Günümüzde epey popüler olan yaşam tarzı iyileştirme, hayat kalitesini artırma hareketlerinden çoğumuzun haberi var. Bir kısmımız bunları denedi, deniyor. Bazılarımız sonuçlardan hoşnut, bazılarımız hayat kalitelerinde bir değişiklik olmadığını düşünüyor. Ben zaten bu tip kalkışmalardan hiç hoşlanmayan, bunlara aşırı şüphe ve ön yargıyla yaklaşan bir bireyim. O zaman ne akla hizmet bu akımlardan biriyle ilgili yazmaya yelteniyorsun dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Yine de belki şimdi bahsedeceğim bu hareket bir kısmınıza ilham olur, belki denemişsiniz ve memnun kalmışsınızdır ve deneyiminiz bizlerle paylaşırsınız, hiç olmadı ortamlarda konunun bahsi geçince “He, evet geçen gün okudum bunu ben de” falan diyebilirsiniz. Hadi bakalım.
Neslihan Atcan ALTAN
Sessiz Ev = Yormayan Ev
Evdeki döküntüyü azaltma ve organize etmenin yeni yöntemi “Hushing the House” veya “Quieting the House” yani “Ev Sessizleştirme”, yine hayatımızda basite dönerek, daha doğrusu yaşam alanımızı basitleştirerek, daha da doğrusu sadeleştirerek “görsel döküntüyü sessizleştirme” üzerine yoğunlaşıyor. Bu epey havalı lafların altındaki yöntemin altındaki anlayışı izninizle izah edeyim: Bu tip akımların kökeninde döküntülerden ve eşya kalabalığından kurtulmanın ya da bunları etkin bir şekilde düzenlemenin kişinin zihin sağlığı için çok önemli olduğu prensibi yatmakta. Ev sessizleştirme de diyor ki “Öyle kafana göre bir şeyleri atıp onlardan kurtulmak beklediğin etkiyi yaratmaz; seni zihnen daha dinç ve sağlıklı kılmaz, bunu daha stratejik bir şekilde yapmalısın.” Bayılırım böyle akıl vermelere de, neyse.
Geriye Dönük Düzenleme
İlk olarak ev blogger’ı Myquillyn Smith tarafından ortaya konan tekniğe göre zaman içinde biriktirmiş olduğumuz görsel döküntünün “gürültüsünü” azaltabilmek için önce bu döküntüleri/objeleri ayırıyoruz. Daha sonra ayırdığımız bu objelerden hangisini ne amaçla tutmak istediğimize karar veriyoruz. Bu da sahip olduğumuz objelerle daha sağlıklı bir ilişki kurmamızı sağlıyor.
Nesnelere Acıma!
İçimden yine “İyi de bu işte anam babam usulü bahar temizliği gibi bir şey” deyip yumruğumu masaya vurup çıkasım geliyor ama durup devamını da beş adımda izah edeyim diyorum. Bu bahsi geçen döküntüleri ayırma işlemi öyle çok kolay değil çünkü Myquillyn Hanım -sen önce şu ismindeki döküntü hale bak hemşire! Tuzak isimli seni- diyor ki evimizde sahip olduğumuz nesnelere o kadar alışırız ki, bir süre sonra “house-blind” yani “eve bakar kör” ya da “eve kör” hale geliriz. Bu yüzden de ev sessizleştirme yönteminin ilk basamağı düzenlemek istediğiniz odadaki her şeyi, evet her şeyi dışarı çıkarmak ve çıkardığınız her şeyi bir süreliğine tutacağınız yeni alanı bulmak. Bunları yaptıktan sonra en az 24 saat boyunca boşalttığınız bu alan/odada zaman geçirip, sessizliği teneffüs edeceksiniz; yani o alanla yeniden bir bağ kuracaksınız. Bak işte böyle bağ kuracaksınız falan diye o benim sevmediğim üsluba kayıyor ya, sinirim bozuluyor. Neyse, elçiye zeval olmaz. Bu esnada odayı dip köşe temizleyip, hatta sizce ihtiyacı varsa belki de boyayacaksınız. Alanın boş kalması mobilya yerleşiminizi de gözden geçirmenize olanak verecek bu arada. Belki odanın farklı şekilde yeniden dekorasyonu da sizi mutlu edecek. Odada geçirilen 24 saatten sonra o alanda bulunmasını istediğiniz objeleri teker teker odaya geri alacaksınız. Bunu yaparken de o objeleri neden tutmak istediğinizi mantıklı bir şekilde düşüneceksiniz. Odaya almadığınız her nesne de ya ihtiyacı olan birine ya da çöpe gidecek. Öyle bir yerde saklayayım, yok depoda dursun falanlar yok.
Çocuklu Sessiz Ev Olur mu?
Olur. Olmaz da olur yani. Profesyonel bir alan düzenleyicisi – kendi kendime iş ismi uyduruyorum- olan Melissa Gugni çocuklu evlerin döküntü anlamında sessiz evler olamayacağını anlamış akıllı bir birey. O yüzden diyor ki çocuklu evlerde en azından bir oda “sessiz oda”ya dönüştürülebilir ve bu bile hem ebeveynlerin hem de çocukların akıl sağlığında bir iyileşmeye neden olabilir. 6 yaşına girecek son derece uslu ve sorunsuz bir kız çocuğu annesi olarak ben bile bizim evin dağınıklığından duvar dişlemek, kanepe falan yakmak istiyorum. O yüzden belki de bir tanecik bile olsa sessiz oda gerçekten eşyalarla aramda olan nefret ilişkime iyi gelebilir.
Denemekten Ne Çıkar?
Bireyin huzurlu, gözü ve kalbi yormayan bir yaşam alanına sahip olması gerçekten akıl sağlığının ve zihin berraklığının sürdürülebilirliği için elzem bir ihtiyaç. Bu sebeple ben de fırsatım olunca bu yöntemi deneyebilirim. Bakalım boş bir odada 24 saat geçirip odamla anıları tazeleme lüksünü bulabilecek miyim? Siz bulursanız sizin için sevinirim o ayrı. Şimdi biraz sessizlik.