Röportaj

Dream Theater: "Bu turne tarihimizin en büyük, en görkemli turnesi”

Doğu Yücel, gruba geri dönen Mike Portnoy ile konuştu.
Doğu Yücel - 7 Şubat 2025
post image

Dream Theater bu yaz, Vera Müzik organizasyonuyla 27 Temmuz’da KüçükÇiftlik Park’ta bir konser verecek. Yani gruba geri dönen Mike Portnoy’la konuşmak en doğru zaman! Bakalım bu büyük yankı uyandıran reunion’ın perde arkasında neler olmuş ve 40. Yıl Turnesi nasıl geçiyor…

Mike selamlar, öncelikle Dream Theater’da seni görmeyi çok özlemiştik. Ve 27 Temmuz 2025’te İstanbul’da nihayet Dream Theater’ı yeniden seninle birlikte izleyeceğiz. Ne beklemeliyiz bu konserden? 

40. Yıl Turnesini oraya getireceğimiz için çok heyecanlıyız. Bugüne kadar geçen her konser inanılmazdı, her biri çok duygusaldı. Sizin gibi büyük hayranlarla bunu paylaşacağımız için de çok mutluyuz.

Ben tabii bekleyemedim bu konseri ve sizi Stuttgart’ta izledim. İzlediğim en iyi Dream Theater konserlerinden biriydi. Setlist mükemmeldi. Setlist’i nasıl oluşturduğunuzu merak ediyorum. Bir de senin çalmadığın dönemden iki parça var setlist’te, bu iki parça, ‘Barstool Warrior’ ve ‘This is the Life’ nasıl seçildi?

Grup daha önce de üstlendiğim setlist seçme departmanını yeniden bana teslim etti. Ayrıca beni, grupta olmadığım dönemden seçeceğim şarkılar konusunda da özgür bıraktılar. Benimle iletişim kurabilen, benimle müzikal bağ kurabilen şarkılardan seçtim açıkçası. Çılgınca davul partisyonları olması gibi teknik durumuna bakmadım. Melodisi, “mood”u ve tabii genel setlist içindeki uyumu ön plandaydı. 

Sanırım bu albümleri daha önce dinlememiştin, değil mi?

Böyle diyemeyiz. Grup neler yapıyor diye bakıyordum biraz tabii ki. Ama grupta olmadığım zaman bunu yapmak biraz acı vericiydi. Dürüst olmam gerekirse, gruba geri dönüp bu konudaki ev ödevimi yapmaya karar verdiğimde ise aslında bu dönemi iyi tanımadığımı gördüm. 

Stuttgart konserinde bende en çok hayranlık uyandıran şeylerden biri görsel şovdu. Her şarkı için yapılan animasyonlar, lazer ve ışık şovları muhteşemdi. Bu görsellik ve sahne anlamında en görkemli Dream Theater turnesi olabilir mi?

Benim grupta olduğum dönemi düşünürsek kesinlikle öyle. Açık ara birlikte, tüm kariyerimizde verdiğimiz en kapsamlı, en büyük ve en başarılı turne bu diyebiliriz. Setlistinden prodüksiyonuna birçok kişinin bunda büyük emeği var. Görsel şov, lazer ve ışık tasarımları, aylar süren bir çalışmanın ürünü. 

Ve aynı zamanda en duygusal tur olmalı. James LaBrie seni, “Başka bir anneden olan kardeşimiz ailesine geri döndü” diyerek anons ettiğinde gerçekten gözlerimiz doldu. Her gece bu an yaşandığında neler hissediyorsun?

Çok özel gerçekten. Her gece seyircideki bu his bana geçiyor. Onlara bakıyorum, gülen insanlar görüyorum, ağlayan insanlar görüyorum… Ve bu sene de bu böyle devam edecek… Çünkü her yeni kente ilk defa geldiğimizde aynısı yaşanıyor. Ve bu yaz, Türkiye’ye bu duygu ve heyecanı koruyarak geleceğiz. Bu gerçekten inanılmaz.

“Artık daha olgunuz, daha tecrübeliyiz, daha erdemliyiz.”

Genelde, bu tür yeniden bir araya gelmelerden sonra, üyeler arasındaki ilişkiler daha iyi oluyor. Bu Iron Maiden’da oldu, bu GunsN Roses’da oldu. Grup içindeki ilişkiler, grup üyeleri arasındaki dostluk Black Clouds albümünden öncesine kıyasla nasıl?

