Ülkemizin kıymeti bilinmesi gereken yeteneklerinden davulcu Leyan Senay’ı Dergy’e konuk ettik.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Leyan Senay 1993 yılında Belçika’da doğdu. Biraz daha büyüdüğünde Türkiye’ye yerleşti. İlk enstrümanı piyanoydu ama bir süre sonra piyanoda kendini istediği gibi ifade edemediğini düşünerek davul çalmaya başladı. Ve davulcu olmak onun hayatını kökten değiştirdi. Üniversitede İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyan Leyan, bugün Türkiye’nin önde gelen davulcularından biri. Hatta kadın davulculara yönelik uluslararası bir yarışma olan “Hit Like A Girl”ün de Türkiye ayağınının projesini o yürütüyor. “Ülkemizde tahminimizden çok daha fazla bu enstrümana gönlünü vermiş kadın var, artık birbirimizi bulup omuz omuza yürüme zamanı!” diyor. Instagram’da 90’lar pop şarkılarını da, 2000’ler hitlerini de, günümüzün şarkılarını davuluyla adeta konuşturuyor. Leyan’ı izlerken enerjisi size de geçiyor, o çalarken çok eğleniyor, bir bakmışsınız sizi de yükseltmiş! Bir yanıyla çok zarif, bir yanıyla da çok vahşi… Ülkemizin en yetenekli davulcularından Leyan Senay’ı Dergy sayfalarında ağırladık.
Belçika doğumlu olduğunuzu, ilk enstrümanınızın piyano olduğunu biliyoruz. Peki davul sevdası ne zaman başladı? Ne zaman tam olarak bu enstrümanı çalmak istediğinizi anladınız?
Davula ilk lise yıllarımın sonuna doğru ilgim başlamıştı ve ufaktan ders almaya, ara ara stüdyolara gidip bir şeyler denemeye başlamıştım. O sıralar tabii rock metal müziği, gotik tarzı keşfetme dönemlerim tam… Ama asıl bu tutkulu ‘farkındalığım’ın başlangıcından bahsedecek olursak her şey 2016 yılında radikal ve hızlı bir kararla kendime minik bi stüdyo kurma çabamla başladı. O yıl benim davul hayatımdaki miladım oldu.
HLAG Türkiye Kadın Davulcular Yarışması uluslararası bir yarışma. Ve siz de bu yarışmada Türkiye temsilcisi / organizatör oldunuz. Bu yarışmaya katılan kadın davulcular arasından şaşırdığınız profiller oldu mu? Sizce ülkemizde kadın davulcu sayısı fazla mı, neler gözlemlediniz?
Aslında hiç şaşırmadım, zaten ülkemizde çok güzel yetenekler olduğunu biliyordum, bu yüzden emin adımlarla bu yola başladım. Sadece ülkemiz adına bu dalda itici bir güç gerekiyordu, bi adım atmak, ben sadece bunu yaptım. Ve benimle bu adımı beraber atan bana destek olan yüzlerce güzel kadınla tanıştım. Ve şunu söylemeliyim ki ülkemizde tahminimizden çok daha fazla bu enstrümana gönlünü vermiş kadın var, artık birbirimizi bulup omuz omuza yürüme zamanı!
Instagram’da hemen her müzik türüne davulunuzla ses veriyorsunuz. Bu da sizi aslında bir fenomen yapmış durumda. En çok hangi şarkılara istekler geliyor, Instagram’dan gelen yorumlar sayesinde şekillendiriyor musunuz kendinizi?
Elbette! Tüm gelen şarkı önerilerini not alıyorum ve sonra onları kendi tarzımla harmanlıyorum her zaman. Böylece Instagram gibi sanal bir platformda gerçek bir sinerji yaratmış oluyoruz hep beraber. Bu arada takipçilerimin önerileri sayesinde inanılmaz güzel müzikler de keşfettim. Bana çok şey katıyorlar ve davul serüvenimde yanımda olup bana bir şeyler katmaya devam ettikleri için çok şanslıyım. Genelde çoğu benim gibi 90’lar & 2000’ler tutkunları, nostaljiden vazgeçemiyoruz, bu da ortak frekansımız oluyor.
