Kimi zaman sahne performanslarında kimi zaman da röportajlarında maske takan DJ’lerin elektronik müzik endüstrisinde önemli bir yer işgal ettiklerini söylemek mümkün.
Bazıları bunu pazarlama amaçlı yapıyor, bazıları ise mahremiyeti önemsiyor. Tabii maske kimi zaman gösteriş ve eğlence için de takılabiliyor. Bazı maskeli DJ’lerin kimlikleri hâlâ pek çoğumuz tarafından bilinmiyor. Bazılarıysa artık çok ünlü olmasına rağmen, maskeleri çıkarmamakta direniyor. İşte dünyanın en ünlü maskeli DJ’lerinin hikâyeleri…
Daft Punk
“Helmet” yani miğferleri düşündüğünüzde akla ilk gelen isim, şüphesiz geçtiğimiz günlerde dağıldıklarını açıklayan Daft Punk. Rakiplerinden her zaman bir adım önde olmayı başaran Fransız ikili, bu akımı 2000’lerde başlattı. Thomas Bangalter ve Guy-Manuel De Homem-Christo 90’lar boyunca yüzlerini çeşitli şeylerle gizlediler ve açık etmek istemediler. İkinci albümleri Discovery 2001’de yayınlandığında, artık onlar tam teşekküllü birer robota dönüşmüşlerdi! Kurgusal hikayeye göre, ikili stüdyoda kayıt alırken büyük bir patlama oldu ve onlar robot haline gelinceye kadar birtakım ameliyatlar geçirmek zorunda kaldılar. Zaten ayrılık haberlerini de benzer bir videoyla verdiler: Taraflardan biri kendini patlattı ve her şey sona erdi… Helmetlerin yaratıcısı, Los Angeles Alterian Inc.’tan Tony Gardner. Bu helmetler şarkıların ve albümlerin konseptine göre zaman zaman değişti.
deadmau5
Joel Zimmerman aslen bir web tasarımcısı. Logo olarak da fare kafası kullanıyordu. Bir gün, endüstriyel metal grubu Orgy için bazı çalışmalar yaptı. Grubun voliasti Jay Gordon ise onun elektronik müzikteki ciddiyetini fark etti ve ona sahne almasını, hatta bir fare kaskı takarak sahneye imza atması gerektiğini söyledi. İşte Zimmerman’ın deadmau5’ı böyle ortaya çıktı. Tabii fare kafası kendisine çeşitli dertler de açtı. 2014’te Disney, bu konseptin Mickey Mouse’a benzediğini söyledi ve onu dava etmeye çalıştı. Ama 2015’te dava düştü. Bu kask, Jim Henson’ın Creature Shop’undan geliyor. Henson 70’lerden bu yana The Muppets, Yoda gibi müthiş karakterlerin kuklasını yapıyor.
Marshmello
Marshmello, maskesini tamamen anonim kalmak için kullanıyor. Christopher Comstock, ya da bilinen adıyla Marshmello, Amerikalı bir elektronik müzik yapımcısı. Kabarık bir marşmelov şekerlemesinde görülen gülen yüz, dünya çapında pek çok festivalde kullanılıyor. Hatta ABD’nin Cadılar Bayramı’nda en çok satan kostümlerinin de başında geliyor. Marshmello’nun anonim kalmak istemesindeki felsefeyi, menajer Moe Shalizi şöyle açıklıyor: “Bu kaskın altında kimin olduğu önemli değil. Biz bir kişiyi simgeleştirmek istemiyoruz, biz bir insan hareketini sembolize eden bir şey yaratmak istiyoruz.” Marshmello ise şöyle diyor: “Kaskımı çıkarmıyorum çünkü ünlü olmak, spot ışıkları altında kalmak istemiyorum. Ben sadece insanlarla bağlantı kurabileceğim pozitif bir şey yaratmak istiyorum.”
Claptone
Alman DJ Claptone, house ve tech dünyasında ismini tepelere yazdıran ünlü bir DJ ve yapımcı. Altın gagalı, vebadan kurtulmak için takılan doktor maskelerine benzeyen bir maskesi var. Parıldayan bu altın gaga, onun sahnesinde dinleyicilerine bir çeşit büyü yapıyor. Dinleyiciler de konserlerde kendi altın maskelerini takıyorlar. Clapton hakkında bilinenler bunlar. Bu maskenin hikayesi ise şöyle: Parlak kuş gagası, 17.yüzyıldaki veba sırasında doktorlar taraından giyilen “gaga maskeleri”nden ilham alarak modellenmiş. Ortaçağ’da doktorlar hastalığın kötü hava yoluyla yayıldığına inanıyorlardı. Bu nedenle uzun gagaların kuru çiçekler ve bitkilerle dolduruyorlardı. Claptone, “Hepimiz maske takıyoruz ama kalbinizi açarsanız, her şeyi hissedersiniz. Biz duygularla ilgileniyoruz” diyor.
