Ana SayfaMüzikKalpten notalara: Aşkın müziğe dönüşen hikayesi

Kalpten notalara: Aşkın müziğe dönüşen hikayesi

Aşkın farklı hâlleri—tutku, hayranlık, hüzün ya da mutluluk—yüzyıllardır müzisyenlerin en derin ilham kaynağı olmuştur şüphesiz. Aşk ve müziğin, insan ruhunun en derin köklerine dokunan iki büyüleyici kuvvet olarak tarih boyunca iç içe geçmesi beraberinde bu iki olgunun birbirini ne kadar beslediğinin de göstergesi. Peki, aşkın bu çok katmanlı hâli müzikte nasıl hayat buluyor? Aşkın müzikle kurduğu bu kopmaz bağı incelerken, kalbimize dokunan notaların ardındaki anlamları keşfe çıkmaya hazır mıyız?

Batıkan BAKSI / [email protected]

Aşk, yalnızca müziğin değil neredeyse tüm sanat dallarının en etkili yakıtlarından birisi aslında. Temeline bakınca bedenimizdeki kimyasal birtakım reaksiyonların ortaya çıkardığı duygu durumunun insanlık tarihinde olumlu ya da olumsuz ne türden sonuçlar yarattığına da şahidiz. Aşk uğruna savaşlar da çıkmış, ihtişamından gözleri kamaştıran eserler de yaratılmış. Ergenliğimde sık sık düşünür, özellikle pop şarkılarının neden sürekli aşktan bahsettiğini merak ederdim. Sonrasında fark ettim ki aslında şarkılardaki aşk dediğimiz kavram yalnızca bir kişiye karşı hissedilen bir duygudan ibaret değilmiş. Bu bazen karşımıza bir ideolojiye duyulan aşk, bazense manevi yönden hissedilen bir aşkın tezahürü olarak çıkıyormuş. Hâliyle aşk ve müzik arasında da birbirinden asla ayrılamayan bir bağ olduğu şüphesiz. Bundandır ki aşık olduğumuz anda çiçekli böcekli şarkılar dinlerken, olası bir ayrılık durumunda karanlık şarkılara yöneliyoruz. Peki aşk ve müziğin arasındaki bu bağlantıyı, hangi başlıklar altında sınıflandırabiliyoruz? İnsanlığın tutkuları, ihtirasları, platonik ya da karşılıklı aşkları müziği hangi yönden etkiliyor? Hazır Kasım da gelmişken, gelin “Kasım’da aşk başkadır!” diyelim ve müzik ile aşkın arasındaki harika iş birliğini inceleyelim.

Müziğin evrensel dili olarak aşk…

Yukarıda aşkın aslında evrensel bir duygu olarak yüzyıllardır sanatın her dalında kendine yer bulduğundan bahsetmiştik. Ama sanki müziğin içinde yer alan aşk duygusu, diğer sanatlara kıyasla bize daha çok dokunuyor. Çünkü işin içinde hem müzik var hem de sözler. Bazen hiçbir söz olmasa bile dinlediğimiz enstrümantal şarkılar, bize en ağır sözlerden bile daha iyi hissettiriyor aşk sevincini ya da acısını. Müzik; notalar, armoniler ve melodilerle hiçbir sözcüğe gerek duymadan her duyguyu kolayca ifade edebildiği için görece daha eşsiz aslında. Özellikle aşk  üzerine bestelenen şarkılar; dinleyiciyi sevmenin sevinçli, hüzünlü ya da özlem dolu hislerine taşımakta epey usta. Aşkın anlatımı, farklı kültürlerde ve müzik türlerinde çeşitlenerek evrenselliği korur, ancak aynı zamanda o kültürün duygusal dokusunu da yansıtır. Yani örneğin Türkiye’de aşk acısına en vurgu yapan müzik türü kuşkusuz ki arabesk ve arabesk, toplumun kodlarına öyle bir yansımış ki biz arabeske has gibi görünen aşk acısına aynı tonlarda pop, rock ve rap gibi türlerde de rastlayabiliyoruz. Ancak bu kültürel bir farklılık olduğu için Amerika’da karşımıza bir ballad içinde çıkabiliyor. İşte bu doğrultuda müzikle yaşadığımız ve özümsediğimiz aşk acısı da kültürden kültüre değişebiliyor. Mesela İtalyan opera aryalarındaki aşkı konu alan parçalar, Batı klasik müziğinde Beethoven’ın ‘Für Elise’ ya da romantik dönem bestecilerinin eserleriyle müziğin duygusal anlatım gücünü hissettirirken; doğuda klasik Hindu müziğinde yer alan ragalar, aşkın farklı tonlarını dinleyiciye hissettirebiliyor.

Aşkın huzurunu yaşatan melodiler, sevme ve sevilme hislerini tetikliyor!

Aşkın en saf hâlleri, birçok besteci ve söz yazarının da en büyük ilham kaynağı esasen. Müzikte aşkın coşkusunu ve huzurunu ifade eden parçalar, dinleyicide sevme ve sevilme duygusunun yarattığı mutluluğu da tetikliyor dolayısıyla. İnsanların pozitif duygular hissettiren şarkıları dinleme eğilimi de bu yüzden zaten. Bu tip şarkılarda genellikle yüksek tempolu, pozitif melodiler ve romantik sözler yer alırken aşkın mutluluğu, sevginin karşılık bulduğu ve huzurun hakim olduğu bir durum olarak müzikte birçok varyasyonla işlenir. Örneğin; The Beatles’ın ‘Something’ adlı parçası veya Etta James’in ‘At Last’i, aşkın tatmin ve huzur veren yanını en güzel yansıtan şarkılardan. Bu parçalar, hem melodik yapıları hem de sözleriyle aşkın dingin ve huzurlu yönünü işlediğinden birçok aşk şarkısı listesinde kendisine de yer bulma konusunda başarı gösteriyorlar.

