Tüm dünya Brat summer’ın içerisine hızlıca bir giriş yapmışken Charli XCX ve minimal tarzı da aynı hızda dünyaya yayılıyor. Taylor Swift’in simli ve feminen tarzı, Beyonce’nin Rönesans turnesindeki kıyafetleri ve şimdi de country look’ları sahnelerin de ötesinde bir etkiye sahip. Peki moda ve müzik dünyasının bu kadar iç içe olmasının sebebi ne? Müzisyenler nasıl sahnelerin de ötesinde trendleri belirliyor?
Eylül BOMBACI
Öncelikle izlediğimiz birçok sanatçı sadece müziğiyle değil, markalaşan yüzleri, tarzları, sosyal medyadaki etkileri ve viral oluşlarıyla da karşımıza çıkıyor. Yani müziği sadece müzik olarak değil giyimden kuşama birçok açıdan günlük hayatımızı etkileyen bir faktör olarak görebiliriz.
1920’lerde caz müziğinin ticarileşmesiyle başlayan yolculukta kısalan etek boylarıyla birlikte daha bol kıyafetler de moda oldu. Sonrasında 70’lerin diskosu, 60-70-80’lerin rock’n roll’u ve 90’ların grunge sahnesini kasıp kavuran Kurt Cobain’le beraber izlediklerimiz ne giydiyse biz de onları giydik. Aslında bir kısır döngü, bir kültüre işaretti giyim kuşam, aynı müzikte olduğu gibi. Mesela Avril Lavigne’in kaykaycı tarzı ya da Prince’in mor takım elbiseleri de bunlara dahil.
Müzik nerenin parçasıysa oranın kıyafetlerinden ilham alıyor. Grunge kültürü bildiğiniz üzere “poş”luktan oldukça uzak. Biraz dağınık, biraz da salaş bu görüntü alt kültürün derinliklerinden lüks markaların iddialı görüntülerine kadar taşındı. 1993’te Perry Ellis markası için tasarım yapan ünlü modacı Marc Jacobs dönemin grunge ruhuyla her yerde görmeye başladığımız yırtık pantolonlar ve kareli gömlekleri podyuma taşımaya çalıştı. Maalesef bu işinden kovulmasına sebep oldu. Onu kovanlardan çok daha derin bir moda anlayışı vardı belli ki. O yüzden de “Moda; müzik, sanat, mimari, tasarım ve tipografiyi bir araya getirmenin en büyük araçlarından biridir; ilgi duyduğum tüm farklı şeylere dokunabileceğim kadar geniş bir tuval veya yeterince büyük bir kum havuzudur,” diye ekledi Marc Jacobs.
Konserlerden sokaklara akan moda
Forbes’ta yayınlanan bir makaleye göre Taylor Swift’in bir markayla görünmesi bile satışları ve marka görünürlüğünün hızlıca artmasına sebep olabiliyor. Bir yandan da Taylor Swift’in kıyafetlerini oldukça özensiz bulanlar var. Fakat siz ne derseniz deyin Taylor Swift’in turne koleksiyonu Londra’nın en ünlü müzelerinden Victoria and Albert Museum’da sergilenecek.
Swift’in 2023’te başlayan ve hala devam eden Eras Tour’unda ortaya çıkan hediyeleşme geleneği kitlerle yapılan arkadaşlık bileziklerinin de viral olmasına sebep oldu. Harflerin yazılabildiği rengarenk boncuklarla bir kardeşlik havası yaratırken bir yandan da Swift’in bu efsanevi turnesi adına bir anı havuzu oluşturuyor.
Müzik dünyası sadece ünlü sanatçıların ikonik sahne kıyafetleriyle modanın yolunu çizmiyor. Bir diğer yandan da kulüp etkinlikleri ve dans dünyasının modayla birleşmesi de trendlerin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Örnek olarak Diesel’in elektronik radyo istasyonu NTS’le yaptığı iş birliğiyle doğan 12 saatlik rave’ini buna örnek verebiliriz. İlk turu Roma’da yapılan bu gece sonrasında Londra’ya da taşınarak bu iki markanın kapsayıcı ve özgür marka imajını da ortaya çıkarttı. Markalar ve konser işbirlikleri de markaların kültürel kimliklerini ön plana çıkarmakta yardımcı olurken bir yandan da kendi takipçilerine verdikleri bir nevi hediye gibi. Sponsorlarla donatılmış festival kültürünün bir parçası olarak alt kültürler bu etkinliklerin altında birleşerek dinleyicilere farklı tecrübeler sunuyor.
Brat Girl yazı
Kulüp kültürünü, yeni nesil ikonluğuyla birleştiren Charli XCX ise korkunç bir limon yeşiliyle her yeri boyamayı başardı. Belki korkunç demek yanlış aslında. Özellikle şimdilerde görmeye başladığımız bu yeşil, dağınık, salaş ve bir o kadar da eğlenceli 2010’lar kültürünün bir sembolü haline geldi. Y2K stilinden ilhamla kocaman sportif gözlükler, bol beyaz gömlekler ve siyah beyaz takımlar da Charli XCX’in bu albümle birlikte öne sürülen stilinin bir parçası. Bir de üzerine upuzun ama upuzun simsiyah dalgalı saçlar var tabii… Herkesin dilinde konser görüntüleri varken bu yaz ne kadar brat olunacağının matematiğini yapılıyor.
Anlayacağınız o ki moda ve müziği birbirinden ayırmak oldukça imkansız. Ünlü modacı Marc Jacobs’ın da dediği gibi, sanatın olduğu her yer kum dolu bir oyun alanı. Sahnelerden ilhamla sokağa taşınanlar sokak kültüründen doğan müziklerle birleşiyor. Moda ve müzik birbiriyle iki yakın arkadaş gibi her daim iletişim halinde. İster bratsever olun ister bir Swiftie, herkes kendi dalgasında, kendi frekansında ve her yerde, müziğin ilhamıyla.