Melike Şahin’in ikinci stüdyo albümü “Akkor” 8 Kasım Cuma gecesi yayınlandı. Albüm kapağında (fotoğraf: Emre Unal) kara bir delikten çıkan siyahlı bir kadın, kaşındaki yara izine dokunarak muhtemelen ölümsüzleşecek pozlarından birini veriyor. Fakat 37 dakikalık bu iddialı kor yağmuruna başından sonuna tutulduğumuzda akıllara tek bir soru geliyor: “Melike aslında nereye bakıyor?”
Okan YILMAZ
Bundan birkaç ay önce “Akkor”un ilk teklisi ‘Durma Yürüsene’den yola çıkarak Melike Şahin’in dilini anlamaya ve alımlamaya çalışan bir yazı yazmıştım. ‘Durma Yürüsene’den sonra yayınlanan ‘Ortak’ ve ‘Canın Beni Çekti’ isimli şarkılar, Melike Şahin’in uzun zamandır ürettiği seslerden farklı, yeni ezgiler aradığını ve bu uğurda son derece cüretkâr adımlar atacağını gösteren işaret fişekleriydi benim için. Ancak müzik kamusunda ve hayran gruplarının nezdinde söylenenlerle bu arayış ve albüm öncesi tanıtım süreci bir bakıma çarpıtıldı.
Daha önce Melike’nin konserine gidenler bilir ki o, sahnedeyken marazlarını göstermekten çekinmeyen bir diva. Seyircileriyle kurduğu aile bağı, onlara içini döküşü ve birçok meseleyi açıkça konuşması ‘Ortak’ şarkısının birtakım dedikodulara kurban gitmesine yol açtıysa da ‘Canın Beni Çekti’ listelerde hak ettiği başarıyı yakaladı. Tam o esnada bir Grammy hamlesi geldi DivaBebe’den ve böylece Grammy’nin Global Spin sahnesinde ilk kez memleketimizden, kendi dilimizden güller içinde bir şiiri hem dinler hem de izler olduk.
Bu vakitlerin ortasında yayınlandı “Akkor”. Melike’nin debut albümü “Merhem”le bu ikinci albümü ilk bakışla hızlıca karşılaştırdığımızda bazı benzerlikler öne çıkıyor. Örneğin yine 10 şarkılık bir toplam, yine Elif Dikeç, Zafer Tunç Resuloğlu, Emre Malikler gibi tınılarına hayran olduğumuz prodüktörler ve dinleyiciyi albümün içine hemen çekiverecek yenilikçi şarkı isimleri. Albümün geleceğe ve uluslararası sahaya yönelik en önemli hamlesi ise Grammyli prodüktör Martin Terefe’nin sihrine uğramış olması.
Açılış şarkısı ‘Sağ Salim’, Melike’nin “BEDELİNİ ÖDEDİM”den beri çizdiği o güçlü imajının yeni bir nişanesi. Reyting rekorları kıran bir dramanın unutulmaz jeneriği gibi başlayan ve yaylılarla nabızları yükselten bu şarkının anlatıcı öznesi “buna nasıl dayandı/ yüreğim dikenlerin ucunda/ geceler döner deli başımda/ uyumam haram bana düşümde” diyerek hayatının her yönünü ele geçirmiş bir felaketi işaret ediyor daha ilk anlarda. Bu geniş ve oldukça soyut bir vizörden izlenen manzara aynı öznenin birden “bana biraz huzur ver/ duramam ki hep yürek ağızda/ avucumda koskoca bi’ orman/ var’ıca’m oraya namluna rağmen” dizeleriyle netleşiyor. Böylece, anlatıcı öznenin yıkıcı bir aşkın ortasında verdiği hayatta kalma ve kendini doğurma mücadelesini anlattığı ve anlatacağı anlaşılıyor.
Bu şarkı, albüme adını veren “akkor” kelimesini çözmenin ve dolayısıyla Melike’nin takip ettiği temel izleği bulmanın da anahtarıdır. (Ki aynı anahtarı “Korkmasam Ölürdüm”deki “kanatları uçurdum/ gördüğüm zümrüdüanka” dizelerinde de buluyoruz.)
“Akkor”, “ışık saçacak beyazlığa varana kadar ısıtılmış/yakılmış olan” demek. Divan şiirinin ulu ozanlarının “nârıbeyzâ” diye andığı bu sözcüğün altını kazımak ve büyük resmi görmek istediğimizde ortaya ustalıkla ve ilmek ilmek işlenmiş bir anlatı zinciri çıkıyor. Bu şarkıların özneleri -veya tek öznesi- bir zaman diliminde başına getirilenlerden sonra küllerinden nasıl doğduğunu ve bir Anka kuşuna nasıl dönüştüğünü adım adım anlatmayı; bazen derdiyle dövünmeyi, bazen aşkın kederinde sürünmeyi, bazen de neşesiyle dans etmeyi amaçlıyor. Yani “Akkor”, başlı başına bir kahramanın yolculuğu.
Bu kahramanın başına getirilenleri sadece kendi yaşam hikâyesiyle okumak son derece eksik ve yanlış. Bunun en güzel örneğiyse ‘İfşa’ isimli şarkı. Melike Şahin ilk sosyal medya lincine bir ödül töreninde “kız kardeşlerine ve lubunyalara” teşekkür ettikten sonra maruz kalmıştı. Başkanlık seçimlerinde verdiği oyu gizlememesi, Öğretmenler Günü’nde güvenlik sebebiyle sahneye çıkmayı reddetmesi ve sahnesinde Narin özelinde çocuk istismarından bahsederken ağlamasıyla da muhalif kimliğinin altını çizdiği için bir sanatçı olarak personası toplumun bir kesimini rahatsız etmiş ve onların nefretini körüklemişti.
Tüm bu yaşananlardan sonra trap nağmelerin ve Uzakdoğu mistisizminin melodileri ile örülmüş “İfşa” bu nefretin şahdamarına çentik atan sözleriyle özgürlük karşıtlarına ve yanlı magazine sert bir cevap vermeyi amaçlıyor: “kalemim elimde benden kork/ tependeyim”
“Akkor”da hiç şüphesiz yenilenmiş bir Melike Şahin dinliyoruz. Albümün ortasında birden 9/8’e kapılan ‘Beni Ancak’ bu zamana kadar kendi deyimiyle daha çok “derdo” şarkılar söyleyen Diva’yı yalancı çıkarıyor. “Merhem”den ‘Öpmem Lâzım’la birlikte perform edildiğinde muhtemelen kutsal Harbiyeler ve diğer konserler için ölümsüz anlar yaşatacak bu şarkı, şahane düzenlemesi, sonundaki korosu ve dış sesleriyle de halk şarkılarının neşesine bir selam niteliğinde. Bu albümde eski Melike’yi aramak isteyenler içinse sakin tınlamalarıyla ve “sanki devrilir gibi evimizin direği” dizesiyle tanıdık lirizmini büyüten ‘Korkmasam Ölürdüm’; Akdeniz-Arabesk melodileriyle ‘Ne Ettim Sana?’ isimli şarkılar da yer alıyor.
Albümün son iki şarkısı ise dinleyicisini ninni gibi en yaralanmış yerlerinden sarıp sarmalayan ‘Napıcam?’ ve ‘Burdayım’ isimli şarkılar. Açıkçası ‘Burdayım’ anlam yüküyle en ağır şarkı olmuş. Albümün tanıtım videosunda Melike’nin çocukluğuna ait bir vesikalık fotoğrafla birlikte yer almıştı bu parça. Aslında bu şarkı, “Merhem”den beri ilacını aradığı yürüyüşleri anlatan o öznenin kişisel tarihi için çocukluğundan başlayarak yaktığı bir ağıt. Çocukluğun üzüntüsünün geçeceğini sanan özne yolunu adımladıkça, karşılaştığı ve savaştığı engelleri gördükçe, aslında tüm bunların bir yaşam deneyimi olduğunu anlıyor ve çocukluğuyla barışıyor: “çocukluğum burdayım, kaçmadım/ … seni komam orda yarım”
Bu anlatıcı özne bana hayatının sonuna doğru “batmanın da çıkmak kadar normal olduğunu anlayan” Tante Rosa’yı hatırlattı. Elbette bu bata çıka yürünen yollarda her türlü yangına maruz kalınabilir ama kül olmaktansa yanarak ışık saçmak da yaşam dolu bir seçenek.
Denilebilir ki sadece bir albüm yapmakla kalmıyor Melike. “Merhem”den beri büyüttüğü kızın elinden tutuyor, ikili ilişkilerden medya baskısına ve meydanlara kadar büyüyen türlü zorbalığa maruz kalmış bir kadını da katıyor bu sefer yoluna. Bu yazıya ismini veren soruma geri dönersem, yani “Akkor” kapağındaki Melike’nin nereye baktığına…. Yandıkça yanıyor, yandıkça ışık saçıyor, karadeliğinden doğruluyor, yara izine sarılıyor ve tam karşısına bakıyor Melike. Aslında kişisel tarihine ve de toplumsal hafızanın felaketlerine. Elbisesi siyah bu divanın ama şarkısı ışıklar içinde.