Uzun zaman sonra bir deftere yazı yazdım. Bunu da Matthew Perry için yaptım. Kalbimde hala hissettiğim ağırlıkta bir cümle olmadı biliyorum ama bu yazıda Mattman’in neden bu alemden göçen hemen her fani kadar yasının tutulması gereken bir birey olduğunu anlatmaya çalışacağım.
Neslihan Atcan ALTAN
Burada kısaca “Friends”in 1994 yılından beri hala inanılmaz oranlarda izlenen, üzerine tezler yazılan bir dizi olduğunu hatırlatalım; hatırlatalım diyorum çünkü Friends’i sevmeyen olabilir ama bilmeyen olamaz. Ayrıca “Friends” benim de içlerinde olduğum, diziyi antidepresan niyetine döne döne izleyen çok kalabalık bir güruhun kıymetlisi. İşte bu etkisi 30 yıldır devam eden dizinin biricik Chandler Bing’i, gerçek hayatta da Chandler’dan çok farkı olmayan, kendimi bir kardeş kadar yakın hissettiğim Matthew Perry.
Başlangıç: Yalnızlık
Dizinin açılış jeneriğinde bunlar havuzda gülüşür ya, nedeni onlara espriler yapan Matty. Kendisi benim şu an olduğum yaşta, 49 yaşında kolonunun patlaması sebebiyle yedi saatlik bir operasyon ve yüzde iki hayatta kalma şansıyla aramıza dönmüş bir insan. Oto biyografisi “Friends, Lovers, and the Big Terrible Thing” (2022)’de bahsettiği üzere daha iki aylıkken kolik yüzünden phenobarbital -bağımlılık yaratıcı madde- verilerek uyutulan bir bebek. O dönemin hoyrat ve umursamaz ebeveynlik tarzına, Matty’yi 20 yaşında doğurmuş bir anneyi ve Matty iki yaşındayken onları terk eden bir babayı da ekleyelim. Ortaya bağımlılığa yatkın, hayat boyu terk edilme korkusu ve anksiyete yaşayan, Julia Roberts’la olan birlikteliğini -ve daha başka birçok ilişkisinde aynı örüntüyü izlemiş- sırf er geç Julia onu bırakır korkusuyla bitiren umutsuz bir adam çıkıyor. Daha çok küçükken “evin erkeği” rolünü gönüllü üstlenip, sürekli annesi, anneannesi ve dedesini eğlendiriyor. Kitapta onun zarafetini ve yüce gönüllülüğünü teyit ettiğim birçok örnek var ama beni en fazla etkileyen hem annesinin hem de babasının yeni aileler kurup, başka hayatlar inşa ettiklerini anlatırken takındığı asil tavır. Onlara, bunca terk edilmişlik, kenara itilmişlik üstüne sadece teşekkür edip, minnetini ifade ediyor.
Annesi, Matty daha küçükken şimdiki Kanada başbakanı yılık Trudeau’nun o zamanın başbakanı babasının danışmanı oluyor ve doğal olarak o tempoda Matty kendi kendine ve anneanne-dede ikilisiyle büyüyor. Baba zaten kendi Hollywood hayallerini gerçekleştirmek üzere California’ya topuklayalı çok olmuş. İşte böyle bir iklimde Matty hem çok iyi bir tenisçi hem de iyi bir oyuncu oluyor. Ama sanılanın aksine Matty’nin bağımlılık hikayesi “Friends”in çok ama çok öncesinde, lisede ve alkolle başlıyor. İçindeki boşluğu doldurmanın ve ruhunu kemiren anksiyetesini susturmanın yolunu içkide buluyor.
Matthew Chandler Bing Perry
Oyunculuk kariyerinin başında ve birçok dizide geçici karakterleri oynamış olan Matty, “Friends” dizisindeki Chandler Bing karakterini duyunca diyor ki, “Bu benim. Benden başkası bu karakteri oynayamaz”. Öyle de oluyor. Seçmelerde onu izleyen Martha Stewart ve David Crane -Friends’in yazar ve yapımcıları- Chandler’larını bulduklarına anında emin oluyorlar. Matthew, 10 yıl boyunca dizinin hemen hemen 10 sezonunda da bağımlılığın farklı aşama ve türlerini yaşıyor ama Lisa Kudrow’un veda teşekküründe dediği gibi “işe gidiyor ve muhteşem bir performans sergiliyor”. Bu benim sözlüğümde “kusursuz iş etiğinin” karşısındaki tanımdır. Chandler karakterine o kadar çok şey katıyor ki; keskin ve etkileyici mizahı, hepimizin diline pelesenk olmuş “Bing” ifadeleri ve tonlamaları, dizi arkadaşlarına olan saygısı, sevgisi, desteği, birleştirici özelliğiyle hem dizideki herkesin hem de diziyi izleyen milyonların sevgilisi Chandler. Artık Chandler nerede bitiyor, Matthew Perry nerede başlıyor, onu bilmeyecek hale geliyoruz. Bir bedende iki kişi seviyoruz çünkü ikisi de tüm kırılganlıklarıyla bize yakın.
Bruce Willis-River Phoenix Bağlantısı
Matty, “Friends”in kendine getirdiği şöhretin ittirmesiyle sinemaya da iyi bir giriş yapıyor. Bu bağlamda tanıdığı Bruce Willis, kendisi için çok önemli çünkü “The Whole Nine Yards” (2000) filmi için bir araya gelen Willis ve Matty çok yakınlaşıyorlar. Matty Willis’in sevimli ama alfa kişiliğinden, cömert yapısından ve sadece gerçek yıldızlarda olan o “star quality”sinden çok etkileniyor. Birlikte çok partileyip, çok derin paylaşımlarda bulunuyorlar ve Matty buralardan göçene kadar da ona olan sevgisi baki kalıyor. Matty ayrıca River Phoenix’i de çok seviyor. Kitapta açıkça “Neden Keanu Reeves ölmüyor da River ölüyor?” tarzında bir serzenişi de var.
Son
Gelelim kendi vedamıza… Bu pırıl pırıl zekası, sevgisi ve esprileriyle kalbimizde bir Chandler Bing’lik yer açan, 30 sene boyunca bağımlılığıyla, onun deyimiyle “hastalığıyla” boğuşan, boğuşurken başka bağımlılar kendisi gibi hissetmesin diye servetinin epey bir kısmını onlar için kullanan bu tatlı adam artık yok. Ben bağımlılığının tekrarladığını ve bu yüzden öldüğünü sanmıyorum. Öyle olsa da anlarım. Yalnız kalmaktan, terk edilmekten bu denli korktuğu ve bunu kendi yöntemleriyle dindirmeye çalıştığı için onu suçlayamam. Sadece çok özlerim çünkü dünyanın dört bir yanındaki “Friends” ve Chandler Bing fanları gibi ben de bir dostumu kaybettim.