Ana SayfaÖzel Dosya“Kimler Geldi Kimler Geçti” üzerinden günümüz ilişkileri

“Kimler Geldi Kimler Geçti” üzerinden günümüz ilişkileri

Çekimleri başladığından beri üzerine çok konuşulan ve Netflix’te yer alan “Kimler Geldi Kimler Geçti” ilk zamanlar bir avukatın hikayesini anlatacak gibi bir izlenim vermiş olsa da günümüz ilişkilerine abartısız şekilde yer vermesi ve tabii ki oyuncu kadrosuyla gündeme bomba gibi düştü.

İpek ATCAN / [email protected]

Her ne kadar dizinin lansmanını türlü işlerden ötürü kaçırsam da yayına başladığı 9 Mayıs günü bir görev (!) gibi dizinin başına oturdum. 8 çok da uzun olmayan bölümden oluşan dizi alıştığımız -ve de baydığımız- o uzun bakışmalarla dolu Türk dizilerinden değil. Son derece tempolu ve akıyor. Bir arkadaşımın “hiçbir derinlik yok” dediği dizi için ben de benzerini düşünüyorum ama bir derinlik aradım mı? Hayır. Ben daha çok keyif ve eğlence aradım. Buldum mu? Evet. Leyla (Serenay Sarıkaya) ve Ömer (Metin Akdülger) arasındaki ilişki ekseninde dönen, oradan da dallanıp budaklanan hikâye, “bir oturuşta bitireyim” dizilerinden.

Az arkadaşlık bol aşk meşk

“Friends”i 10 kere baştan sona, “Sex and the City”i de tam da şu sıralar ikinci kez baştan izlemeye başlamış biri olarak dizinin hafif o hissiyatta olduğunu söylemeliyim. Yani tabii ki arkadaşlık duygusu asla bahsettiğim diğer diziler kadar yoğun bir şekilde verilmemiş ama hayatın ve aşk hayatının “gerçek” ve yer yer “yıpratıcı” atmosferi çok iyi yansıtılmış. Yine de ben karakterler arasındaki arkadaşlığı daha net görmek, diğer karakterleri daha yakından tanımak isterdim. Tamam, bir komün olarak beraber takılıyorlar ama Leyla, Ömer ve Can karakterleri dışında kimseyi de pek yakından tanıyamadık maalesef. Herkes birer figüran gibiydi.

8 iqko a7pc.png

Günümüz aşk hayatına ışık

Dile getirilmeyen aşklar, ghosting’ler, aldatmalar, aldatılmalar… Tam da günümüz ilişkileri değil mi? Kaç ilişki ya da evlilik uzun yıllar sürer oldu? Zaten aldatılmak da aldatma da ilişkilerin birer parçası haline dönüştü. Bunu yapıp saklayanlar, öğrenip kabul edip yoluna devam edenler ve dahası. Yıllar önce (2017) Posta Gazetesi’nde dating app’ler ile ilgili yazdığım bir yazıda buna değinmiştim. Son yıllarda artık sosyal medya ve tabii ki bu app’ler sayesinde uyaranlar o kadar fazla ki insan hep başka bir şey hatta amiyane tabirle “çeşit” istiyor. Yanında olanı -her şey güzel olsa da- kaybetme korkusundansa, başka bir şeyler yaşayamama korkusu hakim insanlarda. İşte bu dizi de biraz böyle diyebiliriz. En çok da “hiçbir şey göründüğü gibi değildir” diye özetleyebiliriz. Zaten çevrenize baksanıza, kaç ilişki göründüğü gibi?

Değişik bir ele alış

Dizide dikkat çeken -daha doğrusu arkadaşımın dikkatini çekti- bazı detaylar vardı. Mesela herkes toplu halde otururken genelde masada oturanlar kadın, mutfakta bir şeyler hazırlayanlar erkekti. Leyla’nın babasının, eşinin soyadını alması -sebebi açıklanıyor bir noktada- güzel detaydı. Leyla’nın ailesi yurt dışına gittiğinde kendisini dayısına bırakmaları da hoş bir detaydı çünkü genelde o hep bir “teyze”dir. Bunlar ben ve benim çevrem için normal şeyler olsa da genelde dizilerde verilen/dayatılan prototiplerin dışındaydı. Dediğim gibi arkadaşım söyledikten sonra dikkat etmeye başladım ve cidden diğer dizilerle kıyasladığımızda hiç de haksız sayılmaz!

laylay

Kapanış

Boran Kuzum, Ahmet Rıfat Şungar, Meriç Aral, Bade İşçil, Esra Ruşan ve Efe Tunçer gibi bir oyuncuyu da kadrosunda bulunduran dizi tam bir yıldızlar geçidi gibi. Dizide bir noktada Leyla’nın kafa sesinin içinde yaşarken bulacaksınız kendinizi. Ben genelde hep hak vererek izledim kendisini. Yer yer de büyük bağ kurdum. Bir dönem yaşadığım sokaklar olması bile başlı başına tebessüm için sebepti. Serenay Sarıkaya aşırı güzel değil mi? Ve bence gerçekten iyi bir oyuncu. Hakan Kurtaş’a da bayıldım. Müzisyenliğini zaten biliyordum ama oyunculuk konusunda kaçırmışım (bkz. platformlar dışında pek de yerli dizi izlemeyen İpek) “Şahmaran”ı da yöneten Bertan Başaran’ın bu işini net bir şekilde daha çok sevdim. Ece Yörenç zaten… Son olarak dizinin müziklerini de beğendiğimi söylemeliyim. Yıllardır tanıdığım Batur Yurtsever, Ulaş Özbiçer ve Dağhan Kök’e yani Gaipten Sesler’e ayrıca tebrikler.

“Kimler Geldi Kimler Geçti” üstüne basa basa “yeni sezonu bekleyin” diyerek bitti. Duyduğum kadarıyla 1 kesin olmakla beraber 2 sezon yoldaymış. Bekleyelim bakalım 🙂

Ps. “Reisling”in “rayzling” diye telaffuz edilmesinden çıkamıyorum 🙂

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR