Ana SayfaMüzikIan Anderson (Jethro Tull): “Yalnız biriyim ve kendi başıma olmaktan mutluyum”

Ian Anderson (Jethro Tull): “Yalnız biriyim ve kendi başıma olmaktan mutluyum”

1967’de Ian Anderson tarafından kurulan Jethro Tull’ın rock dünyasında bir dönüm noktası yarattığı tartışılmaz bir gerçek. 1971’de yayınlanan “Aqualung” albümü ile büyük beğeni toplayan Jethro Tull, o günden bugüne 23 albüm çıkararak rock müziğine yön veren gruplardan biri oldu. Grup, 23 Kasım’da Volkswagen Arena’da İstanbullu hayranlarına unutulmaz bir akşam yaşatmaya hazırlanırken sorularımızı Ian Anderson’a ilettik.

İpek ATCAN / [email protected]

Jethro Tull, on yıllar boyunca birçok müzikal değişim gördü. Grup, imzası haline gelen sound’unu korurken nasıl güncel kalmayı başardı?

Bazılarının sandığı gibi bu basit bir “yenilik peşinde koşma” değil. Aksine bu noktaya, yol boyunca her adımda içsel yolculuğumuza sadık kalarak ulaştık. Bizim için “çağa ayak uydurmak” popüler trendlere kapılmak anlamına gelmiyor. Farklı tarzlardan ilham aldık ama kendi yaratıcı alanımızı korumayı tercih ettik. Bir ressamın tuvale fırça darbeleri eklemesi gibi, müziğimizi yeni fikirler ve enstrümanlarla sürekli olarak geliştirdik. Ama yine de Tull’un imzasını taşıyan o kendine özgü renkleri kaybetmedik. Yapraklar düşebilir, yeni tomurcuklar açabilir, ancak kökler aynı kalır. İşte Jethro Tull’un gücü burada: Sürekli değişim ama köklere bağlılık.

Yeni single’ınız harika. Bu yeni çalışmanın yaratım süreci ve ilhamları hakkında bize bilgi verebilir misiniz?

Ah, her şeyden önce teşekkür ederim! RökFlöte’ye gelince – aslında flüt ile başlayan bir yolculuktu. Başlangıçta tamamen enstrümantal bir albüm yapma fikriyle yola çıktık, rock ile harmanlanmış flüt sesleriyle dolu bir albüm. Ancak yazmaya başladığım anda, sanırım müzik beni başka bir yere götürdü. İlk sözleri yazdığımda, kendimi derin bir İskandinav mitolojisine dalarken buldum; tanrılarla dolu, yaratılış mitleri ve pagan inançlarıyla bezeli bir dünya. Derler ki, gençliğinizden beri sizi büyüleyen şeyler, hep bir şekilde size geri dönmenin yolunu bulur. İskandinav mitolojisi tam da öyleydi ve belki de hikayesini anlatma zamanı gelmişti. Örneğin, ‘Ginnungagap’ var – o büyük, sınırsız yaratılış boşluğu. Mitolojide her şeyin başlangıcı, ve biz o boşluğu flütle doldurduk. Seslerin, varoluşun ilk anından gelen yankılar gibi hissettirmesini istedim. Sonra ‘The Navigators’ var; burada, Vikinglerin ötesinde, modern zamanların denizcilerine ve balıkçılarına bir selam var. Yani her tanrı ve her tema hem geçmişe hem bugüne sesleniyor. Albümde, savaş tanrısı Thor’u keşfettiğimiz ‘Hammer on Hammer’ gibi parçalar var. Eski savaşların ruhunun bugün nasıl yankılandığını anlatmak istedim; şarkı sözlerinde bunu fark edeceğiniz küçük bir gönderme bile var. İki çağ arasında yankılanan güçlü bir hikaye – geçmiş ve bugünün iç içe geçtiği bir ritim.

“Sahneye her çıktığımda, bunu uzun süre yapabilmenin değerini hissediyorum.”

Folk, rock ve progressive etkileriyle Jethro Tull’un benzersiz bir müzikal tarzı var. Bu eşsiz karışımı korurken müzikal olarak nasıl gelişmeye devam ediyorsunuz?

Yıllar içinde birçok grup üyesi gelip gitmiş olsa da, Jethro Tull’un temel özü başlangıcından beri aynı kaldı. Müzisyenlerin birkaç ay veya yıl bir araya gelerek müziğe özel bir nitelik katması eşsiz bir şey. Grup kültürü zamanla evrilip değişse de, başlangıca dayanan bir öz var. İkinci albümümüz için şarkı yazmaya 1968 yazında başladım ve o zamanlar blues etkisinden farklı, daha progresif bir müzik tarzı geliştirmeye başladık. Müzisyen olarak kesinlikle büyüdük ve yeteneğimizi geliştirdik. Eski grup üyelerinin bazıları yeni şarkılarımızı çalmakta zorlanabilir, ancak şu anki üyelerin 1968’den 2023’e uzanan geniş müzikal yelpazeyi takdir etmeleri ve çok yönlü olmaları gerekiyor.

Dinamik sahne duruşunuz ve ikonik flüt çalmanızla tanınıyorsunuz. Sahneye çıkış tarzınız yıllar içinde nasıl değişti?

Yıllar içinde performans konusundaki bakış açımın kaçınılmaz olarak değiştiğini söyleyebilirim. Fiziksel olarak, gençliğimdeki esneklik veya enerjiyi artık hissetmiyorum. Hatta süpermarkete gitmek bile büyük bir macera gibi geliyor artık. Bu yüzden sahnedeki her anı daha dikkatli düşünmem gerekiyor. Sahneye her çıktığımda, bunu uzun süre yapabilmenin değerini hissediyorum. Bir anlamda, performansı müziği yaşatmanın sürdürülebilir bir parçası haline getirdim.

İlham aldığınız ya da birlikte çalışmak istediğiniz güncel sanatçılar veya gruplar var mı?

1960’larda pek çok kişi vardı ama, günümüzde bazı çağdaş sanatçıları dinlemekten keyif alsam da, kendi müziğimi yapmak için ekstra ilhama ihtiyacım yok. Her yıl birkaç sanatçının projelerinde konuk müzisyen olarak iş birliği yapıyorum. 2024’te, Alman yapımcı Leslie Mandoki’nin “Soulmates” albümündeki birkaç caz-rock parçasında çaldım, birkaç ay önce Opeth’in yeni albümünde ve üç hafta önce de İngiliz folk müzisyeni Seth Lakeman’ın yılbaşı çıkışlı single’ında yer aldım.

“Az sayıda arkadaşım var ve genelde insanlardan ziyade hayvanları tercih ediyorum.”

Screen Shot 2024 11 13 at 15.39.51
Fotoğraf: Nick Harrison

Jethro Tull’un çok sadık bir hayran kitlesi var. Sosyal medya ve dijital platformlarla hayranlarla etkileşim nasıl gelişti?

Hiç etkileşimde bulunmuyorum! Ekibim, yalnızca turneler ve albüm çıkışlarına dair temel bilgileri paralel bir kaynak olarak sosyal medyada kullanıyor. Ancak çalışmalarımın çoğu resmi Tull web sitesinde www.jethrotull.com. Bunun dışında, konserler ve albümleri tanıtmak için çeşitli medya kuruluşlarıyla birçok röportaj yapıyorum. Hayranlar isterlerse üçüncü parti hayran sitelerinde eğlenebilirler ama ben katılmıyorum. Yalnız biriyim ve kendi başıma olmaktan mutluyum. Az sayıda arkadaşım var ve genelde insanlardan ziyade hayvanları tercih ediyorum. Spor yapmıyorum ve hobim – fotoğrafçılık – tek başına yapılan bir uğraş. Belirli zamanlarda imza vermekten mutluyum. Ama yemek yerken, oteldeyken veya duş alırken değil 🙂

Stilinize hayranlık duyan ancak günümüz müzik sektörünün zorluklarıyla baş etmeye çalışan genç müzisyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Günümüzde gençlerin müziği bir kariyer olarak seçme şansının oldukça zor olduğunu söyleyebilirim. Genel olarak 50-60 yıl önce, müzisyen olarak başarı şansınız 100’de 1 olabilirdi. Ancak bugün bu oran muhtemelen 1,000’de 1’e ya da 10,000’de 1’e düşmüştür. Şimdi herkes pop yıldızı olmayı hayal ediyor, ancak herkes için yeterince alan yok ve yaratıcı ya da farklı olmak için ayrılan alan oldukça sınırlı. Günümüzde müzisyen olmak bana pek çekici gelmezdi çünkü müzikte özgünlüğe değer veriyorum. Başkalarına benzemek istemiyorum, bu asla benim yolum olmadı. Her zaman müziğe kendimden bir şeyler katarak, başkalarını taklit etmeden bir yol bulmayı arzuladım. Onlara da söyleyeceğim şey bu olurdu: Kendi yolunuzu bulun!

İstanbul’daki yaklaşan konseriniz hakkında söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Konserde harika zaman geçireceğiz, herkesin aşina olduğu şarkıları İstanbul’a taşıyoruz. Orada görüşmek üzere!

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR