Ana SayfaMüzikMelis Fis: "Gerçekten neysem oyum ve insanlar da bu samimiyeti hissediyorlar!"

Melis Fis: “Gerçekten neysem oyum ve insanlar da bu samimiyeti hissediyorlar!”

Her yaştan hayran kitlesiyle ve aylık neredeyse 1 milyonluk dinlenmesiyle Türkçe Pop’ta büyük bir patlama yaratan genç yıldız Melis Fis ile hızına yetişemediğimiz üretim aşkını, müzik yolculuğunu ve müziğini nasıl farklı jenerasyondan insanlarla kolayca buluşturabildiğini konuştuk. Melis’in rengarenk ve azimli dünyasına konuk olmak için sizi de sohbetimize alalım!

Batıkan BAKSI / [email protected]

Melis merhaba, dergy.com‘a hoş geldin! İstersen ilk olarak bugünlerde neler yaptığınla başlayalım sohbetimize. Neler oluyor bugünlerde hayatında?

Bugün sahne provasına gittim. Bu sıralar gündemimde bolca konser var. Konserlerin sizin izlediğiniz kısmı kadar sahne arkası bölümü de oluyor. Enstrüman provaları, teknik provalar, kıyafet provaları derken benim zamanım bolca çalışmakla ve tabii stüdyoya gidip yeni şarkılar üretmekle geçiyor.

Son single’larından ‘Misket’i geçtiğimiz ayın başında çıkardın ama senin çıkışlarına da yetişemiyoruz aslında. ‘Misket’e tepkiler nasıl, hatta geçen gün klip çekiminin VLOG’unu da yayınlamışsın epey keyifli buldum. Nasıl dönüşler alıyorsun şarkı hakkında?

Çok güzel tepkiler alıyorum, ‘Misket’ her anlamda farklı ve keyifli bir proje oldu benim için. Geleneksel Ankara oyun havası ve Melis Fis tarzını birleştirmeye çalıştım ve hayalimde olan hep insanları harekete geçiren, belki düğünlerde bile çalınan bir şarkı yapmaktı. Hayalime de ulaştım bu yüzden çok memnunum.

Kendini üretken birisi olarak tanımlıyorsun, kesin arka planda sayısız şarkın vardır yayınlanmayı bekleyen. Peki senin üretkenliğini en çok ne tetikliyor? Yani mesela günlük hayatında gördüğün herhangi bir şeyi anında şarkıya çevirebiliyor musun, öznesi olsan da olmasan da?

Şarkı yazmak benim için su içmek gibi oldu son yıllarda. İşin duygusal boyutundan daha çok işimin önemli bir parçası olarak görmeye başladım. Benim için gördüğüm ve duyduğum her şey bir ilham kaynağı olabilir. Arkadaşımın bir hikayesi, okuduğum bir kitap, etkilendiğim bir şiir, gördüğüm bir obje… İlham almak istedikten ve algımı açık tuttuktan sonra biraz zaman ayırmama bakıyor bir şarkı yazabilmem. Taslağı oturttuktan sonra da şarkının teknik detaylarıyla ilgilenmesi ve hayata geçirmesi kalıyor.

“90’ların ruhunu bir arada kullanmayı seviyorum…”

Esasında pop müzik yapıyorsun ama senin müziğinde genel olarak günümüz pop anlayışı da yok sanki. Yani seni bilmiyor olsam ve şarkını dinlesem; 2024 yılında değil de daha önceki yıllarda şarkı söylediğini düşünebilirim, yani demek istediğim kalıcı da bir yönü var müziğinin. Sen pop müziğin en çok hangi dönemini seviyorsun? Bugün dışında bir dönemde pop müzikle uğraşsaydın; 70-80-90’lardan hangisini seçerdin?

Ben 90’lardaki pop müziği çok seviyorum. 2001’de doğmama rağmen çocukluğumdan beri çok duyduğum ve beni iyi anlamda etkileyen bir dönem oldu 90’lar. ‘Kara Kedi’ şarkısından sonra dinlemenin de ötesinde o dönemden gerçek anlamda etkilenmeye ve ilham almaya başladım. Şarkılarımda da hem yeni jenerasyonun ve yaşıtlarımın sevebileceği detaylar ekleyip hem de 90’ların ruhunu bir arada kullanmayı seviyorum.

Doğduğundan beri müzikle iç içesin desek yalan olmaz herhalde. Genelde biliriz ama ebeveynleri müzisyen olan çocuklar başka sanat dallarına yönelmeye daha yatkın olurlar. Sen müziğin dışında bir de resim okumuşsun lisede aslında. Sonrasında yolunu müzikle çizmeye nasıl karar verdin peki? Resme de devam ediyor musun aynı zamanda?

