Ana SayfaÖzel DosyaKulak dostu podcast'lar

Kulak dostu podcast’lar

Kendi adıma pandemiden beridir epey podcast dinler oldum. Sizlerle de belki de sizin de dinlediğiniz veya burada okuyunca bir şans vermek isteyeceğiniz listemi paylaşmak istedim.

Neslihan Atcan ALTAN

Günlük hengamenin içinde kim bilir kaç saatimiz bize hiçbir şey katmadığını düşündüğümüz işlerle uğraşmakla geçiyor, ki bu en iyi durum senaryosu. Üstüne bir de sevmediğiniz bir işi yapıyorsanız (korkmayın, kimi tuzu kurunun akıl vermesi gibi, sevmediğin işi yapma, bırak, hayalinin peşinden git, yok derdini evrene anlat, o bakar çaresine filan demeyeceğim) bari günün belli sürelerini bize bir şey katacağını ve bizi aydınlatacağını düşündüğümüz şeyler arasında son yıllarda her konu ve alanda bulacağınız bir podcast ummanına dalarak geçirelim.

KALT’ın Podcast’ı

Erman Çağlar ve Ozan Akyol‘un -ikisini DASKALT isimli YouTube kanalından da hatırlayacaksınız- birlikte hazırlayıp konuştukları -kimi zaman Hasan İnceler‘in de katıldığı- bu inanılmaz podcast Patreon’da yayımlandıktan bir iki gün sonra YouTube ve Spotify’da dinleyicisiyle buluşuyor. Erman Çağlar’ı Uykusuz dergisindeki enfes yazıları ve “O Sırada” isimli kitabından, Ozan Akyol’u da Episode 13‘ün vokalisti olması, metin yazarlığı yapması ve eski bir akademisyen olması gibi maharetlerinden tanıyanlarınız ve hatta benden daha iyi tanıyanlarınız vardır. Benim nazarımda -başkasının da olabilir tabii- inanılmaz sevimli ve zeki ve yaratıcı ikili kulağa bilinç akışı tekniğiyle hazırlanmış ya da hazırlanmamış gibi gelen, mizahı, birikimlerini, neşelerini ve hayatta anlamlandıramadıklarını ya da gayet net bir şekilde anlamlandırdıklarını; olağanüstü gözlem yetenekleriyle bizlere aktaran iki bireyi bendeniz kendime verdiğim dev bir ödül olarak dinliyor ve yer yer söylediklerine gülmekten katılıyor ama hep takdir ediyorum. Ve artırıyorum: Mesela Biz Bilimin Yalakasıyız” bölümünü dinleyip beğenmeyecek şahsın alnını karışlarım. Kendilerini Instagram’dan takibe alabilir ve canlı gösterilerini de yerinde izleyebilirsiniz.

Deniz Göktaş’a Ayıracak Vaktim Yok

Deniz Göktaş‘ı sanırım artık tanımayan pek kalmamıştır. Kendisine Ankaralı ve ODTÜ’lü olması sebebiyle de yakınlık duyup ayrıcalık yapıyorum demek isterdim ama ne benim ne de bir başkasının onu kayırmamıza ihtiyacı var. Stand-up’çı yönü bir yana, podcast’ında anlattığı kendi yaşamına dair hikayeler, izlenimleri, gözlemleri, deneyimleri istisnai bir derinlik, zeka, mizah, trajedi ve ironi barındırıyor. Ağırbaşlı, sıkkın ama bir o kadar da pırıl pırıl dili sayesinde hikayeleri üzerimize şakkadanak oturuyor. Herkesin bedenini tutturmak zor ama Deniz Göktaş bu; tüm uyumsuzluğu ve yabancılığına rağmen olağanüstü bir anlatıcı. Bir de bu podcast’ın Bonus – Sizden Gelenler” isimli 4. bölümündeki insanlara teşekkür etmek istiyorum. Deniz Göktaş’a kayıp eşyalar hakkında yazan 12 dinleyicinin rafine hikayelerinin sofistikeliği, orijinalliği ve samimiyeti beni o kadar büyülemişti ki sonraları bu bölüm aklıma geldiğinde “Zaten Deniz Göktaş’ın dinleyicilerinden de daha farklısı beklenmezdi” diye düşünmüştüm. Bana dinlediğin podcast’ı söyle sana kim olduğunu söyleyeyim falan gibi bir durum işte.

Olumlu Dünya

Deniz Özturhan benim çok izlemek istediğim bir stand-up’çı aynı zamanda. Ankara’da ikamet ediyor olmamdan mütevellit -her şeye bahanem- henüz bu isteğimi gerçekleştiremedim ama kendisini kanlı canlı birkaç metre ötemde izlemek yapacaklar listemde. Bu zehir gibi zekası, tertemiz ve yalın dili, akıllı kelime oyunları, yer yer epey acıtan mizahıyla kendisini alkışlatan kadın, podcast serisiyle bizleri kendi hayatına, düşüncelerine, hayal kırıklıkları ve neşesine ortak ediyor. Mesela Kent Belleğinde 3 Dandik Romans” isimli 65. bölüm, bize bir kentin mekanlarıyla veya mekanlarının bireyin belleğinde anlamlaşmasını “aşkımsı” deneyimler eşliğinde anlatıyor. Biz bu geçmiş “romans”ların şirin nostaljisiyle sarmalanırken hikayelere arka plan olmuş mekanların artık olmadığı bilgisiyle sarsılıyoruz. Yitik mekanların bir tek kentin belleğinde değil bireyin belleğinde de ne anlama geldiğine ya da anlamını nasıl yitirdiğine dair bu paralel hikayede Özturhan başrolü, belleği gitgide elinden alınan İstanbul’la paylaşıyor.

Kafamın İçi

Bu daha taptaze çıkmış podcast da Erdal Erdem tarafından yazılıp bize sunulmakta. Henüz sekiz bölümlük podcast gerçekten Erdem’in kafasının içine eğlenceli, düşündürücü ve zevkli bir yolculuk. Bölümlerin çoğu podcast’a kıyasla daha kısa oluşu da insanın konsantrasyonunu bozmadan, kendini anlatılana tamamen vererek eşlik etmesini kolaylaştırıyor. “Cücelerden Sen Anlarsın Konuş Onlarla” gibi bölüm isimleri ve absürd hikayeleriyle bu podcast, Erdem kuvvetli kalemiyle sebat edip bizi bölümsüz bırakmazsa bizim de onu bırakamayacağımız bir hale gelecek. Bende boş yok, demedi demeyin.

Bu günlerde fazlasıyla gülmeye ve hafiflemeye ihtiyaç duyduğumuzdan olacak, hep komik ağırlıklı podcastlara yoğunlaşmışım; şimdi fark ettim. Oysa daha hayran olduğum ecnebi (“The Bitch Bible”, “Shady Shit”, “The Jump with Shirley Jackson”) ve yerli, insanın bilgi dağarcığına ziyadesiyle katkıda bulunan aşırı sevdiğim “Ben Okurum” ve “Fularsız Entellik” vardı listemde. Onları da başka zaman artık. Tabii isterseniz.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR