Rock müziğin Türkiye’de 90’lar itibarıyla popülerleştiği bir gerçek. Hele ki 1995 yılını bir milat olarak almamız hiç de yanlış olmaz. Özellikle 95’ten sonra çıkan albümler ve isimler, 2000’lerdeki rock patlamasında da başrolü oynayan isimler oldu. Peki 1995’ten sonra Türkiye’de hangi albümler çıktı, 30 yıl öncesinde Türkiye’nin rock sahnesinde kimler ilk adımlarını attı?
Batıkan BAKSI / [email protected]
1995 yılının üzerinden tam 30 yıl geçmesi bence biraz şov. Halbuki, 90’lar deyince hâlâ yanıbaşımızdaki bir yıldan bahsediyormuşuz gibi hissediyoruz. Ancak bir zamanın yenilikçi dönemi, bugün nostaljik partilerin ya da konseptlerin en aranan zaman aralığından biri. Genel olarak 90’ları anarken karmaşık siyasi ve sosyal gündemin yanında Türkçe Pop’u sık sık dile getirsek de aslında Türkiye’de rock müziğin patlama yapacağının da sinyalleri bu yıllarda verilmişti. 90’ların başından itibaren özellikle metalcilerin iyiden iyiye sesini duyurmaya başladığı, underground mekanlarda verilen konserlerle, yapılan canlı performanslarla kendi komününü oluşturan rocker gençlik özellikle 90’ların ortalarından itibaren çıkacak popüler isimlerle artık kendi rüştünü ispat etmiş, “biz de varız” mesajını verir olmuştu. Müzik sektörü de ikiye bölünmüştü hâliyle. Bir tarafta rocker’lar, kaset yapmak için Unkapanı koridorlarında geziyor; diğer yanda popçular zaten piyasayı sallıyordu. Böyle bir ortamda da artık rock müzikle ilgilenen gençler için albümler çıkarıp, bir önceki jenerasyondaki abilerinden ilhamla ama daha gürültülü şekilde ses duyurma vaktiydi. Özellikle 1995 yılından sonra öyle bir rock patlaması yaşandı ki, bu yıldan itibaren çıkan albümler, Türkçe Rock’ın da altın harflerle yazılan albümleri oldu. Peki biz Türkçe Rock’ın miladı olan 1995’ten milenyuma kadar hangi önemli albümleri duyduk?
1996’da yeni isimler çıkıyor, önceki jenerasyon destekliyor!
1996, Türkçe Rock adına öyle süpersonik bir yıldı ki belki de dinleyicilerin en heyecan duyacağı senelerden de biriydi. Bir yanda 1990’ların başından itibaren albümlerinin duyulmaya başladığı Pentagram, Whisky, Kramp, Cenk Eroğlu, Bulutsuzluk Özlemi, Kesmeşeker gibi isimler üretimlerini tüm hızıyla sürdürüp yeni şarkılarla rock dinleyicilerinin ateşini artırırken; o zamana kadar ana akıma henüz ulaşmamış isimler de yavaş yavaş er meydanına çıkıyordu. Bunun yanında eski ustalar da yeni çalışmalarına devam ediyordu. Yeniden bir araya geldikten sonra ilk albümleri “Moğollar 94’”ü 1994 yılında çıkaran Moğollar, 90’larda başladıkları ve daha sonra devam edecekleri sound’u da en iyi yansıtan “Dört Renk” albümünü hazırlamaya başlamıştı. Protesto mitinglerinin aranan şarkısı olacak ‘Bir Şey Yapmalı’nın yanı sıra ‘Güm Güm’, ‘Keyfim Yerinde’ gibi hit şarkıları da bulunduran albüm Moğollar’ı yeniden şaşalı günlerine döndürmüştü. Almanya’da ilk başlarda Fahrstuhl adıyla punk grubu olarak kurulan ve sonraları adını değiştirip Anadolu Pop’tan etkilenen bir müzikal çizgiden ilerleyen Ünlü de o isimle ilk albümü “Son Defa”yı da çıkararak ‘Estarabim’ cover’ı ve ‘Rüya’ şarkılarıyla Türkiye’deki rock dinleyicilerinde bir heyecan yaratmıştı. 1988-1994 yılları arasında faaliyette kalan ve Şebnem Ferah, Özlem Tekin, Duygu Karpuz, Ebru Bank, Gül Ağırca, Buket Doran’dan oluşan Volvox, 1994’te dağılınca gruptan iki isim kendi solo çalışmalarına da başlamıştı. Özlem Tekin, 1995 yılında Hakan Peker’in desteğiyle ilk albümü “Kime Ne”yi çıkarmış, klibinde Cem Yılmaz’ı da oynattığı ‘Yar Bana Varmadı’ şarkısıyla tüm ilgiyi üzerine toplamışken Türkçe Rock’ta kendisine ayrıksı bir yer yaratacak Şebnem Ferah da ilk albümünün hazırlıklarına başlamıştı. “Kadın” adını vereceği albümünde Sezen Aksu, Levent Yüksel, Ahmet Koç, Volkan Öktem, Murat İlkan, Teoman, Hakan Utangaç, Tarkan Gözübüyük, İskender Paydaş, Demir Demirkan gibi isimlerin de desteğini alan Ferah, erkeklerin hakim olduğu bir piyasada kadın sesini de duyurmuştu. 