Yeni albümleri Kaybola’nın dumanı üstünde olmasına rağmen, yetenekli ekip Islandman, yaz aylarında üçüncü albümlerinden yeni bir single yayınlamayı planlıyor.

Sebla KOÇAN / [email protected]

Egzotik tınılar, şamanik esintiler ve medeniyetin dört bir yanından beslendikleri renklerle enstrumantal müziğin en büyülü ekiplerinden biri, Islandman… Tolga Böyük, Erdem Başer ve Eralp Güven’den oluşan Islandman, “Herkesin evinde düşünüp hayaller kurduğu bu dönemde hemen öncesinde insanlara hayal kurdurabilecek bir albümü yayınlamış olmak bizim için çok önemli” diyor. Ekip, yakın zamanda yayınladıkları Kaybola’nın hemen ardından üçüncü albümleri için çalışmalara başlamış bile. Hatta yaz aylarında üçüncü albümün ilk single’ını da paylaşma niyetindeler. Başarılı grup Dergy’nin sorularını yanıtladı.

Yeni albümünüz Kaybola’nın henüz dumanı üzerinde. Buna rağmen hem dinleyicilerden, hem eleştirmenlerden iyi yorumlar aldı. Size gelen tepkiler nasıldı?
Albümünün ilk teklisi Lamani’nin yayımlanmasından Kaybola’nın dijital olarak platformlarda yerini almasına kadar olan süreçte pek çok konser verdik. Bu konserlerin tamamında yeni şarkılarımızı çaldık ve canlı olarak dinleyici reaksiyonlarını gözlemleme şansı yakaladık. Hem bu performanslarımızda hem sonrasında bize ulaşan tepkiler pozitifti.

ISLANDMAN POSTER PHOTO 2020 WIDE 1

Nasıl bir süreçte, neler deneyimleyerek oluşturdunuz yeni albümü? 
Albümün üretim sürecinde hem fiziksel hem de duygusal olarak yolculuklara çıktık. Bu yolculuklarda ortak hissiyat, farklı insanlarla tanışma, yeni sesler keşfetme, bir arada ve etkileşime açık olma üzerineydi. Bunu gerçekleştirmek için bedenen ve zihnen kaçışlarımız ve kaybolmalarımız gerekiyordu. Hatta albüm ismi de bunu dönemi tanımladığı için Kaybola oldu. Tüm bu gidiş gelişler pek çok anıyla birlikte yeni şarkıları doğurdu ve sonucunda bir albüm oluştu.

https://www.instagram.com/p/B8qlOcLAD_x/

İki şarkıda Barış Demirel ile Copanema ve DJ Pippi işbirliklerine rastlıyoruz. Nasıl karar verdiniz bir araya gelmeye, neler kattı bu isimler şarkılara?
Albümde tüm iş birliklerin temelinde iletişime ve yeniliklere açık olma hali var. Islandman’ın müziği belirgin bir çizginin üzerinden ilerlemediği için farklı formatlarda iş birliklerine olanak sağlıyor. Dolasıyla Barış Demirel ya da albümde yer alan diğer isimler için bir karar verme aşamamız oluşmuyor. Şarkılar zaten bu isimlerle birlikte dönüşümünü gerçekleştirip tamamlanıyor. Mesela DJ Pippi ve Copanema ile bir sanatçı kampında tanıştık. Kısa sürede kurduğumuz iletişim ardından bir gecede “Sem Você” şarkısını ortaya çıkardık. Şu an tamamlanmak üzere olan 3. albümümüzde daha çok misafir sanatçı olacak. Bir kolektif gibi ilerlemek, farklı vizyon ve bakış açılarını birleştirmek çok zevkli.

“KONSERLERE DEVAM EDECEĞİMİZ GÜNLERİ HEYECANLA BEKLİYORUZ”

Normal şartlarda mart ayında bir Avrupa turneniz ve muhtemelen devamında da konserleriniz olacaktı. Albümün salgın dönemine denk gelmesini, yaşadığımız bu ilginç dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tolga: Festival ve konser gibi buluşmaların tekrar tam olarak ne zaman gerçekleşebileceğini kestirmek şu an için zor. Dolayısıyla hem dinleyiciler hem de müzisyenler yeni bir sürece doğru sürükleniyor. Şu an yapabileceğimiz en iyi şey üretmeye odaklanmak, yaşadığımız bu durumu ve doğayı daha iyi anlamaya çalışmak.

Erdem: Turnemizin başlamasına çok kısa bir süre kala salgın tüm dünyayı etkisi altına aldı ve biz de evlerimize çekildik. Gerçekten de ilginç, düşündürücü ve öğretici bir süreç oluyor. Konserlere kaldığımız yerden devam edeceğimiz günleri heyecanla bekliyoruz.

Eralp: Böyle alışagelmedik durumlar karşısında çeşitli stres tepkileri göstermemiz oldukça olağan. Salgın nedeniyle kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz, kısaca tüm insalar için endişe, kaygı, panik ve korku gibi hislerinin baskın olduğu bir dönemdeyiz. Hastalığa yakalanma riski altında olmak, virüs salgınının ne zaman son bulacağını tam olarak bilememek, salgın sürecinde yaşanabilecek sosyal ve ekonomik zorluklara yönelik belirsizlik yaşamak ve en önemlisi çevrenizdekileri bu süreçte nasıl koruyacağımıza yönelik endişelerimiz ister istemez yoğun hisler yaşamamıza neden oldu. Konserler her zaman birleştiren, güçlendiren ve beraberlik hislerini canlandıran bir eylem. Bundan yoksun kalmak oldukça üzücü ama herkesin evinde düşünüp hayaller kurduğu bu dönemde hemen öncesinde insanlara hayal kurdurabilecek bir albümü yayınlamış olmak bizim için çok önemli.

