Ana SayfaMüzikOna da bu yakışırdı: "Cem Karaca'nın Gözyaşları"

Ona da bu yakışırdı: “Cem Karaca’nın Gözyaşları”

Projenin startının verildiği andan itibaren müzik biyografisi ve Cem Karaca severleri büyük bir heyecana sürükleyen “Cem Karaca’nın Gözyaşları” filmi 26 Ocak’ta seyirciyle buluşacak. 22 Ocak akşamı Atatürk Kültür Merkezi’nde yoğun katılımlı bir galaya da imza atan filmi ve galada yaşananları merak ediyorsanız haydi AKM’ye ışınlanıyoruz!

Batıkan BAKSI / [email protected]

Biyografi filmlerinin peşi sıra geldiği sinemamızda son yıllarda da pek kaliteli işler yapıldığına yakından şahidiz. Çoğunlukla müzik insanlarının hayatını anlatan filmler, Müslüm Gürses’ten Bergen’e kadar çoğu ismi beyazperdeye yansıtırken bu isimlerin yeniden popüler kültüre yerleşmesine de sebep oldu. Tabii yapılan tüm biyografi filmleri eksiksiz ve kusursuz değildi ancak belgesel niteliği taşımadığı için bu tarz ayrıksı noktalar oluşturabilirdi. Özellikle soundtrack’leri ile hayli göz dolduran bu filmler, oyuncularının da ustalığıyla izleyenleri kendisine çekip uzun yıllar tekrar tekrar izletecek gibi.

Topluma mâl olmuş önemli müzik insanlarını beyazperdede izlemek özellikle müzikle yakından bağ kuran kişiler için de bu kadar iyi hissettirirken yıllardır lafını ettiğim “şöyle bir Cem Karaca filmi çekseler de ilk günden izlesem!” cümlesi de gerçek oldu. Henüz proje aşamasındayken bile yüreğimi ağzıma getiren Cem Karaca’nın biyografisi hakkında gelişmeler de şekillendikçe ben daha da heyecanlandım ve çekim sürecini de sürekli takip ettim. Zaten Karaca’nın bende ne denli bir kahraman figürüne sahip olduğunu söylememe bile gerek yok, o sebeple film benim için daha merak uyandırıcıydı. İsmail Hacıoğlu’nun Karaca’yı canlandıracağı “Cem Karaca’nın Gözyaşları” adıyla beyazperdede 26 Ocak itibarıyla arz-ı endam eyleyecek olan yapım, 22 Ocak Pazartesi akşamı Atatürk Kültür Merkezi’nde pek kalabalık katılımla nefis bir galaya da imza attı. Peki galada neler oldu ve filmin ilk izlenimi nasıl gelin bir de benden dinleyin!

Ekran Resmi 2024 01 23 10.03.14

Galada yıldızlar geçidi!

Film Cem Karaca’nın hayatını anlatır ve mekan Atatürk Kültür Merkezi olursa, gala da bir başka olurdu elbette. Saat 19.30 gibi kokteylin başlayacağı AKM’ye yarım saat erken gittim bir heyecanla. Kırmızı halının önünde de yavaş yavaş birikmeler oluşmuştu. Anlaşılan benim kadar coşkulu birçok insan olacaktı ve bu çok sevindiriciydi. Saat 20.00 sularında bile içerisi yavaş yavaş dolmaya başlamış, filmde kullanılan dekorlardan “Altın Mikrofon Yarışması” sahnesi aslına uygun ve filmde kullanılan ekipmanlarla fuaye alanında bekliyordu seyirciyi. İsteyenlerin fotoğraf çekilmesi de güzel bir etkinlik alanı olarak karşımıza çıkmış. Filmi heyecanla izlemek için bekleyenlerin arasında kimler vardı diye ben söylemeden soracak olursanız, kimler yoktu ki! Cahit Berkay, Taner Öngür, Emrah Karaca, Serhat Ersöz’lü Moğollar kadrosunun yanında; Nejat Yavaşoğulları, İzzet Öz, Uğur Dikmen, Esma-Murat Ertel, Murat Meriç, Şafak Ongan, Güven Erkin Erkal, Derya Baykal, Ferhan Şensoy Öget benim bir solukta sayabileceğim isimlerdi. Gösterim öncesindeki minik tatlı sohbetlerin ardından filmin oyuncularının kuliste olduğunu öğrendim. Zaten yavaştan da gösterim saati gelmişti bile.

Cem Karaca’nın Gözyaşları, seyircinin de gözyaşlarına karıştı…

Filmin gösterimi AKM’nin Türk Telekom Opera Salonu’nda yapıldı ve daha önce gidenler bilirler, salon oldukça büyük bir kapasiteye sahip. Haliyle “burası dolacak mı acaba?” diye düşünürken filmin başlamasına çok az bir süre kala neredeyse salonun tamamı doldu ve harika bir ambiyans oluştu. Başlamadan birkaç dakika önce filmin oyuncuları İsmail Hacıoğlu, Yasemin Yalçın, Fikret Kuşkan, Melisa Döngel, Alper Saldıran, Buçe Buse Kahraman, Emre Özcan, Kubilay Tunçer’in seyircilerin arasından sahneye gelmesi (Rosa Felekyan’ı oynayan Meral Çetinkaya ise seyircilerin arasında yerini almıştı bile) salonda alkış tufanına sebep oldu. Galaya gelenlerin bir de müthiş bir sürprizle karşılaşacağı bilgisini önceden alanlar o andan itibaren artık her saniyeyi gözünü kırpmadan bekledi. Oyuncuların ve yönetmen Yüksel Aksu’nun konuşmalarının akabinde başlayan film, Cem Karaca’yı gördüğümüz ilk sahnesi itibarıyla izleyiciyi içine almayı başarıyor. Karaca’nın çocukluğuyla başlayan ve aslında hayatındaki mücadelelerin daha o yaşlarda başladığını gösteren “Cem Karaca’nın Gözyaşları” bana göre tam bir dram filmi. Cem Karaca’nın hayatının nasıl zorluklarla geçtiğini kıyısından köşesinden bile biliyorsanız zaten filmin çoğu sahnesinde gözleriniz de dolacak.

Ben bunun yanında İsmail Hacıoğlu’nun oyunculuğundan dolayı durmaksızın tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Cem Karaca’nın genç bir lise öğrencisi ve asker olduğu dönemleri saymazsak, 1960’ların sonundan itibaren sahnelerde Hacıoğlu değil adeta Cem Karaca karşımızdaydı. Değişimleri, dönüşümleri yalnızca tip olarak yansıtmayan İsmail Hacıoğlu, sesiyle de Cem Karaca’ydı sanki! Müzik direktörlüğünü Cem Öget’in yaptığı filmde Karaca’nın Robert Koleji yıllarında söylediği İngilizce şarkılardan başlayarak;  arasında ‘Emrah’, ‘Dadaloğlu’, ‘Namus Belası’, ‘Tamirci Çırağı’, ‘1 Mayıs’, ‘Bekle Beni’, ‘Ceviz Ağacı’nın da olduğu kült şarkıları duyuyoruz. Bunların tamamını İsmail Hacıoğlu’nun 300 saatlik bir çalışmayla stüdyoda canlı söylediği kayıtlarda 60’ların analog teyp makaraları kullanılmış ve tam manasıyla gerçekçilik yakalanmış. Vokallerin gerçekçiliğini hiç söylemiyorum bile, gösterime girdiğinde kulaklarınıza inanamayacaksınız. Hacıoğlu’nun bir tek ‘Dadaloğlu’ kayıtlarında zorlandığını duydum ama o da tabii ki beni şaşırtmadı.

Karaca’nın doğduğu 1945 ile Türkiye’ye geri döndüğü 1987 yılları arasına değinen filmin senaryo danışmanı da oğlu Emrah Karaca olduğu için senaryonun Cem Karaca’nın hayatına ne kadar sadık kalacağını zaten tahmin ediyorduk, öyle de olmuş. Yukarıda mücadelelerden bahsetmiştim; film de tam olarak Karaca’nın hayatındaki yükselişlerin yanında sert ve büyük düşüşleri de gösteriyor; Muhtar Cem Karaca’nın aşklarını, mutluluklarını, mutsuzluklarını ve aslında idealist bir duruşun nereye kadar gidebildiğini gözler önüne seriyor. Annesi Toto Karaca’yı oynayan Yasemin Yalçın ve babası Mehmet İbrahim Karaca’ya hayat veren Fikret Kuşkan’ın da filmde çok önemli rolleri var tabii onu da unutmayayım. Şimdiden film hakkında çok tüyo vermeyeyim ama sizi çok heyecanlandıracak bir biyografi filmi izleyeceğinizi de buraya not düşeyim.

Galaya damga vuran teknolojik bir sürpriz!

Film, alkışlar içinde biterken izleyicileri bekleyen asıl sürprize de yaklaşmıştık. Salonun ışıkları anlık olarak açıldı ve içeriye bir orkestra giriş yaptı. Herkes “aa İsmail Hacıoğlu canlı performans mı yapacak” diye düşünürken sahnenin ortasına şeffaf bir perde iniverdi ve ışıklar söndü. Orkestranın ‘Tamirci Çırağı’na başlamasıyla sahneye çıkan Emrah Karaca, şarkıya başlayınca eşlikler de peşinden geldi. Şarkının yarısında İsmail Hacıoğlu’nun da sahneye çıkarak filmdeki sesiyle ve tıpkı Cem Karaca gibi devam etmesi alkış yağmuru yaratsa da asıl kıyamet Hacıoğlu’nun “merhaba gençler ve her zaman genç kalanlar, şimdi sahne asıl sahibinin” demesiyle koptu. Çünkü Emrah Karaca ve İsmail Hacıoğlu’nun yanında hologram teknolojisiyle Cem Karaca belirmişti! “Durdu zaman, durdu dünya…” diye şarkıya giren Karaca, hem oğlu hem de kendisini canlandıran İsmail Hacıoğlu ile nefis bir düet yaptı ve galadaki izleyicilere unutulmaz bir an yaşattı.

Ben salondan ayrılırken ve aşağıya indiğimde herkesten duyduğum filmin tam not aldığıydı. Birkaç kez izlemeyi düşünenlerin sıklığını da görmezden gelmiyorum çünkü onlardan biri de benim. Film, 26 Ocak’ta tüm sinemalarda olacak. Biyografi izlemeyi ve Cem Karaca’yı seviyorsanız ilk günden gidin derim, hiç pişman olmayacaksınız.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR