90’lar brit-rock’ından ilham alan rock’n roll’u geleneksel Türk müziği ezgileriyle birleştiren sanatçı Turan Sarıbay Dergy’nin sorularını yanıtladı.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Turan Sarıbay müzik hayatına lise yıllarında şarkı sözü yazarak başladı. 2008 yılında University of Southampton Müzik Pazarlaması bölümünden mezun olduktan sonra kariyerine müzisyen olarak devam etmeyi seçti. Pop müziğin önde gelen isimleriyle yaptığı çalışmalarla da adından söz ettiren Turan Sarıbay aralarında Sezen Aksu, Sertab Erener ve Nükhet Duru gibi önemli isimlerin şarkı yazarlığını üstlendi. Son çalışması “Vuruldum”, The state51 Conspiracy ve GRGDN Müzik etiketiyle tüm dijital platformlarda yerini aldı. Turan Sarıbay’a merak ettiklerimizi sorduk.
Müziğe lise yıllarında şarkı sözü yazarak başladınız. O zamanlar sizi şekillendiren, bir şekilde müziğin içinde olacağını hissettiren, sizi motive eden kimleri dinlerdiniz, sizi hangi şarkılar yönlendirirdi?
Aslında 25 yaşıma kadar müziğin içinde olacağımı bilmiyordum, yani öyle küçükken ayna karşında giyinip süslenip şarkılar söylemişliğim yoktur. Ne zaman bir ofisin içinde, önümdeki 30 yıl hapis kalacağımı anladım, o zaman bu yönde adımlar atmaya başladım. Müzik, özellikle rock müzik ergenliğe girerken bana, yüz yıllardır arayıp da bulamadığım bir hazine, bir hayat pınarı, beni ben yapan bir iksir gibi kanıma girdi. Ortaokulda, Pentagram’dan Cenk ağabeyin Beşiktaş’taki müzik dükkanına gider, ona ne dinleyelim diye sorular sorar, kasetler çektirirdik. Bu nedenle klasik rock, hard n heavy, thrash metal gruplarını hatim etmiştik. Sonra yaşım ilerledikçe Muse, Placebo, The Verve gibi Ingiliz alternative rock gruplarına takıldım. Ama Oasis’in ‘Definitely Maybe’ albümünü dinledikten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Bu anlamda Oasis için sanatsal anlayışımı oluştururken en etkili grup diyebilirim.
2012 yılındaki grubunuz Ambulans’ı biliyoruz. Grup müziği yapmakla solo olarak devam etmek arasında nasıl bir fark var? Ambulans içinde olmak size nasıl bir deneyim kazandırdı?
Pek bir farkı olmadı benim için, solisti olduğum bütün gruplarda şarkıların yüzde doksanının söz ve müziği bana ait. Diğer yandan şimdi solo çalarken de bir grubum var ve benim yazdığım şarkıları grup mantığı ile aranje ediyoruz. Deneyim olarak sahne tecrübesi kazandigimi söyleyebilirim.
Sertab Erener ve Nükhet Duru gibi isimlere şarkılar verdiniz. Yollarınız nasıl kesişti, neler hissettirdi size şarkılarınızın bu isimler tarafından yorumlanması?
Şarkılarımın Türk Pop müziğinin en popüler sanatçıları tarafından seslendirilmesi çok büyük bir mutluluk.
Sezen Aksu gibi Türkçe müzik dünyasının kraliçesi olarak bilinen bir isimle çalışmak nasıldı, size neler kattı?
Kendisi ile çok uzun süre çalışmadığım için bu konuda fazla bir yorum yapmak ya da öylesine bir şey söylemek istemem. Sezen Aksu bütün şarkılarını ezbere bildiğim, çocukluğumun belli dönemlerini hatırlatan inanılmaz bir kalem.
2018’den bu yana “Gerisi Hikaye”, “Yaşıyorum” ve “Vuruldum” single’larını yayınladınız. Bundan sonraki hamleniz ne olacak? Single’lar yayınlamaya devam edecek misiniz yoksa planlarınız içinde yeni bir EP veya albüm var mı?
Şu anda fazlasıyla şarkım olmasına rağmen albüm için erken olduğunu düşünüyorum. Çünkü albümün içindeki şarkıların aynı renkte ve tavırda olması gerektiğine inanan bir şarkı yazarıyım. Tekli yayınlamaya devam etmek istiyorum bir süre daha.
Sahnelere alışkın bir isimsiniz, ilk sahneye çıktığınız günü hatırlıyor musunuz? Neler gelmişti başınıza, sizde nasıl bir anısı kaldı?
Galiba Lise 1 deydim, bir 19 Mayısti. Sanki bir bütüne ulaşmıştım, ve o bütünü aradığımdan bihaberdim. Hayatımın anlamını bulmuş sonra unutmuştum. Hayatım sonrasinda bunu hatırlamaya çalışmakla geçer oldu.
Şarkı yazarken, bestelerken doğru zamanın geldiğini nasıl anlıyorsunuz? Sizi en çok neler harekete geçiriyor?
Bu sürecin çoğu şarkı yazarı için farklı olduğunu düşünüyorum. Ben düzenli olarak her gün masaya oturup bir şeyler yazan biriyim. Bu anlamda, ilham perisinin gelip beni öpmesini bekleyen biri değilim. Çoğunlukla bir melodinin veya duyduğum bir sözün bana fısıldadıklarını duymaya gayret ediyorum.
Rock müziğin son 10 yılda ülkemizdeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Türkçe rock’ın geleceği nasıl olacak, müzik dünyasında yine en ihtişamlı günlerini yaşadığı günlere geri dönebilecek mi?
Sadece ülkemizde değil, global ölçekte rock müzik ana akım listelerde popülerliğini kaybetmiş durumda. Bunun geçici bir durum olduğunu düşünüyorum. Bütün müzik türleri belli zaman aralıklarında döngülerle iniş çıkışlar yaşıyor. 1970’lerin sonunda punk dünyayı kasıp kavururken bir daha rock gruplarının eski popülerliğini bulamayacağını söylediler. 90’lara geldiğimizde resmin rengi tekrar değişti. Türkiye’de çok sıkı gruplar var, ve hala konserleri dolup taşıyor, bu sebeple rock müziği bir düşüş içinde görmüyorum.
KISA KISA
● Günün en sevdiğim saati kesinlikle 04:00 – 06:00. İşte o zaman kendimi daha kreatif hissediyorum.
● İnsanlarda en tahammül edemediğim şey aşağılık kompleksi. Bunu gördüğüm anda derhal oradan uzaklaşıyorum.
● Hayatta en çok para harcadığım şey 90’lar futbol takımı formaları
● Müzik dışında bir tutkum varsa o da tabi ki futbol
● Benim için arkadaşlık ilişkisi demek rahat olmak demek
● Çok sinirlendiğim, üzüldüğüm zamanlarda kendimi sakinleştirmek için yaptığım şey meditasyon
● Son zamanlarda en çok dinlediğim ve muhteşem olduğunu düşündüğüm Sam Fender’in ‘Hypersonic Missiles’ albümü oldu.