1996, yeni isimlerin kendisine hızla yer bulduğu; televizyon kanallarında ve radyolarda kendilerini duyurduğu bir dönemdi. Bu isimlerden birisi de bugün müzikal sahnelerinde bile izlediğimiz mor ve ötesi’nden başkası değildi. Amatörce yaptıkları ilk albümleri “Şehir” ile yola çıkan grup, Derin Esmer ve Alper Tekin’li kadrosuyla İngilizce sözlü şarkılar da söylemişti bu albümde. Peki 1996’da başka hangi albümler çıkmıştı?
- Whisky – Güneşin Tahtı
- Af – Af
- Grizu – Tuzla Buz
- Kargo – Yarına Ne Kaldı?
- Acil Servis – Küçük Adam
- Nekropsi – Mi Kubbesi
- Murat Kekilli – Vay Be
- Erkin Koray – Gün Ola Harman Ola
- Objektif – Kuşkular
- 3 Hürel – Efsane… Yeniden
- Haluk Levent – Arkadaş
Türkçe Rock’ın yükselişi, 1997’de de sürüyordu!
1996’da çıkan birbirinden başarılı albümler Türkçe Rock’ı kitlelere tanıtmaya başlamış, gerek herkese açık konserlerde gerekse de rock barlarda çıkan rocker’lar; gençler tarafından epey tutulur olmuştu. Anadolu Rock kavramının da ayak seslerinin duyulmaya başladığı 1995 sonrasında, geçmişin usta isimleri de ikiye bölünmüştü. Anadolu Pop kavramının mucidi Taner Öngür, Anadolu Rock kavramının gerçeği yansıtmadığını, o sıralar yapılan müziğin Anadolu Pop’un ekmeğini yemek olduğunu söylerken; Cahit Berkay gençlere şans verilmesi gerektiğini, onların da bir zamanlar hata yaparak öğrendiğini söylüyordu. Rock müziğin, böylesine popülerleştiğini gören diğer türlerden insanlar da şarkılarına rock tınıları katmaya başlamıştı elbette. Pop şarkılarında gitar soloları duyuyor, arabesk albümlerinde bile elektrik gitar melodileri yer alıyordu. Orhan Gencebay bile 1996 yılında çıkardığı “Kiralık Dünya” albümünde yer alan ‘Bir De Sen Vurma’ şarkısında elektrik gitar solosu kullanmış; Erdinç Şenyaylar’ın çaldığı soloyu şarkının klibinde Kerem Özyeğen playback yapmıştı. Müzik kariyerine 1986 yılında Mirage grubuyla başlayan Teoman; Mavi Sakal, Indians, Black Rose, Işığın Yansıması gibi gruplarda müzik yaptıktan sonra solo çalışmalara başlamış, 1996 yılındaki Roxy Müzik Günleri’nde ‘Yollar’ ile En İyi Söz ödülünü almıştı. Aynı zamanda ilk albümünde de hit olacak ‘Ne Ekmek Ne De Su’ ile En İyi Beste ödülüne de sahip olunca Teoman, 1997 yılında “Teoman” adını verdiği ilk albümünü de çıkarmıştı. 1995 yılında Murat İlkan’ın vokal olarak katıldığı kadrosuyla müzikal bir kırılıma da uğrayan Pentagram, kendisiyle anılacak müzik tarzını buram buram hissettireceği 3. albümü “Anatolia”yı yayınlamış ve tarihindeki ilk Türkçe şarkıları da bu albüme koymuştu. Özellikle Aşık Veysel’in ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’ şarkısını ‘Gündüz Gece’ adıyla cover’layan Pentagram; kendisine eşlik eden Ahmet Koç, Aslı Omağ, Ferhat Göçer, Sertab Erener, İlhan Barutçu, Emre Altuğ, İskender Paydaş ile hem iddialı bir çalışmaya imza atmış hem de ney, bağlama, bendir gibi yerli enstrümanlarla kendine has bir metal tarzı yaratmıştı. Tarzı her ne kadar pop olsa da Tarkan da o yıl çıkardığı “Ölürüm Sana” albümüne adını veren şarkısında öyle bir rock altyapısı kullanmıştı ki, pop dinlemeyen rocker’lar bile Ölürüm Sana’nın introsuyla kendisinden geçiyordu. 1997 böyle geçerken peki diğer önemli yerli rock albümleri nelerdi?
- Af – Af II
- mavisakal – İki Yol
- Yavuz Çetin – İlk
- Murat Göğebakan – Ben Sana Aşık Oldum
- Kargo – Sevmek Zor
- Ayna – Gittiğin Yağmurla Gel
- İstanbul Blues Kumpanyası – Kökler
- Tibet Ağırtan – Kalk Gidiyorum
- Radical Noise – 14 More Reasons to Burn Us Down
Milenyuma 2 kala, rocker’lara ödüller veriliyordu!
“Bunlar satanist ya!” denilip saçı uzun diye sokakta dayak yiyen gençlerin bir zaman sonra Türkiye’nin en büyük müzik kanallarından birinin verdiği ödüllerde boy göstereceğini kim tahmin edebilirdi ki? İşte 1997 yılından itibaren rock müzik yapan kadın / erkek sanatçılar ve gruplar Kral TV Video Müzik Ödülleri’nde de aday olmaya başlamıştı. 1998 (yani aslında 1997’nin çünkü yarışma her seferinde bir önceki yılın müzik olaylarına ödül veriyordu) yılının adaylarına baktığımızda Kargo, mavisakal, Reflex, Af gibi grupların yanında Haluk Levent, Cenk Eroğlu, Feridun Düzağaç, Teoman, Murat Göğebakan gibi isimleri de görmek mümkündü. 1997 yılındaki etabında “En İyi Çıkış Yapan Kadın” ödülünü Özlem Tekin’in aldığı yarışmada ilk başta rock kategorisi olmasa da 1998 yılından itibaren bu kategori de eklenmişti. Önümüzdeki yıllarda piyasayı domine edeceğinin sinyallerini de veren rock müzisyenleri, 1998 yılında da üretimlere tam gaz devam ediyordu böyle bir ortamda. Mesela Feridun Düzağaç, “Köprüden Önce Son Çıkış” albümünü yılın ortasında çıkarmış, hemşehrisi Haluk Levent de yılın sonlarına doğru “Yine Ayrılık” albümüyle selamlamıştı sevenlerini. Pentagram, bir yıl önce 5 Temmuz 1997’de Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde verdiği “Popçular Dışarı” konserinin kaydını VHS, CD ve kaset formatlarında epey sansasyonel bir kapakla yayınlamıştı. Gazetelerde “kentin muhalif ozanı” adıyla anılan Teoman, ikinci albümü “O”yu çıkarıp iyiden iyiye rockstar tanımını hak etmeye başlarken, Bulutsuzluk Özlemi de “Yol” ile hem dönemin siyasi ortamına büyük göndermeler yapıyor hem de bir önceki jenerasyonun temsilini sağlıyordu. Bir zamanların thrash metalcisi, dönemin ska-punk’çısı Athena ise ikinci albümü “Holigan” ile futbol taraftarlarının diline pelesenk olacak bir şarkı katarken Özlem Tekin “Öz” ile kadınların sesini de duyurmaya çalışıyordu. Bin yılın son senesini karşılamaya hazırlanırken Türkiye’de çıkan diğer yerli rock albümleri ise şöyleydi:
- Ayna – Dön Bak Ayna’ya
- Destan – Destan
- Haramiler – Alın Yazısı
- Infected – The Lost Loser in Dreams
- Radical Noise – Make a Wish
- Hazy Hill – Torch-in the North Pole
- Kargo – Yalnızlık Mevsimi
- Kesmeşeker – İnsülin
- Kramp – İstanbul Sokakları
- Kim Bunlar – Dağlar Kızı Reyhan / Atabarı
- mavisakal – Kan Kokusu
- Moğollar – 30. Yıl
- Ünlü – O ve Z Hikayesi
- Whisky – Dünyanın Kapısı
90’lar bitse de Türkçe Rock bitmeyecekti!
1999, rocker’lar için zurnanın zırt dediği yıllardan biriydi. Bir süredir popülerliğinin keyfini süren rock müzik grupları / şarkıcıları, 1999’da üzerlerine yöneltilen satanizm suçlamalarıyla canından bezmeye başlamıştı. İşin ilginç tarafı, bir yandan ilgi büyüktü ancak diğer yandan rock barlarda, rocker gençlerin dolaştığı bir araya geldiği mekanlarda güçlü bir baskıyla karşı karşıyaydı rock camiası. Özellikle 1999 yılının Eylül ayında işlenen satanist cinayetin ardından tüm okların rocker ve metalcilere dönmesi bu müziğin sonunun geldiğini düşündürse de aslında dolaylı şekilde 2000’lerde meydana gelecek rock patlamasının da fitilini ateşlemişti. Rock müzik, çok büyük bir gelir kapısı haline gelmişti ve ne prodüktörlerin ne de müzisyenlerin bu müzikten vazgeçmeye niyeti yoktu. Ülke, 2000’lere hazırlanırken Şebnem Ferah da 3 yıllık aranın ardından “Artık Kısa Cümleler Kuruyorum” albümüyle sakin ancak etkili şarkılarla rock camiasını yeniden şenlendirmişti. 1996 yılında çıkardığı Anadolu Rock albümü “Vay Be” ile istediği yükselişi yapamayan Murat Kekilli, büyük bir linç dalgasıyla karşılaşacağı sansasyonel şarkısının adını verdiği albümü “Bu Akşam Ölürüm” ile günlerce televizyonlardan, gazetelerden inmedi ve 90’lar biterken adını bu döneme yazdırdı. 1995 ve 1998’de çıkardığı albümlerle erkek hakimiyetindeki rock müzik piyasasına meydan okuyan Özlem Tekin, 1999’u da pas geçmemiş; “Laubali” albümüyle 90’lara veda etti. 1996 yılında kurulan Vega, 3 yıllık albümsüzlüğünü “Tamam Sustum” ile bitirmiş, Türkiye’nin en iyi rock gruplarından biri olacak Duman ise sevenlerini köprü altında buluşmaya çağırdığı “Eski Köprünün Altında” albümüyle hızlı bir başlangıç yapmıştı kariyerine. 90’lar, giderken rock müzik dinleyicilerine bir kazık da atmıştı. Türkçe Rock’ın kurucu babalarından da sayılan Barış Manço, 1 Şubat 1999’da geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybedince, o sıralar üzerinde çalıştığı Mançoloji albümlerinin çıktığını da görememiş, dinleyicilerine son hediyelerini böyle acı bir şekilde bırakmıştı. Yeni milenyumdan önce, 1999’da yerli rock adına başka neler üretilmişti diye soracak olursanız da:
- Haluk Levent – leyla.com
- Hardal – Yeniden Doğuş
- İstanbul Blues Kumpanyası – Sair Zamanlar
- Kesmeşeker – İçinde İçindekiler Vardır
- Kim Bunlar – Ve
- Kıraç – Bir Garip Aşk Bestesi
- Kurban – Kurban
- mor ve ötesi – Bırak Zaman Aksın
- Ogün Sanlısoy – Korkma
- Rashit – Telaşa Mahal Yok
90’larda büyüyüp iyice serpilen yeni nesil rock grupları, 2000’lerde ününe ün kattı; büyük festivallerden mekanları tıklım tıkış dolduran konserlere kadar rock müziğin bayrağını taşımaya devam etti. Bugün rock müzik, Türkiye’de eskisi kadar revaçta olmasa da 90’larda popülerlik yakalayıp 2000’lerde bunu sürdüren isimler hâlâ neredeyse milyonlarca dinleniyor ve yeni jenerasyona da ilham oluyor.