Gruptan ayrıldığımda kırklı yaşlarımın başlarındaydım, şimdi ise ellili yaşlarımın sonlarındayım ve bunu tüm beş eleman için de söyleyebiliriz. Artık daha olgunuz, daha tecrübeliyiz, daha erdemliyiz. Yaş aldıkça daha rahatlıyorsunuz ve gerçekten asıl önemli olan şeyleri daha iyi fark ediyorsunuz. Setlist’in dördüncü şarkısının ne olması gerektiği gibi küçük meseleler için kavga etmeyi anlamsız bulmaya başlıyorsunuz. Asıl önemli olanın sağlıklı ilişkiler kurmak ve mutlu olmak olduğunu biliyorsunuz. Bence benim gruptan ayrı olduğum dönemde hepimiz birlikte olduğumuzda nasıl hissettiğimizi ve bu birlikteliğin ne kadar özel olduğunu anladık. Dinamikler değişti kesinlikle. Ve dediğin gibi diğer yeniden birleşen gruplarda da bunları görebiliyorsun, Guns N Roses veya Iron Maiden’da olduğu gibi. 

Harika bir davulcu olmanın yanı sıra, aynı zamanda bir müzik uzmanısın. Sosyal medyanı kullanma şeklin, Drumeo kanalındaki videoların ve her şeyin… Hatta az önce Drumeo’daki Taylor Swift performansını izledim. 🙂 Merak ettiğim şey şu: Müzik tarihinde ses getiren birçok yeniden birleşme oldu, ancak bunların çoğu vokalistin veya nadiren gitaristin geri dönüşüyle yaşandı. Müzik tarihinde bir davulcunun sizin yaptığınız gibi sansasyona sebep olan bir geri dönüşe sebep olduğunu hatırlıyor musun?

Bu çok ilginç bir soru…(Düşünüyor)

Sadece Dave Lombardo’nun geri dönüşü aklıma geldi. 

Şu an benim de aklıma sadece Dave’in Slayer’a dönmesi geldi. Metal’de ve prog rock’ta buna benzer ses getiren reunion’lar yaşandı ama evet, çoğu vokalistin dönmesiyle, bazıları gitaristin dönmesiyle oldu. Benim dönüşümün bu kadar büyük bir heyecan ve destekle karşılandığı için büyük şükran duyuyorum herkese. Bunun bu kadar insanı mutlu ettiğini görmek gerçekten çok güzel.

Yeni albümünüz Parasomnia 7 Şubat’ta yayımlandı, bu yüzden bu yazın gerçekleşecek konserlerde setlist’te bazı değişiklikler olacak mı?

Çok minör diyebilirim. Biz bu 40. Yıl Turnesi’nin setlist’inden gerçekten çok mutluyuz. Her pazarın bunu deneyimlemesini istiyoruz. Dünya turnesi birkaç aşamadan oluşacak, biz şu an halen daha ilk aşamadayız. Sadece bu pazarları yeniden ziyaret etmeye başladığımızda setlist’te konserden konsere önemli değişiklikler olacak. Ve tabii bu turnenin son aşaması da Parasomnia’yı baştan sona çalacağımız aşama olacak, çünkü albümü yaparken en baştan beri niyetimiz buydu. Albümü yazarken bile bunun baştan sona dinlenmesi ve çalınması gereken bir albüm olarak hayal etmiştik. Son aşamada bunu yapacağımızı düşünüyorum ama bu muhtemelen 2025’in sonunda gerçekleşecek. 

“Prova odasına girip Metropolis’i birlikte çalmak aklımızdan geçmedi”

Birlikte şarkı yazmak, birlikte prova yapmaktan veya birlikte sahneye çıkmaktan farklı olmalı. Bu süreç nasıl ilerledi? Öncekinden farklı mıydı?