https://www.instagram.com/p/ByFn_wmAl2f/

Siz de YouTube ve Facebook üzerinden Islandman & Friends olarak online bir konser verdiniz. Oldukça kalabalık bir ekiptiniz, nasıl bir tecrübe oldu bu performans? 
Boiler Room’un Night Dreamer Records ve Worldwide FM işbirliğinde düzenlediği Streaming From Isolation isimli yayın serisinden teklif aldık. Grup olarak farklı evlerde birbirimizden izole olduğumuz için tek başıma bir yayın yapmaktansa daha önce kayıtlarda ya da sahnede birlikte olduğumuz dostları da dahil edebileceğimiz özel bir şey yapmak istedik. Sonucunda bizim de tahminlerimizin çok ötesinde bir buluşma gerçekleşti. Bu süreçin bize yaşattığı en özel deneyimlerden biri oldu. 

Montreux Caz Festivali’nde ‘Yetenek Ödülü’nü kazandınız. Neler hissettirdi bu size? 
Tolga: Montreux Caz Festivali çok köklü bir organizasyon, içinde bulunmak gerçekten özeldi. Daha önce hiç deneyimlemediğimiz bir ambiyans vardı, herkes oturmuş çıt çıkarmadan çok dikkatli dinliyordu. Set bittiğinde üzerimden duman gibi bişey çıktığını hatırlıyorum.

Erdem: Haberi ilk aldığımızda çok heyecanlanmıştık gerçekten. Hatırladıkça mutlu olduğumuz, gurur duyduğumuz bir tecrübe oldu bizim için.

Eralp: Montreux Caz Festivali’ne menajerimiz Serhan Lokman detayları gizlediği için tam olarak neden çaldığımızı bilmeden gittik 🙂 Meğer bir yarışma içinmiş. Performans için konser salonuna gittiğimizde etrafta kendin pişir kendin ye gibi bir hava vardı. Biz de tüm ses sistemini baştan kurduk. Hoparlörlerin yerini değiştirdik ve sahneyi kendimize göre modifiye ettik. Sağ olsunlar hiç seslerini de çıkarmadılar. Orta yaş üstü bir kalabalık vardı. Sessizlik içinde bir saate yakın tam konsantre çaldık. Bittiğinde müthiş bir alkış patladı.   

“ANADOLU’NUN KÖKLERİNE YAPTIĞIMIZ YOLCULUĞU UNUTAMAM”

Bugüne kadar unutamadığınız, sizde iz bırakan performansınız hangisiydi, neden?
Tolga: Sanırım Zürih’teki ‘lethargy’ festivali. Açık havada müthiş bir dinleyiciye, yağmur altında çalmıştık.

Erdem: Geçen sene Hollanda’da Wildeburg festivalindeki performansımız diyebilirim. Harika bir atmosfer ve enerji vardı. Binlerce kişi hiç durmaksızın iki saat boyunca dans etti. İnsanların yüzlerinde yarattığımız tebessümü görmek çok keyifliydi.

Eralp: Portekiz’deki Boom festivali diyebilirim. Idanha-a-Nova Gölü’nün kenarında toplanan dünyanın dört yanından gelmiş insanların doğa ve müzikle bir olma tutkusu ve onların birleştirici auralarının yarattığı hisse eşlik eden performansımızı unutmak mümkün değil.

Kaybola’da bu kez dinleyici olarak Balkanlar, Anadolu, Afrika, Uzak Doğu gibi pek çok coğrafyayı deneyimlediğimiz şarkılarla karşı karşıyayız. Bugüne kadar gezip gördüğünüz ülkelerden, şehirlerden en çok hangileri sizi etkiledi? 
2018 yılında VEYasin ile birlikte bir belgesel çekimi için Orta Asya’ya yaptığımız seyahat beni çok etkiledi. Anadolu’da yüzyıllardır kulağımıza çalınan seslerin köklerine yaptığımız yolculuk, ikimize de müzikal açıdan pek çok şey kattı. Hatta “Kaybola”daki “Shu!” şarkısının girişinde yer alan gırtlak müziğini bizzat bu gezide kaydettik. 

Yalnız yurt içinde değil, yurt dışında da başarı kazanmış bir grupsunuz. Elton John, radyo programında “Shu”yu çaldığında neler hissettiniz? Nasıl bir duyguydu, heyecanlanmış mıydınız? 
Yarım asırdan fazladır müzik sahnesinde yer alan ikonik bir figürün şarkınızı kendi programında çalması ve üstüne yorum yapması elbetteki çok özel bir his. Herhangi bir şehirde, bir kayıt stüdyosunda ürettiğiniz şarkının beklenmedik yerlerden dönüş alması oldukça değerli.

Kaybola daha yeni yayınlandı ama, sizi bir müzisyen olarak heyecanlandıran yeni sound’lar olmuştur muhakkak. Bir sonraki adımınızda ne yapacağınızı planladınız mı, yoksa biraz anın tadını çıkarmaya mı odaklandınız? 
Yeni albümümüzle ilgili çalışmalara uzun bir süredir devam ediyoruz. Hatta yaz aylarında üçüncü albümden ilk single’ımızı da yayımlamayı planlıyoruz. İçinde bulunduğumuz süreç elbetteki üretimlerimize de yansıyor. Yeni albümde de bunun izlerini görecek dinleyiciler. Biraz daha sakin ve içe dönük hisler, şifa niyetinin bol olduğu bir albüm geliyor.