“Güzel bir şehirde yaşıyoruz be!” dedirten manzarası ile işte karşınızda Tere.
İpek ATCAN / [email protected]
İstanbul bazen bizleri boğsa da, aşk ve nefret ilişkisini bir arada yaşatsa da cidden enteresan bir şehir. Özellikle bazı manzaralar insana “Ne güzel bir şehirde yaşıyoruz!” dedirtiyor. İşte o manzaralardan birine yıllarca Topaz’da tanıklık ettik ki benim İstabul’da en sevdiğim 3-5 manzaradan biridir. İşte artık Topaz yerini, ocakbaşı sevenleri mutlu edecek Tere’ye bıraktı.
Ocakbaşı kültürünün geleneksel dünyasını, bulunduğu mekanın hafızasına saygılı bir mimari ile birleştiren Tere’ye bir hafta içi gitmiş olmama ve yeni açılmasına rağmen şimdiden kaliteli ve güzel bir kalabalık olduğunu söylemeliyim. Manzarası ve mutfağıyla şehrin ikonik adreslerinden biri olan restoran, ismini ocakbaşı sofralarını kendine özgü tadıyla renklendiren tereden alıyor.
Haftanın her günü 16:00’da açılan Tere’de mutfak şefi Mehmet Şahin. Mezelerin başında Hatay Mutfak Sanatları Başkanı da olan Gökçe Eker var. Ocakbaşında ise uzun yıllardır farklı mutfaklarda çalışmış Remzi ve Ömer Sayın kardeşler yer alıyor.
Ocakbaşı olmanın hakkını veren menü
Tere’nin iddiası tabii “ocakbaşı” olmasından da anlayacağınız üzere etin envai çeşidi. Özellikle tarak, küşleme ve adana kebapta iddialılar. Ben tabii seçimlerimi sadece mezelerden yana kullandım. Her bir meze, orijinalliği çok da bozulmadan, ufak dokunuşlarla oldukça lezzetli. Kuru meyveli enginar ve köpoğlu muhteşemdi. Restoranın ismini aldığı Tere salatası olmazsa olmaz. Fırından çıkan pideleri güzel, lahmacun ve kıtır kokoreçli pideleri de epey övülüyor. En sonunda Aydın kabağı (kendisini görsel olarak somon füme zannedebilirsiniz) ve künefe ile “grand final” sizleri bekliyor.
Mimarisine dair…
Mekan oldukça büyük, 200 kişilik bir alanı var. Tere’nin mimari projesinde ocakbaşı kültürünün görsel dünyasının vazgeçilmezi olan bakır da yerini alıyor. Hatta servislerde de yer yer kullanılıyor bakır detayı. Aynı zamanda Anıtkabir’in de mimarı olan Emin Onat’ın tasarladığı binada yer alan ve tüm cephesiyle manzaraya hakim olan Tere, yemyeşil bir park, camii ve Boğaz’ı gördüğümüz bir panoramaya sahip. Yani her şeyi geçtim sırf manzarası için bile gidilir. Zaten muhtemelen sonrasında et severler tekrar tekrar yolunu buraya düşürecektir. Yemesem de yiyenlerin yüzündeki mutluluğu görmek bu yorumu yapmam için yeterli inanın. Bu gidişimde her ne kadar manzaraya karşı nefis bir masada oturmuş olsam da bir sonrakinde kesinlikle ocakbaşında oturacağım. 10 metrelik ocakta kullanılan bakır ve mozaiklerin yer aldığı dairesel kolonlar mekanın bütününe uygun ama bir o kadar da ayrılıyor.
Bu arada son olarak müziğe de değinmeden edemeyeceğim çünkü “yeni nesil meyhane” kavramına alerjisi olan biri olarak, iyi müziği sakin seviyelerde dinlemek ve sohbet edebilmek hoşuma gitti. Zaten meyhane ya da ocakbaşının olayı da sohbet değil midir?
Kısa kısa…
Farklı beslenme tercihi olanlar da keyif alabilir mi?
a) Evet rahatlıkla, seçenek çok.
b) Aç kalmayacak kadar.
c) Tok gelmeyi tercih edebilirsin.
Mekandaki müzik seviyesi nasıl?
a) İç sesini zor duyarsın.
b) Sohbet için yan yana oturunuz.
c) Arkada çalsın, sen sohbetin keyfini çıkar.
Playlist’in sahibi kim?
a) Canlı Grup
b) DJ
c) Mekan
Sigara içmeyenler de nefes alabilir mi?
a) Evet onlara özel konforlu bir alan var.
b) Biraz ondan, biraz bundan.
Arabamı rahatça park edebilir miyim?
a) Vale park eder.
b) Park eder keyfine bakarsın.
c) Toplu taşımayı tercih edebilirsin.
Patili dostlar?
a) Çok sevilir.
b) Kimse ses çıkarmaz.
c) Evde kalsa daha iyi.
Adres: Ömer Avni, İnönü Cd. No:50 Beyoğlu/İstanbul
Instagram: https://www.instagram.com/tereistanbul