Ana SayfaMüzikFrozen Clouds: "Sound'umuz aşırı matrak ve lezzetli bir çorba gibi."

Frozen Clouds: “Sound’umuz aşırı matrak ve lezzetli bir çorba gibi.”

Yeni albümleri “Kalbime İnanıcam”ı dün yayınlayan ve çocukluklarından beri bir arada olup üretimde bulunan Frozen Clouds’a kulak veriyoruz. 

Zeynep SİPAHİ / [email protected] 

Onlar 10’lu yaşlarından beri birlikte üreten, genç yaşta birçok başarıya imza atmış, hatta Avrupa turnesine çıkmış ve müzik kariyerlerinde oldukça parlak bir geleceğe sahip Frozen Clouds! Leon Fritz (vokal), Luca Fritz (gitar), Ömer Deniz Pınar (bas), Arda Ünnü (gitar) ve Parham A.G‘den (davul) oluşan grup, bugüne kadar birçok tekli, EP ve bir de albüm yayınladı. Şimdiyse ikinci stüdyo albümleri “Kalbime İnanıcam”ı çıkaran ekiple 18 Ekim’de Babylon’da gerçekleşecek albüm lansman konseri öncesinde bir araya geldik.

Bugüne kadar birçok tekli, EP ve albüm yayınladınız ama şu anda daha geniş bir kitleye doğru açılıyorsunuz. Kısaca sizleri tanıyabilir miyiz?

Luca: 2013 yılında punk ve metalcore yapan bir grup olarak kurulduk. Eskiden kaykay kaymaya çıkmadan önce stüdyoya girip doğaçlama yapan bir gruptuk. Demo kayıtlar çıkarınca konserlere davet edildik ama en büyüğümüz 15 yaşında olduğu icin birkaç sene konsersiz gecti. Sonra bir baktık Avrupa turnesine çıkmışız, 40 civarı konser yapmışız. Hala eskisi gibi stüdyoda takılıp, yaptığımız şarkıları bitirip yayınlıyoruz. Bu ikinci albümümüz de içimize çok sindi. Umarım dinleyenler de sever.

Merak ediyorum Frozen Clouds ismi nereden geliyor?

Luca: Leon’un yıllar önce bana Frozen Clouds isimli bir grup olsa güzel olurdu” demesiyle aklımıza gelen bir isim.

Çocukluk arkadaşısınız. Beraber büyüyor olmak yaptığınız müziğe nasıl yansıyor?

Ömer: Birbirimizi küçüklükten beri tanıyor olmanın verdiği bir rahatlık var. O yüzden hadi şu müzik tarzını yapalım dediğimde, birlikte yapmadığımız için daha önce, birlikte denemiş oluyoruz. Dolayısıyla birlikte yeni şeyler keşfetmek bizi doğal olarak daha farklı bakış açılarına götürüyor.

Aranızda farklı kültürlerden gelen grup üyeleri olduğunu biliyorum. Bu kültürel çeşitlilik müziğinizi hangi yönlerden besliyor?

Parham: Kardeş gibi olduğumuz ve beraber büyüdüğümüz için kültürel farklılıklarımız herhalde zamanla fark ederek veya etmeyerek normalize oldu bence. Bu durum özelinde sosyal olarak bazen komik anlar yaşayabiliyoruz, ama müziğimize çok yansıdığını düşünmüyorum. Bizim yaptığımız müziği ve sound’umuzu besleyen şeyler aramızdaki uyumla ilgili bence. Hiçbirimiz türleri umursamıyoruz gibi artık, beşimiz de hissediyorsak o şarkı bizimdir.

Sound’unuzu nasıl tanımlarsınız?

Parham: Biz hardcore punk ve metal çalarak büyüdük, ama yeni albüm ve genel olarak bu dönem stüdyodan çıkan işlerde sound’umuz eskiden olduğu gibi hala dinleyerek büyüdüğümüz müziklerden ve çalarak büyüdüğümüz ‘Frozen Clouds Hissi’nden kulağa ve ruha aşina gelen bazı seslerle, zaman içersinde merak ve ilgi duymaya başlayıp, bir noktada üretmeye de başladığımız, farklı elektronik, rock, trap ve pop müzik ögelerinin karışımı ile yapılan aşırı matrak ve lezzetli bir çorba gibi bence.

Yeni albümünüz dün yayınlandı. “Kalbime İnanıcam” dinleyiciye nasıl bir hikaye sunuyor?

Luca: Evet, albüm 13 Ekim’de yayınlandı. 18 Ekim’de Babylon’da lansman konserimiz olacak. Öncelikle sound ve aranje olarak çok farklı tarzların olduğu ama bir ortak noktası da olan bir albüm oldu bence.

Bu yıl önce Kum ile ardından da 3pillie ile bir araya gelerek iki tekli yayınladınız. Farklı disiplinlerden gelen sanatçılarla işbirliği yapıyorsunuz. Bu isimleri neye göre seçiyorsunuz?

Luca: Düşününce aslında çok da düşünerek yaptığımız seçimler değildi. Geçen sene Kuntay Seferoğlu ve Tan Babür ile beraber oturup bir session yapınca fark ettik ki başkalarıyla müzik yapmak hoşumuza gidiyor. Denk geldiğimiz ve sevdiğimiz bütün arkadaşlarımızla müzik yaptık. Ben 3pillie ile olan şarkının yazdığımız zamanı hatırlamıyorum bile. Çok hızlı ve spontane gelişti.

2017 yılında Pentagram ile turneye çıkmıştınız. Sizler için nasıl bir deneyimdi böyle büyük bir grupla birlikte yol almak?

Arda: Benim şahsen en eğlendiğim turlardan biriydi. İki katlı otobüsle (üst kat Pentagram, alt kat biz) şehirlerarası roadtrip yaptık. Verdiğimiz en ilginç konserlerden biri o turda yaşandı. Onlarla beraber turlamak çok komikti. Çocukluğumdan beri ne zaman Pentagram konserinde olsam mutlaka komik şeyler yaşanır ve en iyi arkadaşlarımla bu tarz bir ortamda olmak inanılmaz bir deneyim.

Bu sorum da Arda Ünnü’ye. Pentagram’ın bateristi Cenk Ünnü’nün oğlusun. Babanın izinden gidiyor olmak sana nasıl hissettiriyor? Ve müzikal anlamda, müziğin içinde büyümüş biri olarak grubun üretimine nasıl bir katkıda bulunuyorsun?

Arda: Küçük bir çocukken bile hep müzik yapmak istedim. Ailemin beni müzikle bu kadar iç içe büyütmesi sayesinde bugün olduğum kişi oldum. Ben kendi yolumu belirliyorum ve çevremdeki herkes bu yolda önemli bir rol alıyor. Grubun üretiminde çeşitlilik her zaman en önemli şey. Beşimiz de çok farklı insanlarız ve müzikten beklediklerimiz de aynen böyle farklı olabiliyor. Ama bunu hiçbir zaman sorun etmiyoruz ve ortaya değişik ürünler çıkarıyoruz.

Ve son olarak kendinize müzik kariyerinizde nasıl bir hedef koydunuz?

Luca: Açıkcası bir hedef koymadık. Yaptığımızı yapmaya devam edebilmek; insanları ve ülkenin müzik kültürüne bir etki yaratmak aslında istediğimiz.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR