Geçtiğimiz aylarda Christina Aguilera sosyal medya hesaplarında büyük değişimini paylaştığında yüzler bir anda ona döndü. Bu sefer ne fotoğraf düzenleme uygulaması FaceApp ne de Instagram filtreleri kullanılmıştı. 43 yaşındaki Xtina, pop sahnelerine ilk çıktığı zamanlardan yani 2000’lerin başından farksızken, hayranları kendisinin zaman makinesine binip mi geldiğini sorgulamaya başladı.
Eylül BOMBACI
Estetik operasyonlar gerek ünlüler aracılığıyla gerek günlük hayatta uzun zamandır hayatımızda. Yine de şu son güncellemeler bir farklı hissettiriyor anlaşılan. Huzurla yaşlanamayan veya yaşlanmak istemeyenler, sosyal medyada the Substance benzetmeleri… İşte karşınızda estetik operasyonlarda “tespit edilememe” dönemi.
Hollywood’un estetik evreni
Son zamanlarda Kylie Jenner’ın geçirdiği operasyonlar sonrasında biriken botoks ve dolgu kalıntılarıyla eleştiriye maruz kalması, sonrasında da sanki milyonlarca kadını dudaklarının sadece iki farklı ruj tonu kullanması sayesinde bu kadar dolgun göründüğünü söyleyerek kandırmamış gibi realite şovları “Keeping Up With Kardashians”da ağlamasıyla gündeme oturmuştu. Birkaç yıldır artan botoks ve dolgu kullanımı bir anda 3 boyutlu yüz scan’inin dolguların aslında erimediğini, sadece vücuda yayılarak yerleştiğini öğrenmemizle biraz yavaşlamıştı. Şimdi ise dudak dolgularını eritenler dolgu yaptıranlara yaklaşıyor gibi.
Christina Aguilera’ya geri dönecek olursak, onunki şimdiye kadarkilerden çok farklı. Madonna’nın estetikli görünümüne gelen eleştiriler devam ederken, Aguilera’nınki ise sadece büyük bir şok tufanı yarattı. “Sanki estetik olmuş” denemeyecek kadar belirsiz bu müdahaleler, Christina’yı başka biri değil, “daha genç” bir surata evirmeyi başarıyor. TikTok’ta da paylaştığı videoda animelerden ilhamlı üstü, mini eteği ve 2000lerde de ikonik hale gelmiş siyah highlight’larıyla sanki 20 yıl geriye giderek 20’li yaşlarına geri döndü. Bu vesileyle Xtina’nın estetik cerrahının kim olduğunu düşünmeden edemeyen bir güruh var karşımızda.
Fiziksel değişimin bu yeni evresi için, ‘tespit edilemeyen’ prosedürler listesinin gerçekçi bir şekilde neleri içerebileceği konusunda samimi bir merak var. Alıştığımız belirgin işaretlerden yoksun kozmetik çalışmaları görmek ürkütücü geliyor kimilerine. Dazed dergisinde bu konuda yazılan makalede şu büyük soru soruluyor: “Eğer bu yeni güzellik çağıysa, bu hepimiz için ne anlama geliyor?” Teknolojinin, bakım ürünlerinin ve bilimin gelişmeye devam ettiği günümüzde Dr. Trapathi Dazed’e bir kan örneğinden cildin yaşlanma sürecinin nasıl değiştirilebileceğini anlatıyor mesela. Bu ve bunun gibi gelişmeler de bu anlaşılamayacak estetik prosedürleri hiç olmadığı bir seviyeye taşımayı başarıyor.
Sosyal medya, starlık
Instagram’ın fotoğraf ve görsel içerik hakimiyeti TikTok’la birlikte videolaşırken artık ne FaceApp ne de yüz efektleri pek faydalı olabiliyor. Video dünyası affetmiyor ve sürekli ekran başında stimülasyon arayışında olan video tüketicilerinin dikkatini çekmek kimi zaman idealleştirilmiş güzellik standartlarına veya şok etkisine dayanıyor.
Xtina’nın 9,8 milyon takipçisi ise şimdi ona yeniden hayran kalmış durumda. Bir takipçisi, “Bana bunun 25 yıl önce çekildiğini söyleseniz, size yüzde 100 inanırdım.” yazarken, bir diğeri de, “25 yıl öncesine göre daha iyi görünüyorsunuz” diye ekliyor.
The Substance efekti
Dikkat, bundan sonrası spoiler içerir.
Geçtiğimiz ay izleyici ile buluşan “The Substance”, akıllarda kira ödemeden yaşıyor. “Kendinin daha iyi versiyonu”nun omurgaların arasından mitoz bölünmeyle elde edildiği bu film, genç olmanın veya genç kalmanın özellikle Hollywood ve medya semalarındaki korkunç önemini, kadınlarda kurduğu baskının satirik yoldan feminist okuması. Filmde izlediğimiz Elizabeth ve Sue’nun hikayesi hem fiziksel hem psikolojik açıdan acılı görünse de gerçeklikten çok da uzak olmadığını söyleyebiliriz sanki. Elbette, gerçeğin çok daha abartısı.
Şimdi ise TikTok’ta benzer prosedürlerden geçtiği tahmin edilen Lindsay Lohan’la Shania Twain konuşuluyor. Substance’ın distopik evrenine benzetilen “önce/sonra” videoları “The Substance”ın ünlü film müziğiyle birleşiyor. Neredeyse kendisini kara komedi seviyelerinde çizen ve abartı bir hikayeye sahip olan “The Substance”ın herhangi bir şeye yakınlığını görmek bile yapılan prosedürlerin arkasındaki gizemin ve şaşkınlığın analizini yapmamıza yetiyor aslında. Şimdilik bu sırlar perdeler arkasında gezerken biz de “The Substance”ın sorguladığı düzeni düşünmeden edemiyoruz. Teknolojinin, bilimin ve sağlığın gelişmesi hepimizi mutlu ediyor elbette. “The Substance”ın da üzerinde durduğu gibi, toplumun özellikle kadınlara kurduğu gençlik baskısı sürerken estetik çareler belki de online etkileşimin kapılarını aralıyor. Fakat yaşlılığın görünürlüğünü yitirdiği bir evrende yılların bilgeliği veya “huzurla yaşlanmak” nasıl görünecek?