Özel Dosya

Onlar şarkı söyleyince tüm coğrafyalarda çiçekler açar

Müzik, çok kuvvetli bir taşıyıcı kolon. O kadar kuvvetli ki sırtında koca bir dünya olmasına rağmen “Bana mısın?” demiyor.
Fatih Önder - 4 Ocak 2025
post image

Müziği bu denli güçlü kılan kas ise kendi coğrafyasına sığmayıp tüm dünyayı etkileyen sanatçılar. Dünyanın tüm halklarında; gözlerin fal taşı gibi açılması, tüylerin dikenleşmesi, burundan derin bir nefes çekilmesi gibi ortaklıklar yaratan sanatçılar. İşte Orta Doğu’ya birkaç dakikalığına da olsa barış getiren de onlardan biri. Bu yazıda hem onu hem de onun gibi birkaç tanesini bulacaksınız.

Fairouz (Lübnan)

“Barış” kelimesinin en son hangi tarihte dillendirildiği bilinmeyen Orta Doğu coğrafyasına şarkı söyleyince barışı getiren isim Fairouz. Öyle güçlü bir sesi var ki, bir kişi dahi “Olur mu canım öyle şey?” demiyor, diyemiyor. En çok bilinen şarkılarından biri olan Le Beirut (Beyrut’a), dünyanın geri kalan bütün şehirlerini kıskandıracak cinsten. Şarkının girişinde elinizdeki kahveyi dökmek gibi istemsiz tepkiler verebilirsiniz, bizden uyarması.

Dino Merlin (Bosna Hersek)

1992. Bosna’da üç yıl sürecek bir savaş başlıyor, binlerce masum insanın ölümüne neden olacak bir savaş. Bosna’nın kültür-sanat camiasından ülkeyi terk edenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Tam da bu sıralarda ülkenin müzik dünyasından biri “Hiçbir yere gitmiyorum” diye ortaya çıkıyor: Edin Dervişhalidoviç, yani bilinen adıyla Dino Merlin. O günleri, “Ülkem, bir mücadele içindeydi ve benim elimde müziğim vardı; müziğimle destek olmalıydım.” diye anlatıyor. Savaştan beş yıl sonra, 400 bin nüfuslu Saraybosna’nın en büyük stadı Kosevo’da verdiği konsere tam 100 bin kişinin katılması ona olan bir teşekkür olarak yorumlanabilir (mi?).

Edith Piaf (Fransa)

Edith Piaf, La Môme (Kaldırım Serçesi). Ona bu ismin takılmasının sebebi, keşfedildiği 1935’ten önce tam 13 yıl boyunca Paris sokaklarında ve kabarelerinde şarkılar söylemiş olması. 1930’ların sonunda Fransa’nın, 1950’lerin başında ise ABD’nin en popüler şarkıcılarından biri olan Piaf’ın asıl başarısı bunların çok ötesindeydi aslında. Zira o dönemlerin ataerkil toplumlarında, bir kadının böylesine bir üne sahip olması görülmüş şey değildi. Piaf bunu saf yeteneği ve çokça da cesareti ile yaptı. Ölümünden bu yana geçen 61 yıl, onun Fransa’nın en önemli sanatçılarından biri unvanına zeval getirmiyor. Öyle ki, La Vie en Rose isimli şarkısı, uluslararası alanda en çok telif hakkı getiren Fransızca şarkılar arasında hâlâ ilk 10’da yer alıyor.

Mercedes Sosa (Arjantin) 

“Latin Amerika’nın Annesi” ve “Direnişin Sesi”. Mercedes Sosa için ikisi de olur. Henüz yirmili yaşlarında, birkaç arkadaşıyla birlikte, Arjantin’de yeni bir müzik akımın doğmasını sağladı: Movimiento del Nuevo Cancionero (Yeni Şarkı). Sosa’nın hayatı için “Baştan aşağı direniş” demek yanlış olmaz. Konser verdiği sırada gözaltına alınmalar, şarkı söylemesinin yasaklanması ve sürgüne zorlanması… Bizim de alışık olduğumuz şeyler yani (maalesef). Ama tüm bunlar onun ülkesinin sesi olmasını engelleyemedi. Heybetli sesi ve benzersiz yorumu ile söylediği Gracias a la Vida (Teşekkürler Hayat) sadece ülkesinde değil, dünyanın pek çok yerinde geniş kitlelere temas etmeyi başardı ve en nihayet, onu ölümsüzleştirdi.

Ümmü Gülsüm (Mısır)

Ümmü Gülsüm, sadece Mısır’da değil tüm Arap dünyasında, “En güzel sesli şarkıcı” listesinin tepesinde yer alır. 1930’lu yılların başında Mısır’da ün kazanan Gülsüm için, 1934’te kurulan Mısır Radyosu “kariyer kırılması” oldu. Radyo sayesinde sesini tüm Orta Doğu’ya duyurma fırsatı buldu ve kısa sürede Arap dünyasının en ünlü sesi hâline geldi. Ülkesinde, bir şarkısı milli marş ilan edilecek kadar seviliyordu. Bir Ümmü Gülsüm şarkısı olan “Walla Zaman Ya Selahy”, 1956 yılındaki Süveyş krizi sırasında radyolardan o kadar fazla çalındı ki o dönem milli marş ilan edildi. Bu durum, 1970’de başkanlığa gelen Enver Sedat yönetimine kadar da böyle devam etti. Unutmadan; birçok müzik eleştirmeni tarafından 20. yüzyıl Arap müziğinin en iyi bestesi olarak gösterilen Al Atlal şarkısını seslendiren isim de yine Ümmü Gülsüm’dü.

Amàlia Rodrigues (Portekiz)

Fado, 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanmış bir Portekiz halk müziği türü. “Fado’nun Kraliçesi” de Amàlia Rodrigues. Bu bir yorum değil, bir gerçeklik. Rodrigues’in şarkıcılık kariyeri, 1938’de henüz 18 yaşındayken “Fado Kraliçesi” yarışmasını kazanmasıyla başladı. Öylesine güzel bir sesi vardı ki bu sesin sınır tanıması mümkün değildi, tanımadı da zaten. Kendisi buna çok farklı bir yerden bakıyordu: “Sesim Tanrı’ya aittir. Ben fado söylemiyorum, o beni söylüyor.”

Queen (İngiltere)

1973 yılında ilk albümünü çıkardıktan sonra aradan geçen yedi yıla sekiz stüdyo ve bir de konser albümü sığdırıyorsunuz ve herhangi bir “tükenmişlik” yaşamıyorsunuz. Ve bu arada dünya müzik tarihinin en efsane şarkıları listelerine girebilecek üç tane de çok büyük şarkıya imza atıyorsunuz: Bohemian rhapsody, We will rock you ve We are the champions. İngiliz müzik grubu Queen, dünya müzik tarihinin mihenk taşlarından. Brian May, Roger Taylor, John Deacon ve efsanevi solist Freddie Mercury’den oluşan grubun 1985’teki Live Aid konserinde gösterdiği 20 dakikalık performans, hâlâ anketlerde “tüm zamanların en büyük rock performansı” olarak çıkıyor. Gerisini siz düşünün. 

Los Kjarkas (Bolivya)

Los Kjarkas, Bolivya tarihindeki en popüler And halk müziği (Güney Amerika’da yer alan And dağları bölgesindeki yerel müzik türü) gruplarından biri. Bu müziği tanıtmak için iki farklı müzik okulu açacak kadar da işi sahiplendiler ve dünyaya yayılmasına ön ayak oldular. Los Kjarkas’ın en ünlü eseri, Türkiye’de de bilinirliği çok yüksek olan Lambada. “O şarkı Kaoma isimli grubun değil miydi?” dediğinizi duyduk bile. Şöyle: Aslında şarkının orijinal ismi Llorando Se Fue ve 1981 yılında Los Kjarkas tarafından yapılıyor. 1989 yılında ise Fransız yapımcılar, şarkının ritmini artırma gibi birkaç takladan sonra söylemeleri için Kaoma diye bir grup kuruyor. Sonra gelsin dava süreçleri. Davayı Bolivyalı grup kazanıyor kazanmasına ama belirli bir ödeme yapılıp olayın üstü kapanıyor. Llorando Se Fue, “Lambada” olarak tüm dünyayı dans ettiriyor, hâlâ. 

İlgili Yazılar
Development by Bom Ajans