Kadebostany’nin sesi olarak tanıyıp sevdiğimiz, bugüne kadar Türkiye’de çok kez misafir ettiğimiz Saint Stacy, pandemiyle birlikte odağını solo kariyerine çevirmişti. Bu doğrultuda yeni şarkılarını duymayı merakla bekliyorduk ve 13 Kasım günü ilk EP’si olan “Feel Like Myself”i bizlerle buluşturdu. Ancak asıl müjde bu EP ile yetinmek zorunda kalmayacağımız. Mart 2025’te ilk albümünü yayınlayacağını ve albümün neredeyse tamamlandığını sohbetimiz esnasında söyleyen Saint Stacy’i, solo kariyerindeki ilk Türkiye konseri içinde baharda izleyecek gibiyiz. Net tarih alamadık ama muhtemelen yakında netleşir. Röportajı okurken bir yandan EP’yi dinlemenizi öneririz. Afiyet olsun.
Ant Arın ŞERMET
Kadebostany ile oldukça başarılı bir kariyer inşa ettin. Müziğinizle, hayranlarınız kadar birçok müzisyeni de etkilemeyi başardınız. Şimdiyse solo kariyerinin ilk adımını atmak için doğru zamanın geldiğini düşündün. Kadebostany sonrasında Saint Stacy olarak da bir şeyler üretme motivasyonunun çıkış noktasını anlatır mısın?
Solo kariyere geçme kararını vermek büyük bir adımdı. Kolay olduğunu da söyleyemem. Bu süreç benim için hem profesyonel hem de kişisel anlamda büyüme süreci oldu. Açıkçası bir risk taşıdığının da farkındayım. Ama bu beni harekete geçiren şeylerden biri. Kadebostany ile turneye çıkmak inanılmaz bir maceraydı, ancak şimdi tamamen yeni bir şey olan solo projemle başka bir maceraya adım atıyorum. Bu çok zorlayıcı, ama işte… İnsan zorlanmaktan keyif alıyor. Benim motivasyonum da bu.
“Feel Like Myself” adı, senin solo kariyerindeki ilk materyal olmasıyla birleşince, aklımda bir nevi kendi kendine olmayı keşfetme isteğini çağrıştırdı. EP’nin hazırlık ve üretim sürecinin yanı sıra senin için anlamını da sorabilir miyim?
Bu EP gerçekten kendini keşfetmekle ilgili; gücümü yeni yeni keşfetmek ve son birkaç yılda öğrendiğim her şeyi kullanmakla alakalı. Bu EP’yi çıkarmadan önce, hangi sanatsal yönü tercih etmek istediğimi bulmak için çok fazla arayış içindeydim. Bu kararın samimi hissettirmesi benim için önemliydi. Yazım ve prodüksiyon sürecine gelince, her şeyi önce akustik olarak, sadece sesim ve gitarımla bestelerim. Özel bir şey bulduğumu hissettiğimde, sözlerimi ve bestemi geliştiririm ve hazır olduğumda prodüksiyon sürecine başlarım. Sonrasında da yayınlanmaya hazır bir hale gelir.
Bir yandan ilk EP’ni yayınlamanla birlikte bir sonraki adımını da merak ediyorum. Yanlış bilmiyorsam Mart 2025’te ilk albümünü de dinleme şansına erişeceğiz. İlk albümüne dair bizimle paylaşabileceğin bir şeyler var mı?
Evet, albüm Mart 2025’te çıkacak ve şu anda farklı prodüksiyon türlerini, tarzları ve tınıları keşfetmeye devam ediyorum. Çok geniş bir şarkı arşivim var ve bu albümde hangilerini paylaşmak istediğime hâlâ net bir karar verebilmiş değilim. Ayrıca gelecek yılki turnem için hazırlık yapıyorum ve canlı performanslarım için özel olarak yazılmış şarkılar da var. Her günümü, bir önceki günden daha verimli ve ilerlemiş geçirmeye özen gösteriyorum. Gerçekten heyecan verici bir dönem!
Müzisyen kimliğinin yanı sıra başarılı bir girişimin de var. LA PEAU DE PECHE’in senin hayatındaki yerini anlatır mısın? Çünkü üretim kavramı senin için sadece müzikle kısıtlı değil gibi anlıyorum. Bir nevi hayatı algılama şeklin sanki.
La Peau de Peche’i uzun seyahatler sırasında rutinden kaçmak için yarattım. Kadebostany ile turneye çıktığım dönemlerde bu projeye başladım. Uçuşlar arasında saatler geçirirken, tasarımlar yapmaya, aklımdakileri çizmeye başladım ve bu bir alışkanlık haline geldi. Hem de iyi bir alışkanlık! Hâlâ La Peau de Peche hayatımda aynı yeri tutuyor. Tasarım yapmak benim için hem kaçış hem de enerji toplama yolu; adeta yaratıcılığım için bir yakıt gibi. Zihnimi berraklaştırmama yardımcı oluyor ve müzik prodüksiyonuna ya da başka bir işe geri döndüğümde kendimi yenilenmiş ve yeniden yaratmaya hazır hissediyorum.
2025’e az bir zaman kaldı. İstanbul’a önceden gelmişliğin de var. Ancak, seni solo kariyerinle İstanbul’da görecek miyiz sence 2025’te?
Tabii ki, gelecek yıl İstanbul’da konser vereceğim! Şu anda bu, 2025 baharı için planlanıyor. Sadece İstanbul’da değil, genel olarak Türkiye’de turneye çıkmayı her zaman çok sevdim ve solo projemle geri dönmek beni gerçekten mutlu ediyor. Herkesi orada görmek ve yeni şarkılarımı, yeni sahnemle birleştirerek sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyorum!