Canozan’la yaptığı “Seni Gördüm Rüyamda” şarkısıyla büyük beğeni toplayan ve geçtiğimiz günlerde son şarkısı “Kırıldı Vazo”yu Avrupa Müzik etiketiyle yayınlayan Eda Sena Şenceylan, nam-ı diğer Şenceylik, Dergy’nin sorularını yanıtladı.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Şenceylik’i pek çok dinleyici YouTube’a yüklediği şarkılarıyla dinlemeye başladı. Sofar İstanbul’daki “Çok Eski Bir Şarkının Nakaratı” performansı, Spotify listelerinde görülmeye başlaması derken, şarkıları dillere pelesenk oldu. Eda Sena Şenceylan, nam-ı diğer Şenceylik’le yeni nesil gruplardan hayranlık duyduğu isimlere, hayallerinden projelerine kadar pek çok şeyi konuştuk.
Son şarkınız “Kırıldı Vazo” yaşanan kırıkları duygusal ve sakince anlatıyor. Senin şarkı sözlerinde, gündelik hayata dair pek çok an yakalıyoruz: “Asansörden inse insan iyi günler deyiverir, bi çingene gül uzatsa tatlılıkla geri verir” gibi… Nasıl yazmıştın bu şarkıyı, hikâyesi neydi?
Selamlar ve teşekkürler öncelikle! ☺ Şarkı, “Cevap vermemek de bir cevaptır,” anlayışını eleştiriyor. İnsan ilişkilerinin her alanında açık iletişim hepimiz için en değerli ve doğru yol bence. Profesyonel hayatta da, özel hayatta da en doğrusu her şeyi açık açık başlatmak ve bitirmek. Aşk konuşmadan anlaşmak, bakışmaktan ibaret değil. Özellikle romantik ilişkilerde, ayrılıkların saygı ve açıklıkla yapılmaması insana vakit ve güven kaybettiriyor. Şarkı anlayacağınız üzere böyle bir bitişin hikayesi. Beklentilerin ve takdir duyulan şeylerin net şekilde konuşulması gerçek aşkı ilmek ilmek örüyor bence, insan gerçek bir sevgiyi yaşayınca, takıntıları ve sonsuz belirsizlikleri aşk olarak tanımlamak çocukluğunu bırakıyor, dürüst iletişimin ve “sevmenin” gerçek aşkı tanımladığını görüyor. Şarkının sözleri de öyle bir serzeniş. “Günlük hayatta, tanımadığın birine bile otomatik gösterebildiğin saygıyı, şefkati ve açıklığı, neden içinde olduğun bir insan ilişkisini bitirirken gösteremedin?” demeye çalışıyor. Böyle isyanlı sözler yazmak eğlenceli geliyor. ☺
Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü’nde çok vakit geçirdiğinizi yazmışsın. Okul hayatın nasıldı, ne okudun? Müziğin yanı sıra başka bir iş yapıyor musun?
Evet hayatımın en güzel en eğlenceli bol müzikli yıllarını Müzik Kulübü’nde geçirdim diyebilirim gönül rahatlığıyla. Dostluklar, üretim, çok çalışmak, çok hayal kurmak… Müzik Kulübü deyince bunlar var içimde hep, hatrımda. Okulda İşletme lisans ve tezli yüksek lisans bölümlerinden mezunum. Boğaziçi benim için okuldan çok daha fazlası. Bir yuva, çok sevdiğim, hep akıl danıştığım, saygı duyduğum ömürlük bir dost gibi. Aşk dolu son cümlelerimle uyumlu olarak, iki yıldır Boğaziçi Üniversitesi Tanıtım Ofisi’nde çalıştığımı ekleyip bitireyim. ☺
TEK SEFERDE’Yİ EVDE BÜYÜK BİR BUHRAN ANINDA YAZDIM
Şarkılarının bazıları ne kadar hüzünlü bir şeyi anlatsa da, içinde hep küçük de olsa bir umut, bir gülümseme saklıyor. Sen de öyle biri misin? Ne kadar hayal kırıklığı yaşasan da gülümsemeni eksik etmez bir yanın var mıdır?
