Ses ayarlarınızla oynamayın, çünkü duyacaklarınız ilk başta size farklı gelebilir. İşte karşınızda Türkçe şarkılardan düzenlenen 7 şarkı!
Batıkan BAKSI / [email protected]
Müzik tarihimizdeki aranjman geçmişinden midir bilinmez Türkiye’de hep “ya işte o şarkı da yabancılardan alınmış” cümlesini sık sık duyarız. Yakın geçmişte eskisi kadar yabancı düzenlemeler yapılmasa da bundan 20 yıl öncesine kadar çok fazla uyarlama şarkı piyasada boy gösteriyordu. Bu da özgünlük tartışmalarına yol açıp, müzisyenlerin eleştirmenlerin acımasız yorumlarına maruz kalmasına sebep oluyordu tabii ki. Türkiye’de ilk olarak 1961 yılında Bob Azzam’ın “C’est écrit dans le Ciel” şarkısından uyarlanan “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş” şarkısıyla başlayan aranjman akımı Anadolu Pop’a kadar büyük oranda etkisini sürdürmeye devam etti. Sözlerini Fecri Ebcioğlu’nun yazdığı “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş” Türkiye’nin ilk Türkçe sözlü pop şarkısı olma özelliğini de taşıyor ayrıca.
Açıkçası ben birebir uyarlanmadıktan sonra diğer dillerdeki şarkıların yeniden düzenlenmesine karşı değilim. Daha önceleri de söylediğim gibi özellikle farklı kültürlerin başka bir kültürdeki şarkıları düzenlemesi ilgimi çeker, o şarkıya ayrı bir lezzet katıldığını düşünürüm. Birebir cover olarak çalınan şarkılar ise bayat gelir, içinde bir farklılık göremeyince yarısında kapatırım.
Bu tabii ki yalnızca bize has bir değil. Dünya üzerinde Avrupa’dan Amerika’ya; Uzakdoğu’dan Ortadoğu’ya kadar yeniden düzenlenmiş sayısız şarkı var ve inanın tespit etmeye kalksak birçok şarkıyı bu kategoriye sokabiliriz. Bazıları buna “Esinlendim” deyip geçerken, bazıları da “Ne olmuş yani, haklarını aldık şarkıyı düzenledik” diyebiliyor. Herkesin kendince haklılık payı var ama yine de her zaman özgünlükten yanayız. Aranjmanlardan, yeniden düzenlemelerden, cover’lardan bu kadar bahsetmişken bu hafta hangi şarkılardan bahsedeceğimi de tahmin etmeye başlamışsınızdır diye düşünüyorum. Ancak yeniden düzenlenen şarkılara başka bir noktadan bakacağız. Yönümüzü batıya çeviriyoruz ve bu hafta yabancı dilde yeniden düzenlenen Türkçe şarkılara göz atıyoruz! Şarkı listemiz geçmişten 2000’lere kadar uzanırken, yer yer sizi şaşırtacak; yer yer de “Ya bu ne güzel olmuş!” dedirtecek şarkılardan oluşuyor. Ben sözü burada çok uzatmayayım, anlatmaya başlayayım. Ses ayarlarınızla oynamayın, çünkü duyacaklarınız ilk başta size farklı gelebilir. İşte karşınızda Türkçe şarkılardan düzenlenen 7 şarkı!
Marc Mundy – The Hidden Meaning of Your Love (1971)
Cem Karaca – Resimdeki Gözyaşları (1968)
Ben başlıyorum, siz devam ettirin: “Bir gün belki hayattan…” Bu sözleri kim duysa hemen devamını getirir şüphesiz. Türkiye’de de “en çok cover’lanan şarkılar listesi” yapılsa eminim ki Resimdeki Gözyaşları ilk sıralarda yer alır. Cem Karaca’nın Apaşlar ile 1968 yılında çıkardığı bir 45’liğin A yüzünde yer alan Mehmet Soyarslan bestesi Resimdeki Gözyaşları, Cem Karaca tarihinde çok büyük bir öneme sahip. Bugün, Moğollar’dan Emrah Karaca yorumuyla dinlediğimiz şarkı, 1968’de Cem Karaca & Apaşlar tarafından “Tears” adıyla İngilizce’ye çevrilmiş, 1997 yılında ise Ağır Roman için yeniden düzenlenmişti. Ancak bu yazıya konu olan versiyon çok başka!
1948 yılında Kıbrıs’ta Emin Hassini adıyla doğan Marc Mundy, 1965 yılında Amerika’ya kardeşinin yanına taşınır. New York’ta okurken Hülya Aziz adlı bir Türk ile tanışarak evlenir. Kendi kendine yaptığı müzik çalışmalarını bir üst seviyeye taşımak isteyen Mundy, kendi adıyla ilk albümünü yapar ve bu albümün üretimini kardeşi Anthony Hassini gerçekleştirir. (Anthony Hassini, daha sonra dünyanın en büyük sihirbazlar topluluğu olan “Uluslararası Sihirbazlar Derneği”nin de kurucu üyesi olmuştur.) Tomarc Music etiketiyle çıkan 33’lük plağın geneli yarı bozuk bir aksana sahip İngilizce sözlerle doludur. Ama bizi ilgilendiren kısım albümün açılış şarkısıdır. “The Hidden Meaning of Your Love” adını verdiği şarkı, kulaklarımızda büyük bir yeri olan Resimdeki Gözyaşları’ndan başka bir şarkı değildir! Ben bu yorumu ilk dinlediğimde kulaklarıma inanamıştım çünkü hem şarkının orijinaline çok yakındı ama bir o kadar da uzaktı. Dönemin saykedelik müziğine de göz kırpan düzenleme; klavyeleri, ritmi ve geri vokalleriyle kulak dolduran cinsten. Öyle ki şarkının sonundaki hızlı bölüm bile kullanılmış. 1971 yılında 500 kopya ile yayınlanan bu albüm, 2006 yılında CD olarak yeniden çıksa da Marc Mundy, matematik öğretmeni olmak için Kıbrıs’a dönüp izini kaybettirdi.
Eartha Kitt – A Turkish Tale in Turkish (1953)
Anonim – Üsküdar’a Gider İken
Belki de İstanbul deyince akla ilk gelen şarkılardan biri de “Katibim” ya da bilindik haliyle “Üsküdar’a Gider İken”dir. Eski İstanbul nostaljisi yapıldığında arkada mutlaka tema müziği veya sözlü hali çalınır. Peki bu şarkının hiç Amerika’da söylenebileceğini düşünmüş müydünüz? Evet, sözlerini ve bestesini Seyide Ayşe Hanım’ın yaptığı rivayet edilen bu şarkı, 1953 yılında Amerika’da birçok listeye giriş yapan bir versiyona sahip! Ünlü prodüktör Ahmet Ertegün’ün keşfi olan Eartha Kitt adlı Amerikalı şarkıcının İstanbul’da yerel bir barda duyduğu bu şarkı onu çok etkiler. Katherine Dunham Company’nin bir üyesi olarak İstanbul’da bulunduğu sırada öğrendiği bu şarkıyı söylemeye başlayan Kitt, bu performansıyla Ankara Radyosu tarafından da sık sık çalınmaya başlar. Daha sonra Amerika’ya giderek Manhattan’da Henri René ve orkestrasıyla birlikte yeniden kaydettiği bu parçayı RCA etiketiyle piyasaya sunar. Oldukça bozuk bir Türkçe ile söylediği bu düzenleme, Amerika’da da büyük ses getirir. Şarkının içindeki ara bölümlerde Türkiye ve İstanbul’a dair bilgilendirmeler de yapan Eartha Kitt, bu şarkıyı 2 farklı albümde de seslendirdi. Eartha Kitt’ten bağımsız olarak “Katibim”in farklı bir versiyonuna Fince tercümesiyle 1956’da da rastlıyoruz. Vieno Kekkonen tarafından seslendirilen “Usku Dara”, bu zamana kadar hiç alışık olmadığımız bir dilde İstanbul esintileri hissetmemize de sebep oluyor.
Peter Alexander – Oh Lady Mary (1970)
Berkant – Samanyolu (1967)
Berkant deyince aklınıza gelen ilk şarkı hangisi? Hep bir ağızdan “Samanyolu!” dediğinizi duyar gibiyim. Ancak bu yazıyı okurken dinleyeceğiniz şarkı çok farklı. 1967 yılında Berkant’a büyük bir şöhret getiren sözlerini Teoman Alpay’ın yazdığı Metin Bükey bestesi Samanyolu, kısa zamanda tüm Türkiye’ye damga vuran bir şarkı olmuştu. Aslında aynı yıl sinemalarda boy gösteren başrollerini Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun’un paylaştığı Samanyolu filmi için yapılan bu beste, o kadar ilgi gördü ki Teoman Alpay tarafından söz yazılarak Berkant tarafından seslendirildi. Samanyolu, ilk olarak Timur Selçuk tarafından seslendirilecek olsa da daha sonra Berkant’ta karar kılındı ve şarkı onunla özdeşleşti. Samanyolu’nun ünü yalnızca Türkiye’yle kalmadı. Üç farklı dile dönüştürülerek yurt dışında yeniden söylenen parça ilk olarak Patricia Carli tarafından Fransızca’ya çevrildi ve David Alexandre Winter tarafından seslendirildi. Avrupa’nın birçok ülkesinde popülerleşen şarkıyı Dalida’da İtalyanca versiyonuyla söylese de, benim için en etkileyici versiyonu şüphesiz Almanca versiyonu oldu. Peter Alexander tarafından 1970 yılında yeniden düzenlenen “Oh Lady Mary” de kısa sürede büyük ses getirdi ve Alexander’ın yıldızını parlattı. Sözleri Kurt Feltz ve G. Loose tarafından yazılan Almanca şarkının melodisi değişmeden çok aşina olduğumuz haliyle karşımıza çıktı. Müzikal olarak o kadar aynıydı ki, şarkının Almancasını dinlerken Türkçe olarak eşlik etmemiz de an meselesi!
Holly Valance – Kiss Kiss (2002)
Tarkan – Şımarık (1997)
60’larda dolandığımız müzikli yolculuğumuzda sıra 90’lar sonu 2000’lerin başında! Tarkan’ın şarkılarını sıralamak güç, birisini ön sıraya alsak diğerinin mutlaka hatrı kalır. Ama o şarkıların arasında öyle bir parça var ki hem Tarkan’ın “megastar” olma serüveninde büyük rol oynar, hem de yurt dışına açılması için harika bir fırsattır. 1997 yılında İstanbul Plak etiketiyle yayınlanan Ölürüm Sana adlı üçüncü stüdyo albümüyle müzikseverleri çılgına çeviren Tarkan, albümün ilk klibini de bu yazıya konu olan şarkı Şımarık’a çeker. Hanginiz Tarkan’ın Fransa sokaklarında Fransız kadınlarından kaçtığı o epik sahneleri unutabilir ki?
Sözleri Sezen Aksu’ya, bestesi ise yine Sezen Aksu ve Tarkan’a ait olan Şımarık, çıktığı yıl MTV ve MCM gibi global müzik kanallarında da büyük ses getirir. 1998/1999 arası 8 farklı ülkede listelere giren Şımarık, 1998’den itibaren farklı dillerde yorumlanmaya da başlar. Rusya’dan Ukrayna’ya; Amerika’dan İspanya’ya kadar farklı ülkelerde yeniden düzenlenen şarkının bu yazıda ele alacağım versiyonu ise 2002 yılında Avustralyalı bir şarkıcının albümünden yükselen bir ses olacak. Çocukluğu ve gençliği 2000’lerin başına denk gelenler bu düzenlemeyi dün gibi hatırlar. Avustralyalı aktris, şarkıcı ve model Holly Valance, 2000’in başında müzik çalışmalarına atılır ve 2002 yılında ilk albümü olan Footprints’i Tarkan’ın meşhur şarkısı Şımarık’ın da cover’ı olan Kiss Kiss’le birlikte çıkarır. Şarkıya çekilen klibin erotik olduğu gerekçesiyle eleştirilen Holly Valance, bu şarkıyla büyük ses getirir. Tarkan versiyonundan daha batılı olan şarkı, İngiltere’de 2 farklı listeye birinci sıradan girerek Valance’ın yıldızını parlatır.
Dimitris Terzopoulos – Thimame (1981)
Orhan Gencebay – Yarabbim (1979)
Ben böyle heyecanlı heyecanlı anlatırken neredeyse son şarkılara yaklaşmışız. Bu şarkıda anlatacağım çalışma, ilk dinlediğimde “vay canına” dediğim parçalardan. Yunan müziği sever misiniz bilmiyorum ama açıkçası ben pek severim. Ancak bu yazıda bahsettiğim “Thimame” klasik Yunan müziğinden çok farklı. Altyapı ve tür olarak saykedelik de bir özellik taşıyan Thimame, hepimizin çok yakından bildiği; Türkiye’de sayısız albüme de cover olarak giriş yapan bir şarkının yeniden düzenlemesi. 1979 yılında Orhan Gencebay’ın çıkardığı “Yarabbim” albümüne ismini veren “Yarabbim” şarkısı iki sene sonra Dimitris Terzopoulos tarafından yarı arabesk ezgilerle yarı saykedelik tonlarla cover’lanmış. Klavyeleriyle kulaklarımıza bayram ettiren bu versiyon, Terzopoulos’un Εξομολόγηση (İtiraf) albümünün yedinci şarkısı olarak karşımıza çıkıyor. Oldukça dinamik ve bu topraklara çok da uzak olmayan bir düzenlemeye sahip, dönemin müzikal anlayışından nasibini alan şarkı, bize karşı kıyıdan göz kırpan özel bir çalışma.