Ayrılık ve kırık kalpler: Aşkın karanlık yüzü…

Müzikte aşk, yalnızca sevmenin güzelliğini anlatmıyor bildiğimiz gibi. Aşkın acı tarafları da notalarla başarıyla ifade edilir. Ayrılık şarkıları, müziğin en güçlü temalarından biri hâline gelmiş ve aşkın acısını dinleyicilere hissettirmede çok etkili olmuştur tarih boyunca da. Ayrılık şarkıları, aşkın kaybıyla gelen kırık kalp, özlem ve pişmanlık gibi duyguları işlediği için bu şarkılar, genellikle hüzünlü melodiler ve yavaş ritimlerle dinleyiciye ulaşır. Ayrılık şarkıları, dinleyicinin kendi duygusal deneyimlerini şarkıda bulmasını sağlayarak katarsis yaşamalarını da sağlar. Genelde çiçekli böcekli şarkılar bana çok hayalperestlik olarak geldiğinden çok bayılmam ama etrafımda karanlık melodilerle keyiflenen insanların olması beni de keyiflendiriyor. İşte Hayko Cepkin’in 2012 yılında çıkardığı Aşkın Izdırabını… albümü de bu türden bir albümdü aslında. Herkes “nasıl ya Hayko Cepkin, aşk şarkısı mı söyleyecek?” diye sorarken, albümdeki şarkılar aslında aşkın hastalıklı ve karanlık yönlerini anlatıyordu. Dolayısıyla hiç de sevme ve sevilme hislerini tetiklemiyordu. Global olarak örnek verecek olursak da Adele’in ‘Someone Like You‘ veya Jeff Buckley’in ‘Lover, You Shouldve Come Over‘ gibi eserler, aşkın kayıplarına odaklanmasıyla meşhur ve zaman ne kadar değişirse değişsin aşıkların en tercih ettiği hüzünlü aşk şarkılarından biri olarak karşımıza çıkıyor.

Platonik aşkın hayali dünyası…

Platonik aşkın ifade edilmesi, müzikte birçok sanatçının kalemiyle sık sık hayat bulur baktığımızda. Ulaşılamayan ya da karşılık bulamayan aşk, sanatçılar için çok yoğun bir ilham kaynağı. Platonik aşk şarkılarında, aşkın idealleştirildiği ve bu duygunun ulaşılmaz bir hayal olarak anlatıldığı melodiler yer aldığı için çoğu zaman hayranlık, özlem ve yalnızlık bu şarkılarda ön plandadır. The Police’in ‘Every Breath You Take’ veya Stevie Wonder’ın ‘I Just Called to Say I Love You‘ gibi parçaları, aşkın yoğun ama platonik bir biçimde işlendiği eserlere en iyi örneklerden.

Aşk ve cinsellik: Tutkular notalara yansırsa!

Hepimizin bildiği gibi aşk yalnızca duygusal bir süreç değil, işin içinde fiziksel bir bağ da var. Hâliyle bizim erotik dediğimiz kışkırtıcı şarkılar da bu kategorinin içine giriyor. Müziğin bazı türleri, özellikle de pop ve R&B, aşk ve cinselliği iç içe geçirerek tutkunun sesini yüksek perdeden hayatlarımıza yerleştiriyor. Tutkulu aşkı yansıtan şarkılar, müziğin gücünü kullanarak aşkın beden diliyle konuştuğu anları dinleyiciyle buluştururken bu tür şarkılarda genellikle daha yoğun bir ritim ve akılda kalıcı melodiler yer alıyor. Mesela Marvin Gaye’in ‘Sexual Healing’ veya Chris Isaak’ın ‘Wicked Game’ gibi şarkılar, aşkın fiziksel çekim ve tutku boyutunu mükemmel bir şekilde yansıtır.

Aşkın politik ve sosyal yansımaları…

Aşkın gücü, sadece bireysel olarak değil, toplumsal ve politik bağlamda da müziğin konusu olmuştu ve olmaya da devam ediyor günümüzde. Bazı sanatçılar aşkı, barış, birlik ve özgürlüğe duyulan özlem şarkılarında da işler. Bu parçalar, bireysel aşk temasının ötesine geçerek insanlığın daha iyi bir geleceğe olan inancını yansıtır. Bu şarkılar, müziğin toplumsal bağlamda da birleştirici bir güç olabileceğini gösterir. John Lennon’ın ‘Imagine’ veya Bob Marley’in ‘One Love şarkılarını düşünürsek, bu şarkılar aşkın tüm insanları birleştirebilecek evrensel bir duygu olduğu fikrini işler. Bunlar ve benzeri parçalar, aşkın sadece bireyler arası bir bağ değil, aynı zamanda toplumları bir araya getiren bir kuvvet olduğunu da vurgular.

Aşk ve müzik, birbirini tamamlayan iki evrensel dil olarak insan ruhunu yüzyıllardır beslemeye devam ediyor. Müziğin aşkı ifade etmedeki gücü, dinleyicilerin farklı duygusal deneyimlerle bağ kurmasını sağlıyor. Belki de aşıklar bu şarkılar sayesinde ilişkilerini daha güçlü bir hâle getiriyor ve farklı boyutlara evirebiliyor. Aşkın yansımaları müziğin evrimiyle beraber değişmiş olsa da, aşk ve müzik arasındaki bağ her zaman aynı kalacak gibi gözüküyor.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR