Ana SayfaMüzikRiff Cohen: "Geleneksel bir aileden gelince, bazı şeyleri yaşamak daha zor oldu"

Riff Cohen: “Geleneksel bir aileden gelince, bazı şeyleri yaşamak daha zor oldu”

Önümüzdeki günlerde ülkemizi ziyaret edecek olan Riff Cohen ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. İlk olarak 5 Temmuz’da CSO Ada Ankara Ana Salon’da ardından 8 Temmuz’da 30. İstanbul Caz Festivali kapsamında İstanbul’da konser verecek olan Cohen röportajı sizlerle…

Ersin BABAOĞLU / ersinbabaoğ[email protected]

Şu an Tel Aviv’desin sanırım ama Paris’te yaşıyorsun değil mi? Bir müzisyen olarak Paris’te yaşamanın artı ve eksileri neler?

Evet, şu an Tel Aviv’deki evimdeyim. Çocuklarım olduğundan beri onları Tel Aviv’de yetiştirmeyi tercih ettim. Sanırım akdeniz havası ve sıcaklıklar yüzünden. Paris’te aileler çocuklarını karanlıkta okullara bırakıyorlar ve okuldan döndüklerinde yine hava karanlık. Bu çok üzücü bir yaşam tarzı. Zihniyet olarak da benim içimde tam bir Akdenizli var. Paris’te yaşarken bunu çok daha iyi anladım. O yüzden çocuklarımı da burada yetiştirmeye karar verdim.

Şu sıralar da oldukça sıcak olmalı orası..

Tabii, tüm haftasonu denizdeydik.

“İlişkide mutlu olmadığını gördüğünde, ve bu seni her açıdan aşağı çektiğinde, bununla ilgili bir şey yapmalısın.”

Geçtiğimiz sene 2 tekli yayınladın: ‘Bye Dubai’ ve ‘Pay4me’. Yaklaşmakta olan yeni albümle ilgili neler söyleyebilirsin?

Aslında boşandığımdan beri, yani yaklaşık 2.5 senedir bu albüm üzerinde çalışıyorum. 14 yıllık evliliğimi bitirdim. Aslında bu ilişkiyle birlikte büyümüşüm. Onun ayrı benim ayrı bir kariyerim vardı. Ayrılık benim için hayatımda dev bir değişim oldu. Çünkü geleneksel bir ailede büyüdüm ve boşanmalar bizim ailede hiç yaşanmaz. Neredeyse aileme söylememeyi bile düşündüm. Ayrılmak tamamen benim kararımdı ve müdahale etmelerini istemedim. Bunu yapmak benim için zaten yeterince karmaşık ve zor bir seçimdi. Boşandıktan sonra, yeni hayatımı en baştan öğrenmek zorunda kaldım. Doğum günleri nasıl kutlanır, tatillere nasıl çıkılır, neler oluyor, ne yapıyorum… Tek bildiğim şarkı yazmaktı ve ayrılık hakkında 20 tane şarkı yazdım. Ayrılık konusu zaten evrensel. Hem erkekler hem de kadınların yaşadığı bir gerçek. Diyebilirim ki “oriental” bir kadının bakış açısıyla bu şarkıları yazdım. Mesela şu an kolumda altın bir bilezik var. Evlilik töreninden önce “Henna”da (kına) kadınlara bu bilezik takılır. Bu bana büyük büyük annemden kalma. Şunu da belirteyim; evlilikle ilgili bir problemim yok, genel olarak aşk ve evliliği destekliyorum. Fakat ilişkide mutlu olmadığını gördüğünde, ve bu seni her açıdan aşağı çektiğinde, bununla ilgili bir şey yapmalısın. Mutlaka boşanmakla sonuçlanmak zorunda değil, fakat benim durumumda bazı şeyleri düzeltmek mümkün olmadı. Geleneksel bir aileden gelince de, bazı şeyleri yaşamak daha zor oldu. Sanırım yeni jenerasyon kendini sevmeyi daha çok biliyor. Bunun egoyla da ilgisi yok, tamamen kendini anlamak ve sevmekle alakalı bir şey. Tüm bu şarkılar, aslında bu hikayeyi anlatıyor. Albümde 8 şarkı olacak. Arap, Türk, İran, Kuzey Afrika, Endülüs, Yunan ve Mısır ezgileri olacak.