Müzik, benim doğduğumdan beri hayalimdi. Müzik düşünmekten hiç vazgeçmedim. Ama ne var ki lise dönemimde hayat, karşıma resmi çıkardı. 4 yıl boyunca hem okulda hem de atölyede resim yaptım. Aynı zamanda oyunculuk eğitimi aldım. Sanatın her alanı beni hep besledi ve bugünüme getirdi. Müzik yapmak istediğimden ve hayatımın mesleği olduğuna emin olup cesaretimi topladıktan sonra da çalışmaya koyuldum. Hâlâ resim yapmayı çok seviyorum ve güzel sanatların bana kattığı estetik vizyonu hâlâ hayatımın her anında kullanıyorum.

Okuldan bahsetmişken, klişeler vardır bilirsin “öğretmenlerim bendeki yıldız ışığının farkındaydı” diye dile getirirler röportajlarda. Peki sende de böyle bir şey var mıydı? Sanata yöneleceğini ilk keşfedenler ebeveynlerin miydi yoksa başka birisi mi?

Hayatıma giren, beni yakından tanıyan kime sorsanız; öğretmenlerim, sınıf arkadaşlarım, büyüklerim… Herkes aynı şeyi söylerdi sanırım. Çünkü gerçekten kendimi bildim bileli sahnede olmayı hayal ettim. Dans ederdim, elime tarağı alıp mikrofonmuş gibi davranırdım, arkadaşlarıma şarkılar yazıp söylerdim, kendimi videoya çekerdim ve halka sesleniyor gibi yapardım. Hatta bir kağıda “Seni çok seviyorum” yazıp altına Melis Fis diye imzamı atardım ve insanlara dağıtırdım. Bu benim en büyük hayalimdi ve bunu sonuna kadar dışarı yansıtıyordum. Tabii ki en başta ebeveynlerim beni yönlendirdiği için ilk fark edenler onlar oldu.

“Çocukların kalbini kazanmak gerçekten zor ama dünyanın en kıymetli hislerinden biri…”

Melis4

İlk çıkış yaptığın 2019’dan bu zamana kadar dinleyici kitlende gözle görülür bir değişiklik oldu mu, her yaştan dinleyicinin olduğunu biliyorum ama mesela konserlerinde sana eşlik eden çok tatlı bir kitlen de var. Kitlenin dengesi nasıl, daha çok hangi jenerasyonun radarındasın?

Her yaştan dinleyicim olduğunu biliyorum. Düğünlerinde beni çalan insanlar da var, çocuklarıyla veya arkadaşlarıyla arabada beni dinleyen yetişkinler de var. Bir de özellikle konserlerimde fark ettiğim; gerçekten bana hayran olan, her şarkımın her sözünü bilen, beni sadece gördükleri zaman bile gözleri dolan tatlı küçük arkadaşlarım var. Çocukların kalbini kazanmak gerçekten çok zor ama kazandığın zaman da dünyanın en kıymetli hislerinden biri. Ben küçükken birilerinin fanı olmayı çok severdim. Her hafta bir ünlünün posterini asardım duvarlarıma. Bu yüzden onların nasıl bir sevgi beslediğini bana karşı çok iyi hissediyorum. Ve bu durumdan çok mutluyum. İyi ki varlar. Yaşı kaç olursa olsun bütün sevenlerim iyi ki varlar. Bana bu işi yapmaya neden başladığımı hatırlatıyorlar. Onların sevgisi sayesinde işimi çok daha aşkla ve tutkuyla yapıyorum.

Birçok farklı jenerasyondan dinleyicin var ama hiç düşündün mü, herkese ortak şekilde hitap edebilmenin arkasında ne var sence?

Bunun doğru cevabını en iyi onlar verebilir bence. Ben sadece tahminde bulunabiliyorum. Tahminim şu ki; ben gerçekten neysem oyum ve insanlar da benim samimiyetimi hissediyorlar. Röportajlarımdaki konuşmamdan, hikayemin her anında onları hayatıma dahil etmemden veya onlara bakışımdan bu enerjiyi onlara iyi yansıttığıma inanıyorum. Bizim işimiz duygularla ve her zaman sevenlerime karşı dürüst olmaya çalışıyorum. Hayatımı, hayallerimi, hislerimi, melodilerimi onlarla paylaşıyorum. Onlarla büyüyorum ve gelişiyorum. Pozitif bir insanım ve bu pozitifliği de çevreme yaymak için çabalıyorum. Şarkılarımda da bu duyguyu koruyorum. Belki müziğinle onların mutlu zamanlarında dans ettirerek belki mutsuz zamanlarında yanlarında olup onları keyiflendirdiğim için. Gerçekten bu soruyu onlara sormak gerek 🙂

“Sosyal medya benim güvenli alanım!”

Kendine bir kitle edinme konusunda, hatta kendini ilk göstermende bile sosyal medyanın çok büyük bir önemi var. Sosyal medyayı kariyer öykünde nerede görüyorsun? Sosyal medya, hayatının yalnızca bir parçası mı yoksa sosyal medyasız yaşayamayanlardan mısın? Bu dengeyi nasıl kuruyorsun?

Sosyal medya benim ilk adımım. Benim için çok özel. Hayalimdeki yola giden bindiğim ilk araba gibi. 14 yaşında başladım içerik üretmeye. Dolayısıyla orası benim güvenli alanım. Hiçbir zaman sadece bir iş olarak yaklaşmadığım, gerçekten içinde bulunmayı sevdiğim bir dünya. Beni büyük kitlelerle tanıştıran ilk yer. Amacım değil ama sevdiğim bir araç benim için sosyal medya. Olmadan yaşayabilirdim ama olmasından gayet memnun olduğum bir parça hayatımda. Müzik ve mizah içerikleri üreterek başladım. Şimdi ise ağırlıklı olarak ürettiğim müzikleri duyurduğum, konserlerimi paylaştığım, herkesin hayatımı yakından takip edebilmesi için yazdığım bir günlük benim için.

Bir de geçen seneki Spotify EQUAL Türkiye sayesinde New York’ta Times Meydanı’nda görülmen var tabii. Bir anda sınırları aşıp kendini Amerika’nın en meşhur meydanlarından birinde görmek sana ne hissettirdi? Ekstra bir sorumluluk da yüklemiş olmalı sana bu durum.

Bilenler bilir her zaman en büyük hayalim dünya starı olmak oldu benim. Çocukluğumdan beri Amerika’ya beslediğim bir hayranlık duygusu var içimde. Kendimi gerçekten yakıştırdığım bir dünya orası. Bu yüzden kendimi New York Times Meydanı’nın ortasında devasa bir binada gördüğümde neler yaşadığımı tahmin ediyorsunuzdur 🙂 Çığlıklar attım, mutluluklan gözlerim doldu. Çok duygusal ve gururlu bir andı o an benim için. Zamanlaması da çok özeldi. Kadınlar Günü’nde çıktım Times Meydanı’na. Gerçekten güçlü bir kadın gibi hissettiğim ve beni izleyen tüm genç kızlara ve kadınlara örnek olabileceğime inandığım bir andı. Gerçekten hayal kurduktan, istedikten ve çalıştıktan sonra kadınların yapamayacağı şey yok bu hayatta. Mutluluğu, başarıyı, huzuru ve sevilmeyi sonuna kadar hak ettiğimize inandım bir kez daha.

“Müziğe ve üretmeye aşık biriyim!”

Melis1

Önümüzdeki süreçte, sene sonuna kadar ya da 2025 itibarıyla senden neler göreceğiz? Yeni bir albüm var mı mesela? Veya yurt dışına açılacak hamlelerle karşılaşacak mıyız senin tarafından?

Ben gerçekten müziğe ve üretmeye aşık biriyim. Bu yüzden benim bile hesapladığımdan daha çok şarkı duyacaksınız muhtemelen önümüzdeki dönemde. Albüm yapmak çok istiyorum. Planladığım şeyler var ve bunları hayata geçirmek istiyorum. Oyunculuk kariyerimi başlatmak gibi bir düşüncem de var. Kim bilir belki bir filmde veya dizide izlersiniz beni 🙂 Yurt dışı konusu da bolca gündemime gelecek önümüzdeki yıl. Yazdığım birçok yabancı şarkı var. Bunları dünyaya duyurmak için atmam gereken her adımı atmak için çabalayacağıma emin olabilirsiniz.

Son olarak dinleyicilerine ve dergy.com okurlarına söylemek istediklerini duymak isteriz 🙂

Bu keyifli röportaj için Batıkan Baksı’ya ve tüm Dergy.com ekibine çok teşekkür ederim. Ve tabii ki sevgili okuyucularımıza kıymetli vakitlerini ayırdıkları için ve bizimle oldukları için teşekkür ederim. Tüm okuyucularımız tam bunu okudukları anda gülümsesin. Mutluluk ve sevgi yayılan bir şey. Mutlu olun ve bunu yayın. Gerçekten hayal ettiğiniz şey her neyse bunu yapabileceğinize ve başarabileceğinize yüreğinizden inanın. Hayat felsefemi uygulayın; İsteyin, inanın ve alın. Ve tabii dergy.com’u okumaya devam edin 🙂

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR