Özel Dosya

Sinema dünyasından MUBI’ye karşı ortak ses: “Bağlantını kes”

Varoluşunu “Bağımsız sinemayı desteklemek” üzerine temellendirdiğini defaatle söyleyen MUBI’nin kendisinin ne kadar bağımsız olduğu sorusu son günlerde fazlasıyla tartışılıyor. Peki neden, ne oldu da MUBI gündemin tam da ortasına oturdu?
Fatih Önder - 15 Ağustos 2025
post image

Sinema; meseleleri geniş kitlelere anlatmada, kavratmada ve hem bireysel hem de kitlesel dönüşümlere öncü olmada pek bir maharetlidir. Sanat, maharetli olmasına maharetlidir ama onu içinde yer alan paydaşlar, bazı durumlarda hem sanatın bu algısını hem de aslında kendilerini ters köşeye yatırır. Sinema, bir anda savaşla, savaşın yanında, savaşa destek veren bir konumda bulur kendini mesela. Şimdilerde böyle bir konu üzerine konuşuyoruz. Başrolde MUBI var, bir de iş birliği içinde olduğu bir şirket. Konu; çocukların öldürüldüğü bir katliam, insanların açlıktan ölmeye terk edildiği bir canilik… Evet evet, İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımdan bahsediyorum. 

Varoluşunu “Bağımsız sinemayı desteklemek” üzerine temellendirdiğini defaatle söyleyen MUBI’nin kendisinin ne kadar bağımsız olduğu sorusu son günlerde fazlasıyla tartışılıyor. Peki neden, ne oldu da MUBI gündemin tam da ortasına oturdu?

Yönetmenlerden MUBI’ye iş birliğine son ver çağrısı

Aki Kaurismäki, Radu Jude, Miguel Gomes ve Joshua Oppenheimer’ın da aralarında bulunduğu 38 yönetmenin MUBI’ye yazdığı açık mektup, platformun mevcut yatırımcılarından birine işaret ediyordu. Yönetmenler, bu mektupta; MUBI’nin mayıs ayında 100 milyon dolar yatırım aldığı Sequoia Capital isimli şirketin “savaş destekçisi” konumuna vurgu yaptılar ve platforma, bu şirketle olan ilişkisini sonlandırma çağrısı bulundular. 

Yönetmenler; sanatçıların, sinema emekçilerinin, gazetecilerin öldürüldüğü ve kültürel mirasın yok edildiği Gazze’nin hâli ortadayken MUBI ve Sequoia Capital arasındaki bu ortaklığın sanatı, toplulukları ve izleyicileri önemseyen tüm etik değerlerle çeliştiği görüşünde birleştiler. Mektupta yer alan özellikle şu paragraf, meselenin özünü vermesi açısından oldukça dikkat çekiciydi: “MUBI’nin bu yatırımı kabul etmesi, şirketin büyümesini Gazze’deki soykırıma doğrudan bağlamakta ve bizi de bu suçlara ortak etmektedir. Sinemanın dönüştürücü gücüne inanıyoruz. Ancak bu gücün bir anlamı olması için işlerimizin temsil ettiği değerlerle tutarlı olması gerekir.”

Mektuba imza atan 38 yönetmen, kurulduğu günden bu yana giderek büyüyen MUBI’nin bu başarılı ivmesinde sanatçıların ve izleyicilerin payının da çok yüksek olduğunun altını çizdi. Bu anlamda platformun onlara karşı sorumlu bir şekilde davranmasını ve Filistin için Sinema Emekçileri (Film Workers for Palestine) adlı kolektifin üç temel çağrısına uymasını talep ettiler. Peki neydi bu çağrılar, gelin bir bakalım:

-Sequoia Capital’i “soykırımdan kâr sağladığı” gerekçesiyle kamuoyuna açık şekilde kınamak.
-Sequoia ortağı Andrew Reed’in MUBI yönetim kurulundan çıkarılması.
-Gelecekteki tüm yatırımlar için etik bir politika oluşturmak ve Filistin Akademik ve Kültürel Boykot Kampanyası’nın (PACBI) belirlediği programlama ve iş birliği ilkelerine saygı göstermek.

Pek çok festival ve kurum iş birliğini sonlandırdı

MUBI ve Sequoia Capital arasındaki bu iş birliğinin duyulmasının ardından bazı festival ve kurumlar platformla olan ilişkisini sonlandırdığını ya da planlanan etkinlikleri iptal ettiğini duyurdu. İlk olarak, Şili’de yapılan Valdivia Film Festivali, MUBI’nin dağıtımını yaptığı hiçbir filmi göstermeyeceğini bildirdi. Onu; Glasgow’daki Çağdaş Sanatlar Merkezi (CCA), Mexico City’deki Cineteca Nacional ve Bogotá’daki Cinemateca takip etti. Bu üç kurum, bu yıl birçok şehirde düzenlenmesi planlanan MUBI Fest’ten çekildiklerini açıkladı. Girls In Film kolektifi de MUBI ile olan iş birliğini sonlandırdığını açıklayan organizasyonlar arasındaydı. Neden kısmında yer verdiği bir cümle oldukça dikkat çekiciydi: “MUBI, ticari büyümeyle ezilenlerin yaşamları arasında bir tercih yaptı ve büyümeyi seçti.”

Türkiye’den de çağrıya destek

MUBI’ye Sequoia Capital ile iş birliğini sonlandırması adına bir çağrı da Türkiye’den yükseldi. Sinema ve TV Sendikası tarafından yapılan açıklama şöyleydi: “Bizler, Türkiye’de sinema ve televizyon alanında üretim yapan emekçiler ve sinema paydaşları olarak, kuruluşundan bu yana maddi ve manevi destek sunduğumuz ve bağımsız sinema alanı için varlığını önemli bulduğumuz MUBI’nin, filmlerimiz aracılığıyla elde ettiği görünürlüğü; Gazze’de yaşanan soykırımı ve savaşı finanse eden bir şirketle paylaşmasını kabul etmiyoruz. Sessiz kalmak taraf olmaktır.”

Çağrıya, aralarında sinema eleştirmeni, oyuncu, yönetmen ve senaristlerin de olduğu 400 kişi imza verdi.

Tartışmaların odağındaki Sequoia Capital 

Tepkilerin odak noktası olan Sequoia Capital, 1972 yılında ABD’de kurulan ve Özellikle Silikon Vadisi merkezli teknoloji şirketlerine yaptığı erken aşama yatırımlarla tanınan bir şirket. Google, Apple, WhatsApp, Airbnb gibi tek teknoloji şirketlerinin geçmişine baktığınızda ilk yatırımcılarından birinin Sequoia Capital olduğunu görüyoruz. Şirketin İsrail ayağını oluşturan Sequoia Capital Israel için ise dikkat çekici bir ayrıntı var. Uzun bir dönem yatırımlarına ara vermiş olan şirket, 2023-2024 sekansında patlak veren savaş ile birlikte faaliyetlerine tekrar başlıyor. Savunma teknolojisi, siber güvenlik ve yapay zekâ alanlarında aktif olarak çalışıyor. Zaten Şirketin partneri Shaun Maguire, İsrail teknolojisinin savunma ve AI alanlarında büyük potansiyeli olduğunu, bu nedenle ofis açıp yatırım yaptıklarını açık açık söylüyor.

Yönetmenler de paylaştıkları mektupta Sequoia Capital’in neler yaptığını oldukça açık bir şekilde ifade ediyorlardı zaten: “Sequoia Capital, 2023 sonundan bu yana, Gazze’deki soykırımdan kâr elde etmeyi amaçlayan İsrail askeri teknoloji şirketlerine yatırımlarını artırdı. 2024’te, Palantir İsrail’in eski yöneticisi ve İsrail ordusunun istihbarat birimlerinden gelen isimler tarafından kurulan Kela’ya, ayrıca askeri drone üreticisi Neros’a ve Mach Industries’e büyük yatırımlar yaptı.”

Efe Çakarel’den de bir mektup geldi 

MUBI’nin kurucusu ve CEO’su Efe Çakarel, şirketin yeni yatırımcısı Sequoia Capital ve İsrail ordusuyla olan bağlantıları nedeniyle gelen tepkilere yanıt olarak film yapımcıları camiasına bir mektup yazdı. Çakarel, “Filistin halkının yaşadığı muazzam acılar, yerinden edilmeler ve açlık, sona ermesi gereken bir insani felakettir. Savaşa ve her türlü zulme kararlılıkla karşı çıkıyor ve tüm insanların onurunu ve özgürlüğünü destekliyoruz.” diye başladığı mektubunda, çalışmalarının savaşı finanse ettiği iddialarının tamamen asılsız olduğunu söyledi. MUBI’nin “Gazze’de meydana gelen olaylara ortak olduğu” yönündeki suçlamaları kesinlikle kabul etmediklerini belirtti. Sequoia Capital ile olan iş birliklerini de şöyle detaylandırdı: “MUBI’nin elde ettiği kâr, Sequoia’nın portföyündeki diğer hiçbir şirkete fon sağlamıyor. Gelirlerimiz Sequoia’nın sınırlı ortaklarına, yani üniversiteler, vakıflar ve emeklilik fonları gibi kurumlara gidiyor, Kela gibi Sequoia destekli diğer işletmelere değil.” 


Efe Çakarel’in açıklaması ne kadar etkili olacak bilinmez. Dünyanın her tarafından yapılan bu çağrılara daha bir kulak kesilmesi gerekir miydi ve daha net hamleler yapılması gerekir miydi, bu da ayrı bir tartışma konusu. Bağımsızlık, gerçekten elde edildiğinde, sahip olunduğunda değerlidir. Bunun dışında lafta kalır, sınıfta kalır, kuruyup kalır…

İlgili Yazılar
Development by Bom Ajans