Üzücü bir ayrılık hikayesinden ziyade, onurlu ve neşeli bir kendini bulma hikayesi dinleyeceğiz gibi duruyor.

Bence de çok neşeli. Mesela ilk şarkı “farkına varmakla” ilgili. Bahsettiğim hikayedeki yolculuğumun başlangıcı. İkinci şarkı “kalp çarpıntısı” ile ilgili. Bu ayrılıktan sonra gerçekten çok üzülmüştüm. Uzun zamandır bildiğim bir hayattan vazgeçip, bilinmeze doğru yol alıyordum. Kalbimde koca bir delik vardı. O boşluk her zaman benimle kalacak ve hiç kimse orayı dolduramayacak. Bir sonraki şarkı “arkadaşlık”la alakalı. Arkadaşlık konusunda çok fazla şarkı yapılmıyor nedense. Her şeyi konuşabildiğim bir kız arkadaşımla ilgili bu şarkı. Arkadaşlar bazen aileden çok daha yakın olabiliyor. Şarkılar bu şekilde devam ediyor, birer tane Arapça ve İbranice şarkı var, ve son şarkı da pay4me.

‘Pay4me’nin hikayesinden bahsetmek ister misin? 

‘Pay4me’ aslında sevgililerimizle çıktığımız randevular (date) hakkında. Date’lerle ilgili o kadar ilginç “kurallar” keşfettim ki. “Bu sefer ben ödersem, bir dahaki sefere sen öde”, “yarı yarıya ödersek bir dahaki sefere sen ödersin”. Bunlar hakkında hiçbir şey bilmiyordum, sadece çok sık dışarı çıkan arkadaşlarım sürekli bana “şunları şunları yapma, bunları böyle yap” gibi tavsiyeler verirdi. Ben de ilk randevu hakkında çok esprili bir şarkı yazdım ve partnerime ‘pay4me’ dedim. 

“İbranice söylediğimde bile, biliyorum ki bir çok insan şarkının anlamını hissediyor.”

15 Haziran’da Londra’da Meltdown Festival’de sahne alacaksın. Farklı ülkelere seyahat etmek ve müziğini yeni insanlarla paylaşmak nasıl bir his?

Bu benim için her zaman inanılmaz bir deneyim. Çünkü çok kişisel bir şeyin, evrensel bir kabul gördüğünü görmek inanılmaz. İbranice söylediğimde bile, biliyorum ki birçok insan şarkının anlamını hissediyor. Dünyanın diğer ucundaki birinin benim şarkılarımı dinlediğini ve hissettiklerimi anladığını bilmek harika bir şey. Kelimelerle anlatmak çok zor, tüm dünyaya yayılan sihir gibi bir şey bu. 

riffcohen

Bence hem ritim hem de sözlerle alakalı bir durum. Çok kendine has bir vokal tarzın var ve bu da müziğini çekici hale getiriyor. 

Çok teşekkür ederim.

8 Temmuz’da İstanbul Caz Festivali için bir kez daha İstanbul’da olacaksın. Efsane caz müzisyeni Okay Temiz’le “the ritual” adında özel bir performansınız olacak. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?

Türkiye’de çalıştığım harika bir menajerim var: Ozan Korkmaz. Bu proje onun aklına geldi. Okay Temiz kısa süre önce burada, Tel Aviv’deydi. Çok popüler bir mekanda konseri vardı. Onu burada çok iyi tanıyor ve işlerini takdir ediyoruz. Bu nedenle tabii ki fikir beni çok heyecanlandırdı. Bu kadar büyük bir müzisyenle ortak bir projede yer almak benim için onurdur.

Daha önce bir çok defa Türkiye’de bulundun. İzmir ve İstanbul’da konserler verdin. Bu konserlerle ilgili, unutamadığın bir şey var mı?

Türkiye’deki müzikseverlerle buluşmak benim için her zaman mutluluk verici. Konserlerimde her kesimden insanı görmek mükemmel bir şey. Ülkenizde bu anlamda inanılmaz bir hoşgörü var, bu büyük bir zenginlik ve beni çok etkiliyor. Konserlerimde genç, yaşlı, kadın, erkek, dindar, modern, çok çeşitli insanı bir arada eğlenirken görüyorum. Bunu gördüğümde Türkiye’de insanların birbirini ne kadar tolere ettiğini anlıyorum. Avrupa’nın birçok yerinde böyle bir manzara göremezsiniz. Herkes son derece kamplara ayrılmış durumdadır. Orada yaşarken bunun ne kadar farkına varıyorsunuz bilmiyorum ama bence bu müthiş bir birlikte yaşama ruhu. 

“Yapay zekanın kendine özgü bir karakteri yok”

Bildiğin gibi AI son zamanların en popüler konusu ve müzik endüstrisinde de önemli bir yer bulmaya başladı. Hatta ChatGPT’nin yazdığı “Nick Cave tarzı şarkı”ya, sanatçının kendisi “saçmalık” yorumunu yapmıştı. Sence yapay zeka müzik dünyasında ne kadar söz sahibi olacak?

Bu konuda bir makale okudum, bence korkunç bir durum. Yapay zekanın kendine özgü bir karakteri yok, yani yarattığı her şey insanların halihazırda yarattığı şeylerin birer yansıması sadece. Kötü bir “kes yapıştır” ya da ayna etkisi gibi. Bence müzik, insanın en derininden gelen özel bir yetenekle ortaya çıkıyor ve bunu herhangi bir yapay zekadan beklemek imkansız.

Peki, ben de ChatGPT’ye senin için bir soru hazırlamasını istedim ve sıradaki soru yapay zeka tarafından senin için üretildi:

“Balkan Beat Box ve Ibrahim Maalouf da dahil olmak üzere diğer müzisyenlerle çeşitli işbirliklerine dahil oldunuz. Bu işbirlikleri nasıl ortaya çıkıyor ve diğer sanatçılarla çalışmanın en çok nesinden keyif alıyorsunuz?”

Yapay zekadan olduğu belli oluyor, çok sıkıcı bir soru! Evet, çok güzel düetlere imza attık. Özellikle beni yeni keşiflere zorlayacak, bana yeni ufuklar katacak isimlerle bir araya gelmeyi seviyorum. 

Yakın gelecek için planların neler?

İlk hedefim tabii ki yeni albümü çıkarmak. Ve sonrasında yapabileceğim kadar fazla konser yapmak istiyorum. Turneye çocuklarımı da götürmeyi hayal ediyorum, böylece geri dönmek zorunda kalmadan daha uzun süre yollarda olabilirim. Albümden önce birkaç tane daha tekli yayınlayabilirim. İlerde sadece piyano ile yapacağım kayıtlardan oluşacak bir albüm hayalim var. Öyle ki söz bile olmayabilir. Evde çaldığım en samimi, hassas ve duygusal şarkılardan oluşan, duru bir albüm. Piyano çalarken, melodiler içimden harika bir şekilde akıyor ve bu şarkıları bir gün mutlaka insanlarla paylaşmak istiyorum. 

Son sorum, eğlenceli bir oyun aslında. Sayacağım kelimeleri duyduğunda, aklına ilk gelen kelimeyi söylemeni istiyorum. Anlaştık mı?

Tamamdır.

Müzik: Aşk

Renk: Sarı

Evlilik: Güzel

Hayvan: Fil

Aşk: Müzik

Zaman ayırdığın için çok teşekkürler. İstanbul’daki konserini heyecanla bekliyoruz, son olarak eklemek istediğin bir şey varsa alalım.

Ne zaman Türkiye’ye gelsem çok mutlu oluyorum, orası evim gibi. Hepinizi çok seviyorum. Görüşmek üzere.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR