Bu hafta Netflix’te yayınlanan yeni dizi “Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?” şimdiden platformun en çok izlenen yapımlarından biri oldu bile. Perihan Mağden’in aynı adlı meşhur romanından uyarlanan dizinin başrolünde Melisa Sözen performansıyla parlıyor.
Kaan DENK / [email protected]
Köşe yazarı ve romancı Perihan Mağden’in 2007 tarihli romanı “Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?” yayınlandığı dönem oldukça ses getirmiş ve olası bir televizyon ya da sinema uyarlaması hemen gündeme gelmişti. Uzun zamandır bu projenin gerçekleşeceği söylentileri kulaktan kulağa dolansa da bu bir garip anne-kız hikayesi sonunda ete kemiğe büründü. Netflix’te yayınlanan dizi, eksantrik bir anne ile genç kızının otel odalarında geçen gizemli hayatını konu ediniyor.
Melisa Sözen, başrolde anne karakterinin tüm şüphe uyandırıcı gizemli ve karanlık yanlarını başarıyla yansıtırken ona kızı rolünde Eylül Tumbar eşlik ediyor. “Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?”nin orijinal eserin birebir sadık bir uyarlamasını izleyen seyircilere göre olmadığını da eklemek gerek. Anne ve kızın hikayesinde, özellikle anlatmayı tercih ettikleri konusunda dizi uyarlamasının romanla arasında bazı kritik farklılıklar mevcut. Aslında bunların en önemlisi de en başta Melisa Sözen’in canlandırdığı anne karakterinin resmedilişi.
“Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?”nin uyarlama hamleleri
Anne karakteri dizide romandakine nazaran, seyircinin empati kurabilmesine çok daha müsait, “anlaşılabilir” bir karanlığa sahip. Hatta öyle ki romandaki versiyonuyla kıyaslandığında sağlıklı kaldığı bile söylenebilir. Özellikle kızıyla kurduğu iletişim başta olmak üzere romanda yer alan tüm sivri köşeler dizi uyarlamasında törpülenmiş. Seyircinin takip ettiği ve yanında durma motivasyonunu hissettiği kahramanının kabahatlerine haklı bir gerekçe sunma gereksinimiyle hareket ediyor. Bunun da işlevsel bir amaç uğruna olduğunu bu noktada belirtmek gerek.
Dizide başarıyla sürdürülen tansiyon ve seyircinin seyir zevkinden düşmesine fırsat tanımayan gerilimin altındaki en büyük sebeplerden biri, hikayelerinin peşinden koştuğumuz anne ve kızın “anlaşılabilir” kılınmış olması. Orijinal eserdekinden çok daha ılımlı çizilmiş anne karakteri ve Sözen’in onu canlandırırkenki performansı bunu mümkün kılarken dizinin bu uğurda yaptığı birkaç değişikliğin daha mevcut olduğunu söylemek gerek.
Annenin, kızı Bambi’yle kurduğu ilişkiyi masallara dayandırmış olması “Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?”nin iskeletini oluşturuyor aslında. Romandaki gibi dizide de bu böyle çalışsa da dizi romanda doğrudan belirtilmeyen imaları takip edilebilir bir düzleme oturtup görünür kılmayı tercih ediyor. Edebiyatın ekrana yansımalarında oldukça sık rastladığımız bu tercih, bu örnekte dizinin (belki de en büyük artısı olan) ritmi ve sürükleyiciliği konusunda ayakta kalmasına yardımcı oluyor. Kısa sürede Netflix kullanıcıları tarafından büyük bir ilgi gören dizinin bir çırpıda izlenebilmesi de biraz bu yüzden.