Hip hop kültürünün en köklü isimlerinden, rap müziğin üstadı Fuat Ergin, Dergy’nin sorularını içtenlikle yanıtladı.

Sebla KOÇAN / [email protected]

Dile kolay, 30 yılı aşkın zamandır Türkçe rap müziğin içinde, “Rapüstad” Fuat Ergin. O, hip hop ruhunun en köklü, en sağlam isimlerinden biri. Bugünlere kolay gelmedi… “Sayısız entrika ile karşı karşıya kaldım” diyecek kadar gördü, geçirdi; nihayetinde de soluğu hep taramalı tüfek gibi içimize işleyen şarkılarında aldı: “Oturup bunları kaleme alıyorsun ve kötü adam mı oluyorsun? Tabii ki hayır. Kurallarına göre yürüdüğüm bir yoldan beni hiçbir şey ve kimse asla vazgeçiremez.” Türkçe rap’in omurgası, rap üstadı Ergin’e rap müziğin autotune sevdasını, diss kültürünü, günümüz rap sanatçılarını ve karantina günlerinde neler yaptığını sorduk.

Siz her zaman Türkçe’nin esnekliğinden faydalanıyor, tıpkı bir nakkaşın ince ince resmini işlemesi gibi işliyorsunuz şarkılarınızı. Son dönemde Türkçe rap’te kullanılan dili yeterli buluyor musunuz, beğeniyor musunuz?
Nakkaş benzetmesi için teşekkür ederim öncelikle. Son dönem çıkan işleri çok ciddi takip edip analiz ettiğimi söyleyemem. Tabii benim de gördüğüm, duyduğum şarkılar oluyor. Herkesin kendi vizyonu var ve yazdığı sözlerle bilgi birikimini, kültürünü, iç dünyasını, tecrübelerini ve aslında karakterini yansıtıyor. Benim dille ilgili kendimi geliştirmemin temellerini atan, dil ile nasıl bir derinlik yaratılabileceğini gösteren lisedeki edebiyat hocam Emel Hanım olmuştu. Cikletlerin içinden çıkan maniler gibi basit kafiyeler de yazabilirsin. Can Yücel, Nazım Hikmet, Neyzen Tevfik, Ömer Hayyam sentezi bir dünya da yaratabilirsin. Bu nedenle yeterli veya yetersiz dile sahip her çeşit yaklaşım bulmak mümkün bugün. 

Dilimiz konusundaki bu üretkenliğinizi besleyen yazarlar var mı? Kimleri okursunuz, kimler size ilham verir? 
Daha çok okuduğum değil, yaşadığım şeylerden ilham alıyorum diyebilirim. Fantastik romanlara ve fantastik sinemaya ilgim var. İlham bulamayacağım herhangi bir şey yok diyecek kadar antenlerim açık yaşayan biriyim. Semalarda AWACS gibi dolaşıyorum. 🙂

Rap müzikteki patlama biraz da müzik endüstrisinin çoğunluğu bu işe yönlendirmesiyle oldu diyebiliriz. Özellikle de trap büyük bir ilgi gördü. Siz yıllardır bu işin içinde olan bir isim olarak nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu? Sizce bu sürecek mi? 
Sosyal medyanın güçlenmesi, herkesin kendi medyasının olması elbette büyük rol oynadı. Lakin müzik sanayide amaç her daim para ve rant odaklı olduğu için yeni formüllerin türemesi ve keşfedilmesi normal. Ticaret odaklı piyasanın kendini ayakta tutabilmesi için sürekli değişim içinde evrilerek daha da keskin bir hale gelmesi gerekiyor. Trap bu noktada bütün dünyada son dönemde moda oldu. Hip hop’a adanmışlık ve codex farkındalığı son derece hassas bir konu. Popüler olan “geleneksel” anlamda rap değil, trap aslında… Herkes kendinden sorumlu tabii ki; ortam nereye doğru uzar veya mayalanır ben de merak ediyorum. 

“GERÇEK HIP HOP KÜLTÜRÜ İLE MÜZİK FAŞİZANLIĞI YAPMAK ARASINDAKİ ÇİZGİ ÇOK İNCE”

DSC 0173

Şarkılarda autotune kullanımı konusunda da benzer bir moda söz konusu. Siz bu fırtınanın dışında kalan nadir isimlerden birisiniz. Neden bu yönde şarkılar yapmadınız? Gerçek hip hop kültürü tam olarak nasıl şekillenmeli sizce?
Her bireyin pozitif / negatif katkıları olacaktır. Akıntıya karşı yüzen biri olarak kendimle bağdaştıramadım ben autotune’u… Değişik teknikler denemeyi ekipmanla değil beynimle ve tecrübelerimle harmanladım. Örnek aramadım. Kolaya kaçmadım. Gerçek hip hop kültürü ile müzik faşizanlığı yapmak arasındaki çizgi çok ince… Hip hop kültürü çok geniş bir çatı ve altında toplanan fertlerin birbiriyle ters düşmeleri son derece doğal… İçinde bulunduğumuz sisteme baş kaldırarak aydınlanmayı ve aydınlatmayı seçen var, düşük profilli nispet yapanlar da var. Şu gerçektir diye bir şeyi dikte edemem, gerçek her ferdin bakış açısına göre değişir. Benim vicdanım çok rahat onu söyleyebilirim.  

DSC 0146

Şimdilerde rock müzik için öldü deniyor ama siz zamanında Çilekeş’le birlikte “Aynı kandan rock ve rap” demiş ve aslında müziğin birleştirici gücünün altını çizmiştiniz. Bugün geldiğimiz noktada müziğin ne kadar birleştirici gücü var sizce?
Şanışer kardeşimin önderliğinde ne denli birleştirici bir güç olduğunu aslında geçen yıl hep beraber kanıtladık. “Susamam” projesi müziğin birleştirici gücünün en güzel örneği oldu. “We are the world” dedik bu topraklarda yaşayan, hayatı son derece önemseyen insanlar olarak ve dinleyenler de bu duruşa, bu birliğe sahip çıktılar. 

“KOZLARI VERBAL OLARAK PAYLAŞMAK HIP HOP’IN RUHUDUR”

Diss’leşmeler rap müziğin şanındandır. Pek çok göndermeye sizin şarkılarınızda da rastlıyoruz. Ama bugün diss’leşmeler çoğu zaman uzun uzadıya saldırganlığa, kavgaya yol açıyor, özellikle de sosyal medyada devam ediyor. Bu sizce hip hop kültürünün, rap ruhunun bir parçası mı, yoksa aksine ruhunu bozuyor mu?
Troller 1998’den beri var. Diss atmak iyidir. Olimpik bir ruhtur. İnternette fake hesaplar açıp, kıskançlık krizlerinin gölgesinde klavye denyoluğu, arkandan kuyu kazmalar güneşi balçıkla sıvayamıyor işte… 🙂 Kulis yapıp, algı yaratıp işlerine mani olanlar var yıllardır ve bu durumun tek muhattabı benim, başkası değil. Bu konu benim konum, benim davam. Tabii ki diss yapacağım. Türkiye’de daha “battle” diyemiyorlardı ben Almanya’da battle rap yapıyordum. Tarzım hep buydu.

Hip hop’ta diss vardır. Ben sayısız entrika ile karşı karşıya kaldım. Sonra oturup bunları kaleme alıyorsun ve kötü adam mı oluyorsun? Tabii ki hayır. Kurallarına göre yürüdüğüm bir yoldan beni hiçbir şey ve kimse asla vazgeçiremez. Kozları verbal olarak paylaşmak hip hop’un ruhudur… Herkeste bu ruh yok maalesef. Ayrıca çok ağır yazmışım diye düşündürecek diss’ler var ise eğer emin olun bu disslerin hepsinin sebeplerini anlatsam acaba ne noktaya gelinir, bunu kimse bilmek istemiyor. Sözlerimin arkasındayım. 

1 1

Şanışer, Patron, Saian gibi rap sanatçıları bugün sizin için “ustamız” diyorlar. Siz onlara ilham veriyorsunuz. Ne hissediyorsunuz size böyle dendiğinde? 
Çok mutlu oluyorum tabii, ne mutlu bana diyorum. Misyonum paylaşarak ve destek vererek daha da büyüdü. Öldükten sonra hatırlanmamak ya da kötü hatırlanmak ölümden beter olurdu. Geçtiğim yol çok taşlı ve engebeli de olsa içgüdülerim beni pek yanıltmadı. 1988’e dönsem çok az şey hariç her şeyi aynı yapardım. Akıllı gençlere ilham vermiş olmak onların saygı ve sevgisini hak etmiş olmak son derece mutluluk verici. Darısı tüm “wanna be”lerin başına. 🙂

“ÇOCUKLARI CİDDİYE ALIP ONLARLA ARKADAŞ OLMAK TÜM GÖNÜL KAPILARINI AÇIYOR”

30 yılı geçkin zamandır rap müzik yapıyorsunuz. Sizi bugün kimler etkiliyor, kimleri dinlediğinizde “vay be” diyorsunuz?
Çocukluğumda etkilendiğim sanatçıları halen dinlerim. Nat King Cole, James Brown ve daha niceleri… Organized Konfusion’dan Pharoahe Monch’ın bakış açısı ve Heltah Skeltah’nın şiddeti beni hep etkilemiştir. Halen “vay be” diyebiliyorum bu isimlere. Yeni çıkan ve “vay be” dediğim de çok başarılı gençler var kesinlikle.  

DSC 0111

1994’ten bu yana çocuklarla rap workshop’ları yaptığınızı söylemiştiniz. Bu, çok da bilmediğimiz bir özelliğiniz. Neler katıyor çocuklarla çalışmak size? Nasıl hissettiriyor?
Tecrübe paylaşmak, gençleri motive etmek onlara beyinleriyle neler yapabileceklerini göstermek, öğretmen olmak…. Bundan daha iyi bir his yok… Sahnede sevenlerimle buluştuğumda hissettiklerimle eş değer diyebilirim. Çocukları ciddiye alıp onlarla arkadaş olmak tüm gönül kapılarını açıyor. Travmalı olanların umudunu körüklemek, sen de yapabilirsin diye yönlendirmek, “balık tutmayı öğretmek” bunlar paha biçilemez. Ebeveynlerin mutluluğu ise ayrı… İçine kapanık çocuklarla bir saat çalıştıktan sonra ellerinden mikrofonu alamamak çok güzel… Çocuklarla çalışmak son derece sabır ve anlayış isteyen bir görev. Bunun ayrıcalığını yaşamak tarifsiz bir kıvanç. 90’ların ortasında problemli, kimsesiz çocuklar ve gençlerle rap workshop çalışmaları yapan ilk Türk rapçi benim. Bu da ayrı bir gurur ve mutluluk kaynağım. 

“RAP YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ, BUNA ENGEL HİÇBİR DURUM YOK”

Omurga’yı iki parça halinde kendiniz yayınladınız. Ki “Kalbüm”le arasında epeyce bir zaman farkı var. Gelen tepkiler nasıl oldu, içinize sindi mi bu albümlerin geri dönüşleri? 
İkiye bölme kararı birlikte çalıştığımız insanların önerisiydi. Bana kalsa hepsini aynı anda verirdim dijital platformlara. Daha uzun bir zamana yaymak amaçlı atılan bir adım oldu aslında. Gelen tepkilerden çok memnunum. Arada 10 yıl olması kudretimin dışında olan bir sürü faktörlerden meydana geldi… Bu süreçte de üretmeye devam ettim, çağdaş sanatçılarla çalışmalar, genç MC’lerle feat’ler yaptım. Bazen beklemek iyidir. Bu kadar kişisel bir müzik yapıp bu denli sevilmekse bana has bir şey. Ben yaptığım müziğin çok kendine has olduğunu farkındayım. O nedenle tüm tepkilerle birlikte tüm geri dönüşler beni yeterince ihya etti.  

Uzun yıllardır dünyanın dört bir yanında sahne alıyorsunuz. Bugüne kadar en unutamadığınız konseriniz hangisi olmuştu?
2000’li yılların ilk yarısında Almanya’da Dockland isimli bir mekandaki konserim ve 12 Eylül 2019 IF Beşiktaş’taki konserim… Asla unutamayacağım iki konser.  

Sağlık uzmanları 2021’in sonbaharına kadar konser ve festivallerin gerçekleşmeyeceğini ön görüyor. Sizce bunun müzik sektörüne etkisi nasıl olacak, ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Elbette müzik sektörünü çok fazla etkileyecek bu durum. Uzun süre, ki bu süre ne kadar kestirmek şu an herkes için çok zor; kalabalıklar içinde konserler düzenlenemeyecek belli ki. Bizim kudretimizde olan bir konu değil. Sahneden uzak kalıp o enerji olmadan depresyona girenler düşünsün. Ben sanayi çarkları arasında ezilen biri değilim. Rap yapmaya devam edeceğiz, üreteceğiz, buna engel bir durum yok. Her şeyin bir vakti var; bekleyip göreceğiz. 

Karantinada günleriniz nasıl geçiyor? Haberleri izlediğimizde her seferinde üzülüyoruz, moralimiz bozuluyor. Siz nasıl baş ediyorsunuz moral bozukluğuyla?
Moralim yüksek. Geçecek bu günler. Vesvese yapmamak gerek. Netflix’te dizi ve film seyrediyorum. Eşimle uzun sohbetler ve analizler yapıyoruz. Bu geniş vakitte resme daldık, resim yapıyoruz. Çok iyi geliyor. Sistem yıllardır çok yozdu. Çökmesi an meselesiydi… Her şey yap ve boz üzerine kurulu. Bağışıklık sisteminizi iyi koruyun. Korkmayın. Aydınlık günlere hep birlikte.