Filmlerde, reklamlarda, telefon kayıtlarında ya da sokakta toplu taşıma anonslarında olmak üzere hepimizin hayatlarına bir şekilde dahil olmuş ve çoğunlukla yüzleri gözümüzün önüne gelmese de hepimizin anında tanıdığı seslerin sahiplerini, çok sevdiğimiz seslendirme sanatçılarını hep birlikte hatırlayalım.
1990’lı yıllarda özel kanallar kendisine rakip olana kadar da devlet kanalı TRT bu konuda tek otoriteydi. Kurulan profesyonel seslendirme stüdyolarında birçok tiyatro sanatçısının katılımıyla uzun yıllar boyunca yabancı yapımların Türkçe dublajları gerçekleştirilmiş ve ilerleyen yıllar içinde gelişen teknolojiyle birlikte bu dublajların kalitesi de oldukça artmıştı. Öyle ki, dünya üzerinde kullanım yaygınlığı ve kalitesi bakımından dublajın en önemsendiği ülkelerden biri haline gelmiştik. Bu konuda özellikle öne çıkan İtalya, Rusya, Polonya ve Çin gibi ülkelerde (özenli prodüksiyonlar haricinde) simültane seslendirme tekniğinin çok sık görülmesi de ülkemizde icra edilen seslendirme sanatını biraz daha ayrıcalıklı kılıyor.
Video kültürün tüm dünyada ağırlığını hissettirdiği 1980’li yıllarda büyük Hollywood yapımlarından düşük bütçeli korku filmlerine kadar birçok film altyazı seçeneği içermeden yalnızca seslendirilmiş versiyonlarıyla izleyiciye ulaşıyordu. Bu durum seslendirme sektörünü hem vazgeçilmez hem de özel bir özen isteyen prodüksiyonlara muhtaç kılıyordu. Yıllar sonra video kasetlerin ve video CD’lerin yerini alan DVD ve dijital ürünler seyirciye ilk kez seçenek sunan teknolojiler olarak 2000’li yıllarda karşımıza çıkmıştı. Genel hedef kitlesi çocuk yaş grupları olan animasyon filmlerin sinema ve televizyon dağıtımlarının genişlemesi de seslendirme sektörü için önemli bir kırılma noktası olmuştu.
Seslendirme sanatçılarının çizgiyle buluşması: TV’de çizgi filmler, sinemada uzun metraj animasyonlar
Zaten orijinalinde seslendirme sanatı içeren bu animasyon yapımların bugün hala tüm dünyada altyazılı versiyonlarındansa yayınlandığı ülkedeki dilde yapılmış dublajlı versiyonları daha çok tercih ediliyor. Okul öncesi döneme ait izleyicilerin de kolaylıkla izleyebilmesi gerekçesiyle ağır basan bu tercih özellikle Türkçe seslendirme tarihi açısından da unutulmaz işlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştu. 2001 yapımı modern klasiklerden “Shrek”te Okan Bayülgen ve Mehmet Ali Erbil’in başrolleri seslendirdiği Türkçe dublaj versiyonu, tüm ülkeler içindeki seslendirme adaptasyonları arasında ödül almıştı. Aynı yıllardan hepimizin hafızalarında yer etmiş bir diğer animasyon seslendirme performansıysa tabii ki “Ice Age” filmlerinde karşımıza çıkıyordu. Yekta Kopan, Haluk Bilginer ve Ali Poyrazoğlu’nun başını çektiği ana seslendirme kadrosunun bugün hala gündelik hayatlarımızda kullandığımız replikler bırakan performansları unutulmazdı.
Kimileri halihazırda televizyon ekranlarında ve sinema filmlerinde sıklıkla yer alan yüzlere sahip bu isimler gibi oyuncuların yanı sıra kariyerlerinin görece daha büyük bir kısmını dublaj stüdyolarında geçiren seslendirme sanatçılarından bazılarını da hepimize tanıdık gelen işleriyle birlikte hatırlayalım.
Sungun Babacan
Geçtiğimiz yaz kaybettiğimiz Sungun Babacan, kariyeri boyunca ortaya koyduğu efsane seslendirme performanslarıyla ülkemizde seslendirme sanatının en önemli temsilcilerinden birisiydi. Özellikle Tom Cruise, Tom Hanks ve Brad Pitt gibi dünyaca ünlü Hollywood aktörlerini defalarca seslendiren Babacan, Türkiye’deki herkese tanıdık gelen sesiyle unutulmaz işlere imza atmıştı. 12 yaşında başladığı TRT’de başladığı seslendirme oyunculuğu boyunca Mel Gibson, John Travolta ve Christian Bale gibi Hollywood jönlerine de Türkçe ses veren Sungun Babacan aynı zamanda “Susam Sokağı”nda Kurbağa Kermit’i de seslendirmişti.
Sezai Aydın
Ülkemizde seslendirme sanatının tarihi boyunca aktif olarak sesini kullanmış büyük ustalardan bir diğeri de Sezai Aydın. Her ne kadar oyunculuğuyla da genel izleyici kitlesinin sahnelerden ve ekranlardan tanınıp sevilse de Sezai Aydın’ı en çok sesiyle hayat verdiği karakterlerden hatırlıyoruz. “Rocky” ve “Rambo” filmlerindeki ikonik seslendirme performanslarıyla başta Sylvester Stallone olmak üzere pek çok yıldızı yıllar boyunca onun sesiyle izledik. Efsane “Çakmaktaşlar”da Fred Çakmaktaş’ı, “Astérix” filmlerinde Oburiks’i ve fenomen “Cosby Ailesi” dizisinde adeta baştan yarattığı Bill Cosby karakterini seslendiren Aydın, mesleğin en büyük ustalarından biri olarak tarihe geçmişti.
Zeynep Özden Ayyıldız
Özellikle 1990’lı ve 2000’li yıllardan aklınıza gelebilecek her filmin Türkçe dublajında Zeynep Özden Ayyıldız’ın sesine rastlamış olmanız mümkün. Romantik komedilerden, bilim-kurgulara kadar bugün artık klasikleşmiş onlarca filmin kadın başrolünü seslendiren Ayyıldız’ın sesi kendine has tonuyla hemen tanınabilen bir özelliğe sahip. Angelina Jolie, Cate Blanchett, Julia Roberts gibi sayısız yıldızı çoğunlukla seslendiren sanatçı özellikle “Matrix”te Trinity ve “The Lord of the Rings” filmlerinde hayat verdiği Galadriel karakterleriyle birlikte anılmakta.
Mazlum Kiper
Belgesellerden çizgi filmlere, reklam filmlerinden büyük sinema yapımlarına her köşede duymuş olabileceğiniz kendine münhasır çok özel bir sese sahip Mazlum Kiper. Tiyatro oyunculuğunun yanı sıra yıllar boyunca seslendirme stüdyolarından izleyiciye ulaşmış bu özel ses Jack Nicholson, Anthony Hopkins, Morgan Freeman, Sean Connery, Robert De Niro gibi efsanelere Türkçe versiyonlarında hayat vermişti. Tüm bu müthiş performansları saymak elbette zor, ancak yine de Mazlum Kiper’in belki de en çok ikonik Disney karakteri Goofy ve “The Lord of the Rings” filmlerinde Saruman karakterini seslendirdiğini söyleyelim.
Yekta Kopan
Tabii ki yaptığı her seslendirmeyle kendisini hemen belli eden ve yine sayısız unutulmaz karakteri kendisiyle özdeşleştiren bir diğer isim olan Yekta Kopan’dan bahsetmeden olmaz. “Ice Age”in hepimizin bayılarak izlediği kahramanı Sid’e, “Back to the Future” filmlerinde Marty McFly’a ve birçok filminde Jim Carrey’ye sesiyle hayat veren Yekta Kopan belki de seslendirme sanatçılarımız arasında en popüler ve sevilen sese sahip. Çocukluk yıllarından itibaren başladığı mesleği bugün hala sürdüren Kopan’ın sesini tanımamak sanıyoruz ki herhangi bir sinemasever için mümkün değildir.
TRT’nin hatırı sayılacak sayıda bölüm devam eden “Sesin Yüzleri” programının tüm bu efsane seslendirme sanatçılarımızın hikayelerini anlatması dolayısıyla çok önemli olduğunu söylemek lazım. Aslında seslendirme sanatçılarımız konusunda Uğur Taşdemir, Murat Şen, Toprak Sergen, Birtanem Coşkun Candaner, özellikle son dönemde Marvel filmlerindeki kahramanları seslendirerek daha geniş kitlelerin seslendirme sanatına ilgisini çeken Harun Can ve çok daha fazlası gibi bu yazıda adını anamadığımız büyük bir listeye sahip olduğumuz için şanslıyız. Bir yazıya sığdırılamayacak kadar önemli ismin işlerini ve meslek hikayelerini dinlemek için artık dijital ortamdan da ulaşılabilen TRT arşivine göz atmanızı tavsiye ediyoruz. Ülkemizin sinema ve televizyon yayıncılığı tarihinde çok önemli bir yer tutan seslendirme sanatına uzun yıllar boyunca önemli katkıda bulunmuş tüm bu sanatçıları ve çok sevdiğimiz işlerini unutmamız gerekiyor.