“Kurtar Beni” ve “Issız İstasyon”la yıllar sonra yeniden karşımıza çıkan Roket’i Dergy sayfalarında ağırladık.
Sebla KOÇAN / [email protected]
2007 yılında temelleri atılmış ve dönemin ünlü müzik etkinliği Roxy Müzik Günleri’nden ödülle dönmüş, genç bir ekipti Roket. Yıllar içinde hayat onları farklı yerlere savurdu. Ama günün birinde, birlikte müzik yapmak için yeniden bir heyecan hissettiler ve yeniden bir araya gelme kararı aldılar. Elbette 2010’ların müzik sahnesiyle bugün arasında epey değişiklikler oldu. Eski rock barlar, büyük festivaller, müzik dergileri, müzik kanalları artık yok. Ama bu, müziğe olan tutkumuzun değiştiği anlamına gelmiyor. Roket de böyle düşünüyor, hatta “Biz en ilkel çağlardan beri, en azından bir ateşin etrafında toplanıp müzik yapmış, dans etmiş insanoğluna ve bağışıklık sistemine güveniyoruz” diyorlar. Mario Çıkman, Gökhan Çevir ve Can Tuvuo’dan oluşan Roket, yakın zamanda yayınladıkları “Kurtar Beni” ve “Issız İstasyon” gibi şarkılarının devam edeceğini de müjdeliyor.
Uzun bir zaman sonra yeniden bir aradasınız. Yeni şarkılarınız “Kurtar Beni” ve “Issız İstasyon” yayınlandı. Cebinizde başka şarkılar da var mı, 2022 için planlarınız neler?
Tekrar bir araya gelmek ve yeniden böyle bir maceraya düşmek hep aklımızın bir köşesinde bizi hayata bağlayan bir hayaldi. Gökhan Çevir’e demoları attığım ilk andan itibaren yaptığımız uzun bir telefon görüşmesinde tüm o hayaller ve özlem yeniden gün yüzüne çıktı. Kısa bir süre sonra ani bir kararla Türkiye’ye geldim, Gökhan ve Can Tuvuo ile buluşmalarımızda Roket için toplamda 7 şarkı kaydettik. 2022’nin ilk yayınlanacak şarkıları T.S.S ve Çiçek için biz Johanna Grobe ile klipleri üzerinde çalışırken, M.Uğur Memiş ve Selim Sayari ise mix ve master uygulamalarıyla uğraştı. Bu iki şarkının davullarında bize Pilli Bebek’in eski davulcusu Gürcan Konanç eşlik etti. Sal Kendini ve Kolay Değil için öncelikle bu projelerin bitmesini bekliyoruz.
Sözlerini Cem Adrian’ın yazdığı “Aşka Dur Denilmez Ki” için de yeni bir versiyonumuz var. Bu şarkıyla ilgili şu an henüz hiçbir görüşme yapmadığımız için yayın tarihi ile ilgili kesin bir şey söyleyemiyorum. Roket YouTube kanalında, akustik canlı performanslar, restore edilmiş eski Roket videoları, kayıt döneminden ve klip çekimlerinden kamera arkası görüntüler gibi içeriklerle daha aktif olmayı planlıyoruz.
“Kafamın içinde kontenjanı aştık/ Bu sefer kayışı fena kopardık” “Issız İstasyon”da içine kapanık karakterimiz kendi kafasının içini ıssız bir tren istasyonu olarak tasvir ediyor. Ve bir döngüye takılı kalıyor, hep aynı istasyonda, kendinden birkaç tanesi kendinin peşinde, sıkışmış vaziyetlerde. Var mı sizce bir çıkış noktası kısılı kalınca bu kapalı döngülerde?
Kafamızın içinden can çıkıncaya çıkmamızın imkânı yok. Dünyanın neresine gidersek gidelim, kitap okurken, biriyle konuşurken, yemek yerken, tuvaletteyken dahi her daim o istasyondayız. Hayallerimiz, dileklerimiz, korkularımız, ertelediklerimiz, pişmanlıklarımız, bahanelerimiz, her an tüm avazıyla bize bağırırken; dış dünyada da yaşadığımız dönemin kabul görmüş kurallarına, kurumlarına uyum sağlamaya, tüm bunlara rağmen dengede durmaya çalışıyoruz.
