‘Ateşler’ şarkısını yayınlayan Erdem Yener, hem sahnelere hem de ekranlara bomba gibi geri dönüyor. Gelin bütün bu gelişmeleri kendisinden dinleyelim.
Zeynep SİPAHİ / [email protected]
Erdem Yener, son iki yılda yazıp bestelediği şarkıları birer birer bizlerle buluşturmaya devam ediyor. ‘Ateşler’ teklisini geçen hafta yayınlayan Yener, geçen sene çıkardığı “Film Olmuş Şarkılar” albümünün ardından yeni bir albüm hazırlığında ve size daha da güzel bir haber verelim, kendisi sadece sahnelere değil, tekrardan ekranlara da dönüyor. Hem müzisyen hem de oyuncu kimliğiyle severek takip ettiğimiz Erdem Yener‘le buluştuk ve keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
’Ateşler’ isimli yeni şarkını kısa bir süre önce yayınladın. Bu aynı zamanda 2022’de yayınladığın ilk şarkı oldu. Hikayesini bizimle paylaşabilir misin?
2019’da nakaratını mırıldanmaya başlamıştım. Üstüne pandemi süreci başlayınca ben de birçok arkadaşım gibi evde kendimi üretime verdim. Bu süre zarfında tamamladığım birçok şarkımdan biri oldu.
Apple Music’te uzamsal ses deneyimi ile bu şarkıyı dinleyebiliyoruz. Nedir bu uzamsal ses deneyimi? Ve şarkının yapım aşamasına etki etti mi?
Müziği hep stereo mix’leriz. Yani sesler sol ile sağ arasında sıralanır. Ama uzamsal seste müziği 360 derece hissediyoruz. Biraz yeni teknoloji sinema salonları gibi 🙂 Ben de şarkıyı bitirdikten sonra bu deneyimi de edinmek istedim. Mix’i yapan Erim Arkman’dan işin detaylarını biraz daha öğrenince yapım aşamasından bu sürece nasıl pas atarım düşünebilirim 🙂
2021’de “Film Olmuş Şarkılar” albümünü çıkarmıştın. ‘Ateşler’ yeni bir EP ya da albümün habercisi diyebilir miyiz?
Evet, ‘Ateşler’ söz, müzik ve düzenlemelerinin bana ait olduğu yeni müstakbel albümün ilk şarkısı.
Dijital platformların yaygın hale gelmesiyle birlikte aslında müzik sektöründeki kurallar da şekil değiştirdi. Bu yeni dönemi sen nasıl yorumluyorsun? Eksileri ve artıları sence neler?
Müzik teknolojisi hatırı sayılır bir süredir odalar dolusu aleti bilgisayara sığdırıyordu zaten. Bu konuda deneyimli müzisyenler pandemi ile birlikte bir üretim patlaması yaşadı. Ama bağımsız müzisyenlerin şahlanışı demeyi çok isteyeceğimiz bu süreç; pazarlama konusunda herkesin yine bağımlı hale gelmesine veya birçok kıymetli bulabileceğimiz eserin bu devasa içerik yığınında yitip gitmesine sebebiyet de veriyor. Artı puan çünkü evinde üretip direkt yükleme yapabilirsin, eksi puan çünkü şimdi onu kime nasıl ulaştıracaksın? Dijital platformların bağımsız müzisyenleri öne çıkardığı fikirler bulmalarını dilerim.
Yükselişteki alternatif sahne ya da üçüncü yenilerle ilgili ne düşünüyorsun? Takip edip müziğini beğendiğin kimler var bu alanda üretimde bulunan?
Aşağı yukarı hepsini takip etmeye çalışıyorum. Genel olarak moody ritmler üzerine hikaye anlatıcılığı şeklinde bir anlayış görüyorum. Bazıları gerçekten çok başarılı. Ama bu nesilden henüz bir “sert çocuk” çıkmamasına da şaşırıyorum. Biri bu gençlere “distortion” vermeli 🙂
Yıllar önce seninle yaptığım bir röportajda oyunculuktan ziyade müziğe yönelme arzun üstüne konuşmuştuk. O yıllardan bu yana geçen süreci nasıl değerlendiriyorsun?
O dönem o kadar çok oyunculuk yapıyordum ki çok uzun bir süre elime gitar dahi alamadığımı fark etmiştim. Etkilenmiştim o ihmalkarlıktan. Şimdi daha dengeli bir mesai anlayışım var. İkisini de bırakabileceğimi sanmıyorum çünkü.
Seni oyuncu olarak da izleme şansımız olacak mı yakında?
Bu sene “Güldür Güldür Show”un 10. sezonu kutlanıyor. E bu parti pastasını uzaktan üfleyemezdim 🙂 Ekim’de buluşuruz.
Peki konser var mı?
Repertuar üzerinde çalışıyorum şu günlerde. Ardından grubu toparlamaya başlarım, artık hazırlık ne kadar sürerse. Bir an evvel konser vermeyi diliyorum tabii.
Dergy okurlarına ne söylemek ya da nasıl bir mesaj vermek istersin?
Okurlarınıza selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Beni her yerden takip etsinler, ne bileyim like’lasınlar falan.
KISA KISA
- Son dönemde dinlemeden duramadığım şarkı: Royal Blood – ‘Out of Black’
- Bugüne kadar izlediğim en iyi konser: Roger Waters – Wall
- Bu aralar takılıp kaldığım albüm: Muse – “Will of People” (yeni çıktı diye)
- Bugün bundan 10 yıl önceki halimle karşılaşsam ona diyeceğim şey şu olurdu: “Az iç ayı!”