Eski Liman grubunun solisti Şenol Hatipoğlu ile bir araya geldik ve son teklileri ‘Bu Kız’ ile uzun yıllara yayılan üretim süreçlerini konuştuk.
Zeynep SİPAHİ / [email protected]
Eski Liman grubunun kökleri aslında 90’lı yılların ortalarına dayanıyor. Lise ve üniversite döneminde birlikte üretimde bulunan Şenol Hatipoğlu, Erkin Yanyalı ve Can Kara, eğitimlerini tamamladıktan sonra bambaşka yerlere hatta ülkelere doğru yol alıyorlar. Ancak yıllar sonra müzik tutkuları onları yeniden bir araya getiriyor ve birlikte üretimde bulunmaya devam etme kararı alıyorlar. Gelin devamını grubun solisti Şenol Hatipoğlu‘ndan dinleyelim.
Kısa bir süre önce de ‘Bu Kız’ teklisini yayınladınız. Şarkının hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
Bu şarkı çıktığında üniversiteden sınıf arkadaşım ortak sohbet grubumuzdan bana “Şenol, kimdi bu platonik aşkın, ne ekmeğini yedin, hatuna bir teşekkür et bari“ dedi. Uzun uzun güldükten sonra böyle bir hatun olmadığını söyledim, tabii kimseyi ikna edemedim. Çünkü bu şarkıda bir özlem var; okuldaki herhangi bir kızdan çok o içinde bulunduğumuz zamana, mekana, genel olarak üniversite dönemimize bir özlem.
Ben üniversite yıllarımı İzmir’de geçirdim ve çok mutlu bir öğrencilik hayatım oldu. O dönemin rahatlığı, eğlencesi, sorumsuzluğu, aşkları, bakışmaları, itiş kakışları… Sanırım o dönemi ve İzmir’i fazlasıyla özlüyorum. Şarkıyı da o dönemde birden karşımıza çıkan ve hayatımızı allak bullak eden tanışmalara, bakışmalara bir gönderme olarak tasarladık. Evet, içinde biraz platonik bir durum da var ama bu durumla eğlendik biraz da.
Peki, sizleri biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
Biz lise ve üniversite sıralarında birlikte müzik yapmış, ardından okul bitince farklı şehirlere, hatta ülkelere savrulmuş ve uzun bir aranın ardından kendi şarkılarını kaydetme fikri ile bir deneme yapmaya karar vererek vücut bulmuş bir ekibiz. Elbette şimdi sayacaklarım grubun bugüne kadar şarkılarının söz, müzik, düzenleme, miks, mastering, sound prodüksiyon konularını kotaran müzisyenler. Şarkıları üretip kaydetme konusunda farklı şehirlerde, hatta farklı ülkelerde olmak teknoloji sayesinde artık çok da problem değil ama elbette canlı performans işine gelince durum oldukça farklı. Canlı performans yapmamız gerektiğinde farklı müzisyen arkadaşlarımızdan yardım alıp performans grubu oluşturduk ve sahne aldık. Ama yakın gelecekte aynı ekibin devamlı olacağı bir yapı kuruyoruz.
Söz ve müzik genelde benden çıkıyor ve grubun solistiyim. Düzenleme ve kayıtlar Erkin ve Can’a ait. Farklı şarkılarda farklı teknik ekiplerle çalışmış olmakla birlikte, bize sound prodüksiyonu konusunda içtenlikle yardımcı olan ve büyük katkı sağlayan Mike Nova’yı da anmam lazım. Bir de albüm kapağı görselinden klipte ne giyeceğimize, şarkı düzenlemesinden tanıtım ve sahneye kadar her adımda bize kılavuzluk eden, 80’ler Production’dan Özgür Ögöz’ü saymadan geçemem. Kabaca Eski Liman’ı bugüne taşıyan ekibi bu şekilde özetleyebilirim.
Müzik haricinde alışılagelmiş hayatlar yaşıyoruz. Can ve Erkin öğretmen, öğretim üyesi ben şehir planlamacısıyım. Üçümüz de iki çocuklu aile babası olarak görevlerimize harfiyen uyuyoruz. Yani müziği çıkarınca, geriye her fotoğrafta eliyle heavy metal işareti yapan, standart orta sınıf aile babası kalıyor galiba.
Grup tekrardan bir araya nasıl geldi?
Okul bitince farklı yerlere savrulmuş müzisyenler olarak bağlantımız iyice zayıflamıştı; ta ki uzun bir aranın ardından kendi şarkılarını kaydetme fikrine dek. Grubun adındaki “eski” ve “liman” kelimeleri bu “eskiden” sığındığımız o “limana” tekrar dönüşü temsil ediyor. Gitaristimiz Can uzun yıllar sonra bana, Girne’de kayıt yapabileceğimiz bir stüdyo ve ekip bulduğunu söyleyip söz ve müziği bana ait eski şarkıları kaydetmeyi teklif ettiğinde açık söylemem gerekirse ilk olarak bu teklifi kibarca nasıl reddederim diye düşünmüştüm, çünkü uzun süre müziğe ara vermiştim ve müzik hayatım evdeki klasik gitarla bazı geceler birkaç şarkı tıngırdatmaktan ibaretti ama Can ısrar ettikçe bu fikir bana çok sıcak geldi ve belki de aradığım işaretin bu olduğuna karar verip ilk uçakla Girne’ye gittim.
Girne’ye gittim ve kayıtlar başladı. Kayıt dışındaki vaktimi, hava çok soğuk olduğundan, pencereden denizi seyretmekle ve ısınmak için konyak içmekle geçiriyordum. Bu arada kaldığım odanın penceresinden Girne merkezinde bulunan Liman Otel’in totemi görünüyordu. Grup adı için ilk çağrışım bu oldu ve Eski Liman ismi böyle çıktı. İlk kaydımız, 1994 yılında bestelenmiş şarkımız ‘Beni Nerenle Anladın’ tamamlanınca da grup artık kurulmuştu. Grup kurmak kolaydır da, devamını getirmek zordur, biz Erkin’in de katılımıyla sanırım bu sürekliliği başardık. Yeni şarkılar yayınladıkça yaptığımız müzik, çok da 2020’li yılların müziği olmasa da, dinleyicilerden ilginç geri dönüşler aldı ve bizi ayakta tutan bu tepkiler oldu diyebilirim.
2018’de ‘Al Beni Yarim’ şarkısıyla sektöre adım attınız. Bu dört yıl nasıl geçti?
Memleket bu haldeyken bizim hikayemiz de bundan fazlasıyla etkilendi elbette ben de kişisel olarak geleceğimiz adına çok endişeli olduğumu söylemeliyim. Sanat, bilim, spor baskıyı sevmez, hatta baskı altında bilimsel ilerleme olmaz, sanatsal üretim yapılamaz, tam böyle bir dönemden geçiyoruz.
Daha özelden bakarsak Eski Liman bu dört yılı müzik sektörünü tanıyarak geçirdi diyebiliriz. Özellikle stream müzik yayınının sektöre damga vurduğu bir dönem yaşıyoruz. Eskiden çok zor olan bazı şeyler şimdi çok kolay; evde yaptığınız şarkıyı yine evden internet üzerinden tüm dünyaya birkaç saat içinde ulaştırabilecek kapasiteye sahibiz hepimiz. Ama bunun elbette negatif yönleri de var, stream başına ödenen bedeller o kadar düşük ki müzik gruplarının, sanatçıların bu yolla kendini finanse etmesi mümkün değil. Canlı performans, müzik üzerinden para kazanmanın (büyük oranda) tek yolu ancak o konuda olanaklar gittikçe daralıyor. Koskoca şehirlerde bir konser salonu vs bulmak her gün daha da güçleşiyor, olanlar kapanıyor…
Eski Liman olarak bu dört yılda 8 şarkı yayınladık. İlk şarkımız ‘Al Beni Yarim’ gitaristimiz Can’ın vefat eden babasına ait bir türkü denemesiydi. Eski Liman’ın ilk şarkısı ve çıkışı ‘Beni Nerenle Anladın’ teklisi ile oldu; ben hikayeyi oradan başlatmayı tercih ediyorum. ‘Beni Nerenle Anladın’ üç şarkıdan oluşan bir maksi tekli ve 2000’lere gelmeden yaptığımız şarkıları ve o dönemi/dönemimizi temsil ediyor. Daha geçmişe ait bir sound, ona uygun sözler ve duygular var içinde. ‘Duvar’ şarkısı 2000 sonrası döneme ait tam bir Türkçe rock denemesi. Son çıkan 3 şarkımız ise daha modern ve günümüze yakın sound’a, duygulara ve sözlere sahip.
Bazen buna ilişkin olumlu/olumsuz eleştiriler alıyorum; sound ilk şarkılarla son şarkılar arasında çok farklı diye ama 90’lı yıllarında ortasında yapılmış bir şarkı ile 2020 yılında yapılmış bir şarkının farklı hislere sahip olmasından daha doğal ne olabilir.
İlerisi için planlarınız neler? Bir EP ya da albüm çalışması var mı yakın zamanda?
Müzik piyasasında şarkı yayınlama tarzına genel olarak tekli mantığı hakim. Bu, sanırım hem dinleyiciler, hem yayıncılar hem de sanatçılar tarafından kabul görmüş durumda. Eskiden olduğu gibi belli bir bütünlüğü olan 8-10 şarkılık albümler pek rağbet görmüyor. Birçok sanatçının tek şarkısı biliniyor, ancak müziğe kafa yoran, vakit ayıran marjinal bir kesim belki detaylı bakıyor, diğer şarkıları inceliyor, yorumluyor yani bu ortamda EP yada albüm yapmak oldukça zor ve az rastlanır bir durum.
Tüm bu zorluklara karşın akustik bir EP yapma hedefimiz var. Bu konuda yapımcımız da bizi destekliyor. İçinde yayınlanmış şarkılarımızın akustik versiyonları da olabilir ama kesinlikle ilk defa yayınlayacağımız şarkılar da olacak.