Sosyo-politik konulara değinen bir grup olarak tam zamanıydı diye düşünmüştüm halbuki 🙂
hatta şarkı geçenlerde Sol Parti tarafından seçim mitinglerde kullanılmaya başlandı.
Şarkı dönemin ruhuna çok uygun sözlere ve eleştiriye sahip.
ormanlarının içinde tamamen şebeke dışı yaşıyorum, Tolga’nın bir ayağı Moskova’da,
Bülent Sakarya’da çalışıyor, Atilla Roterdam’da. Aslına bakarsan fiziki olarak da
dağınık durumdayız. Whatsapp grubu olarak devam ediyoruz. Sürekli yeni şarkılar,
yeni planlar var ama benim İstanbul a gelmem gerekiyor.
çevremizdeki sorunları dile getirdi. 2000’lerin başında yaptığımız albümler için hep
konsept konular uzerine yoğunlaştık. “İnsan Neslinin Sonu” albümünü yaparken zaten
bügüne kadar olacakların hepsini tahmin ediyorduk. Sözlerimizde bahsettiğimiz konular
hala geçerli. O yüzden gündem politika olduğu için bir albüm yapmamızın pek de manası
yok gibi. Muhalif bir grup olduğumuz için her dönemin içinde karşı duruşta olacağımız
durumlar belirecektir.
piyasasında Rashit’ten etkilendiğini düşündüğünüz ekipler var mı?Gökhan: Sound olarak etkilenmeseler bile geçen yıllar içinde farklı janralarda müzik yapan sanatçılarla konuştuğumda pek çoğunun Rashit dinlediğine ve gerek şarkı sözleri gerekse tavır olarak bir yerde duruşuna karşı sempati beslediklerini çok duydum. Bu da onları daha özgürce müziklerini yapmaya itmiş olmalı ki, özellikle son 10 yılda yapılan müziklere baktığımızda bunu da görmekteyiz.
imza attık, sonrasında kurulan birçok grup için çok etkileyici olduğunu biliyorum.
Birçok grup zaman içinde bunu dile getirdi. Sevindirici bir durum bu bizim için.
sanatçıya prodüktörlük yaptığımdan genç bir kitleden her gün neredeyse geri dönüşler
alıyorum. 1 veya 2 Rashit albümünü A’dan Z’ye bilen 20 yaş ve altı gençler beni çok
şaşırtıyor 😉 Varolan Türk müzik sektörüne ve anlayışa karşıt bir müzik yapılabilmesi
icin faydamız olduysa mutlu olurum.
Rashit bunca yıllık (on & off) kariyerinin neresinde sizce? Ya da geriye dönüp
baktığınızda 2023 için ne düşünürdünüz ve bu düşüncenin neresindesiniz?
Oğuz: Kendi adıma hiç uzun süreli planlar yapmadım. 2023’te uzayda koloni kurarız diye düşünüyordum ama hala abdest kaçıran unsurları tartışıyoruz.
Tolga: Kariyerimizin eğlenceli bir noktasındayız, her yıl birkaç kez biraraya gelip
konser verebiliyoruz ve genç yaştan izleyicinin ilgisini görüyoruz. Bu mutluluk verici
bir durum. Yeni kuşaklara ulaşabilmek heyecanını yaşıyoruz. Bu sene grubun 30. yılı bu da ayrı bir mutluluk.
Gökhan: Geçen 30 yıla baktığımızda ciddi bir üretim yapan bir grubuz. 17-18 yaşlarımızda yaptığımız şarkıların çoğu hala biliniyor. Anaakım gruplardan olmadığımız için dönemsel ve planlı konserler yapmak daha doğru bir hareket gibi geliyor.
Orkun: Tamamen olgunluk dönemi. Herkes farklı hayatlarda şu anda ama genel olarak mutlu. Hepimiz uzun yıllar, evli gibi bu işi yaptık, yapıyoruz. Bir albüm daha yaparsak kanımca 20 sene sonra da dinlenebilecek bir albüm olmalı. Bizim belki de o anki
yaşadığımız en iyi versiyonumuzu yansıtmalı..
Dünyanın birçok yerinde punk’ın underground olmaktan çıkıp mainstream’e de yayıldığı oluyor. Türkiye’de hiçbir zaman böyle olmadı. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Tolga: Punk batıda bir evrim geçirdi ve bu evrimin sonunda mainstream olması kaçınılmazdı. Türkiye Ortadoğu’da bir ülke, 80’ler kültür yaşantısını askeri bir darbe böldü, 90’larda yeraltı punk hareketi buna rağmen çok kuvvetliydi, sonra bu 2000’ler boyunca devam etti. Rashit yeraltından mainstream’e uzanan bir müzikal yolculuk yaşadı. Sony’den çıkan albümü, ‘Teker Teker’ şarkısının videosunun MTV’de uzun dönem gösterilmesi ayrıca ülkemizde Rock’n Coke’u açan grup olması… Bugüne kadar Rock’n’Coke’a 3 kez katılan tek yerli grubuz. Geçen yıllar içinde sayısız konser ve festivalde Marilyn Manson, The Cure, Korn, The Offspring, The Pet Shop Boys, Dead Kennedys, The Cardigans, Simple Minds, Suede, Echo and The Bunnymen, Massive Attack, Pulp, David Byrne, Hanin Elias,
Glen Matlock (Sex Pistols), Juliette Lewis and The Licks, Gallon Drunk gibi gruplarla
sahne aldık. Bunlara rağmen unutulmamalı ki Türkiye’de punk müziğinin İstanbul, Ankara
ve İzmir haricinde ulaşabileceği alan çok dardır, bunun çeşitli nedenleri var dolayısıyla
böyle bir süreci yaşamış biri olarak kendi adıma belki de mevcut şartlarda Türkiye’de
olabilecek en büyük talihsizlik olarak Akp iktidarının ülkeyi yıllarca geriye götürmeyi başarması diyebilirim.
Orkun: Bence punk bir şekilde Türkiye’de -moda anlamında- mainstream oldu. AVM’ler böyle imajlı insanlarla dolu. İçi boş olsa da, görsel olarak var. Müzikal olarak varolamaması Türkiye’nin DNA’sındaki “acı hayat” hücrelerinden kurtulamaması. Genci de yaşlısı da acı yasamak istiyor. Türkiye’de punk’a, mantık olarak en yakin müzik protest müzik. O da Batı enstrümanlarını ve sound’larını barındırmadığı için yerel bir tad olarak hayatımızda. Ki sözler çoğu grup ve sanatçıda, yurt dışı örneklerinden daha sert ve derin. Hip-hop bu bağlamda daha punk bir tavır sahibi olabilirken orda da yogun acı ve sert olma kaygıları; estetik olarak punk’ın köşeleri net algısından uzaklaştırıyor.
Punk Riot Day’de bizleri neler bekliyor? Sürprizleriniz olacak mı?
Tolga: 20 seneden fazladır hiç çalmadığımız bazı efsaneleşmiş şarkıları o dönemki
kadrolarımızdan eski üyelerimizle Küçükçiflik Park sahnesinde yeniden yorumlayacağız.
Bir kez yaşanacak bir etkinlik olacağı kesin.
Orkun: Rashit best of!:) Genç bir kitleye çalma heyecanı!
Gökhan: İpek’e ve Dergy ekibine teşekkürler, Punk Riot Day’de görüşmek üzere.
Tolga: Bu keyifli röportaj için çok teşekkürler.
Orkun: Dijital müzik kanallarına, bloglarına daha çok destek vermeleri. Dergy’i seviyoruz!