Ana SayfaMüzikSürdürülebilir bir müzik endüstrisi mümkün mü? Ekolojik fikirlerle büyüyen sahneler

Sürdürülebilir bir müzik endüstrisi mümkün mü? Ekolojik fikirlerle büyüyen sahneler

Pandemi bize neler neler öğretti. Konsersiz, evlerde geçen hayatlar biraz da kendi içimize dönmemize sebep oldu. Bir şekilde hem kendimize hem de dünyamıza tekrardan odaklanmaya başladığımız bu dönemde çevrecilik, sürdürülebilirlik öncelik sıralamasında biraz daha baş köşeye konuverdi. Geç bile kalınmıştı oysaki.

Eylül BOMBACI

Halihazırda hassas bir noktada duran müzik festivalleri ve çevresinde gelişen sektörler pandemiyle birlikte yıkılmanın eşiğine gelmişken, pandemiden önce de pek de iyiye doğru gitmiyordu açıkçası. Müziğin segmentlere ayrıldığı bu kişiselleştirilmiş dünyada, herkesin zevkine göre bir festival icat etmek de bir yandan kolay değil. Büyük grupların ve dinleyicilerin lojistiği, festivallerin enerji kullanımı dahil birçok mesele sürdürülebilirlik açısından soru işareti olmaya çoktan başladı. Öte yandan müzik endüstrisinin karbon ayak izi geçmişi sadece bundan da ibaret değil tabii ki. Farklı üretim ve dinleme alışkanlıkları da sürdürülebilirlik açısından soru işaretleri uyandırabiliyor. Peki sürdürülebilir bir müzik endüstrisi gerçekten mümkün mü? Müzik dünyasının çevreci adımlarını, ünlü isimlerin karbon-nötr hareketlerini inceliyoruz.

Kasetlerden bulutlara, karbon nötr bir gelecek

Recording Arts’ın yayınladığı bir makaleye göre kaset ve CD’lerden online müzik platformlarına geçiş, çevrenin durumu açısından bir gelişme gibi görünse de (yani yeniden kullanılamayan malzeme ve toksinlerin azalması) bu platformlardan müzik dinlemenin de dünyaya zararlı olabileceği ortaya çıktı. Çünkü online müzik platformları, dünya çapındaki veri merkezlerindeki sunucularla çalışıyor. Bunlar tabii ki de ciddi derecelerde elektrik gücüne ihtiyaç duyuyorlar. Diğer yandan bu verilerin bir de internet üzerinden aktarılmasında da çok büyük miktarda enerji ihtiyaç duyuluyor. Bu etkiyi azaltmak için kimi dijital platformlar ağaçlandırma projelerini destekliyor, yenilenebilir enerjilere yatırım yapıyor. Verilen zararın azaltılması yerine tekrardan bir hamleyle değişim ne kadar elde edilebilir, bilemiyoruz. Yine de karbon oluşumunu nötrleyebilecek bir etki olabilir bu. Yenilenebilir yatırımlardan bir örnek ise Spotify’dan geliyor. Spotify geleneksel veri merkezlerini terk ederek Google’ın karbon nötr bulut sistemine katılıyor.

Öte yandan hala az da olsa fiziksel kopya üreten müzisyenler bu ürünlerini de sürdürülebilir yapmak için kollarını sıvamış durumda. Tüketici her zaman olduğu gibi, markalardan ve sanatçılardan sessizlik değil de çözüm bekliyor. Buna da sanatçılar karşılık veriyor tabii ki. Örnek olarak Billie Eilish son albümü “Hit Me Hard And Soft”un plağının çevre dostu yollarla üretildiğini ifade etti. Aslında “Hit Me Hard and Soft”un tüm fiziksel çeşitleri %100 geri dönüştürülebilir malzemelerden yapılmış. Euronews’te yayınlanan makaleye göre plak, çevreye büyük etkisi olan plastikten yapılıyor ve genellikle geri dönüştürülemeyen malzemelerle paketleniyor. Plak kültürü ne kadar online platformların yanında ufak görünse de durdurulamayan bir güç halinde kendini gösteriyor. Plakların yapıldığı plastik materyal PVC’nin (polivinil klorür) çevreye zararlı olması ve plakların geri dönüştürülmesinin zor olması nedeniyle çevresel etki birçok kişi için endişe kaynağı haline gelmişti. BioVinyl ise aynı ses kalitesini korurken standart LP’lere kıyasla karbon emisyonlarını %90 oranında azaltmaya yardımcı oluyor. Taylor Swift iddialara göre albümünün birden fazla versiyonunu Billboard listelerinde zirvede kalmak için yayınlamaya devam ederken çevresel duyarlılığıyla çokça konuşulan Eilish, çıkartacağı plak versiyonlarını sınırlı tutacağını duyurdu.