Gerçekten de öyleyim. Hayal kırıklığı ve üzüntünün dibindeyken saçma sapan gülümsediğim gibi, çok mutlu olduğum anda da gözlerim acı acı doluyor. Hayat içinde yoğun hissettiğim anlarda iki tam zıt ucu da yaşayıveriyorum. Elimde değil, çok aptalca ve güzel bir hal bu. İkizler burcu zırvasına yıktım gitti bu meseleyi. ☺
2019 içinde yayınlanan “Bu Akşam”ı Burak Cilt’le birlikte kaydetmiştin. Diğer şarkılarına oranla bu daha farklı bir şarkıydı. Yer yer elektroniğe göz kırpan şarkılar yapmaya devam edecek misin?
“Bu Akşam”, benim en eski şarkılarımdan aslında. O şarkıyı ilk kez Arel Koray Nalbant (Vera) ile Boğaziçi Üniversitesi Taşoda Stüdyosu’nda kaydetmiş ve 2015’te ilk kez YouTube hesabımda yayınlamıştık. Spotify’da “Eski Kayıtlar” kısaçalarımda da yer alıyor. Burak Cilt ile kayıt yapmadık, kendisi şarkıya remix çalışması yaptı. “Bu Akşam”ın orijinal hali akustik. Ben de, dediğin gibi, ara ara farklı tarzlar duymayı sevdiğimden böyle şeyler yapasım var.
“Eski Kayıtlar” içinde yer alan “Tek Seferde” de sözleriyle dikkat çeken, daha rock bir şarkıydı. Sözleri ise diğer şarkılarınıza nazaran oldukça agresifti. Bu şarkıyı nasıl yazmıştın?
“Tek Seferde”nin bendeki yeri gerçekten ayrı. Kendi içimden gelen akışı hiç eğip bükmeden, sansürlemeden, tamamen ortaya çıkardığım bir parçaydı. Şarkıyı yazışım komikti. 2013’te falan yazmıştım sanırım, o zamanlar Gezi Olayları hayatımızın gündemindeydi. Evde büyük bir buhran anında, abartmıyorum 4 dakikada falan yazmıştım şarkıyı (Başladığımda annem patates kızartıyordu, o patatesler kızarana kadar ergen sinirimi dökmüş ve şarkıyı tamamlamıştım ☺).
YENİ NESİL AKIMLAR HEM KARANLIK VE YOĞUN, HEM DE UMURSAMAZ VE ÇOCUKSU
Hemen her türde şarkı yaptın, en çok hangisi seni heyecanlandırmıştı?
“Kağıt Kesiği” beni çok heyecanlandırmıştı. O şarkıyı bestelerken kendi içimde ayrı bir mutlu olmuştum. Ahmet Ali Arslan’la çalışmak da heyecan vericiydi benim için. Onun dışında, 14 Şubat’ta çıkan bu yeni şarkı, “Kırıldı Vazo” benim için heyecan verici, beste üzerine biraz daha ince düşünerek şarkı yapmaya başladım ve sanki daha cesur yazmaya yöneliyor gibi hissettim.
Son 10 yılda hayatımıza tabiri caizse “Üçüncü Yeniler” kavramı ve senin gibi pek çok yetenekli müzisyen girdi. Bu dönemde alternatif müzikte yaşanan patlamayı nasıl değerlendiriyorsun? Senin de aralarında dinlediğin, sevdiğin kimler var?
Farklı bir nesiliz. Farklı şeylerin içine doğan, yetişme sürecinde farklı şeylere maruz kalan her yeni nesil gibi, biz de kendimize özgüyüz. Bence bu nesil, teknolojinin etkisi ve global seviyede bağlanmışlığın, birlikteliğin verdiği yetkin duyguyla çok özgür ve güçlü hissediyor. Rengarenk ve umut dolu bir yaşam sevinciyle donanmış bir mizacı var. Fakat bir yandan da kendini vazgeçişle, yalnızlıkla ve varoluş kriziyle tanımlayan bir nesil olduk. Elbette müzisyenleri, insanları genellemek, “üçüncü yeniler” deyip paketlemek sınırlamak yanlış, fakat ben bir dinleyici olarak kendimi ifade edeyim.
Bizim nesil, öğrenilmiş çaresizlikle savaşırken, tarafsız ve insani isyanlar biriktirebiliyor. Günlük hayata dikkatle kulak veriyor, sözlerini seslerini sanki günlük hayattan alıyor. Profesyonel hayat da, romantik hayat da, toplumsal normlar da, aile hayatı da değişiyor, dönüşüyor, tam da gelip bu neslin tepesinde geriniyor gibi geliyor bana. Dolayısıyla gençler birbirine tutunuyor, dinlediği özgür sese, okuduğu özgün cümleye sempati duyuyor. Bu yüzden çağı dürüstçe yansıtan eserler değerli geliyor bana. Hem tarihe not düşmek, hem yalnızlığı paylaşmak adına. Yeni çağın içerik hızı ve uyaran çokluğu, ülkede ve dünyada olup bitenlerin bireyler üzerinde oluşturduğu baskı ve stres, bol bol üretime ve ifadeye dönüşüyor gibi. Yeni nesil diye tabir ettiğimiz bu akımda ortaya çıkanlar, bana kalırsa hem çok karanlık ve yoğun, hem de umursamaz ve çocuksu. Birçok “yeni akım” diye tabir edilen müziği, sanatçıyı takip etmekten keyif alıyorum. Can Kazaz’ın zamansız şarkılarına bayılıyorum. Ahmet Ali Arslan’ın ürettiklerine hayranım, hayatımdan onun müziği çıksa eksik kalırım. Deniz Tekin, Can Ozan, Kaan Boşnak bence çok iyi şarkı yazarları.
MABEL MATİZ’LE YÜREĞİMİZİ ORTAYA KOYUP BARBEKÜ YAPSAK ÇOK İSTERDİM!
Canozan’la birlikte kaydettiğin “Seni Gördüm Rüyamda” Spotify’da en çok dinlenen şarkın. Nasıl bir araya geldiniz, nasıl karar verdiniz böyle bir şarkı yapmaya? Bu işbirliği devam edecek mi?
Şarkı baya iyi cidden. Sözü müziği Canozan’a ait, beni vokal konuk olarak aldı. Şöyle oldu, biz Canozan’la benim ikinci Sofar’ımda tanışmıştık, o da o akşam Sedef (Sebüktekin) ile sahne almıştı. Çıkışında topluca takıldık, iyi arkadaş olduk. O zamandan beri birlikte bir şeyler yapmayı kafaya koymuştuk. Bir akşam ona gittim, gitarı aldı eline, “bak yeni şarkılar bunlar” dedi, birkaç şarkısını çaldı. Hepsi iyiydi, içlerinden birine bittim. Ben kıskançlık nehirlerinde yüzerken “Hadi bunu birlikte söyleyelim” dedi. Girdik söyledik, çok güzel tepkiler geldi. İşbirliği kesinlikle devam edecek. Canozan’la tınlamalı armonik vokalli dört yüz bin elli altı tane parça çıkarmadan ölmemeye yeminliyim.☺
“Keşke şu isimle bir araya gelsem de beraber bir şarkı yapsak” dediğiniz kimler var? -Yabancı isimler de olabilir 🙂
Ediz Hafızoğlu’na ve Cenk Erdoğan’a çok hayranım. ☺ Bu müzisyenlerle çalışmayı çok hayal ediyorum, bilmem nasıl olur, bir fan girl hayali olarak geleceğe mektup olsun şimdi. Onlar dışında, Mabel Matiz epik bir ozan bence. “Maya” albümünü evire çevire dinliyorum. Onunla düet bir şarkı yapmayı çok isterdim! Yüreğimizi ortaya koyup barbekü yapsak şöyle karşılıklı nağmeli nağmeli hahaha, çok isterdim. Yabancılardan Sia benim çiçeğim ehehe…
Sofar’a da katıldın, reklam müzikleri de besteledin. Peki senin için, “İşte böyle bir şey deneyimlemek benim için unutulmaz olurdu” dediğin bir hayalin var mı?
Hayallerin sınırı yok. Elbette turneler, düetler, festivaller deli güzel hayaller. Ama henüz hiç kafamı toplayıp bununla ilgili bir adım atamamış bir proje yaratamamış olsam da, bir gün dev toplumsal çıktıları olan bir işe imza atmayı, sanattan güç alan bir sosyal girişime öncü olmayı çok isterdim. Sanatı, eşitsizliği sürdürülebilir şekilde azaltmaya çare bir araç olarak fonksiyonlandıran, kullanabilen bir mekanizma yaratmak ve orada ter dökmek isterdim. O mekanizmanın kendi kendini döndürdüğünü ve insanların gözlerinde ışıldadığını görmek hayatımı tamamlardı herhalde.