19 yıl sonra İstanbul’a geri dönecek Therapy? grubunun sesi Andy Cairns’le buluşup 9 Şubat öncesinde aklımızdaki sorulara yanıtlar aradık.
Ant Arın ŞERMET
Doksanlı yılları tanımlamak istesek arka planda çalacak çok fazla albüm opsiyona sahibiz. Pop için, grunge için, metal için, rap için ve punk için ayrı çok fazla albüme elimiz gidebilir. Kuzey İrlanda’dan çıkan en başarılı grupların başında gelen Therapy?, punk müziği kendi yaşamlarının yansımasına dönüştürerek “Troublegum”, ve “Infernal Love” gibi albümlerle tarihe geçmeyi başardılar. Ancak bu hiperaktif grup için denemekten çekinmek diye bir durum olmadığı için sürekli üretmeye devam ettiler. 19 yıl sonra İstanbul’a tekrar yollarının düşmesini sağlayan 16. Stüdyo albümleri “Hard Cold Fire” da her şeyiyle Therapy? olan ama aynı zamanda denemekten de çekinmeyen bir albüm. Hem “Hard Cold Fire”ı hem geçmişlerini hem de müziklerinin kendi topraklarındaki etkisini grubun sesi Andy Cairns’le konuştuk. 9 Şubat’ta Blind’da buluşmak üzere!
35 yıla dayanan kariyerinizde her zaman dikkat çeken ve kendi sözü olan albümler ürettiniz. Bunların en yenisi de geçen sene dinleyicinizle buluşan “Hard Cold Fire”dı. Bunca senenin ardından stüdyoya girdiğinizde aynı hırsı ve özgünlüğü nasıl bulduğunuzu “Hard Cold Fire” üzerinden anlatabilir misiniz?
“Hard Cold Fire”ın yazımı, provaları ve kayıtları pandemi döneminde gerçekleşti. Hemen hemen 25 küsur şarkı hazırlayıp onları derleyip toparladık. Prodüktör olarak Chris Sheldon’la çalışmayı çok istedik. Sonrasında yaptığımız görüşmelerde pandemi sürecinde sevdiklerini kaybeden insanların acılarını anlamayı, onlarla duygudaşlığı müziğimizin en sert ve enerji dolu şarkılarını albüme taşıyarak yansıtabileceğimize ikna olduk. Albümümüzün adı İrlandalı bir şair olan Louis MacNeice’in aynı isimli bir şiirinden geliyor ve doğup büyüdüğümüz topraklardaki kaya ve mineralleri, mika ve bazalt’ı işaret ediyor. Biz de yıllar içinde aşınsak da o kayalar gibi güçlü kalıp bugüne ulaştık.
Takip ettiğim en üretken birkaç gruptan birisiniz. Her albümünüzde kökünüze sadık kalıp deneme yapmaktan da çekinmiyorsunuz. “Hard Cold Fire”da da aynısını duyduğumu söyleyebilirim. Örnek vermek gerekirse vokal melodileri önceki albümlere göre biraz daha önde sanki. Türler arası geçişkenliğiniz nasıl ortaya çıkıyor?
Sürekli yeni müzikler dinliyor, uzun zamandır dinlemediğimiz eski isimleri tekrar keşfediyoruz. Senin de fark ettiğin gibi bu albümde vokalleri daha melodik ve etkileyici hale getirmek için uğraştık. Karantina sonrası hayata daha pozitif yaklaşma kararımızın müziğe yansıması vokallerde daha fazla empati yapmak oldu. Dikkatli dinlerseniz sesimi manipüle etmek için bazı elektronik efektleri kullanmaktan hiç çekinmedik. Şaşırtıcı bir şekilde agresif gitarlar, içinizi titreten baslar ve tahrik eden davullarla karıştırıldığında ortaya çıkan sonuç tahmin ettiğimizden daha enerjik oldu.
Son albümünüzün turnesinde gelmiş olsanız da en sevilen albümlerinizden biri olan -kişisel favorim- “Troublegum”ın da kelimenin tam anlamıyla 30. Yaşını burada kutlayacaksınız. 30 yıla gelmiş bir albümün hala bu kadar etkileyici ve güncel olması Therapy? perspektifinde nasıl bir karşılık buluyor?
“Troublegum”ın başarısının hem melodik hem de lirik bakımdan sadeliğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Dinleyiciler her zaman eşlik edebildiği; yalnızlıktan, yersiz yurtsuz bırakılmaktan, baskıdan, yabancılaşmadan ve öfkeden bahseden sözlerle daha güçlü bir bağ kuruyor, bu da şarkıları ileri taşıyor. İnsanların hâlâ keşfetmekten keyif aldığı, heyecanlı, yakaran ve öfkeli bir kayıt. Şarkıları canlı çalmak da ayrı bir keyif.
İngiltere dışında İrlanda, Kuzey İrlanda ve Galler’de sizin zamanında açtığınız yolu takip eden birçok harika yeni nesil grup var. Politik olaylara karşı dik duruyorlar. Entelektüel birikimleri ve bitmek tükenmeyen haklı bir öfkeleri var. Müziğinizin, tavrınızın sizden sonra gelen gruplara bıraktığı etkiye dair ne söylemek istersiniz?
Adını geçirdiğin ülkelerden gelen grupların mesajlarını, düşüncelerini direkt aktarabilme gücüne internet sayesinde sahip olmaları çok önemli. Bu sayede hem mesajlarını iletiyorlar hem de insanların onlara ulaşabilmesi mümkün oluyor. Kuzey İrlanda söyleyecek sözü olan müthiş yetenekli, inanılmaz sanatçılarla dolu bir yer. Bu isimlerden bazılarını sayayım; Kneecap, Enola Gay, Problem Patterns, Cherym, Robyn G Shiels, David Holmes, Ash, Gender Chores ve çok daha fazlası. Belfast’ta şu anda var olan güçlü sahneyi görmek çok güzel.
İstanbul’a son gelişinizden bu yana 19 sene geçti… Söylerken bile kulağa çok gelen bu süre zarfında buradaki hayranlarınızın müziğinize olan açlığını tahmin edebilirsiniz. 9 Şubat akşamı bizi neler bekliyor?
Uzun yıllardır İstanbul’da çalmadığımız için kariyerimizin tamamına dokunan bir set çalacağız size. Doksanlardaki albümlerimizden “Nurse”, “Troublegum” ve “Infernal Love” ağırlıklı olacak ancak tabii ki son albümümüz “Hard Cold Fire”dan şarkılar ve heybemizdeki bazı klasikleri de sizinle buluşturacağız. İstanbul’a döneceğimiz için çok heyecanlıyız ve orada hepinizi görmeyi iple çekiyoruz!