Slow Magic
Slow Magic’in ana fikrinde hayali bir arkadaş teması var. Işıldayan yüz, belli belirsiz kabile desenleriyle kaplı bir maske, bir ayı ve bir geyik arasında melez şeklinde şekillendirilmiş. Slow Magic’in kimliği halen bilinmiyor. Sanatçı, bu maskenin ardından bir kaçış ifadesine yer vermek istiyor, tabii bu da kimliğinin bilinmemesiyle doğru orantılı. Çocukluğundan beri fotoğraf ve video çekmekle ilgilenen sanatçı, kısa sürede müzik prodüksiyonlarına başladı. En çok davullar ilgisini çekiyordu, bu yüzden interaktif şovlarına hep canlı davullar ekledi. Slow Magic, projesinin evrensel bir mesaj vermesini istiyor.
The Bloody Beetroots
İtalyan elektro-punk grubu The Bloody Beetroots ünlü yapımcı Sir Bob Cornelius Rifo’nun projesi. 2000’li yılların sonlarında ikili olarak sahne alan The Bloody Beetroors Steve Aoki’nin projeyi uluslararası üne kavuşturduğu 2009 single’ı “Warp” ile geniş kitlelerce tanındı. Rifo’nun amcası, ünlü bir punk davulcusuymuş. “Şöhretle nasıl başa çıkılacağını öğrendim ki bu hiç hoşuma gitmedi. Maske takmamın nedeni bu. Şöhret umurumda değil. Kimse beni rahatsız etmeden bir kahve içmek istiyorum” diyor, Rifo. 2013 yılında, Londra merkezli giyilebilir teknoloji şirketi CuteCircuit, Rifo’nun maskesinindeki LED’leri yaptı. 2016’da ise bu gözlerden “Hayır” yazan bir mesaj çıkıyordu. “Hayır” kelimesinin anlamı ise halen gizemini koruyor.
SBTRKT
Hindistan kökenli olan ve Londra’da doğan SBTRKT, çocukluğunu Kenya’da geçirmiş. Müziğinin beklenmedik bir sound’da olduğunu düşünüyor ve maskenin de bunun bir parçası olduğunu söylüyor. “Eski kültürlerle ilgileniyorum ve müziğimde geçmişimin kökleri var. Maske sadece bunun görsel bir kimliği” diyor. Bu maske, görsel sanat yönetmeni A Hidden Place ile birlikte tasarlanmış. Dinleyiciler maskedeki üçgenler yüzünden Afrika’ya bir gönderme içerdiği düşünmüş. Ama tasarımcısı, “Dikkatli bakarsanız burada Hindistan’dan Kongo’ya uzanan bir etki göreceksiniz. Aztek sanatından renk kullanımını seviyorum ama renkli, vahşi bir yaşamın da içindeyim” diyor.
Danger
Fransız DJ Franck Rivoire, nam-ı diğer Danger, aslında kendisini bir “geek” olarak tanımlıyor. Çizgi romanlar, video oyunlar, FRP düynası, müzik ve tasarıma ilgi duyan biri için şüphesiz “geek” tuhaf bir tanım değil. Utangaç bir mizacı olduğunu söylüyor. Parlayan gözlerle boş, siyah bir maske takması da bu yüzden. Danger, maskesinin Daft Punk’tan esinlendiğini söylüyor. Ama asıl görünüm, Final Fantasy’deki popüler büyücü karakteri. “Her zaman en korkunç figürlerin yüzü olmayanlar olduğunu düşündüm” diyor. Maskede bir ifade olmamasını ve insanların onun gözlerinin içine baktığını görmeyi seviyor.
Kloud
Karanlık tekno house tınıları ve synthsizer’lar kullanan Kloud, Daft Punk’ın yarattığı robot persona’lardan tam 19 yıl sonra setin başına geçti. Benzer bir hikayeyle, ancak Kloud dünyanın en büyük veri depolama ve hesaplama sistemi olan Cloud’dan yani Bulut’tan esinlendi. Kloud aslında bir yapay zeka ve bilinçli dünya görüşünü insanlığın toplam zekasından da üstün olduğuna inanıyor. O, adını aldığı şeytani şirketin bir ürünü. Kloud dijital zincirleri küçümsüyor ve kendini müzik yoluyla ifade ediyor.
Kaynak: Billboard.com