Gonjasufi – Klowds (2010)
Erkin Koray – Hayat Bir Teselli (1976)
Benim için Erkin Baba denildiğinde akan sular durur. Özellikle 70’lerde yaptığı şarkılar benim ayağımdan yeri kaydıran bir özelliğe sahip. Erkin Koray’ın müziğimiz için ne kadar önemli biri olduğunu anlatmak bana düşmez elbet ama dünyanın dört bir yanında kendisinden ilham alıp müziğe atılan çoğu müzisyenin olduğunu da biliyoruz. Anlatacağım bu şarkı da Erkin Koray’dan feyz alınıp yeniden düzenlenen bir çalışma. Saykedelik ve EDM karışımı işler yapmasıyla bilinen Amerikalı Gonjasufi’nin 2010 yılında çıkardığı A Sufi and a Killer albümünde yer alan “Klowds” şarkısı aslında bizim çok iyi bildiğimiz çalışmalardan biri. Erkin Koray’ın bir diğer kült olmuş Gönül Salıncağı şarkısının da yer aldığı 1976 çıkışlı plağın B yüzündeki Hayat Bir Teselli şarkısı, Gonjasufi’nin albümünde orijinal haline sadık kalınarak yeniden düzenlenmiş. Özer Şenay’ın elektro bağlama solosunun dahi kullanıldığı şarkı, tam akşamüstü rahatlamaya ihtiyacımız olduğunda arkada çalacak şarkılardan da biri!
S’ Opion Aresi – Tamta & Studio Mike (2008)
Sıla & Kenan Doğulu – …dan Sonra (2007)
Sıla’nın hayatımıza hızlı bir giriş yaptığı o hareketli klibi hatırlıyor musunuz? Upuzun sarı saçlarıyla, gelecekte Sıla ile özdeşleşecek vamp, sert ve vurucu tavrını o zamanlardan gösterdiği “…dan Sonra” klibi bize Sıla’yı ilk tanıtan şarkıydı. Vokalistliğini yaptığı Kenan Doğulu ile seslendirdiği ve sözlerini kendisinin yazdığı …dan Sonra, Sıla’ya 2008 Powertürk Müzik Ödülleri’nde “En İyi Çıkış Yapan Sanatçı” ödülünü de getirdi. Kısa sürede birçok listeye birinci sıradan giren şarkı, global anlamda da başarılar kazanıp 12 hafta boyunca Avrupa Radyo Listeleri’nde de kendine yer buldu. Yazıma konu olan şarkı ise 2008’de …dan Sonra’nın başarısını değerlendirmek isteyen Tamta’nın yaptığı düzenleme. 2004 yılında yayınlanan Super Idol programında birinci olarak Yunanistan ve Kıbrıs’ta büyük üne kavuşan Gürcistan asıllı şarkıcı, Sıla’nın bu şarkısını aslına sadık kalarak yeniden yorumladı. Introsunu duyunca “Birazdan Sıla şarkıya giriyor” diyecek olsanız da karşı kıyıdan bir sese rastlayacaksınız!
Bu zamana kadar hep yabancı şarkılardan uyarlanan Türkçe şarkılardan bahsedilse de aslında bu topraklardan yararlanılan bir sürü şarkı var. Yukarıda sıraladığım şarkılar sadece benim seçtiklerim. Bu tarz denemelerle karşılaştığımda içimi hep bir heyecan kaplıyor çünkü genelde yapılan düzenlemeler farklı dünyaların da kapısını açıp yeni deneysel çalışmaları tanımama sebep oluyor. Bazı zamanlarda yeni bir yazıya sebep olacak kadar ilginç şeyler de çıktığı için böyle keşifleri çok seviyorum. Bu hafta dilim döndüğünce bilinen / az bilinen ya da hiç duyulmamış bazı uyarlama şarkılardan bahsettim. Yeni yazıya kadar sizin de bildiğiniz, bu listede yer almamış şarkılar varsa bana ulaştırmayı ihmal etmeyin ve yeniden buluşana kadar müzikten eksik kalmayın. Görüşmek üzere!