Vintage pop kültüründen esinlenen sound’larıyla alternatif sahnenin en dikkat çeken ekiplerinden biri olan Soft Analog, Dergy’nin konuğu oldu.
Sebla KOÇAN/ [email protected]
Müzik dünyasına “Boşluğun İçinde” parçasıyla ilk adımlarını atan Soft Analog, bir hayli üretken bir ekip. “Biz Gibiler”, “Adımlar”, “Karışır İzlerin” (feat. Yiğit Seferoğlu), “Buraya Uzakta” ve “Ne Az Ne Fazla” gibi single’larıyla dikkatleri çektiler. Müziğini Dream pop, indie pop ve synth pop türlerini benimseyerek üretip sözlerinde şehir yaşantısının ve modern zamanın yaşattığı duyguları yansıtan Soft Analog, yeni single’ı “Kaybolur”u da 25 Eylül’de (bugün) yayınladı. Grup, “Kaybolur” parçasında bireysel duygulara değiniyor ve olduğumuz anın farkındalığının önemini vurguluyor. Günümüz yaşamında insanların kendine kulak vermeyi unutmasını ve yaşanılan hislerin, dönemlerin geçiciliğini dışarıdan bir gözlemle yorumluyor. Soft Analog’la tanışmak istedik.
Yeni şarkınız “Kaybolur”la başlayalım. Bizi yine sardı sarmaladı, içine aldı bu şarkı. Ne zaman yazıldı, kayıt sürecinde neler yaşandı, hikâyesi nasıl oluştu biraz anlatır mısınız?
“Kaybolur” şarkısında müziğimize yeni öğeler katmak istedik. Ömer şarkının evrenini oluşturmaya başladıktan sonra İdil ve Cem’le detayları doldurdular ve şarkının şu anki hissi ortaya çıktı. Sözleri İdil ve Ömer beraber yazdı. Sözlerde her sonun yeni bir başlangıç olduğunu ve her şeyin zamanla kaybolduğunu anlattık. Müziğimizdeki “biz” kavramı bu parçamızda da var ve bu kavramı ayrım oluşturmaktan ziyade bir bütün olduğumuzu göstermek için kullanıyoruz.
Soft Analog’un sound’unda dream pop, synth pop gibi öğelere rastlıyor, sözlerinizde ise daha bireysel dertler, şehir hayatına ilişkin detayları gözlemliyoruz. Ankara’nın müziğinizde nasıl bir etkisi oldu, Ankaralı olmak Soft Analog’a neler kattı?
Aslında biz, insana şehir lensinden bakmaya çalışıyoruz. Şarkılarımızda şu ana kadar farkındalığı azalmış ve kalabalıkta kaybolmuş bireylere odaklandık. Ankara bu perspektifi kazanmamızda büyük bir rol oynadı. Çünkü burada bunu sindirerek gözlemleyebileceğimiz bir hayat akışı var.
Ankara’da insanlar daha çok ara sokaklarda kendini ifade ediyor ve üretimlerini paylaşıyorlar. Elbette, bu ortamlarda vakit geçirmek bizi ve müziğimizi büyük ölçüde şekillendirdi. Biz müzik yaparken herhangi bir türe sınırlı kalmaktansa kendimizi en iyi ifade eden müzikal karakteri ortaya koyuyoruz.
Ankara’daki köklü mekanlar, tabii ki rock barlar 2000’ler dönemi rock müziğini etkilerdi. Ankaralı müzisyenler “İçine kapalı olmak yaratıcılığımızı körüklüyor” derlerdi. Günümüze bakınca nasıl değerlendirirsiniz bunu? Nasıl bir farkı var İstanbul’dan sizce?
Ankara’da İstanbul’dan farklı olarak daha yavaş bir akış var. Ankara’da dışardan bakınca görünmeyen oldukça samimi bir atmosfer var ve bu durum aslında bizi içine kapalı olmaktan uzaklaştırıyor. Tabii ki üretirken, içimizdekileri ortaya dökerken, daha izole bir süreç yaşıyoruz.
“EKİM AYINDA YENİ BİR SINGLE DAHA GELİYOR”
Grup olmanın sizce en büyük avantajı ne? “Birbirimizden sıkıldık, biraz dağılalım” dediğiniz zamanlar oluyor mu? 🙂
Birbirimizin geliştirdiğimiz ve yaratıcılığımızı arttırdığımız bir iletişimimiz var ve bu sayede daha fazla ve farklı fikirler üretip değerlendirebiliyoruz. Bu durumun sonucu olarak birbirimizden az sıkılıyoruz.
Soft Analog dışında hayatlarınızda neler var, öğreniminize devam ediyor musunuz? Müzik dışında ne yapıyorsunuz?
İdil psikoloji, Ömer iktisat öğrencisi, Cem genetik mezunu. Müzik dışında yaratıcılığımızı besleyen hobilerimiz olsa da en çok müziğe yoğunlaşıyoruz.
Bugüne kadar unutamadığınız bir performansınız var mı?
Bir yıllık bir grubuz ve pandemiden dolayı planlanan konserlerimizi iptal etmek zorunda kaldık. Soft Analog olarak verdiğimiz tek konser İstanbul Erkek Lisesi’nin online konseriydi. Keyifli bir deneyim oldu ve ileride online konserlere sıcak bakmamızı sağladı.
Ekip olarak önümüzdeki yıllarda nasıl hayalleriniz var? Coachella gibi festivallerde çalmak mı mesela, çok sevdiğiniz bir yönetmenin filmine soundtrack olmak mı, düşününce “neden olmasın” dediğiniz neler var?
Aslında hedeflerimiz içerisinde global bir dinleyici kitlesine ulaşmak ve büyük festivallerde sahne almak var. Kendi müziğimizi buralarda görmenin motivasyonunun yanısıra yurt dışında Türkiye’yi yansıtan gruplardan biri olmak da istiyoruz. Birçok yabancı müzisyenle ortak projelerde yer almak istiyoruz.
Üzerinde çalıştığınız bir sonraki projeniz nasıl bir şey, biraz ipucu verir misiniz?
Ekim’de bir teklimiz daha çıkacak, bu şarkımızda şehir hayatının yarattığı uzaklaşma isteği üzerinde durduk. Önümüzdeki aylarda daha çok projede buluşacağız ve şimdiden bu durum bizi çok heyecanlandırıyor.
Boşluk doldurma soruları
- Bizi ekip olarak en harekete geçiren, dinlemeye doyamadığımız albüm Parcels’in kendi adını taşıyan albümü.
- En aktif olarak kullandığımız sosyal medya Instagram. Dinleyicilerimiz bizimle ilgili en güncel bilgileri buradan alabilirler.
- Tüm şarkılarımız içinde bizim için en özel olan şarkımız diye bir ayrımımız yok.
- Sahnede yapmaktan en büyük keyfi aldığımız cover Barış Manço – Dönence.
- Bugünlerde yerli alternatif sahnede dinlemekten en keyif aldığımız grup Jakuzi.