Bu ismi ilerde daha çok duyacağız… Pop dünyasının en taze seslerinden Işıl Ayman’ı Dergy sayfalarında ağırladık.
Sebla KOÇAN / [email protected]
2005 doğumlu gencecik, pırıl pırıl bir genç kız Işıl Ayman. Berrak sesiyle ne söylese kendine yakıştırıyor. “Ada Masalı” dizisinde duyduğumuz “Rengarenk Ormanlar” şarkısında da onun büyüleyici sesini duyuyoruz. Annesi Oya Erkaya ve babası Serkan Ayman yıllardır müzik sektörü içinde çalışan isimler. Doğal olarak Işıl da anne karnından bu yana müzikle büyümüş, aslında. Henüz 12 yaşında YouTube kanalı açması ve dikkatleri çekmesi tesadüf değil, bu yüzden. Bugün 16 yaşında, şarkı söylerken yüzündeki o saf mutluluğu, güzelliği dinleyiciye de geçiriyor, Işıl Ayman. Daha yapacak çok şeyi, yürüyecek çok yolu var. Onun adını ilerde daha çok duyacağımıza eminiz. Işıl Ayman’ı Dergy sayfalarına konuk ettik.
12 yaşından beri YouTube kanalınız var. Babanız Serkan Ayman’ın bunda büyük payı olduğu açık. Aileniz sizi müziğe nasıl yönlendirdi, nasıl bir evde büyüdünüz? Neler dinlediniz?
Çok teşekkür ederim öncelikle. Ben müzikle anne karnında tanıştım aslında, annem altı aylık hamileliğine kadar hep devam etmiş konserlerine, zaten ben de yedinci ayda doğmuşum 🙂 Beni müziğin içinde büyüttüler ve hiçbir zaman işlerinden uzak tutmadılar. Konserlerde, provalarda, stüdyoda, soundchecklerde büyüdüm. Prova stüdyolarında uyuya kaldığımı, kocaman konserlerde hayaller kurarak küçücük hissettiğimi hatırlıyorum. Daha önce de demiştim az sürünmedim kulislerde 🙂 ama her şey bir yana iyi ki bunların hepsini görerek, yaşayarak büyüdüm. Çok şey öğrendim ve deneyimledim… Yani aslında onlar beni hiç uzak tutmadılar ben de müziğin içinde kayboldum iyi anlamda. Youtube çok güzel bir başlangıçtı benim için. Düzenli bir şekilde video ürettiğimiz için daha çok stüdyoda olmaya, mikrofon başında olmaya, kamera önüne alışmaya başladım. İçerik üretmeyi çok sevdim ve hala da kendi Youtube kanalımda yeni videolarımı ve kendi bestelerimi paylaşmaya devam ediyorum. Bana iyi hissettiriyor 🙂
Müzik konusunda gerçekten yeteneklisiniz. Bunu ilk ne zaman fark ettiniz? Hatırlayabildiğiniz en erken anınız nedir bununla ilgili?
Müzikle ilgili hatırladığım en eski anımda 3 yaşındayım. Annemler bir çocuk tiyatrosunun müziklerini yapıyorlardı o zamanlar. Ben de hem evde hem de stüdyoda duya duya ezberlemişim şarkıları 🙂 Bir gün stüdyoda annemler çalışırken tiyatronun yönetmeni duymuş beni ve zaten bir çocuk tiyatrosu olduğu için ‘Işıl söylesin şarkıyı’ demiş. Sonra bir anda kendimi 3 yaşında minicik bir kız çocuğu olarak mikrofon başında buldum ve devamı geldi. O günle ilgili hatırladığım en kuvvetli hissiyat yüzümdeki solmayan tebessümüm olabilir. Çok eğlenceli gelmişti mikrofon başında olmak.
Ne okumayı planlıyorsunuz? Müzik okuyacak mısınız yoksa başka bir meslekle devam edip müziği de yanında götürmek gibi bir niyetiniz var mı?
Şu anda güzel sanatlar lisesinde tiyatro okuyorum. Müzik eğitimim de dışarıdan yoğun bir şekilde ilerliyor. Doğruyu söylemek gerekirse hem okulu hem diğer özel dersleri hem de stüdyoyu aynı anda ilerletmek oldukça yorucu. Çalışmayı seviyorum ama bazı durumlarda da yaşıtlarıma kıyasla çok daha fazla ödün vermem gerekiyor sosyal hayatımdan ve eğlencelerden ki hiçbir şeyi aksatmayayım. Hatırladığım en eski anımdan beri hep şarkıcı olmak istiyorum. Büyük hayallerim var o yüzden özellikle bu yaşımda kendime katabildiğim kadar çok şey katmaya çalışıyorum. Pandemi döneminde okulumuz her ne kadar uzaktan devam etse de, özellikle yüz yüzeyken tiyatronun müziğime çok katkısını görüyorum. Müzik hiçbir zaman sınırlar içerisinde kalmamalı, o yüzden kalıpları aşmak için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Üniversite için reklamcılık hayalim var şimdilik. Bu iki sene içerisinde ne kadar değişir bilmiyorum ama küçüklüğümden beri ilgimi çeken bir bölüm ve yine müziğe ve özellikle bestelerime çok katkısı olacağını da düşünüyorum. Aslında özellikle liseden beri hayatım hep çift ana dal okuyormuş gibi ilerliyor nerdeyse. Çalışmayı, öğrenmeyi ve en çok da üretmeyi seviyorum.
Müzikle ilgili hepimizin genç yaşında belirlediği idolleri olur. Kimimiz odamızın duvarlarına poster olarak asarız o isimleri, kimimiz de ne kadar yaşlansa da o isimleri dinlemekten asla vazgeçmek. Sizin müzikteki idolünüz kim?
Esinlenmeyi seven biriyim. Kişilerden çok durum ve olaylardan etkileniyorum genellikle. İzlediğim bir sahne, dinlediğim tek bir şarkı, duyduğum bir kelime ya da bir cümle bir anda etkileyebiliyor beni. Hem kendi müziğini yapan hem de söyleyen sanatçılar çok özel benim için. Mesela; Sezen Aksu, Kenan Doğulu, Nil Karaibrahimgil, Buray, Aydilge, Göksel gibi birçok ismi severek takip ediyorum ve dinliyorum. Önceki soruda da dediğim gibi kalıplaşmış bazı şeyleri özgür müzikleriyle yenebilen ve üreten çoğu sanatçı benim için bir ilham kaynağı. Nil Karaibrahimgil’in dediği gibi “abart, çoğalt, parlat.” Sevdiğimiz şeyin peşinden koşalım, abartalım, çoğaltalım, parlatalım. Daha güzel ne olabilir ki 🙂
YouTube’daki videolarınızın altına çok güzel yorumlar geliyor. Bunların hepsini takip ediyor musunuz? Eleştiriler de geliyor mu? Bunlar nasıl bir motivasyon veriyor? Kötü bir eleştiriye maruz kalmak sizi üzer mi mesela?
Sosyal medyanın her mecrasından gelen yorumlara tek tek bakıyorum ve okuyorum aslında. Özellikle kendi bestelerimle ilgili olan yorumlar çok değerli benim için. Kötü yorumlar da var elbette ama onlarla kendimi çok etkilememeye çalışıyorum tam tersi güzel yorumların verdiği motivasyona sarılıyorum 🙂
Şahane işbirlikleri de yapıyorsunuz. Bunun son örneğini “Rengarenk Ormanlar”da Sezgin Alkan ve Çağan Şengül’le gördük. Birlikte bir şarkı söylemek isteyeceğiniz başka kimler var?
