Ben şarkıların önce müziğini, ardından sözlerini dikkate alan biriyim. Çoğunlukla bu birçok dinleyicide tam tersi olsa da önce müziği hissetmek benim için daha önemli. Bir şarkının sözleri ne kadar farklı olursa olsun, müziği ve armonisi beni yakaladıysa peş peşe dinleyebiliyorum. Hele bir de şarkının sözleri ustalıkla yazılmışsa değmeyin keyfime! Her ne kadar günümüzde müzik, büyük oranda hızlı tüketim öğesi olmuşsa da hâlâ bahsettiğim gibi şarkılar çıkıyor neyse ki. Merak etmeyin, bugünkü konumuz kesinlikle dönemsel müzik karşılaştırması olmayacak ama yine de minik bir eleştiri kondurayım dedim 🙂
Batıkan BAKSI / [email protected]
Yazıya başlarken şarkıların müzikleriyle yakından ilgilendiğimi söylesem de bu yazımda bir istisnadan bahsedeceğim. Yazının da başlığından göreceğiniz üzere bugün, hem müzikle hem de yazarlıkla ilgilenenler için çok büyük önem taşıyan bir isme değineceğim. Kendine has dünyasındaki çılgın ruhunun yanında, sözlerindeki derinliğiyle de kendisine hayran bırakan deha bir söz yazarına, yani Aysel Gürel’e!
Bazı isimler vardır, bir misyonu üstlenmek için dünyaya geldiğine inanırım. Bazı misyonların gerçekleştirilmesi için de gerçekten bir yeteneğe sahip olunması gerektiğine de. Çünkü bazı yetkinlikler çalışarak olmaz, o zaten insanın doğumundan itibaren onun omuzlarına yüklenmiştir ve açığa çıkacağı ilk ana kadar onun ağırlığıyla yaşanır. Tam da Aysel Gürel’de olduğu gibi.
En başından beri sanatçı ruhunu taşıyan Gürel, içindeki edebiyat aşkını da İstanbul Üniversitesi’nin Edebiyat Fakültesi’nde taçlandırmış, daha sonraları tiyatro ile haşır neşir olduğu dönemde Baha Boduroğlu’nun kendisinin şiirlerini keşfetmesiyle söz yazarlığı kimliğini de kazanmaya başlamıştı. Güzin ile Baha’nın 1973 yılında çıkardığı ‘Deli Balım’ adlı şarkının sözleriyle adını söz yazarlığında duyuran Aysel Gürel, Türkiye’nin popüler müziğini hiç olmadığı kadar değiştirmiş, “Aysel Gürel Ekolü”nü de peşinde getirmişti. Kendisinin yazdığı şarkılar özellikle 1990’ların pop müziğinde öylesine büyük patlamalar yaptı ki 90’ları başlatan çoğu şarkı da onun kaleminden çıktı. Üstelik müzik tarzları yalnızca pop müzikle sınırlı kalmadı, Anadolu Pop’tan rock müziğe kadar sayısız şarkıcı ve gruba da ilham oldu.
Aysel Gürel’in yazdığı şarkılar arasından seçim yapmak benim için o kadar zor oldu ki, sayısız şarkı arasından 9 tane şarkı sıralayabildim. Dilim döndüğünce şarkıların dönemlerine ve künyelerine göz atıp, Gürel’e bir saygı duruşunda bulunacağım. Ona yakışır çılgınlıkta bir müzik yolculuğuna hazırsanız, müzik tarihimizden 9 Aysel Gürel şarkısına hadi birlikte göz atalım!
