Hangimiz yaşadığımız şehirde ya da dünyanın bilmediğimiz bir başka şehrinde iyi bir grafitti gördüğümüzde fotoğrafını çekmiyoruz ki? Sokak sanatı, bulunduğu coğrafyanın ya da sanatçının kafasının yansımasını bir köşeyi döndüğümüzde bizlere sunuyor…
İpek ATCAN / [email protected]
Geçtiğimiz günlerde Timehop’ta New York’tan bir fotoğrafım çıktı karşıma. Bu arada Timehop nedir diyenler için, bir nostalji (!) uygulaması. Tüm sosyal medya hesapalarınızı bağlayabildiğiniz ve “X sene önce bugün”ü size sunan bir uygulama. Neyse bu fotoğraf bundan 10 sene önce 15 gün diye gidip 5,5 ay dönmediğim New York seyahatimin ilk karesiydi. O zaman adını bile bilmediğim Bradley Theodore isimli sanatçının, iki kurukafa çalışmasının arasında çektirmiştim fotoğrafı. Yine New York’ta birçok çalışmasına rastladım sonra. Hatta tesadüf eseri tanıştık.
Nedense fotoğrafı görünce (şundan bahsediyorum), kendi çektiğim fotoğraflar arasında “grafitti” diye aratarak; gezdiğim, gördüğüm her yerde çektiğim harika grafitti’lerle yine mutlu oldum. Ve dedim ki hadi biraz grafitti’cileri araştırayım.
Türkiye’den örnekler
Benim oturduğum bölge nedense grafitti’den yoksun ama en çok Kadıköy, bazı uzak yerler, yeni yeni Cihangir biraz nasibini alıyor bu sokak sanatından. Yıllardır en hakim olduğum kişi Turbo (Tunç Dindaş) çünkü zaten kendisi ile yıllar önce Blue Jean vasıtasıyla yollarımız kesişti ve o günden beri arkadaşız. Kendisi Türkiye’deki en tanınmış grafitti sanatçılarından biri. 1980’lerin sonunda Türkiye’de yaygınlaşmaya başlayan grafitti kültürünün neferlerinden. Bir çalışmasının önünden geçmemiş olmanız imkansız, öyle diyeyim ki yurt dışında da mevcut eserleri.
Bir diğer isim Leo Lunatic. Çarpıcı tarzıyla bilinen Leo Lunatic, dinamik çizgiler ve canlı renklerle öne çıkıyor. Eserlerinde toplumsal genellikle konulara dikkat çekmeye çalışıyor… Furkan Nuka Birgün yine büyük ve etkileyici çalışmaları ile tanınan bir isim.
Gelelim dünyadaki örneklere
Ben bazen (haddim olmayarak) bilmeyene bile sokak sanatı (street art) öğretenin Banksy olduğunu düşünüyorum. Toplumsal mesajsa toplumsal mesaj, gizemse gizem. Bazen bir, bazen aynı anda birkaç eseri paylaşması da bonusu. Bir gün kendini açığa çıkarır mı bilinmez ama gelin biz şöyle bir genel olarak isimlere bakalım.
Banksy (İngiltere)
Şablon kullanarak yaptığı, politik mesajlar içeren eserleriyle tanınan Banksy, kimliğini gizli tutmasına rağmen sokak sanatının en ünlü figürlerinden biri. Eserleri genellikle toplum, tüketim ve politik sorunlara eleştiri getiriyor. Instagram’da 13.2 milyon takipçisi olması ise muazzam değil mi? En son Londra’dayken bir sergisini ucundan kaçırmıştım. Yanarım yanarım… (Sertab Erener’den gelsin)
View this post on Instagram
Shepard Fairey (ABD)
“OBEY” çıkartma kampanyası ve Barack Obama’nın ikonik “Hope” posteri ile tanınan Fairey’nin çalışmaları, grafitti, pop art ve politik aktivizmi bir araya getiriyor. Bir sergisini gezmiştim. Olur da dünyanın herhangi bir yerinde yakalarsanız muhakkak görün derim.
View this post on Instagram
Futura 2000 (ABD)
Abstrakt grafitti’nin öncülerinden olan Futura, grafik tasarım ve soyut dışavurumculuk unsurlarını içeren fütüristik tarzıyla tanınıyor ve 1970’lerde illegal olarak çıktığı bu yolda sokak sanatının sonraki nesillerini ciddi anlamda etkiliyor.
Blu (İtalya)
Blu, genellikle binaların tamamını kaplayan, toplumsal ve çevresel konulara dair sürreal ve düşündürücü imgeler içeren büyük ölçekli duvar resimleriyle tanınıyor.
View this post on Instagram
Os Gêmeos (Brezilya)
İkiz kardeşler Gustavo ve Otavio Pandolfo, Brezilya kültürünü ve folklorunu yansıtan, canlı ve fantastik karakterleriyle tanınıyor. Eserleri grafitti’yle düşsel imgeleri harmanlıyor. Hafif rahatsız edici bir Alice In Wonderland gibi de düşünebilirsiniz.
View this post on Instagram
RETNA (ABD)
RETNA, tipografik stili, antik kaligrafi, grafitti ve çeşitli dillerin etkilerini bir araya getiriyor. Eserlerinin en büyük özelliği ise sıklıkla gizli mesajlar içeriyor olması. Ne gibi mesajlar mı? Eh onu da siz bulun di mi 🙂
View this post on Instagram
Aramızdan ayrılanlar, büyük iz bırakanlar…
Jean-Michel Basquiat (ABD) New York’ta SAMO adlı grafitti ikilisinin bir parçası olarak başlayan Basquiat, galerilere geçiş yaparak grafitti’yi güzel sanatlar statüsüne yükselten isimlerden biri diyebiliriz. Çalışmalarında kimlik, ırk ve sınıf gibi temaları işleyen Basquiat 1988’de, 27 gibi çok genç bir yaşta hayatını kaybediyor. Resmen “27 Club”a üye bir isim. Hala birçok eserinden yapılan merchandise’lara dünyanın birçok modern müzesinde rastlamanız olası.
Keith Haring (ABD) Haring’in cesur, parlak ve çoğu zaman çizgi film benzeri figürleri, AIDS farkındalığı, sosyal adalet ve LGBTQ hakları gibi konuları ele alan bir sanatçıydı. Eserleri grafitti’yi ana akım sanata taşıyan isimlerden biri de diyebiliriz.
Artık herkesin sokakta yürürken dahi telefona baktığı günümüzde, şehrinizde ya da ilk kez gittiğiniz bir şehirde etrafa, duvarlara bakarak yürümenizi şiddetle tavsiye ederim. Kim bilir başımız önde yürürken nice eserin önünden geçip gidiyoruz…