Hayat aynı bir rüya gibi; herkesin kafasında yaşanan eşsiz bir deneyim, bir halüsinasyon. Biz kocaman evrenin minnacık güneş sisteminde mavi bir gezegenin üstünde yaşayan, endişeli canlılarız. Bu ölçekten baktığım zaman geriye çok da önemli bir şey kalmıyor.
Dünyaya geldiğimiz andan beri maruz kaldığımız her öğüt, korku, toplumsal baskı istemesek bile kişiliğimizi belirliyor. Bundan kurtulmak için kaç yaşında olursak olalım buna bir dur deyip; tüm bildiğimizi sandığımız şeyi resetlemek ve bakış açımızı, inandıklarımızı, önemsediklerimizi değiştirerek, döngülerimizi en çekilebilir şekilde kendimize uygun bir şekilde yeniden tasarlamak gerekiyor.
Roket’e ve şarkılarına bakınca, “Aa ben bu ekibi hatırlıyorum, ama nereden?” diyecek okurlarımız için soralım: Roket ne zaman kuruldu, ilk olarak neler yaptınız?
2007 yılında öncelikle, cayır cayır çalıp, şarkılar yazıp söyleyip, konserler yapıp çok eğlenmek üzerine Roket projesi diye bir hayal kurduk. Kendi genç odalarımıza bir ses kartı alıp dönemin ev stüdyosunu kurduktan sonra kendi bestelerimizi yapmaya ve kaydetmeye başladık. Yaptığımız ev kayıtlarını dönemin sosyal ve müzik mecrası Myspace üzerinden de yayınlıyorduk. Bu sayede konserlere de çok geçmeden başladık. Cem Adrian ile de İzmir Bornova’da onun ön grubu olarak çaldık ve o konser “Aşk’a Dur Denilmez Ki” şarkısını yapmamıza vesile oldu. İlk şarkılarımızdan “Kurtar Beni” ve “T.S.S” yaş ortalaması 19 olan grubumuzu, 13. Roxy Müzik Günleri’ne götürdü. Roxy Club’da gösterdiğimiz performansla da Billboard Özel Ödülü’ne layık görüldük. Tüm bunlar sayesinde birçok festival ve konserde sahne alma fırsatı bulduk. Mehmet Turgut’un çektiği fotoğraflarla beraber “Roket albümü geliyor” haberleri, dönemin müzik dergilerinde boy gösteriyordu. Fakat biz stüdyo kaydı alabilecek kadar sabırlı ve olgun olmayı beceremedik.
Ayrı olduğunuz dönemde grup dağılmış mıydı, yoksa bir mola mı verdiniz? Bu dönemde neler yaptınız? Neden tekrar bir araya gelmeye karar verdiniz?
Ayrılık bir yaprak dökümü gibi oldu diyebilirim. Önce davulcumuz Demir A. Hastürk duygusal sebeplerden dolayı gruptan ayrılmaya karar verdi. Kalıcı bir davulcu bulmak konusunda yaşadığımız sorunlar biraz uzun sürünce Gökhan İstanbul’a kendi yolunu bulmaya gitti ve Bazuka’da çalmaya başladı. Kutay Eroktay ile bir süre gitarda Raşit Köşlü, davulda Yasin B. Düz ve Turntable’da Fevzi Özsoy ile devam etmeye çalışsak da bu grubu da bir arada tutamadık. Kutay’ın da 2010 yılında müzik konusundaki ümidini kaybetmesi yeni bir yol arayışı beni yalnız bıraktı.
2011 yılında yeniden Roket için Yasemin Temur(Piano), Gökhan Ünsal(Gitar), Özgür Bakkaloğlu (Bass+Davul) ile beraber kayıtlara başladık fakat bu girişimde de tek bir şarkı kaydedebildik, maalesef devamı gelmedi. Daha sonra ben de maddi ve manevi birçok sebepten dolayı bu hayali uzun bir süreliğine rafa kaldırmak durumunda kaldım.
2012 yazında taşındığım Fethiye’de Arda Karaca(Davul), Caner Babaoğlu(Gitar) ve Ozan Hepkoparır(Bass) ile birlikte “Mario and The Super Band” ismiyle bir entertainment grubu kurduk. Tarz gözetmeden yaklaşık 2 yıl boyunca Fethiye, Ölüdeniz, Göcek, Köyceğiz gibi turistik yerlerde ve Isparta’da bar, beach club, restoran ve otellerde sahne aldık. Adeta hiç bitmeyen bir partiye katılmış gibi, uyuyup uyanıp sürekli elde bir kadeh sahnelerde olmanın çok büyük bir psikolojik ve fizyolojik deformasyonu oluyor. 2014 ekim ayında bu tempoyu kaldıramayan bünyem iflas etti.
2016 Aralık ayına kadar süren toparlanma ve farkındalık dönemlerinden sonra, kendimi tesadüfen Kamboçya’da buldum ve çalışmalarımı kaydedebilecek kadar bir stüdyo kurdum. İlk aklıma gelen ve kolayca kaydedebileceğimi düşündüğüm şarkı “Kurtar Beni” oldu. Yeniden başlayan kayıt serüveniyle gittiğim her yere taşınabilir stüdyomu kurdum.
2019’da Almanya’da kaydettiğim demoları toparlayıp Gökhan’a ulaştım. Şarkıları dinler dinlemez yine hayallere düştük…
Ghetto International Prodüksiyon da size ait bir oluşum değil mi, onu da biraz anlatabilir misiniz bize?
Ghetto International, 2017 yılında Kamboçya’da temelleri atılan Johanna ile birlikte kurduğumuz, dünya’nın çeşitli lokasyonlarından müzik, performans ve belgesel içerikleri üretmeyi hedeflediğimiz bir oluşum.
Biz sabit yaşamayı sevmediğimiz için, bize hem yol yaptıracak hem de dünyanın her yerinde sanatın, sahnenin yanında olacak bir hayat arayışındaydık. Bunun üzerine hayal kurmaya başladık ve video yapmak konusunda kendimizi geliştirirsek bunun mümkün olabileceğini düşündük. O yıllarda kendimize bir müfredat hazırladık ve çalışmaya başladık. Cep telefonu, ödünç kameralar ile başlayan bu macera bir prodüksiyon şirketi olma yolunda büyüdü.
Roket’in videoları dışında Türkiye’den “Ozan Günendi – Biliyorum” ve “AKS – Kalmamış hiçbir şey” Almanya’dan “The Rude Reminders – Strictly Roots” kliplerini hazırladık. 2022’nin ilk aylarında çekimlerini Almanya’da tamamladığımız bir Rap bir de Dub-Reggae şarkının videolarını yayınlayacağız. Türkiye’den de önümüzdeki yıl klip çekimleri için bizimle görüşen isimler var.
Her proje bize yeni şeyler öğretiyor ve hedeflerimize ulaştıkça yeni hayaller kuruyoruz. Şu an için en çok arzuladığımız şeylerden biri ekibimizi ve ekipmanımızı genişletip, yeni teknolojilerle film yapmayı öğrenmek ve deneyimlemek.
Roket’in ilk oluştuğu dönem olan 2007-2011 dönemi müzikte farklı bir dönemdi. Rock müziğin yükselişte olduğu, festivallerin ve canlı müziğin altın çağıydı. Şimdi ise bambaşka bir müzik dünyası var. Nasıl değerlendiriyorsunuz müzikteki bu değişimi?
Öyle bir dönem ki; Tool İstanbul’da Arena’da konser veriyor, Haggard İzmir’e geliyor. Kamp alanlarında, kampüslerde rock festivalleri düzenleniyor. Emeklilerin takıldığı küçük yazlık beldelerinde bile, sahnesi olan, kötü ses sistemli küçük rock barlar vardı. O günlere özlemle bakmamak elde değil. Konser ve festivallerin Türkiye’deki değişimini tetikleyen politik ve ekonomik krizlerden dolayı eğlence sektörü çok büyük yara aldı. Bunun yanında son iki yıldır yaşadığımız global epidemik kaos bunun tuzu biberi oldu. Biz en ilkel çağlardan beri, en azından bir ateşin etrafında toplanıp müzik yapmış, dans etmiş insanoğluna ve bağışıklık sistemine güveniyoruz. Müzikteki değişim içinse diyebilecek bir şey yok gibi. O zaman da sevdiğimiz müziği dinliyorduk, canlı dinleyemesek de şimdi de sevdiğimiz müziği dinliyoruz.
Roket’in dışında neler yapıyorsunuz? Solo olarak müzik çalışmalarınız, müzik dışında da işleriniz var mı?
Gökhan Çevir: Hasan Zando ile beraber Türkçe indie synth pop yaptığımız “Kalmamış hiçbir şey” isimli bir single ve klip yayınladık. Ayrıca İzmir Erturgut Sanat Merkezinde genç arkadaşlara gitar öğretiyorum.
Can Tuvuo: Benim kendi adımla şarkılarımı yayınladığım bir projem var. Bu zamana kadar rock tarzında yayınlamış olduğum Uçurtmam (2019) ve Tövbebozan (2020) dışında da Dünya Kanatlarında diye yeni bir single yayınlamaya hazırlanıyorum. Bunun dışında Müzik öğretmenliği yapıyorum.
Mario Çıkman: Beni çok heyecanlandıran elektronik ve rock müziği, Anadolu sound’u ile harmanladığım “Mario Doreno” isimli bir proje için hazırlanıyorum. Ghetto International projelerinden başka bir şeye pek vakit kalmıyor.
Roket’in yeni şarkılarıyla birlikte konser verme planları da olacak mı? Yani, yakın zaman içinde belli olmuş konser duraklarınız var mı?
Öncelikli planımız bu şarkıları yayınlamak. Devamında da Nisan Mayıs aylarında konserlere başlarız gibi bir düşünce vardı ama bahsettiğimiz politik, ekonomik ve epidemik koşullardan dolayı şu an için kesin bir şey söylemek imkansızlaşıyor. Bunları zaman gösterecek sanırım.
KISA KISA
Mario Çıkman
● En son izlediğimde beni çok etkileyen film “Captain Fantastic” özellikle de “Noam Chomsky’nin doğum gününü kutladıkları sahne.”
● Eğer burada olmasaydım yaşamak isteyeceğim ülke Portekiz olurdu.
● Sahnede izlediğim anda beni de müzik yapmaya iten, hayranlık duyduğum o müzisyen Deniz Yılmaz (Kurban)
● Son zamanlarda Eskimo Callboy dinlemeden duramıyorum.
● Müzik dışındaki en büyük tutkum grafik.
Gökhan Çevir (Gitar)
● En son izlediğimde beni çok etkileyen film “Bohemian Rhapsody” özellikle de “Annesinin televizyon başında Wembley konserini izlediği sahne.”
● Eğer burada olmasaydım yaşamak isteyeceğim ülke İskandinav ülkelerinden biri olurdu.
● Sahnede izlediğim anda beni de müzik yapmaya iten, hayranlık duyduğum grup Enter Shikari
● Son zamanlarda The Smiths ve Morrisey dinlemeden duramıyorum.
● Müzik dışındaki en büyük tutkum spor, kamp, yürüyüş ve içki içmek.
Can Tuvuo (Bass)
● En son izlediğimde beni çok etkileyen film “Green Book”
● Eğer burada olmasaydım yaşamak isteyeceğim ülke İngiltere olurdu.
● Beni müzik yapmaya iten, hayranlık duyduğum o grup Pink Floyd
● Son zamanlarda Müslüm Gürses – Sevda Yüklü Kervanlar dinlemeden duramıyorum.
● Müzik dışında büyük bi tutkum yok.