1- Vurgun Yedim / AGU / MFÖ (2006)
MFÖ’nün 2006 yılında çıkardığı “AGU” albümünün 3. şarkısı olarak duyduğumuz ve grubun 2000’lere de sığdırdığı hitlerden biri olan ‘Vurgun Yedim’, Aysel Gürel’in imzasını taşıyor. MFÖ’nün son zamanlarda yaptığı en rock altyapılı şarkılarından da biri olan ‘Vurgun Yedim’, Gürel’in şarkılarında sürekli üzerine eğildiği vurgun temasını da en çok açığa çıkardığı şarkılardan biri. Fuat Güner’in de sesiyle farklı bir boyut kazanan şarkı, Gürel’in son yıllarında müziğimize kazandırdığı en özel çalışmalardan.
2- Abone / Abone / Yonca Evcimik (1991)
Aysel Gürel, iyi bir söz yazarı olmanın yanında çok da iyi bir trend avcısıydı. Hangi şarkı sözünün patlama yapacağını daha ilk satırından bilir, bir anda yükseltmek istediği kişilere uygun bir şarkı yazıp onları bir anda gündeme oturturdu. Yonca Evcimik’in de büyük bir yükselişe geçmesine sebep olan kült 90’lar şarkısı ‘Abone’, Aysel Gürel’in kaleminden çıkmıştı.
Şarkının bestecisi Garo Mafyan, müzik yazarı Yavuz Hakan Tok’un NTV için hazırladığı “Söz ve Müzik” programının Aysel Gürel bölümünde şarkının yazım sürecinde Aysel Gürel’in sadece sözlerin bestelenmesini istediğini ve bu şarkının piyasayı yıkacağını söylediğini anlatıyor. Nitekim şarkı bestelendikten sonra gerçekten de kısa bir sürede tozu dumana katmakla kalmadı, günümüze kadar ulaşıp, unutulmayan Türk pop şarkılarından biri haline de geldi. Şarkı o dönem öylesine tutuldu ki, gençlerin her köşe başında “Abone dansı” yapmasının yanı sıra 1991 genel seçimlerinde ANAP tarafından da “ANAP’lıyız ANAP’lı” şeklinde çevrilerek seçim şarkısı yapıldı.
3- Hadi Bakalım / Gülümse / Sezen Aksu (1991)
1990’lar denildiği vakit aklıma gelen ilk şarkı Sezen Aksu’nun ‘Hadi Bakalım’ şarkısıdır. Biliyorum ki yalnız da değilim. Çünkü şarkının introsuyla birlikte gözümde bir tüplü televizyon ekranındaki neredeyse her kanalda şarkı söyleyen bir Sezen Aksu canlanıyor. Peki bu şarkının başarılarından biri sizce neydi? Tabii ki Aysel Gürel’in trendleri harika bir şekilde takip eden duruşu ve dönemin ruhuna ayak uyduracak keskin sözleri! Onno Tunç’un yaptığı pek heybetli müziği, şarkıya sesleriyle eşlik eden ünlü isimleri de unutmamak gerek ayrıca. Aksu’nun pop müziği yerinden oynatan ve kuralları baştan yazan albümü “Gülümse”nin açılış şarkısı olan ‘Hadi Bakalım’, üzerinden 31 yıl da geçse duyduğumuz an bağıra çağıra eşlik ettiğimiz şarkılardan. Tıpkı yukarıda anlattığım ve ‘Abone’de olduğu gibi 1991 Genel Seçimleri’nde ANAP tarafından seçim şarkısı olarak da kullanılan ‘Hadi Bakalım’, popüler kültürü etkileyen en önemli şarkılardan biri.
4- Şov Yapma / Yine Yeni Yeniden / Nilüfer (1992)
Listenin ortasında benim en sevdiğim 90’lar şarkılarından biri var. Hatta bence yukarıda saydığım iki 90’lar şarkısının hemen yanına ekleyebileceğim kadar meydan okuyan bir şarkı Nilüfer’in ‘Şov Yapma’sı. Sanatçının 80’lerdeki fırtınasının ardından 90’lara hızlı bir başlangıç yaptığı “Yine Yeni Yeniden” albümünün açılışını yapan şarkı yine Aysel Gürel imzası taşıyor. Müziğini Onno Tunç’un yaptığı şarkı, “nereden çıktı bu süperler?” sorusuyla dönemin müzikal rekabetini kızıştıran bir de havaya sahip. Nilüfer’in 80’lerden sonra yeniden yükselişe geçtiği ve adeta meydan okuduğu şarkı, dönemin popüler müziğinin zenginleşmesinde büyük bir rol oynayan çalışmalardan.
5- Yusuf Taşkın / Ağır Roman / Ağla Sevdam (1997)
Aysel Gürel’in en sevdiğim özelliklerinden biri, yazdığı sözlerle karşı tarafı etkisi altına alabilmesi. Kelimeleri öyle incelikle seçerek kağıda aktarıyor ki duygunun aynı yoğunlukta hissedilmemesi mümkün değil. Onu böylesine usta bir kalem yapan da sözlerini kurşun gibi işletebilmesi zaten. Sıradaki şarkıya konu olan sözler de 1997 yılında Mustafa Altıoklar’ın çektiği başrollerini Okan Bayülgen, Müjde Ar, Mustafa Uğurlu’nun paylaştığı “Ağır Roman” filminin soundtrack’inden geliyor. Yusuf Taşkın’ın seslendirdiği ‘Ağla Sevdam’, sözlerini Aysel Gürel’in yazdığı müziğiniyse Attila Özdemiroğlu’nun yaptığı ve filmin karanlık havasını iliklerimize kadar işleten bir şarkı. Özellikle şarkının içinde duyduğumuz derin yaylılar ve bendir sesleri, beni filmin içine sokuyor ve Kolera Mahallesi’nin o puslu havasında karanlık bir yolculukta gibi hissettiriyor. Filmin çıktığı dönem Yusuf Taşkın’dan dinlediğimiz şarkıyı son olarak da Hayko Cepkin, 2016 yılında çıkardığı “Beni Büyüten Şarkılar vol.1” albümünde yeniden seslendirerek geniş kitlelerle yeniden buluşturmuştu.
6- Sevdanın Son Vuruşu / Adımı Kalbine Yaz / Tarkan (2010)
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki Tarkan’ın bizde kredisi sonsuz! 90’ların ilk yıllarından başlayıp günümüze kadar popülaritesini ve müzik dünyamızdaki ayrıksı yerini koruyan megastarımızın 2010’ların başlangıcında yaptığı bir albüm var ki Aysel Gürel’in aramızdan ayrılışının ardından bile ruhunun aramızda gezmesine sebep olmuştu. ‘Sevdanın Son Vuruşu’nun öyle bir hikayesi var ki her hatırladığımda tüylerimi diken diken ediyor: Aysel Gürel, 2008 yılında aramızdan ayrıldıktan sonra evinden binlerce sözün yazılı olduğu kağıt çıkarılır ve ev kiraya verilir. Evi kiralayan kişiyse Tarkan’ın bir arkadaşıdır. Kişi, evin kaloriferlerinden birinin arasında bir kağıt bulur ve Aysel Gürel’in el yazısıyla yazdığı sözlere rastlar. Hemen Tarkan’a haber verilir, Tarkan da Aysel Gürel’in kızı sanatçı Müjde Ar’ı arayarak şarkıyı söyleyebilmesi için izin ister. Şarkı böyle bir rastlantı sonucunda meydana gelir. Bana sorarsanız zaten bu şarkı tamamen Tarkan için yazılmış gibi bir şarkı. Kafamda herhangi bir şekilde başka bir ses ile canlanmayan ‘Sevdanın Son Vuruşu’, megastarımızın 2010’lara damga vuran en özel şarkılarından biri.
7- Hani Kimi Zaman / Turuncu / Sertab Erener (2001)
Sertab Erener şarkıları arasından da şarkı seçimi yapmak benim için çoğu zaman zor olmuştur. Herhangi bir şarkıdan bahsetsem diğerinin hatrı kalır gibi düşünürüm. Ancak söz konusu Aysel Gürel imzalı bir şarkıysa ilk sıramda ‘Hani Kimi Zaman’ gelir. Erener’in 2001 yılında milenyuma selam çaktığı dinamik albümü “Turuncu”nun 3. şarkısı olan ‘Hani Kimi Zaman’, Aysel Gürel’in keyifli sözlerinin Demir Demirkan dokunuşuyla tatlandığı harika bir 2000’ler şarkısı. Sertab Erener’in “underrated” kategorisindeki şarkılarından biri olan parça, aynı zamanda 90’lardaki pop müziğinin 2000’lerle birlikte nasıl bir değişim sürecine girdiğini de gözler önüne seriyor. Muhtemelen üstünden bir 20 yıl daha geçse, dinlemekten sıkılmayacağım şarkılardan olacak bir Aysel Gürel sözü olmaya aday.
8- Dünya Tatlısı / Dünya Tatlısı / Zerrin Özer (1988)
Liste bitmeye yaklaşırken, sırada Zerrin Özer’in uzun bir aranın ardından yeniden pop şarkılar söylemeye başladığı bir albüme adını veren özel bir şarkı var. Özer’in 9. stüdyo albümü olan ve Barış Manço, Fikret Şeneş, Kayahan, Özkan Turgay, Garo Mafyan gibi isimlerle çalıştığı ‘Dünya Tatlısı’, Aysel Gürel’in imzasını taşıyor. Bugün bile Zerrin Özer denildiği vakit akla gelen ilk şarkılardan biri olan ‘Dünya Tatlısı’, o dönem kendisine de altın plak kazandırmıştı.
9- Opera / Çetin Alp / (1983)
Listemin finaline geldiğimde ülkenin Eurovision tarihine değinmeden geçemezdim! Her ne kadar bugün Eurovision’a katılamasak da ben Eurovision hikayeleri anlatmayı pek seviyorum. Hele ki Aysel Gürel’in de bolca yer aldığı bir dönem varsa bu yazıya bir tane Eurovision şarkısı koymasam olmazdı. 70’lerin ortalarından itibaren yazdığı sözlerle adından bahsettiren Aysel Gürel, 1982 yılıyla birlikte Eurovision serüvenimizde de aktif rol oynamaya başlar. 1982 yılında Neco tarafından seslendirilen ‘Gramofon’ şarkısıyla Eurovision’a adımını atan Aysel Gürel, bir sonraki yıl yarışmaya 2 farklı söz ile katılır. Çetin Alp’in seslendirdiği ‘Opera’ ve Beş Yıl Önce On Yıl Sonra’nın seslendirdiği ‘Atlantis’ ile Eurovision’da boy gösteren Gürel, halk oylamasında ‘Opera’nın 1. olmasıyla Eurovision’un finalinde de adını duyurur. Yarışmayı 19. sırada tamamlayan şarkı, istenilen etkiyi yaratamasa da Türkiye’nin Eurovision hikayesinde yapılan ilginç denemelerden biri olmuştu.
Aysel Gürel, aramızdan ayrılalı 14 yıl oldu. Ama onun 50 yıla yakındır yazdığı sözler hayatımızın her noktasında dolanmaya devam ediyor. Okuduğum kadarıyla hâlâ gün yüzüne çıkmamış binlerce sözü olduğunu biliyorum, bu da gelecekte karşılaşacağımız yeni Aysel Gürel şarkıları konusunda beni çok heyecanlandırıyor. İyi ki bu topraklardan geçmiş ve duygularımıza eşlik eden; güldüren, ağlatan, coşku veren bir sürü söze imza atmış. Bana ve birçok yazara ilham olduğu için teşekkürlerimi edeyim, atladığım şarkılar için özrümü dileyip bir sonraki yazıda görüşene kadar şimdilik izin isteyeyim.