Öncelikle çok kısaca Rengarenk Ormanlar’dan bahsetmek isterim aslında. Bundan birkaç ay önce Büşra (Koşal) ablamla kesişti yollarımız, gelecekle ilgili beraber hayaller kurmaya başladık. O sırada benim sesime yakışacağını düşündüğü bir Çağan Şengül bestesi dinletti bana. Şarkıyı duyar duymaz güzel enerjiler sardı sanki etrafı, Çağan’ a da her seferinde söylüyorum, “Rengarenk Ormanlar” o kadar güzel bir beste ki şarkının içinden çıkamıyorsun dinleyince. Birlikte söylemeye karar verdik ve sonrası çok hızlı gelişti, stüdyoda buluştuk, zaten kayıt günü daha tanıştığımızın ikinci günü falandı. Ben önce piyanoları çaldım sonra vokal kayıtlarını tamamladık. O haliyle Saki (Çimen) abiye gönderdik aranjesi için tam şarkının ruhuna oturan mükemmel dokunuşlar yapıp gönderdi bize ve Sezgin Alkan da şahane solo piyanolarıyla eşlik etti ve ortaya tatlış bir şarkı çıktı. Sonra da şarkımızı “Ada Masalı” dizisine yakıştırdılar bu da bizi çok mutlu etti tabii ki 🙂 Düet projelerini ve ekip ruhunu seviyorum o yüzden böyle projelerin içinde olmak istiyorum.
Oğuzhan Koç’un “Hepsi Geçiyor”, İkilem’in “Bir Sebebi Var” ve Sezen Aksu’nun “Küçüğüm” gibi eserlerini coverladınız. Sizin için aralarında özel olan, “Bu şarkıyı söylerken bir başka hissettim” dediğiniz bir şarkı var mı, hangisi?
Son dönemde daha çok bestelerimi paylaşıyorum ama Youtube’a coverlarla başladığım için onların yeri ayrı bende 🙂 Bir şarkıyı yorumlarken ilk önem verdiğim şey şarkının hikayesini anlamak oluyor. Kayıda girdiğimde o duyguyu vermeye çalışıyorum. O yüzden çoğu cover ayrı bir etüd ve bambaşka bir hikaye oluyor söylerken. Son zamanlarda da beni en çok şaşırtanlardan biri Emir Can İğrek ve Zeynep Bastık’ın söylediği “Dargın” cover’ım oldu sanırım çünkü benim söylediğim versiyonu ile 20-25 tane ayrı remiks yapıldı. Bu kadar sevmeleri ve farklı dokunuşlarla paylaşmaları çok mutlu etti beni. Hepsinin videolarına da ayrı ayrı teşekkür yorumu atmaya dikkat ettim 🙂 Bunlar benim için değerli.
Bundan 5 yıl sonra kendinizi nasıl bir sahnede, nerede hayal ediyorsunuz? Bize biraz o rüyalarınızdaki konser ortamını anlatır mısınız?
Ben de elinde fırça ayna karşısında şarkı söyleyerek büyüyenlerdenim. Gerçek mikrofonun karşısına çabuk geçmiş olsam da o içten, saf, doğal duygu hiç kaybolmadı içimden. Hala elime mikrofona benzer bir şey verseniz bir anda yok olabilirim etrafınızdan, sonra beni ayna karşısında şarkı söylerken bulursunuz 🙂 Konserler vermek şu hayatta en çok istediğim şeylerden bir tanesi. Çocukken uyuyamadığımda annem yanıma gelip “Hayallerini düşün, güzel şeyler hayal et” derdi. Böyle zamanlarda her seferinde kendimi kocaman kalabalık bir sahnede seyircimle beraber eğlenirken ve şarkı söylerken hayal ediyordum. Bundan 5 yıl sonra kendimi ekibimle beraber kalabalık ve güzel enerjilerle dolu bir sahnede ve hatta turnelerde hayal ediyorum. Hem seyircilerin hem de ekibim ve benim başka hiçbir şeyi düşünmeden eğlenip, müzik yapacağımız ve anda olacağımız sahneler var hayalimde. Umarım böyle olur 🙂
KISA KISA
● Kendimi en mutlu hissettiğim yer stüdyo ama en çok ağladığım yer de stüdyo.
● Son dönemde takıldığım ve sürekli dinlediğim albüm Taylor Swift – Folklore albümü.
● Müzik dışındaki en büyük tutkum yemek yapmak.
● Salgın döneminin bana öğrettiği en önemli şey evde çalışma disiplini, irade (özellikle yemek yememe konusunda 🙂 ) nefes almanın ve kalabalık sofraların değeri.
● En çok dinlediğim müzik türü alternatif pop.
● Dünyada en çok görmek istediğim ülke İrlanda.