Caz müziğin başarılı isimlerinden Şenay Lambaoğlu ile pandemi döneminde yayınladığı “Müzik İyileştirir” single’ı hakkında konuştuk.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Almanya’nın Kiel şehrinde doğan ve bugüne kadar hem yurtiçinde hem de yurt dışında müzik üzerine çalışmalar yapan Şenay Lambaoğlu, salgın döneminde yayınladığı “Müzik İyileştirir” single’ı ile dikkatleri çekti. Alternatif ve caz müziğinin harmanlanmasından oluşan şarkıları için Lambaoğlu, “Bu tanım yani caz ruhu; korumaya, çoğaltmaya, renklendirmeye ve kendimce bir müzikal dil oluşturmak için kullandığım bir rehber” diyor. Şenay Lambaoğlu’na merak ettiklerimizi sorduk.
“Müzik iyileştirir” bizim pek çok müzisyen ve müzik yazarının dönem dönem yaptıkları işlerde kullandıklarını gördüğümüz, ünlü bir slogan… Peki siz nasıl iyileştiniz müzikle, zor dönemlerde ne yapmak iyi geldi size?
“Müzik İyileştirir” bir TV programında ana haber bülteninin içinde yer alan bir köşe olarak ortaya çıktı aslında. Erhan Ertürk, pandemi döneminde her akşam bir canlı yayın konuğu ağırlıyordu. Ben de o süreçte dışardan biraz destek veriyordum içerik bakımından.Günlerin gecelere karıştığı bir zamanda güne bir amaçla başlamak, müzisyenlerle temasta olmak ve bir şeylere tutunmak bana iyi geldi. Tekrar gitar çalmaya başladım ve yeni besteler ortaya çıktı. “Müzik İyileştirir” bu dönemde benim kurtarıcım oldu.
“Müzik İyileştirir”de Hakan Kurşun’la birlikte çalıştınız. Nasıl bir deneyimdi?
Hakan Kurşun son zamanlarda yakından tanımaktan ve birlikte çalışmaktan çok mutlu olduğum bir isim. Çok benzer yaklaşımlar içindeyiz yaptığımız işe karşı. Sanırım tuttu enerjimiz. Müzikal sınırlarımı esnetecek kadar güvendiğim ve görüşlerine büyük saygı duyduğum bir müzik insanı olarak görüyorum Hakan Kurşun’u.
Alternatif pop ve caz arasında bir yerlerde tanımlanabilir, şarkılarınız. Yine de ne yaparsanız yapın, caz ruhu galip geliyor diyebilir miyiz albümleriniz için?
Elbette diyebiliriz ve iyi ki de demeliyiz. Bu tanım yani caz ruhu; korumaya, çoğaltmaya, renklendirmeye ve kendimce bir müzikal dil oluşturmak için kullandığım bir rehber.
Bugüne kadar pek çok usta müzisyenle çalıştınız. Yollarınız genç yeteneklerle de kesişti. Peki sizin için çok anlamlı olan, “Ondan çok şey öğrendim” dediğiniz kişi kimdi aralarında?
Selçuk Sun, Nilüfer Verdi, Emin Fındıkoğlu, Neşet Ruacan ve Rendy Esen aklıma gelen ilk isimler.
Uzun yıllardır sahnelerdesiniz. En unutamadığınız sahne anınızı bize anlatır mısınız?
Sahneye her çıktığımda her bir an inanın unutulmaz benim için. Sahnemi bu kadar unutulmaz kılansa beraber müzik yaptığım arkadaşlarım, yoldaşlarım. Bir keresinde şarkının sözlerini unutmuştum ve şarkıya söz uydurmuştum. Herkesin de bildiği bir şarkıydı üstelik. Fakat nasıl olduysa doğaçlama şekilde öyle güzel çıktı ki sözler, ayakta alkış almıştık. Sanırım müziğin böyle bir gücü var. Anlık çareler oluşuveriyor.
“GÜNEŞİN ENERJİSİNİ DAHA ÇOK SEVİYORUM”
Son albümünüz Rüyalarıma Gir 2018’de yayınlandı. Şimdi üzerinde çalıştığınız yeni bir albüm var mı? Ya da yeni bir single’la mı devam edecek, bir sonraki adımınız ne olacak?
Müzik üretimim hiç durmadı. Yeni albüm için kolları sıvadık fakat biten şarkıları paylaşmak için öyle sabırsız oluyorum ki single olarak paylaşmaya karar veriyorum. Klibini çektiğimiz yepyeni bir şarkım daha yolda. Fiziki olarak da basımın neredeyse yok denecek kadar azaldığı şu dönemde ben de kararsızım aslında. Her bir şarkı çok kıymetli. Teker teker bitirdikçe paylaşmak şu sıra daha sıcak baktığım bir yöntem.
Gerçi “Müzik İyileştirir” klibinizde az çok görüyoruz ama bir günlük rutininizde başka neler var, en çok hangi zamanlarda üretim yapıyorsunuz?
Günün her anı bir şeyler ilham verebiliyor aslında fakat güneşin enerjisini sanırım daha çok seviyorum. Sabahın ilk saatlerini özellikle. Günün koşturmacasının başlamadığı zamanları özellikle kendime ayırıyorum. Günün en temiz sayfasını şarkılarımla dolduruyorum.
Son zamanlarda pek çok iyi Türkçe caz albümü yayınlandı. Türkiye’deki caz dinleyicisini nasıl tanımlarsınız, sizce yeterli ilgiyi görüyor mu caz müzik?
Caz müziği kendi içinde bir dinamik barındırıyor ve gerek üretim gerekse dinleyici yönünden hep çoğalacak. Türk dinleyicisini yeniliğe açık buluyorum ve düşünülenin aksine önyargısız aynı zamanda. Samimi bulduğu iyi müzikleri benimsiyor.
Çalışmalarını takip ettiğiniz, hayranlık duyduğunuz ve bir gün kendisiyle çalışmayı çok istediğiniz bir idolünüz var mı?
Bir idolüm hiç olmadı. Keşke olsaydı. Şarkı söylediğinde içimi acıtan ses ise Buika’dır mesela. Aynı sahnede şarkı söylemeyi hep hayal etmişimdir. Onun söylemesini çok istediğim bir şarkım vardır hatta. Bir de çok sıkı bir MFÖ hayranıyımdır.
Son dönemde okurken en çok etkilendiğiniz kitap, izlerken hayranlık duyduğunuz hangi filmler oldu? Sizi en çok neler besledi?
Son dönemde okuyup okuyup baştan tekrarladığım kitap İlber Ortaylı’nın “Bir Ömür Nasıl Yaşanır” kitabıdır. Jack London “Beyaz Diş” bir de en son etkilendiğim kitaptır. Netflix dizilerinden “Outlander” çok başarılıydı. Film olarak Tom Hanks’in oynadığı “Melekler ve Şeytanlar”, “Da Vinci’nin Şifresi” izlemeye doyamadığım filmler arasındadır.