Röportaj

Emre Altuğ: “Bir Pop Masalı’ndan yüzlerinde kocaman bir gülümsemeyle çıkacaklar”

Zorlu PSM’de gerçekleşecek “Emre Altuğ ile Bir Pop Masalı” öncesi sorularımızı ilettik.
İpek Atcan - 11 Şubat 2025
post image

Emre Altuğ, Bir Pop Masalı projesinde, ‘Bak Bir Varmış Bir Yokmuş’tan ‘Sesiz Gemi’ye, ‘Kim Ne Derse Desin’den ‘Senden Benden Bizden’e kadar 70 yıllık tarihi bir anlatı ve şov ile birleştirecek.

“Emre Altuğ ile Bir Pop Masalı” projesi nasıl doğdu? Fikir ilk ortaya çıktığında aklında nasıl bir konsept vardı? 20 kişilik ‘big band’ orkestrası, 40 kişilik kadın korosu ve 10 kişiden oluşan dans ekibiyle, dolu dolu bir 120 dk izleyiciyi bekliyor… 

Tamamen benim aranjmanlara olan merakım ve ilgim ile ortaya çıkan bir proje. Aranjmanlar üzerine yapılan tartışmalar Türk pop müziğinin kişiliğinin gelişmesi üzerinde faydalı mı oldu, zararlı mı oldu tartışmalarıyla merakımın uyanması ve sonrasında aranjmanlarla ilgili bir konser yapma projesi ilk önce kafamda gelişti. Bütün bunları araştırırken karşıma çıkan enteresan aşk hikayeleri, hatta yasak aşk hikayeleri ve aynı dönem gerçekleşen enteresan ve eğlenceli hikayeler, beni içinde hikayeleri de anlattığım, hatta görsel olarak izleyici ile paylaştığım anlatı içeren bir konser yapma fikrine itti. “Bir Pop Masalı” da böylelikle ortaya çıkmış oldu. 

Sahnede nostaljik bir yolculuk yaşatacaksın. Seni en çok heyecanlandıran kısım ne?

Şarkılar orijinalleri itibarıyla nostaljik doğru, ancak üzerine Türkçe sözlerin yazıldığı tarih itibarıyla çok da nostaljik olmayabiliyorlar. Son 5-10 yıla damgasını vurmuş şarkılar da var içlerinde. Aslında 70 yıl boyunca, günümüze kadar üzerine Türkçe söz yazılmış yabancı şarkılardan oluşan bir repertuar oluşturmaya özen gösterdim. Beni en çok heyecanlandıran kısmı ise bütünün akışı. Aslında 70 yıldır aklımızda, kalbimizde yer edinmiş şarkıların arkasında yatan gizli hikayeler, sırlar… Bunları dinleyici ile paylaşacak olmak beni çok heyecanlandırıyor. Sonrasında da tabii ki ortaya koyacağımız görsel şov.

Bu projede yer alacak şarkıları nasıl bir kriterle belirledin?

Çok fazla şarkı dinledim. İlk önce 20 kişiyle icra edilebilecek, yani bir big band’e uygun şarkılar olmasına dikkat ettim. Söylediğim kritere dikkat ederek oluşturduğum repertuar 80 şarkıya inmişti. Sonrasında repertuarı biraz daha daraltırken ve 20-25 şarkıya indirirken dinleyicinin ve izleyicinin, dinlerken ve izlerken katılabileceği şarkılar olmasına özen gösterdim. Dinlediği zaman sevdiği, günümüz dinleyicisinin de bildiği şarkılar olmasıyla birlikte tabii ki hikayeleri olan bazı şarkıları da bu repertuara katma özeni gösterdim. Bütün repertuar da böylelikle ortaya çıkmış oldu. 

Türk pop müziğinde hatırı sayılır yeri olan biri olarak sormak isterim; günümüz pop müziği ile 90’lar pop’u arasında nasıl bir fark görüyorsun? O dönemin ruhunu bugün yakalamak mümkün mü sence?

Elbette mümkün ama o dönemin ruhunu yakalamanın bir anlamı olduğunu sanmıyorum. Şimdi üretilen şarkıların bu dönemin ruhunu yakalaması gerektiğini düşünüyorum. 90’larda da şundan emin olun ki 70’ler, 80’ler çok seviliyordu. 

Bugün müzik sektörüne yeni adım atan genç sanatçılara ne gibi tavsiyeler verirsin? 90’larda başlamakla bugün başlamak arasında nasıl farklar var?

Yeni müziğe başlayan ya da adını yeni duyurmaya başlamış olan arkadaşlara tavsiye vermek bana düşmez çok fazla. Tavsiye vermeyi de sevmem. Çünkü herkesin yaradılışı, üretimi, kişiliği farklıdır. Benim bu noktada verebileceğim tek tavsiye kendi içlerinden geldiği gibi davranıp, kendi içlerinden geldiği gibi şarkı üretimi yapmaları, izleyiciyle, dinleyiciyle buluşturmaları olur. Ancak öyle inandırıcı olurlar, ancak öyle samimi olurlar, ancak öyle sevilirler diye düşünüyorum. 

Kendi müziğinle ilgili gelecekte gerçekleştirmek istediğin başka projeler de var mı?

Tabii ki hayal etmenin sonu yok. Ben de çok hayal eden, düşünen ve üreten bir yapıya sahibim. Dolayısıyla elbette bir sürü projeler canlanıyor kafamda. Üretmeye devam edeceğim. Ama şimdilik en önemli ve beni en heyecanlandıran, belki de sanat hayatımın en değerli projelerinden biri olarak gördüğüm proje “Bir Pop Masalı”.

Bir yandan da sadece bir müzisyen değil aynı zamanda da bir oyuncusun. Bu iki kariyer zaman zaman yoğunluğu da artarak hep iç içeydi. Sahne (buna tiyatro da dahil) ve kamera önünde olmayı kıyaslayacak olursak hangisi ağır basıyor?

Ben ikisini birden yaşamayı ve yoğunlukla yaşamayı seviyorum. Ama ikisinin arasında en önemli tezatlık bence; oyunculuğu kamera karşısında yani kayıtla yapmak, müziği ise canlı bir şekilde seyirci karşısında icra etmek. Beni en heyecanlandıran, bana en çok keyif veren alanlar ikisi de.

Son olarak, “Bir Pop Masalı”nı izlemeye gelecek dinleyicileri nasıl bir gece bekliyor? Bir cümle ile özetleyecek olsak bu ne olurdu?

Yüzlerinde kocaman bir gülümsemeyle çıkacaklar ve kendilerine hediye ettikleri bu 2 saat için teşekkür edecekler.

Son olarak dergy.com okurları için mesajını alalım…

Dergy.com’u okumaktan vazgeçmesinler. Bu değerli alan onların ufkunu açacaktır diye düşünüyorum. 

İlgili Yazılar
Development by Bom Ajans