Ana SayfaMüzikErdal Yıldırım: "Ben bu projeyle bir gençlik hayalimi gerçekleştirdim."

Erdal Yıldırım: “Ben bu projeyle bir gençlik hayalimi gerçekleştirdim.”

Sene kaç bilmiyorum (Google’a da sormak istemiyorum!) Aslı ‘Ölüm Kapımı Çalmasa Da’yı yayınlıyor ve o günden itibaren çok sevdiğim bir müzisyen haline geliyor. Yıllar geçiyor sektöre girmemle beraber kendisiyle tanışıyorum sevgim daha da artıyor. Aslı evleniyor, çocuk sahibi oluyor, hayat biraz değişiyor. Ara verdi gibi hissettiğimiz bir dönem oluyor (neyse ki uzun sürmüyor) ama eşiyle instagram’da paylaştığı videolarla bir kez daha içimiz ısınıyor. İşte bugün konumuz o kişi, yani eşi Erdal Yıldırım. 

İpek ATCAN / [email protected]

Otuz üç yıldır sivil toplumda, kendi deyimiyle “Profesyonel Gönüllü / Gönüllü Profesyonel” olarak çalışan, yaklaşık 24 yıl Vehbi Koç Vakfı’nın Genel Müdürlüğü’nü üstlenen ve halen Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ve Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı’nın (TÜSEV) Başkanlığını yürüten Erdal Yıldırım, üç yıldır üzerinde çalıştığı şarkılardan ilk beşini 14 Haziran günü Yaz Müzik etiketiyle tüm dijital platformlarda dinleyicilerle paylaştı. Geçtiğimiz günlerde Kargo konserinde ikisiyle karşılaşıp “bana ne, bana ne röportaj yapalım” demek suretiyle sorularımı ilettim. Buyrunuz röportaja.

Müzik sizin hayatınızda ilk nerede başladı yani bugün bizle buluşan bu şarkılara kadar geçen süreç nasıldı hayatınızda? İlk enstrüman, ilk şarkı söyleyiş ve belki de ilk söz.

“Evimizde radyo hiç kapanmazdı; akşamları tüm aile şarkı söylerdik” gibi bir çocukluk tablosu çizemeyeceğim. Ancak geniş ailemde müzikle ilgilenen insanlar hep vardı; en ünlüsü de birçok Karadeniz türküsünü ilk kez derleyen/söyleyen/kaydeden dayım Hasan Sözeri’ydi.

“Benim” diyebileceğim ilk enstrüman aslında abime ait olan Yamaha marka bir blok flüttü. Kabataş Erkek Lisesi yıllarımda okulda da, mahallede de “batı müziğine” pek hoş bakılmadığı için “müzikal kırılma” diyebileceğim olayı Boğaziçi Üniversitesi’ne girdiğimde yaşadım. Hazırlık sınıfından çok sevgili arkadaşım Tayfun (Gökpınar) bana kütüphane binasının altında bir “hazine” olduğundan bahsetti: Üç bin kadar LP ve öğrencilerin kullanımına açık -her birinde iki adet kulaklık çıkışı olan- üç adet pikap… Her fırsatta kendimi -şimdi Rektörlük Ofisi olan- bu müthiş binanın bodrum katına atıp Beatles’la, Bob Dylan’la, Queen’le, Cat Stevens’la hemhal olmaya başladım… Aşağı yukarı aynı zamanlarda liseden en yakın arkadaşım Çağatay (Erturan) abisinin klasik gitarına el koymuş ve evdeki diğer gitar da bana düşmüştü. Çağatay’ın bana gösterdiği ilk “ezgi” Pink Floyd’un ‘Is There Anybody Out There’ adlı şarkısındaki gitar intro’suydu; saatlerce çalışır ve arada da tutuşmak üzere olan parmak uçlarımı musluğun altında serinletirdim. Diğer şarkıları çoğunlukla Çağatay çalar, beraber söylerdik…

“İlk beste” demeye cüret edemem ama on sekiz yaşındayken Nazım’ın bir şiirine (Açıyoruz kapıları…) müzik denebilecek bir şey iliştirmeye çalışmıştım. Yazdığım ilk söz de İngilizceydi diye hatırlıyorum: “Someone came to comfort me, and she brought purple roses…”

Boğaziçi’ndeki bu “müfredat dışı eğitim”Hakan’la (Güreş) tanışmam ve onun da bana Paul Simon’u tanıştırmasıyla başka bir seviyeye taşındı. Mezun olduğumda çoğu 70’lere ait 20-30 şarkıyı çalıp söyleyebiliyordum. Bu şarkıları hâlâ çalıyorum.

Biz Aslı’dan albüm beklerken ters köşe bir hareket oldu ve sizden geldi. Zaten sosyal medyada arada beraber çalıp söylediğiniz videolar yayınlıyordunuz ve hepsi çok hoştu ama bu hepimize sürpriz oldu. Nasıl gelişti bu süreç?

Aslında Aslı’yla daha önce de çalıştık 🙂 ‘Hayatın Anlamı’ ve ‘Üç Cemre’ söz ve müziği bana ait olan şarkılardı. Dünya albümünde de hem bana ait hem de beraber yazdığımız şarkılar var. Yıllar içerisinde kendime ait şarkılar birikti. Sevgili Nev (Nevzat Doğansoy) çok ısrar etti, moral verdi, “kendi şarkılarını söylemelisin, gel kaydedelim” diyerek. Zaten bu projeye onun teşvikiyle başladım. Sonra sevgili Selim’e (Öztunç) “Bu işi beraber yapalım mı?” diye sordum. O da epeydir tam akustik bir proje yapmak istediğini söyledi. 2022 Eylül ayında düğmeye bastık. Selim’in düzenlemeleri şarkıların ruhuna ruh kattı. Bir başka çok kıymetli müzisyen dostumuz Gökhan Büyükkara da ilk günden itibaren çalarak, akıl ve moral vererek destek oldu.

Aslı Gökyokuş, hem bu 5 şarkıdan oluşan ilk EP “Günlerden Bir Erguvandı”nın prodüktörlüğünü üstlendi hem de albümde konuk sanatçı olarak yer aldı. Beraber çalışmak nasıl bir duyguydu?

Aslı’yı dinleyici çok iyi bir şarkıcı ve şarkı yazarı olarak tanıyor ama o aynı zamanda çok titiz bir prodüktör. Kendi albümlerinde de stüdyoda küçücük bir şey çalınacak dahi olsa başında duran biri. Aslı’yla birlikte olmaya başladıktan sonra müziği dinleyiciye sunacak hale getirinceye kadar yapılması gerekenleri yakından izleme şansı buldum ve hem ona hem de genel olarak müzisyenlere saygım daha da arttı. Ben Aslı’dan çok daha sabırsızım, bu nedenle zaman zaman -tatlı tatlı- tartıştık 🙂 Hayatı paylaşan iki kişinin müziği de bu boyutta paylaşması çok keyifli… ‘Sabır Yok’ ve ‘Günlerden Bir Erguvandı’yı zaten Aslı’nın sesi olmadan düşünemiyorum…

Çıkış şarkısı ‘Sabır Yok’un söz ve müziği siziği size ait EP’deki bütün şarkılar bu şekilde mi?

Evet. Bu projede yalnızca sözü de müziği de bana ait olan şarkılar yer alacak.

Bu sözler & müziklerin, EP fikriyle beraber mi üzerine çalışıldı yoksa zaten hali hazırda varolan şeyler miydi? Cevap evet ise devamı da var mı diye sormak isterim 🙂

Projeye Nevzat’la başladığımızda şarkıların çoğu bitmişti. Süreç içerisinde birkaç yeni şarkı eklendi. EP’de yalnızca ‘Sabır Yok’ başladıktan sonra yazdığım bir şarkı. Ben gitarı elime üç kez alıyorsam en az birisinde telefonuma bir rif ya da melodi kaydediyorum. Hatta Aslı ve Selim’le birbirimize takılıyoruz, “şarkıların hepsini kaydedinceye kadar yeni beste yok” diye 🙂 Yine de rahat duramadığım oluyor… Şimdi baktım, en son 28 Ocak 2023’te yeni bir şarkı eklemişim: ‘Üç Elma’

Şimdilik plan şu şekilde: Yıl sonuna kadar yine 5-6 şarkılık ikinci bir EP ve 2025’te de 12-13 şarkılık bir LP. Göreceğiz…

Bu serüvenin canlı performansları da olacak mı?

İşte zor bir soru 🙂 Eş-dost-akrabaya özel bir konser için baskı var 🙂 Ben bu projeyle bir gençlik hayalimi gerçekleştirdim. Şarkılarımı dijital platformlarda paylaşmak beni yeterince mutlu ediyor. Canlı performansı çok ciddiye alıyorum ve ne denli bir çaba gerektireceğini de çok iyi biliyorum. Sivil toplumda profesyonel ve gönüllü olarak yüklendiğim sorumluluklar nedeniyle bu çabayı gösterebilmem çok zor…

Son olarak eklemek istediklerinizi alalım ve de teşekkürler…

Klişe cümleyi ben de kullanayım: “Bu projede çok iyi müzisyenlerle çalıştım.” Klişe olmayan yorumu da yapayım: “Çok iyi olmayan, hatta müzisyen olmayan bir kişi vardı, o da bendim.” Ne kadar şanslı olduğumu biliyorum: Volkan Hürsever, Alp Ersönmez, Edis Hafızoğlu, Selim Öztunç, Gökhan Büyükkara, Onur Nar, Gülşah Erol ve tabii ki Aslı’cığım şarkılarıma ruhlarını kattılar… Derviş Zaim ilk kez klip çekti, daha ne isteyebilirdim ki…  Çok mutluyum.

Ps. Sonradan dayanamadım Google’ladım ‘Ölüm Kapımı Çalmasa Da’ 2000 yılına aitmiş! Şok!

 

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR