Kültür sanatın kalbi Beyoğlu, tarihte ilk kez farklı bir bakış açısının önderliğinde hayatına devam edecek. Belki de nostaljiden çıkıp da yeniyi yaratıp büyüteceğimiz o günlerin ilk adımları atılmıştır ne dersiniz?
İpek ATCAN / [email protected]
Nostalji nedir? Geçmiş bir çağa, geçmiş bir yaşama duyulan özlem. Peki bir kere geldiğimiz ve kısıtlı zamana sahip olduğumuz şu hayatta neden bu geçmişe özlem ve güncele olan bu mesafe? Ya da güncele olan üzüntü ve geçmişe duyulan haset? Aslında nedeni çok da zor değil…
Vedalaştıklarımız
Lise yıllarından beri hayatını Beyoğlu’nda geçiren, uzun yıllar Cihangir’de oturan biriyim. Hocama kızdığımda, anneme küstüğümde, aşık olduğumu sandığımda, canım sıkıldığında hep kulağımda müzik İstiklal Caddesi’ni baştan sona yürümüşümdür. Yaş ilerledikçe bu yürüşlerde gündoğumlarını görmüşlüğüm de mekandan son çıkan olmuşluğum da çoktur. Müdavimi olduğum mekanlar, korkmadan yürüdüğüm sokaklar, tanımadan göz ya da kafa selamı verdiğim insanlar.
Sonra zamanla kapanan mekanlar, belli saatlerde ve hatta gün içinde yürümeye çekindiğim sokaklar, gözgöze gelmekten ürktüğüm insanlar. Değişim bir günde olmadı, değişim zamana yayıldı. Aniden değil de yavaş yavaş bir ölüm oldu yani…
Bizim bireysel anılarımız dışında Beyoğlu -ya da Pera- neler görmedi ki bugüne kadar? Yüzlerce yıl dünyanın yönetimi buradan gerçekleşti, yandı kül oldu yeniden doğdu, düştü ama her seferinde kalktı. Uğruna şarkılar, şiirler yazıldı. Ferhan Şensoy, Atilla İlhan herkes dizlerinde Beyoğlu’na yer verdi. Bizler anılar dinledik, üstüne kendi anılarımızı inşa ettik.
Sonra bir bir kapanan yerler başladı. Lebon Pastanesi, Beyoğlu Sineması, Emek Sineması, Markiz Pastanesi… Yıllarca kahvaltılarım için kaymak aldığım, öğle yemeklerimi yediğim Cihangir’deki Özkonak Lokantası… Beyoğlu ile vedalaşan kitapevleri, birbirinden güzel müzik sesleri yükselen kitapçıların yavaş yavaş seslerinin azalması… Aniden alınan kararla Beyoğlu sokaklarında masaların bir bir kaldırılması -evet, belki bir düzen gerekiyordu ama komple kaldırmak mıydı bu?
Ghetto, Garajistanbul, Bronx, Hayal Kahvesi, Mojo gibi birçok mekana türlü sebeplerle veda edişimiz ve dahası. Hatta hatırlarsınız en son üzenlerden bir de Sofyalı Meyhanesi oldu.
Yeniden canlanma
2013 ile uzunca bir süre yokuş aşağı giden süreç sonradan seyir değiştirdi. Asmalı’da yeni açılan mekanlar, eski mekanların tekrar canlanışı… Elini eteğini Beyoğlu’ndan çeken güruhun tekrar geri dönüşü… Yeniden yükselmeye başlayan güzel müzikler ve gülen gözler. Aslında değişim isteği ve değişimin kendisi, kendini hissettirmeye başlamıştı bir süredir.
Pera varolduğu günden beri kültür sanatın kalbi olmayı hiç bırakmadı. Yer yer nabız düştü belki ama hep bir şok ile yükseldi yine nabzı. Ve şimdi bu nabzın gümbür gümbür atacağı bir döneme, yine Pera’nın vatandaşları karar verdi. Önümüzdeki günlerlerde her zaman olduğu gibi filmden müziğe birçok festivalde yine beraberiz. Belki biraz daha parlayan gözlerle…
Yazıyı mor ve ötesi‘nin ‘İstiklal’ şarkısından sözler ile bitirmek istiyorum. Çünkü aslında tam da şarkının anlattığı gibi, “Birkaç mevsim renkler solunca, tükenmez hayatın sesi.” 🙂 Nostaljimizi sevelim, onları biraz yalnız bırakalım ve hadi yeni hayaller kuralım.