Gripin’den tanıdığımız Murat Başdoğan, solo projesi Muraz’la bir süredir elektronik sularda yüzüyor. Muraz, yeni şarkılarını Dergy için anlattı.
Sebla KOÇAN/ [email protected]
Gripin’in gitaristi olarak hayatımıza giren Murat Başdoğan, geçtiğimiz sene Muraz adıyla yayınladığı “Sen ve Ben”le dikkatleri çekmişti. Geçtiğimiz günlerde yeni şarkısı “Yelkenler Fora”yı yayınlayan Muraz’la elektronik müziğe olan merakını, seyahatlerinde yaşadıklarını, yaz tatillerini ve şarkı yazma sürecini konuştuk.
Nasılsın görüşmeyeli, nasıl geçti karantina süreci, neler yaptın?
Görüşmeyeli hayatıma bir yolculuk, bir hikâye daha kattım. Halen devam eden Gripin serüvenine bir de kendi projemi ekledim. Karantina süreci üretim açısından işe yaradı. Eskizleri tek tek temize geçmeye başladım. Aslında insanın kendi ile başbaşa kalıp, büyük küçük farketmeksizin bir değişime adım atması için güzel bir dönem. Uzun uzun yazmayayım ama ben de çevresel ve tüketimsel farkındalık çerçevesinde bazı değişimlere gittim.
“Yelkenler Fora” bu seneki yeni single’ın oldu. Bir evvelki “Sen ve Ben”e nazaran daha sakin, daha huzurlu tınlayan bir şarkı. Nedir şarkının hikayesi?
Şarkının girişindeki gitar riff’i nereden baksan 7-8 yıllık. Demek ki zamanını bekliyormuş. Muraz projesi ile beraber o da kendine bir yer bulmuş oldu. Şarkı, her şeyin o an için doğru geldiği ve kendini olayların akışına bıraktığın bir ilişkinin ilk zamanlarını anlatmaya çalışıyor.
“MURAZ PROJESİNDE DAVULCU DA ZURNACI DA BENİM”
Gripin’le yıllardır süren mesaine devam ediyorsun bir yandan, solo olarak elektronik soslu işler yapma fikri ne zaman doğdu, neden şimdi hayata geçirdin bunu?
Elektronik müziğe olan ilgim son yıllarda bayağı bir arttı ve bir şeyler yaratma güdüsünün önüne geçmek de artık imkansız oldu. Yaratıyorsun ve bunu paylaşmak istiyorsun fakat bu sefer de konfor alanın yakana yapışıyor. Yani tek başına bir şeyler yapmaya karar vermek ile bunu gerçekleştirebilmek arasında da belli bir süreç geçmesi gerekti. Geçtiğimiz yaz da bu duygulardan kurtulup, benim için büyük insanlık için küçük bu adımı sonunda atabildim.
Grup olarak müzik yapmakla solo çalışmanın arasında ne gibi farklar var?
Muraz projesinde tabiri caizse davulcu da zurnacı da benim. O kısım biraz zorladı tabi. Grup ile yaptığımız bir şarkıda herkes kendi kaydettiği kısımlara özenle dikkat ediyor ve ona göre değişiklikleri düzeltmeleri yapabiliyoruz. Fakat burada yeri geldiğinde davulcu yeri geldiğinde basçı veya solist gibi de düşünmeye çalışmam gerekiyor. Bunları tabii ki şimdilik tam anlamı ile başardığımı söyleyemem ama hep dediğim gibi bu proje biraz kendimi tanıma, geliştirme ve ‘MURAZ’ ın kendini keşif yolculuğu.
“Yelkenler Fora” tam anlamıyla yazı hissettiren bir şarkı. Hayatında en unutamadığın yazı nerede geçirdin, sende nasıl bir iz bıraktı?
Eğer 20’li yaşlara kadar her yaz en az 1-2 ay kaldığım Datça Aktur yıllarımı saymazsam ki gerçekten bendeki yeri ayrıdır, bu yaz gittiğim Zanzibar diyebilirim. Bu şarkının nakarat sözlerini de orada, o coğrafyaya has dhow dedikleri yelkenlilerinde yazmıştım. Beni en çok etkileyen şey, maruz kaldıkları kötü hayat şartlarına rağmen sahip oldukları neşeleri ve müzik ile hayatı bir bütün olarak yaşıyor olmaları oldu.
“SAHRA ÇÖLÜ’NDE GEÇİRDİĞİM GÜNLERİ UNUTAMAM”
Senin meşhur manzaralı fotoğraflarına alışkınız. 🙂 Bugüne kadar seyahat ettiğin ülkeler arasında seni en çok etkileyen hangisiydi, neden?
Aslında her yerin kendine has hikayesi ve güzelliği var ama ben Fas diyeceğim. Sanırım Bedevilerle Sahra Çölü’nde geçirdiğim günlerin biraz etkisi var bu seçimde. Yıldızlar hiç bu kadar yakın, evren hiç bu kadar bir olmamıştı. Şarkı mı yapsam bunu? 🙂
Sana şarkı yazdıran, seni beste yapmaya yönelten tetikleyicilerin neler? En çok hangi zamanlarda daha çok ürettiğini düşünüyorsun?
Bir şeyler yaratma dürtüsü aslında bana şarkı yazdırıyor. Kendimi içinde iyi hissedeceğim, 4 dakikalık bir dünya yaratma çabası. Üretim hiç durmuyor aslında ve teknoloji sağolsun her zaman bir kayıt imkanımız var. Şu an telefonumun sesli ve yazılı notları bir sürü eskiz ile dolu. Bunların hayata geçmeye başlaması, konser tempomuzun nispeten azaldığı yaz aylarında oluyor.
Bugüne kadar dinleyicisi olarak izlediğinde seni havalara uçuran, hiç unutamayacağın performans kimindi?
1993 yılında İstanbul’da gidemediğim Guns N’ Roses konserinin acısını, 25yıl sonra, Not In This Lifetime Tour kapsamında Madison Square Garden’da fazlası ile çıkarttım. Bu konseri bir numaraya koyabilirim.
Pek çok grubu ve müzisyeni sınırsızca dinleyebildiğimiz bir çağdayız. Senin yeni isimler içinde severek dinlediğin kimler var?
Şu aralar ilgimi çeken isimler arasında, kısmen bizim topraklardan Islandman, Oceanvs Orientalis, Monality gibi isimler var diyebilirim.
Bir zamanlar, özellikle de Beyoğlu’nda müzik dinleme alışkanlığımız olduğu yıllara geri dönüp baktığında, en çok hangi mekanı özlüyorsun?
Tabii ki ilk sıraya 4 sene her cumartesi sahne aldığımız Bronx’u koyacağım. Yeri her zaman ayrı 🙂