Sürdürülebilir müzik festivalleri

Daha önce de dediğim gibi, festivaller ve turneler müzik dünyasında çevre bakımından en çok konuşulan meseleler haline geldi. Bu konuda duyarlı sanatçılar meşaleyi almış durumda ve konserlerini olabildiğince doğa dostu yapmak için çeşitli hamlelerde bulunuyorlar. Coldplay gibi başlıca müzik grupları bu esnada dünyaya konserleriyle yarattıkları etkiyi azaltmak üzerine çaba gösterirken bir yandan da şeffaflık açısından ciddi bir çaba harcıyorlar. 2016-2017’de çıktıkları turne üzerinden karşılaştırma yapan ekip turnelerinin karbon emisyon seviyelerini yüzde 50’ye kadar düşürmeyi başardıklarından bahsediyor. Turneleri ve kendi etkilerini bu kadar dikkate alan grup bir yandan kendi iş partner ve tedarikçilerinin de bu yolda ilerlemeleri için ellerinden geleni de yapıyorlar buna özel açılmış sitelerinde anlattıklarına göre.

Plastiklere son

Konserler ve festivallerde konuşulması gereken en önemli çevresel etkenlerden biri de plastik. Birçok müzik etkinliği organizatörü, müzik festivalleri için kullanılan mekanlardaki plastik atıkların ortadan kaldırılmasına yönelik girişimlerde bulunuyor. Tek kullanımlık plastik ürünler yerine tekrar kullanılabilen bardaklar ve biyolojik olarak parçalanabilen gıda ambalajları gibi alternatiflerin sunulması sektördeki en son değişikliklerden biri. Bu uygulama, genel olarak daha az atık üretmeye gösterilen önemle birleştiğinde, festivale gidenler arasında ortak sorumluluk kültürünü teşvik edebilir. Yıllardır tekrardan kullanılabilen bardaklarla sürdürülen Primavera Sound festivalinin her sene kendine has tasarımları ise çevrecilikten öte festivale de ayrı bir özgünlük kazandırıyor. Mesela bu senenin festivalinde tüm bardaklar başka bir Primavera senesinin line-up’ından oluşuyordu.

Bunun yanında Metallica ve Billie Eilish de daha yeşil turneler için kollarını sıvamış durumda. Şimdilik bu konuda paylaşımlarda bulunan isimler müzisyen camiasının büyük bir kısmını kaplamasa da dinleyicilerin bu konuya önem verdiği şüphesiz. Tüm bu çabalar hiç yoktan başlamadı tabii ki. Sürdürülebilir adımlar için yüzler büyük markalar ve ünlü isimlere çoktandır çevrilmiş durumda. Yakın zamanlarda yapılan bir YouGov anketine göre 12 ay içerisinde konsere gitmeyi planlayan kişilerin yüzde 47’si sürdürülebilirliğin gidecekleri konserler hakkında karar vermelerinde önem taşıdığını söylüyor. Ne de olsa müzik ruhun gıdası, onsuz bir hayat düşünmek pek de kolay değil. Diğer yandan dünyasız bir hayat düşünmek de imkânsız. Bu yüzden vicdanen rahat tüketim ve sürdürülebilir politikalarla sürdürülebilir müzik sektörüne oldukça tavız.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR