Yerli alternatif sahnede son yıllarda çıkardığı tekli ve EP’leriyle Türkiye’deki müzik dinleyicisinin radarına giren Melis Güven ile son teklisi ‘Gece’yi bahane ederek söyleştik. Şarkılarını üretirken keşifler yapmayı sevdiğini belirten Güven, yakın zamanda yeni ve heyecanlı projelerin geleceğini de söyledi. Dahası için sizi de röportaja alalım!
Batıkan BAKSI / [email protected]
Yaklaşık 10 ay aradan sonra yeni single’ınız “Gece”yi dinleyicilerle buluşturdunuz. Bir önceki şarkınız ‘Suda’ (Ufuk Kevser ile birlikte)’dan bu zamana kadar geçen sürede neler yaptınız?
Merhaba! 10 ay uzunca bir süre gibi duyuldu böyle söyleyince. Aslında bir süredir kendimle vakit geçirmediğimi farkettim ve biraz kendimi dinleyip duymaya çalıştığım, kendimle yolculuğa çıktığım bir beslenme sürecindeydim. Yolculuğum beni ve yaptığım işi çok besledi. Her anlamda genişlediğimi hissediyorum, sürecin beni ve müziğimi büyüttüğünü düşünüyorum. Dönüştüğüm halimden memnunum. Yeni çıkarmış olduğum teklim “Gece” de bu sürecin duraklarından biriydi, gölgelerimi seviyorum.
“Müzikal anlamda kendimi sıkıştırmayı sevmiyorum…”
Oldukça seri ve özgün şarkılar üretiyorsunuz, tarzınız alternatif olsa da çok fazla türle de iç içesiniz. Bu zenginlik sizi nasıl etkiliyor şarkı yaparken?
Öncelikle teşekkür ederim. Almış olduğum müzik eğitiminden dolayı kulağım farklı türlere aşina. Müzikal anlamda kendimi sıkıştırmayı sevmiyorum. Üretim sürecinde çalıştığım prodüktörlerin benimle paylaşmış olduğu şarkıları dinledikten sonra şarkı ile alakalı hissiyatımı keşfe çıkıyorum. Bu keşifte topladığım farklı hikayeler üzerine şekillenen çeşitlilik beni çok heyecanlandırıyor. Her yeni şarkı benim için bir doğum, evrende bir yankı.
Duygular mı yoksa düşünceler mi sizin hayatınızda belirleyici rol oynuyor?
Mantıklı olmaya çalışsam da çoğu zaman duygular öncelikli benim için. Hissiyatım ne yöndeyse oraya çeviriyorum kendimi.
“İstanbul benim için kocaman bir oyun alanı…”
Spotify profilinize baktığımda en çok İstanbul’dan dinlendiğinizi gördüm. İstanbul’dan dinleniyorsunuz ama peki siz İstanbul’u ne kadar dinliyorsunuz? Yaratıcı dünyanızı ne kadar etkiliyor İstanbul?
İstanbul doğru tecrübe edilmediğinde çok yorucu olabiliyor. Biraz teslim olmanız lazım dinamiğine. Kendisiyle barıştığınız noktada görülmeyeni görünür kılıyor. Sesi, kokusu, tadı, dokusu, rengi lunapark gibi. Benim için kocaman bir oyun alanı.
Siz konservatuvarlı bir müzisyensiniz, haliyle aldığınız eğitim de biraz kuralcı. Bu kuralcılık, disiplin bakımından müzikal hayatınızda hala bir şeyleri etkiliyor mu?
Kesinlikle! Kuralcı kısmında hiçbir zaman var olamadım ve olmak istemem. Hatta bu konu ile birçok kez büyük sıkıntılar yaşadım ve yaşattım. Disiplin kısmına gelecek olursak, işimde ve hayatımda disiplinli bir kişi olduğumu düşünüyorum. Müzisyen olmak halihazırda ciddi disiplin gerektiren ve sebat etmen gereken bir meslek. Ortaya çıkarabileceklerimizin ucu bucağı yok, uzay gibi. Ama yaptığım işin diğer yarısı tamamen duygusallık üzerine ve bazen kendimi parçalara bölmem gerekiyor. Klasik eğitimden almış olduğum disiplin de bana o duygusallıkta kaybolmamak adına çok yardımcı oluyor.
Melis Güven ismini Google’a yazdığımızda bir müzisyenin yanında moda yönünden de güçlü bir imaj görüyoruz. Bu iyi de bir moda / sanat yönetimini ve yaptığınız müzikle uyumu da peşinden getiriyor. Tarzınızı müziğinizle bütün hale getirmek size nasıl hissettiriyor?
Ben her şeyin bir bütün olduğunu ve tüm disiplinlerin birbirini desteklediğini düşünüyorum, özellikle kendi dünyamda. Hiçbiri birbirinden ayrılamaz ve bölünemez. Kendime yarattığım dünya girip çıktığım bir alan değil, hep içinde olduğum dünya aslında. Dışarıdan görülen ben, hep olduğum ben ve hepsi bütünün bir parçası. Bu bütünlük hissi kendimi her daim rahat, özgür ve evimdeymişim gibi hissettiriyor.
“Kontrol sizi ele geçirmediği sürece elbette kabul edilebilir…”
Sanatçı olmak mükemmeliyetçiliği de peşinden getirir. Peki siz her şeyin kontrolünü elinizde tutmayı seviyor musunuz? Yoksa bazen bazı şeyler akışı mı takip etmeli?
Bundan bir sene öncesine kadar mükemmeliyetçiliğimin içinde kaybolmuş ve sürekli kendimle bir yarış halindeydim. Bir zaman kendi halimde dururken yaşadığım bazı deneyimler, kontrolün asla bende olmadığını fark etmemi sağladı ve özgürleşmeye başladım. Kontrol sizi ele geçirmediği sürece elbette ki bazı koşullarda kabul edilebilir ve gereklidir. Benim hayatımda da akış ve kontrol elele ilerliyor ama artık çoğu alanda pastanın yarısından fazlası akışa ait.
Melis Güven ilerleyen zamanlarda karşımıza nelerle çıkacak? Yeni konserler, single / albüm ya da iş birlikleri gözüküyor mu önümüzde?
Hareketleniyoruz! Önümüzde konuşulan konserler, çocukluk hayalim olan muhteşem bir proje, 14 Temmuz’da yayınlanacak olan yeni teklim “Yolculuk” var. Heyecanlı zamanlar, durgunluk bitti artık 🙂