Geçtiğimiz günlerde son single’ları “Yok“la dikkatli kulakların dikkatinden kaçmayan Melis ve Canay’ı Dergy sayfalarına konuk ettik.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Melis Karaduman ve Canay Doğan’ın isimlerini bu aralar alternatif sahnede sık sık duyar olduk. Lise arkadaşı olan Melis ve Canay bir süre sonra tam anlamıyla bir muhteşem ikili oluyor ve birlikte müzik yapmaya başlıyorlar. Ama müzikteki arayışlarında illa ki bir grup olarak devam etmek gibi bir niyetleri yok. 2021 boyunca bazen ikili olarak, bazen de solo single’lar yayınlayacaklarını söylüyorlar. Melis’i daha önce No.1 ile olan düeti “Kör”de de dinlemiştik. İkili, canlı olarak şarkılarını çalmak için bir orkestra kurmak istiyorlar. Kendilerine “gökkuşağının kızkardeşleri” diyen Melis ve Canay’ın kendi single’ları “Yok”, “Ben de Biraz Deliyim”in yanı sıra YouTube kanallarında cover şarkıları da kesinlikle dinlemeye değer. Alternatif dünyada ilerde isimlerini daha sık duyacağımız Melis Karaduman ve Canay Doğan’la müziğe bakışlarını ve hayallerini konuştuk.
Dört yıldır birlikte müzik yaptığınızı biliyoruz. Bu dostluğun temelleri nerede, ne zaman atıldı? Müzik yapmak için mi bir araya geldiniz yoksa zaten arkadaşken “Haydi bir de beraber müzik yapalım” diye mi düşündünüz?
Biz lisede tanışıp iki yakın arkadaş olduk. Okuduğumuz lisenin Güzel Sanatlar Lisesi olmasından ötürü ister istemez beraber müzik yapıyorduk. Aynı evi de paylaşmaya başladığımız zaman beraber üretim yapmaya başladık.
Birlikte yaptığınız iki single haricinde kendi solo kariyerlerinize de devam ediyorsunuz. Peki bir grup kurmak ve birlikte bir albüm yapmak gibi planlarınız var mı? Yoksa zaman zaman ikili olarak şarkılar yayınlamaya devam edecek misiniz, 2021 için planlarınız neler?
Grup kurmak gibi bir planımız yok ama duo olarak yayınladığımız projelerimizin canlı performansları için bir orkestramız olmasını istiyoruz. 2021 yılında bazen solo bazen de ikili olarak parçalarımızı yayınlamaya devam edeceğiz.
“Yok”un altyapısı ve synth temelli sound’u dikkatleri çok çekti. Alternatif sahnede de son dönemde synth temelli pek çok şarkı dinliyoruz. Bu yönde çalışmalara devam edecek misiniz, yoksa farklı sound’lar üzerinden mi yeni şarkılar yapacaksınız?
İkimiz de synth temelli parçalar dinlemekten büyük keyif alıyoruz. Dolayısıyla böyle bir parça üretmekten çok memnunuz ama şu an tek bir tarza bağlı kalmayı tercih etmiyoruz ama ara sıra bu şekilde parçalar da üretmeye devam etmek istiyoruz.
Müzikte kadınların sesinin yeteri kadar çıktığını düşünüyor musunuz? Müzik sektöründe başınıza gelen tuhaf, tatsız deneyimler oldu mu, kendinizi nasıl koruyorsunuz?
Bizce müzikte erkekler kadar kadınların da sağlam bir duruşu var. İsmini hafızalara kazımış bir sürü kadın müzisyen olduğunu hepimiz biliyoruz fakat sesimizi duyurabilsek de arka planda farklı baskıların ve bakış açılarının var olduğu yadsınamaz. Başımıza büyük bir olay gelmemiş olsa da karşı cins ile bir araya gelindiğinde farklı gerginlikler olabiliyor biz de böyle durumlarda ona göre şekilleniyor ve tavrımızı belli ediyoruz.
Kendiniz için “Gökkuşağının kız kardeşleri” diyorsunuz. Peki hiç kavganız, gürültünüz, birbirinize kırılıp küstüğünüz zamanlar oluyor mu? Bitirmeniz gereken bir şarkı beklerken mesela birbirinizle konuşmadığınız anlar oluyor mu? 🙂
Ara sıra her insan gibi biz de huysuz ve ters olabiliyoruz ama ikimiz de birbirimizi çok iyi tanıdığımız ve birbirimizi olduğumuz gibi kabul ettiğimiz için aramızda nadiren küçük gerginlikler olsa da kavgaya dönüşmeden unutup hayatımıza devam ediyoruz.
MELİS: “KENDİME HAYALLERİMDEN BİR MERDİVEN OLUŞTURDUM”
Müzikle olan ilk temasınızı, sahnede olmayı ilk hissettiğiniz anı yazar mısınız? Çocukken kimlerin posteri olurdu duvarlarınızda, kimleri idol olarak görür ve etkilenirdiniz? Doğduğunuz yer, büyüdüğünüz mahalle, arkadaşlarınız, komşularınız… Sizi nasıl etkiledi?
Melis: İlkokulda Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin çocuk korosunun sınavını kazanıp bir çok eserde sahne alma fırsatı buldum. Ama benim için ilk ve bana ait hissettiğim sahnem Antalya da yaşarken beraber müzik yaptığımız Shy Talks adlı grubumuzla Raven Pub adlı mekanda oldu. İdol olarak aldığım isimler sürekli olarak dinlediğim tarza göre değişebiliyor ancak küçüklüğümden beri hayranlığımın hiç azalmadığı tek isim Beyoncé diyebilirim. Ben Antalya’da doğup büyüdüm ve her ne yaparsam yapayım arkamda olan bir ailem var. Müzik konusunda beni her zaman desteklediler. Doğduğum yer ve ailem hayatımda çok şeyi yönlendirdiğini ve önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum.
Canay: Müzikle olan ilk temasım ailemin amatör olarak müzikle ilgilenmesi ile oldu diyebilirim. Sahnede olmayı ilk hissettiğim an ise benim için tamamen muamma çünkü aşırı derecede sahne fobisi olan biriyim. Çocukken çok ağır şekilde Kurt Cobain ve Ville Valo hayranıydım hatta öyle bir derecedeydi ki yatağımın tam üstünde Kurt Cobain posteri vardı. Annem çok komşuculuk seven bir kadın değildi. O sebeple mahallemden ya da komşularımdan değil kendi tercih ettiğim sosyal çevreden etkilenerek büyüdüm. Bu da ergenliğimin rock ve metal soundlu müzikler ile geçmesine sebep oldu.
Başarının sizin için tanımı nedir, kendinizi başarılı olarak görüyor musunuz? Ne yaparsanız “Evet başardım” diyeceksiniz?
Melis: Kendime hayallerimden bir merdiven oluşturdum. Her basamak çıktığımda bir şeyler başardığını ve ilerlediğini düşünüyorum. Ama her gerçekleştirdiğim hayal yeni hayaller de oluşturduğu için bu sonsuz bir döngü ve asla tam olarak tatmin olabileceğim bir şey değil.
Canay: Başarı benim için kişinin kendisine koyduğu hedefe ulaşmasıdır. Kendimi başarılı olma yolunda görüyorum henüz çok yeniyim, öğrenmem ve kendimle ilgili keşfetmem gereken çok şey var. Kendi dinleyici kitleme sahip olup içimden geleni dinleyenlerimin de içinden hissettirebildiğim zaman başardım diyebilirim.
Her ne kadar son 1.5 yılımız çok içe kapanık, kendi halimizde, yalnız ve sıkkın da geçse gene de hayal etmekten vazgeçmememiz lazım. Siz, gözünüzü kapattığınızda kendinizi nasıl bir yerde hayal ediyorsunuz?
Melis: Bu süreçte şarkılarımı yaparken bana en çok motivasyon kaynağı olan şey gözümü kapattığımda bu yaptığım şarkıları sahnede söylediğimi ve insanların da bana eşlik ettiğini hayal etmek oldu.
Canay: Gözümü kapattığımda kendimi doğayla iç içe bir yerde müzik yaparken görüyorum daha çok bir jam session gibi. Tatlı bir turne otobüsünde koy koy gezip konserler ve jam’ler yapmak ilerisi için büyük hayallerimden biri olabilir.
KISA KISA
Melis Karaduman:
- Ekran başına geçtiğimde izlemeden duramadığım dizi How I Met Your Mother
- Dünyada en çok görmek istediğim ülke Hollanda
- Enerjisinin farklı olduğuna inandığım, bana iyi gelen eşyam Beste defterim ve güneşli avizem
- Son dönemde takılı kaldığım albüm: Jorja Smith – Lost& Found
- Gardrobumda en sevdiğim parça hayat Kurtaran Vans sk8-hi
- Yapmaktan da yemekten de büyük keyif aldığım yemek mantı
- Canay’a sorsam beni üç kelimede şöyle anlatır: patavatsız, girişken ve pozitif.
Canay Doğan:
- Ekran başına geçtiğimde izlemeden duramadığım dizi Big Mouth
- Dünyada en çok görmek istediğim ülke İzlanda
- Enerjisinin farklı olduğuna inandığım, bana iyi gelen eşyam: Öyle sabit bir eşya yok 🙂
- Son dönemde takılı kaldığım albüm: Oliver Koletzki – The Arc of Tension
- Gardrobumda en sevdiğim parça şalvarlarım
- Yapmaktan da yemekten de büyük keyif aldığım yemek kuru pilav
- Melis’e sorsam beni üç kelimede şöyle anlatır: Enerjik, çekingen, pimpirikli.