecekler.
Sıradaki parça ne zaman geliyor? Farklı türlerle de kaynaşıp diğer müzik akımlarına da el atmayı düşünüyor musunuz?
BKE: Neredeyse hazırız. Şu an sahneye yoğunlaştık ama yeni şarkıyı 1-2 ay içinde çıkarırız. Sene sonuna doğru da albüm gelir gibi duruyor.
Mert: İnanın “sıradaki şarkı ne zaman?” sorusunu sordurmaya vakit bırakacak gibi değiliz. Çok yoğun bir takvime sahibiz. Tam tadında hepsini evrene teslim edeceğiz.