Kasım ayında 4 şarkılık yeni albümünü dinleyicileriyle paylaşmaya hazırlanan Gökhan Türkmen’le sohbet ettik.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Pop müziğin güçlü yorumcularından Gökhan Türkmen, bugünlerde kasım ayında yayınlanacak yeni albümü için gün sayıyor. Kızı Nil Rona’yla birlikte seslendirdiği “Mavi” Gökhan Türkmen’in en son yayınladığı single’ı. “Herkes içinde yaşattığı rengi yansıtmalı hayatının ekranına” demişti hatta, herkesin ekranını kırmızıya boyadığı gün. Türkmen, bir yıldır üzerinde çalıştığı ve bu kez rock sound’unu daha belirgin kullandığını söylediği 4 şarkılık yeni albümünü kasım ayında yayınlamaya hazırlanıyor. Gökhan Türkmen’i Dergy’ye konuk ettik.
Kızlarınız için bestelediğiniz “Mavi” parçasını kızınız Nil Rona’yla birlikte söylediniz, diğer kızınız Leyla Ada da klipte rol aldı. Baba olmak hayata, müziğe bakışınızı nasıl değiştirdi?
Daha iyi biri olmaya adamıştım her zaman kendimi. Çocuklarımla birlikte daha da büyüyen bir süreç haline geldi. Körelttiğim şeylerim de var, kendimce yücelttiğim duygularım da. En kötü anımda “Hiç değilse 2 tane kızım var, onlara sarılırım geçer!” diyebiliyorum.
Yeni albümünüzün kasım ayında yayınlanacağını duymuştuk, ne zaman dinleyeceğiz? Nasıl bir albüm bekliyor bizi, biraz anlatır mısınız?
1 yıllık bir projeyi Kasım’da 4 yeni parçayla yayınlayacağız. Müzisyen arkadaşlarım ve ekibim büyük keyif alarak 2019 Eylül’den bu yana emek veriyoruz. Naif ama bir o kadar da rock soundu ile derinlere işleyen bir albüm oldu. Hem dijital platformlarda yer alacak hem de yine Abbey Road Studios iş birliği ile plak severlere sunacağız.
Büyük İnsan albümüyle sizi tanıdık, yıl 2008’di. Aradan 12 yıl geçtiğine inanamıyor insan… Şimdi dönüp 12 yıl önceki Gökhan’a gitseniz, ona neler söylemek isterdiniz?
“Tam gaz devam. Sabrın ve inancın her şeyin üstesinden gelecek! İşine ve kendine olan inancını kaybetme! İnsan biriktirmeye devam et.”
Sahne performanslarıyla da alkış alan bir müzisyensiniz. Sahnedeyken sizi endişelendiren, panikleten şeyler neler? O an en büyük korkunuz ne oluyor?
Sahne aslında bir müzisyenin ikinci evi gibidir. En rahat, en huzurlu ve kendiniz olduğu alandır. Benim sahnede endişe edebileceğim tek şey izleyicilere duygunun akmaması olabilirdi.
“DUYGULAR DÖNÜŞÜR, ÖNEMLİ OLAN İŞİNİZE OLAN İNANCINIZDIR”
Müzisyenlik zor, ülkemizde hele çok daha zor. Pandemi dönemi de bunun en büyük kanıtı belki… Kariyeriniz boyunca hiç “Tamam, ben artık her şeyi bırakıp gidiyorum” dediğiniz bir an oldu mu? Güçten düştüğünüzde, motivasyonunuz azaldığında kendinize verdiğiniz altın bir öğüdünüz var mı?
E tabii bazen kötü hissettiğinizde veya karşılığını pozitif beklediğiniz bir şeyin geri dönüşü umduğunuz gibi olmadığında bu hissiyata kapılıp moralinizin bozulduğu anlar oluyor. Üstüne hemen iyi bir şeyler yaptığınızda da tam tersi ben bu iş için yaratılmışım diye düşünüyorsunuz. Bu çok normal! Biz gerçekten motive olamadığımız şeyleri düzgün yapamayız. Bu yüzden buna her zaman her yerde ihtiyacımız oluyor! Bulamazsak kendimiz yaratmak zorunda kalabiliyoruz. Tek dert bu aslında!
GTR Müzik’le birlikte aslında siz bir yapımcısınız da. Yani ayın karanlık yüzüne de yakinen tanık olanlardansınız. Yeni seslerin elinden tutarken nelere dikkat ediyorsunuz? Sizinle çalışmak isteyen genç bir müzisyen için; “Benimle olacaksa mutlaka şu özellikleri olmalı” dediğiniz o özellikler neler?
Müzisyen olarak işin mutfağında olmak bana çok keyif veriyor. Üstelik sürecin en başından sonuna kadar bir fiil dahil olduğum için genç meslektaşlarıma kendi tecrübelerimden aktarmaktan memnun oluyorum. Kendi gittiğim yoldaki deneyimlerimi naçizane paylaşıyorum. Benim için üretmekten hiçbir zaman vazgeçmemek, gelişime açık olmak, dürüst olmak, istikrar ve disiplinle çalışmak çok önemli. Sebatı da unutmamak gerekiyor, uzun meşakkatli bu yolda genç arkadaşlarımızın gerçekten yüreklerini koymaları gerekiyor.
İlk defa tanındığınızı, artık Gökhan Türkmen olduğunuzu hissettiğiniz an ne zamandı, hatırlıyor musunuz? Nasıl bir andı?
Öyle bir anım yok gerçekten. Şarkılarım sevildikçe ve çok dinlendikçe bu işte doğru yolda olduğumu düşünüyorum sadece.
Bugüne kadarki hayatınızda “Yapmasaydım içimde uhde kalırdı” dediğiniz neler var? Yani bundan sonrasına baktığınızda, yapmak için tutuştuğunuz heyecanlarınız, hayalleriniz neler?
Geçmişle yaşayan bir adam hiç olmadım çok şükür. Sonrası için daha iyi şarkılar yapmak, iyi kayıtların, güzel prodüksiyonların içinde olmak, katkı sağlamak ve sanata bir yorum getirebilmek en çok istediğim, hayalini kurduğum şeylerin başında geliyor! Müzik dışında diye sorarsanız; kızlarımın güzel bir şekilde büyüdüğünü görmüş olmak diyebilirim.
Şarkılarınız asla dünde kalmıyor. Çıktığı dönemde sıkışıp kalmaktan çok uzaklar. Yıllar geçse de sizin şarkınız olduğun anlaşılarak, aynı lezzetle dinleniyor. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Sadece kendim oluyorum aslında, yaşama hayata ayak uydurup gelişmeye her zaman açık olmaya çabalıyorum. Duygular, yaşamlar hep dönüşür. Önemli olan sizin keyifle üretmeniz, işinize inancınız.
KISA KISA…
- Bugüne kadar hayattan aldığım en büyük ders: Bırakabileceğin en güzel şey insanlığın.
- Ailemle birlikte yapmaktan en hazzettiğim şey, hep birlikte daha önce yapmadığımız bir şeyi tecrübe etmek.
- Kesinlikle görmeden bu dünyadan gitmem dediğim ülke Norveç.
- Kesinlikle dinlemeye tahammül edemediğim müzik türü, emek verilmemiş müzik.
- Şu hayatta en çok para harcadığım şey müzikle ilgili her şey.