Bir araya geldiğimizde takvimimizdeki ilk iş, stüdyoya girip yeni bir albüm kaydetmekti. Bir odada tekrar buluştuğumuzda tek odağımız bu olmuştu. Prova odasına girip Metropolis’i birlikte çalmak gibi şeyler aklımızdan geçmedi bile. Birlikte olmamızın getirdiği yeni ilhamla yeni fikirler üzerinde çalışmak istiyorduk. Birkaç gün doğaçlama çaldık ve o kısa çalışmanın sonunda ‘Night Terror’ parçasının taslak planı ortaya çıkmıştı bile. Soruna yanıt vermek gerekirse: Hiç zaman geçmemiş gibiydi, her şey çok doğal ilerledi. Arada bir gerçeküstü anlar yaşandı, etrafımıza bakıp “Bu gerçekten oluyor mu, gerçekten bir araya geldik mi?” diye sorduğumuz anlar oldu. Ama çoğu zaman, çok doğaldı. Sanki “Black Clouds and Silver Linings” için gerçekleşen kayıtlarımızın üzerinden sadece bir sene geçmişti. Gerçek olan ise o günlerin üstünden 15 sene geçmiş olmasıydı. Ama hissettiğimiz sanki nerede kaldıysak oradan devam ediyorduk…

Ayrılık hikayenizde bir ironi görüyorum, çünkü 14 yıl önceki o kritik grup toplantısına geri döndüğümüzde, istediğiniz şey bir ara verip daha sonra geri dönüş gibi bir senaryoydu ve bu gerçekleşti…

Evet, bu komik gerçekten. Ama ben 15 yıl gibi bir ara hayal etmemiştim! Birkaç yıl olur diye düşünüyordum, en fazla. Bu işler biraz kendiliğinden gerçekleşiyor ve sonunda tam bir çember yapıp en baştaki niyete dönüyorsunuz. İnsanlar grubu terk ettin diye pişman oldun mu diye soruyorlar. “Hayır” diyorum, çünkü merakımın üstesinden gelmem gerekiyordu, hayatımın sonuna kadar sürekli “Eğer grubu terk etseydim ne olurdu” diye düşünmek korkunç olurdu. Kalbimin sesini dinlemeliydim ve diğer seçenek ve alternatiflerin ne olduğunu görmeli, bunu sistemimden çıkartmalıydım. O yüzden bir pişmanlığım yok. Tek pişmanlığım bu aranın bu kadar uzun olmamasını isterdim, özellikle de bu kadar insanın mutlu olduğunu görünce, ayrı kaldığımız bu sürenin biraz daha kısa olmasını isterdim. Fakat her şeyin bir nedeni vardır ve en azından en sonunda gerçekleştiği için mutluyum.

Grubun sizden sonra çıkardığı Drummer Auditions belgeselini* izlediniz mi ve bu belgesel hakkında ne düşünüyorsunuz? (* Portnoy ayrıldıktan sonra grup davulcu seçimi sürecini belgesel haline getirdi. Birçok ünlü davulcu, Portnoy’un yerine geçebilmek için grupla provalar yaptılar)

Evet, tabii ki. Yayımlandığı zaman haberim oldu. Dürüst olmam gerekirse, o videolara yayımladıklarında merakımdan dolayı bakmıştım. Ama o ilk birkaç yıl gerçekten bu tip şeyler benim için acı vericiydi. O yüzden bunu da izlemek benim için çok zordu. 

“Parasomnia” için birlikte yazdığınız ilk şarkının ‘Night Terror’ olduğunu söylediniz. Peki son parça neydi? 

Baştan sona, vokalleri dahil yazdığımız son parça ‘The Shadow Man Incident’ oldu. Ama teknik olarak aslında son yazdığımız parça Overture (Uvertür – Giriş Parçası) oldu. Eğer bir Uvertür olacaksa albümde genelde böyle yapıyoruz, böylelikle tüm albümdeki parçalardan bazı ipuçları ve anlar taşıyan bir giriş parçası oluşturabiliyoruz. Bu durumda bu albümün uvertürü, ‘In the Arms of Morpheus’ son yazdığımız parça oldu.

“Best of” albümünüzün ironik ismini seviyorum. “Tek hit ve diğer 21 harika şarkı…” Peki Dream Theater’ın yeni albümü Parasomnia’da böyle bir hit olmaya en yakın şarkı hangisi?

Aslında hiçbir zaman hit çıkarabilmek için şarkı yapmadık. Tek hit’imiz ‘Pull Me Under’ bile, “Images and Words” kayıtları başlamadan hemen önce yazdığımız bir parçaydı. Hangi şarkının hit olacağını önden tahmin etmek imkansızdır. Ama yeni albümde klasik anlamda hit’e karşılık gelebilecek, radyo potansiyeli olan şarkı olarak… ‘Midnight Messiah’ derim. Ama bunu ilk single olarak yayımlamadık çünkü grup olarak bir araya geldiğimizde ürettiğimiz ilk şarkıyı dinleyicilerimizin hissetmesini istedik, ki bu da ‘Night Terror’dı. Birlikte yazdığımız ilk parça hayranların da bizden dinlediği ilk şey olmalıydı. Ama tabii geleneksel bir single değildi, çok fazla ölçü değişikliği ve virajı olan 10 dakikalık tuhaf bir parçaydı. Geleneksel düşünseydik, ilk single olarak ‘Midnight Messiah’ ve ‘Bend the Clock’ seçilebilirdi ama o zaman her şey farklı olurdu.

“Parasomnia”nın kapağı ve görselleri için Hugh Syme ile tekrar çalıştınız, bazı hayranlar çizimlerde yapay zeka kullanıldığını iddia etti ve bu forumlarda çok tartışıldı. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Bunu Hugh Syme’a sormalısınız, Syme ile biz “Octavarium”dan beri çalışıyoruz, 20 yıl önce. Rush hayranı olduğumuz için ve o da tüm Rush kapaklarını yaptığı için ona çok büyük bir saygımız var. Sanatçılığına hayran olduğumuz yıllar ve birlikte çalıştığımız uzun bir dönem var. O yüzden yapay zeka kullanıp kullanmadığını ona sormalısınız.

Son olarak birkaç “O mu bu mu” sorusu sormak istiyorum:

Keith Moon mu? John Bonham mı?

Görsel olarak Keith derim, ama asıl davulculuk açısından Bonham.

Nicko McBrain mi? Clive Burr mü?

Uff, bu benim için imkansız. En sevdiğim Maiden albümleri ilk 3 albüm, o yüzden Clive derim. Bende bıraktığı etki açısından. Ama istikrar ve dostluğu için Nicko derim, çok sevdiğim arkadaşlarımdan biri. 

Lafı açılmışken Nicko’nun Maiden sahnesinden emekli oluşu üzerine ne düşünüyorsun?

Onun adına mutluyum, kalbinin sesini dinledi ve bunu yapabildiği için. 30 yılın üzerinde bir dostluğumuz var onunla. Felç geçirdiği halde turneye devam edebilmesi çok cesurcaydı. Ama yetmiş yaşının üzerinde iseniz bu işi devam etmeniz gerçekten çok zor. Ve zaman geçtikçe onun gibi birçok kahramanımızın sahnelerden bu sebeple ayrıldığını görmeye devam edeceğiz. Biz bile o yaşlara yaklaştık artık. Ronnie James Dio gibi isimler ileri yaşlara kadar bunu sürdürebildi. Şimdi Bruce Dickinson ve Rob Halford’un da halen daha bunun altından kalktığını izlemek harika ama herkes bunu başaramaz.

Peki: Pulp Fiction mı, Otomatik Portakal mı?

Oh, beni öldürüyorsun! Otomatik Portakal’ın tam kolumda, şurada dövmesi var, o yüzden Otomatik Portakal demek zorundayım ama her ikisini de çok seviyorum. Kubrick, Tarantino tüm zamanlarda en sevdiğim yönetmenler. 

Joker 1 mi, Joker 2 mi? Letterboxd’ındaki olumlu yorumu okudum da:)

Haha evet Joker 2’yi bu dünyada seven birkaç kişiden biriyim. Ama ilk Joker bir başyapıttı, o yüzden onu seçeceğim.

Yıldız Savaşları mı, Yüzüklerin Efendisi mi?

Yıldız Savaşları, açık ara!

Son olarak Temmuz’u iple çeken hayranlarına ne söylemek istersin?

Nihayet Türkiye’ye 40. Yıl Turnemizi getireceğimiz için çok heyecanlıyız. İstanbul’da ne zaman çalsak hayranlar muhteşemdi ve bu yaz onlarla bu büyük kutlamada buluşacağımız ânı iple çekiyoruz. 

İlgili Yazılar
Development by Bom Ajans