Türkçe rap müziğin en yetenekli sanatçılarından Hazel’ı Dergy sayfalarına konuk ettik.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Eylül Deniz Karasu, nam-ı diğer Hazel, Türkçe rap dünyasının daha şimdiden en dikkat çeken isimlerinden biri. Geçtiğimiz yıl yayınladığı “1996” single’ı çok dinlenenler arasına girmişti. İngilizceye olan inanılmaz hakimiyeti sayesinde ilk dinlemede asla bir Türk sanatçıyı dinliyormuşsunuz gibi gelmiyor. Hakkını yemeyelim, Türkçe şarkılar konusunda da çok başarılı. Tertemiz bir Türkçe’yle özenle kaleme aldığı satırları kulakları şenlendiriyor. Hazel’ın hem şarkı sözlerinde hem de vokallerinde çok hissedilir bir farkı var. Boombap’e olan sevdası hemen her şarkısında belli oluyor. Slang’ler (argo) ona çok yakışıyor. Hazel bir süredir Universal Müzik Türkiye çatısı altında çalışmalarına devam ediyor. “Mesaj Bırak” da geçtiğimiz günlerde yayınlanan en yeni şarkısı. Onun rap müzikte çok yükseklere geleceğine eminiz. Huzurlarınızda, Hazel…
“Mesaj Bırak” şarkısını ne kadar zamanda kaydettiniz, nasıl yazdınız? Prodüktörünüz Da Poet neler kattı şarkıya?
“Mesaj Bırak” benim için çok kısa sürede yapılmış ama biraz demlenmesi gereken bir işti. Yaklaşık 1-2 saat sürdü yazım ve beste süreci. Gerçekten duygu yoğunluğum çok üst düzeydeydi ve bunu aktarmak benim için çok basit bir hale gelmişti o an. Sonra uzun uzun kayıt yaptık, üzerine uzun uzun konuştuk. Şarkının prodüksiyon aşamasında yollarımız Da Poet’le birleşti. Benim ortaokul yıllarımdan beri sevgiyle ve saygıyla takip ettiğim, inanılmaz bir insan. Hem şarkıyla alakalı hem de çıtırdan benim kariyerimle alakalı bana çok destek olduğunu ve bu işin altından başarıyla kalktığımızı düşünüyorum.
Rap müziğin pek çok çeşidi var, yalnızca eğlenmek için de dinleyebiliriz, bazı sözleri dövme de yaptırabiliriz. Her janraya uyum sağlıyor, ama uyumsuzluğun da kitabını yazıyor. Bu kültür sizi nasıl çekti içine?
Çocukluğumdan beri hip hop kültürüne ve alt dalı olan rap müziğe ilgim vardı. Bu bir anda şak diye ortaya çıkan bir şey olmadı hiçbir zaman. Rap benim çocukluk ve ergenlik döneminde yaşadığım ailesel travmalar, hayatın getirdiği birtakım sorunlarla başa çıkabilme yöntemimdi. Kendimi gerçekten çok asi hissettiğim, beni kimsenin anlamadığını düşündüğüm dönemler oldu. Rap’le tanıştığımda kendimi anlatabildiğimi, insanların da beni anlayabildiğini keşfettim. Neden böyle bir yol seçmeyeyim ki, dedim.
Rap kültürüne ilgi duymanız, rap yapmaya karar vermenizin sebebi ne?
Çocukluğumdan itibaren Nicki Minaj, Lauryn Hill gibi isimlerin acapellalarını, cover’larını yapardım arkadaşlar arasında. Sonrasında kulağımı doldurdukça bu işi kendim yapabileceğimi de fark ettim. Öncelikle sesimin oturmasını beklediğimi söyleyebilirim bilinçdışı bir şekilde. Çünkü ergenlikten sonra sesimi daha yakından keşfetmeye başladım. Sesim oturduktan sonra kendi liriklerimi yazmaya başladım. Çok amatör başladım, İngilizce başladım. Kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum ama vokalimi tamamlayabilmiş değilim. Rap müziğe adım atmam işte böyle oldu.
“BU İŞİ YAPARKEN RUHUMU, KALBİMİ ORTAYA KOYUYORUM”
İngilizce’ye çok hakimsiniz, size göre hangi dilde yazmak kolay?
İngilizce benim için bir meslek. Benim hayatımın etrafında döndüğü bir alan. Dolayısıyla benim için İngilizce lirik yazmak her zaman daha kolay olmuştur. Yani İngilizce benim kendimi en iyi ifade ettiğim yöntem diyebilirim. Çocukluğumdan beri böyleydi. Kendi ana dilimde bile ilk kez kayıt yaparken zorlandığımı hatırlıyorum. Ama İngilizce’de böyle bir problem hiçbir zaman yaşamadım. Türkçe’ye de ısınıyorum ama, görüyorsunuz (gülüyor).
Sizi hiç bilmeyen bir dinleyiciye müziğinizi nasıl anlatırdınız?
Beni hiç dinlememiş bir insana müziğimi ruhumdan ve benliğimden bir parça olarak tanımlardım. Çünkü ben bu işi yaparken ruhumu, kalbimi ortaya koyduğumu düşünüyorum. Dolayısıyla benden bir parça bulmak çok kolay. Beni tanımasını istiyorsam şarkılarımı dinlemesini söylerdim. Çünkü ben gerçekten çok emek veriyorum her işime. İçten olmasına dikkat ediyorum çünkü dinleyicinin samimiyetsiz müzisyeni ayırt ettiğini düşünüyorum. Antenlerini açıyor ve anlıyorlar. Bu yüzden işimi samimiyetle yapıyorum. Beni tanımak isteyenler yüreğinden baksın, fizisel olarak gözlerinden değil!
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Sizin için bugüne kadar en özel olan şarkınız hangisi?
Kesinlikle 1996. Benim çok kısa sürede, 20-25 dakikada yazdığım ve bestelediğim, jübilem olan parça aslında. O dönem okul işlerim vardı, ev değiştiriyordum, özel hayatımda çok belirsizlikler ve yoğunluklar yaşıyordum. Ben bu parçayı yapacağım çünkü Türkçe bile değil. Herhangi bir beklentim yoktu. Dijital platformlarda dinleyiciye sunacağım, sonrasında da ne olursa olsun dedim yani! Ve sonrasında çok güzel geri dönüşler aldım. Tabii maneviyat anlamında “1969” benim için çok özel ama gönlümün sultanı, birçok insanın da beni bu şarkıyla tanıdığını varsayarsak “1996” diyorum. Gözbebeğim! Yaptığım en iyi iş! Bundan iyisini ben bile yapamam diyormuşum ama hayır, yaptım, beklemede kalın. Çok daha güzel işler olacak.