Yerli elektronik sahnenin popüler isimlerinden Hakan Akkuş, yeni şarkısı “Runnin”i şubat ayında yayınladı. Ünlü DJ, hakkında merak edilenleri Dergy’e anlattı.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Elektronik müzik sahnesinin başarılı isimlerinden Hakan Akkuş’u “I Can’t Be” ile mutlaka duymuşsunuzdur. Akkuş, Eva Parmakova’yla işbirliği yaptığı şarkısı yeni şarkısı “Runnin”i geçtiğimiz şubat ayında dinleyicilerle paylaştı. Akkuş, DJ’liğe ilk başladığı dönemlerde internette bu konuda fazla bir kaynak olmadığını ama şimdi DJ’lerin elinin altında pek çok imkân bulunduğunu söylüyor. “Tabii ki bu durumdan memnunum ama ne kadar iyi ekipman olursa olsun iyi müzik yapmak için yeterli değil” diyor. YouTube’da milyonlarca kez izlenen “I Can’t Be” şarkısını da basit bir bilgisayarla yaptığını sözlerine ekliyor.
Merhaba. Oldukça tuhaf bir yıl geçiriyoruz. Ama ilk yarısı bitti bile. Siz de yeni şarkınız “Runnin”i paylaştınız. Nasıl geçti sizin için 2020’nin ilk yarısı?
Merhaba, Maalesef oldukça tuhaf bir sene geçiriyoruz. Evet 7 Şubat’ta Eva Parmakova ile işbirliği yaptığım “Runnin”i çıkardım. 2020’nin ilk yarısı benim için aslında kötü geçmedi kendime zaman ayırdığım bir dönem oldu doğrusu. “Runnin” için de Bulgaristan’da yoğun ilgi var Radyo ve TV’lerde Top 10’da sürekli, hatta Shazam Bulgaristanda yaklaşık 5 aydır üst sıralarda.
Elektronik müziğe olan tutkunuz 17 yaşınızda başlamış. Nasıl yönlendiniz müziğe, neler yapardınız 17 yaşınızdayken, neler dinlerdiniz?
Açıkçası daha erken farkettim müziğe olan ilgimi, o dönemler gündüz partileri çok modaydı, gündüz partilerinde sahne alarak kendimi geliştirdim diyebilirim. DJ’lik anlamında, 17 yaşımdayken arkadaşlarıma nazaran daha içine kapanık bir çocuktum. Zamanımın bir çoğunu müziğe ayırıp oyun oynamak arasında geçiyordu. O dönemler idolüm Carl Cox’du en çok onu dinlerdim.
DJ’likle birlikte prodüktör olarak da pek çok işe imza attınız. Hangisinden daha çok keyif alıyorsunuz?
Her ikisinden de çok keyif alıyorum ama bana sorarsanız yaptığınız şarkıları sahnede dinleyicilerim ile paylaşmak ve onların verdiği tepkilere şahit olmak çok keyifli ve gurur verici.
“‘I CAN’T BE’NİN BU KADAR İLERİYE GİDECEĞİNİ DÜŞÜNMEMİŞTİM”
İlk kez sahneye çıktığınızda, turntable başına geçtiğinizde neler hissetmiştiniz, neler yaşamıştınız, biraz anlatır mısınız?
Biraz detaylı anlatmak istiyorum. İlk sahneye çıktığım canlı performans mekanlarından biriydşi, Anadolu yakasının en büyük klübüydü. Orada DJ asistanı olarak başlamıştım ve sürekli etkinlikler oluyordu. Örnek vermem gerekirse Sidekick, Inna, Alexandra Stan gibi bir çok ünlü isim sahne alıyordu. Ve benim ilk sahnem mekan 1500 kişi doluyken Sidekick’e warm up yapmak oldu. Tarifsiz duygular içerisindeydim, anlatmak mümkün değil heyecandan kafamı kaldırıp insanlara bakamamıştım.
“I Can’t Be” 2016’da yayınlandı ancak yıllar geçmesine rağmen başarısını sürdüren bir şarkı oldu. YouTube’da hala milyonlarca izlenmesi var. Bekliyor muydunuz bu şarkının bu kadar başarılı olacağını? Neler düşündürüyor size şimdi bakınca?
Açıkçası beklemiyordum tabii ki, bu arada benim ilk dijitale çıkan şarkım “I Can’t Be” oldu. Ümitliydim ama bu kadar ileri seviyeye gideceğini düşünmemiştim. Şimdi baktığım da ise bu kadar sevilmesi ve insanların sahip çıkması elbette beni çok mutlu ediyor.
Elektronik müzikte teknoloji önemli. Peki “İnsan elinin değmesi” ne kadar önemli? Nasıl dengeliyorsunuz makine ve insan faktörünü kendi şarkılarınızda?
Benim ilk başladığım dönemlerde internette fazla kaynak yoktu açıkçası. Şimdi her şey elimizin altında… Yeni nesil “plug-in”ler ve “vsti”*lar. Tabii ki bu durumdan memnunum ama ne kadar iyi ekipman olursa olsun iyi müzik yapmak için yeterli değil. Şu gerçekten bahsedeyim, “I Can’t Be” sadece Pentium bir notebook ile yapıldı.
Kalabalıklar önünde çalmaya başladığınızda kafanızın içinde neler dönüyor?
Açıkcası genelde sevdiğim track’leri çalıyorum ve insanların olumlu reaksiyonlarını görünce o tarzdan devam ediyorum.
Türk DJ’ler özellikle de son yıllarda büyük global başarılar yakalıyorlar, siz de onlardan birisiniz. Sizin gibi setin başında olan isimler arasında sevdiğiniz, takip ettiğiniz isimler var mı?
Öncelikle teşekkür ederim, Bu durumdan çok mutluyum artık Avrupa’da tanınan Türk DJ sayısı oldukça arttı. Elbette var her yer de söylerim Sezer Uysal ve Mahmut Orhan’ı çok beğeniyorum.
KISA KISA…
• Bugüne kadar dinleyicisi olarak gidip de en etkilendiğim konser, Betoko konseri oldu. Ne kadar eğlendim anlatamam.
• Bence bir DJ’in ideal çalma süresi 3 saat olmalıdır.
• Kesinlikle dinleyemeyeceğim müzik türü pop. Denedim ama bir türlü olmadı, sevemedim.
• Müzik dışında hayatımda tutkum diyebileceğim şey konsol oyunu oynamak.
• Kendimde en nefret ettiğim özelliğim çok fazla duygusal oluşum. Bu huyumu bir türlü değiştiremiyorum.
• Eğer bu mesleği yapmıyor olsaydım yapacağım meslek Twitch gibi bir platformda oyun yayıncılığı olurdu.
(*) VSTI: Virtual Studio Technology, ses sentezleyici ve ses efekt eklentilerinin editör yazılımları ve sabit disk kayıt sistemleri ile kullanılabilmesini sağlayan, gerçek zamanlı işlem yapabilen bir arayüz standardı.