Müzik dünyasında kadınlar genellikle zor şartlar varsa bile, iki katı zorluklar yaşar. Siz ne gibi zorluklarla karşılaştınız, başınıza tatsız durumlar geldi mi hiç?
Elbette olumsuzluklarla karşılaşıyorum. Hep karşılaştım. Karşılaşacağım da bundan eminim. Önyargılar, yıkıcı eleştiriler, küçümsemeler, emeğe saygısızlıklar, kıskançlıklar hep olacak… Mühim olan ne ile karşılaştığımız değil bunlara nasıl tepki verdiğimiz, öbür türlü kendimize yapıcı kısımları katip yolumuzda emin adımlarla ilerleyemeyiz yoksa.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Müzik yapabiliyor olmanın, özellikle de pandemi döneminde size kattığı en özgürleştirici şey ne oldu? Müzik yapma motivasyonunuzu nasıl sağlıyorsunuz?
Müzik, davul, stüdyom pandemi döneminde en basidinden akıl ve ruh sağlığımı korumamı sağladı. Elimde müziğim, uğraşlarım olmasaydı ne yapardım, nasıl atlatırdım yaşadığımız zorlu süreçleri gerçekten hiç fikrim yok. Bu süreçte beni motive eden şey sosyal medya oldu, dünyanın dört bi yanından çok değerli sanatçı ve müzisyenler başta olmak üzere bir çok kişiyle irtibat kurmamı sağladı. Ama genel motivasyonumdan bahsedecek olursak hayattaki tek rakibim olan ‘1 yıl önceki Leyan’a baktığımda ve sonra dönüp suana baktığımda, başardığım güzel işleri, ufacık da olsa dokunabildiğim yüzlerce hayatı gördüğümde bunlar en büyük motivasyonum oluyor.
Aynı zamanda eğitmensiniz de. Pandemi koşullarının biraz daha rahatlamasıyla birlikte, davula merakı olan gençler gelip sizden eğitim alabilirler mi? Herhangi bir kurumla çalışıyor musunuz yoksa bağımsız olarak eğitim vermeye devam ediyor musunuz?
Zuhal Müzik’te eğitim vermekteydim. Ancak pandemi dolayısıyla suan sadece kendi stüdyomda devam ediyorum. Ve derslerimiz bu pandemi sürecinde de birebir ve tüm sağlıı hususlarda son derece dikkatli bir şekilde devam etti, hiç bir zaman eğitime ara vermedim.
Pek çok müzisyen ve ekiple birlikte sahne de aldınız bugüne kadar, aralarında sizin için özel olan bir deneyiminiz var mı?
Tüm birlikte çaldığım müzisyenler, grup ve orkestralar benim için hepsi çok özel. Çünkü hepsi, her tecrübe bana çok şey kattı. Ancak tuşemi, dinamiklerimi, farkındalığımı en çok arttıran ve ufkumu genişleten çaldığım yeri sorarsak şüphesiz ki Türk musikisi orkestrası ‘Sesler Hazinesi’ oldu. Beraber eski marşlardan tutun, klasik ve arya eserlere tangolara valslere kadar bir çok tarzda esere tekrardan hayat verdik ve burdan orkestradaki hocalarıma sevgilerimi iletiyorum.
KISA KISA
- Türkiye’de sahnesini hayranlıkla izlediğim bir davulcu söyle derseniz bu isim Volkan Öktem.
- Davulumla eşlik etmekten en keyif aldığım şarkı Guano Apes – Big in Japan.
- 2021 içinde beni en çok heyecanlandıran projem Hit Like a Girl Türkiye!!
- Müzikten sonraki en büyük tutkum doğa ve doğaya ait olan her şey.
- Dünya üzerinde en çok görmek istediğim ülke Mısır.
- Yürüyüş yaparken dinlemeyi çok sevdiğim şarkı The Agonist- Thank You Pain.
