Müzik endüstrisi dönüştükçe, dinlediğimiz müzik türleri de bir bir değişmeye dönüşmeye başladı. Tarzlar arasındaki geçişlerin artık daha belirgin olduğu günümüzde müzisyenler, diğer türlerden meslektaşlarıyla bir araya gelerek ortaya yepyeni müzikler çıkarıyor. Peki “türler arası müzik” adı verilen bu tür nasıl meydana geldi ve müzik endüstrisini nasıl değiştirecek?
Batıkan BAKSI / [email protected]
Zaman zaman “Ya abi, artık tüm müzikler birbirinin aynısı olmaya başladı; bundan sonra daha ne yapabilirler ki?” diye yakınan dinleyici profilleriyle karşılaşıyorum sosyal medyada. Bir yandan haklılık payı da olan bir serzeniş aslında bu. İnsanların artık eskisi kadar konfor alanından çıkmadığı, özellikle sosyal medya kullanıcılarının beğenisine sunulan içerikler gibi ortaya koyduğu bu müzik piyasasında elbette “aynı müzikler çıkacak” gibi beklentiler çok da tuhaf değil. Ancak popüler müzik, tekdüze bir çizgide ilerliyor diye tüm müzik türlerinin bir patinaj sürecinde olduğunu söylemek yanlış olur. Mesela birileri Rönesans Avrupası’nda “bundan 400-500 yıl kadar sonra Rap diye bir tür çıkacak ve herkes bu müziği dinleyecek” deseydi nasıl bir tepkiyle karşılaşacaklarını bilemiyorum ancak müzik, antik çağlardan beri insanlık tarihinin en yaşayan sanat uğraşlarından biri olduğu için yıllar içinde meydana gelen bu dönüşüm en az insanlığın dönüşümü kadar eskiye dayanıyor. Nitekim işin sonucunda birbirinden ilham alan farklı müzik türleri, peşinden yeni yeni türleri getirmiş ve bugün duyduğumuz milyonlarca şarkının oluşmasına sebep olmuş. Haliyle ana türlerin alt kırılımlarıyla birlikte 300’ü aşkın tarzın olduğu bir sanatla uğraşan insanların da birbiriyle etkileşim içinde olması kadar doğal bir durum yok. Bu ortak çalışmalar da “türler arası müzik” denilen kavramı doğurunca ortaya çıkan nefis denemeler bugün sahip olduğumuz müzikal zenginliği de peşinden getiriyor. O zaman gelin bugün türler arası müzik ile birlikte yaratılmış ortak çalışmalardan bazı örneklere ve bunların arkasında olup bitenlere bir göz atalım!
Bu “türler arası müzik” de ne ola ki?
Aslında cevabı çok basit. Müzik dinleyicilerinin zevkleri çok büyük değişiklikler gösterirken müzisyenler de bu değişime karşı koyamadılar. Eskiden insanların keskin çizgilerle “ben metalciyim arkadaş” ya da “rap’ten başka bir şey dinlemem” diyebildiği bir müzik ortamında artık üzerine kafa yorulmuş müzikler her tarzdan dinleyici tarafından dinleniyor. Çünkü müzik endüstrisi de müziklerin hibritleşmesini istiyor. Özellikle popülerleşecek şarkıların her şeyden biraz içermesini talep ediyor. Kiminiz buna yeniliklere ayak uydurmak, kiminiz de tarzını değiştirmek diyebilir ancak Rammstein gibi azılı bir endüstriyel metal grubunun, şarkısında rap’çilerden alışık olduğumuz auto-tune efektini kullanması bile buna bir örnek aslında. Türler arası müziğin tanımına gelince… En kısa yoldan anlatacak olursak, yeni bir ses yaratmak için iki veya daha fazla türü birleştiren bir müzik türü olarak tanımlayabiliriz. Bu müzik türünü milenyum müziği olarak adlandırmak da yanlış olur çünkü aslında yıllardır yapılan deneylerin sonucu olan bu şarkılar, internet ve teknolojinin gelişimiyle geniş kitleler tarafından tanınır oldu.
Müzikteki yenilik ve çeşitlilik arası hiç bitmiyor!
Yiğit Özgür’ün bir karikatüründe bir gazeteci, müzisyenin birine sorar “müziği neden bıraktınız?” diye. Karşıdan da “kafam şişti” yanıtını alır. Absürt gibi gözükse de aslında hem Türkiye’de hem de dünyada çok mümkün olan bu durumun bir diğer versiyonu da müzisyenlerin yaptığı müziğe yabancılaşması veya rutin sebebiyle müzikten sıkılma hâli. Yıllarca aynı müziği yapan müzisyenlerde meydana gelen bu bıkkınlık durumu, bir yerden sonra ya müziği bırakmakla ya da hiç alakasız müzik türleriyle kaynaşmayla sonuçlanıyor. İşte burada farklı müzik türlerini sentezleyerek ortaya yeni bir çalışma çıkaran müzisyenler, tutucu çevrelerce eleştirilirken müzikte yenilik bekleyen dinleyicilerden tam not alıyor. Mesela daha önceleri müziği bırakması sebebiyle adından çokça söz ettiren Teoman, müziğe geri döndüğünde tarzında da farklılıklar yapmış, eski şarkılarını hiç bilmediğimiz şekillerde düzenlemişti. Geçtiğimiz günlerde yeni nesil rap şarkıcılarından cakal ile yaptığı ‘Beni Her Yerden Engellemiş’ şarkısıyla dinleyicilerini ikiye bölen Teoman, türler arası müzik konusunda çalışma yapmaktan çekinmeyen yerli ve popüler isimlerden. Teoman demişken Müslüm Gürses’in de türler arasındaki geçişini göz ardı etmemek lazım. 2002 yılında Teoman’ın ‘Paramparça’ şarkısını söyleyerek müziğindeki değişimin sinyalini veren Gürses, hayranlarının “baba bizi bırakıyor, davasını terk ediyor” laflarına karşın 2006 yılında çıkardığı “Aşk Tesadüfleri Sever” albümüyle tam manasıyla bir füzyona imza atmıştı. Murathan Mungan’ın supervisor’lığını üstlendiği albümde rock ve alternatif ağırlıklı bir sound ile David Bowie, Bob Dylan, Björk, Rainbow, Garbage gibi isimlerin meşhur şarkılarına yazılan Türkçe şarkıları söyleyen Müslüm Gürses, müziğindeki yenilikleri hayatının sonuna kadar sürdürmüştü.
Türler arası müziğin, endüstrinin geleceği için önemi ne?
Bugün aslında çok yapılmasa da özellikle 1980’ler ve 1990’larda bazı müzik türlerinin geleceği için sempozyumlara varan beyin fırtınaları yapılıyordu. Burada söz konusu müzikleri kalkındırmak, müzisyenlerini cesaretlendirmek ve onların yeni şarkılar yapmaları için yol gösterici fikirlerde bulunuluyordu. İşte günümüzde bunun benzeri farklı tarzlardan müzisyen / prodüktörlerin bir araya gelip yeni sesler yaratarak geleneksel müzik türlerinin sınırlarını zorlamasına olanak tanıdı. Ortaya çıkan sentezlerle dinleyicilerin daha önce dinlemedikleri heyecan verici müzikleri deneyimlemelerine de yardımcı olan türler arası müzikler, kültürel engelleri de yıkarak aslında cesur çalışmalara da ön ayak oluyorlar. Bu da müzisyenlerin tıkanmasının önüne geçilmesi ve daha hibrit bir müzik dünyasının kurulması demek. Tabii bu sadece farklı türlerin ortaya çıkmasıyla da sınırlı kalmıyor, bir müzisyenin farklı zevklere sahip insanlar tarafından da keşfedilmesini sağlıyor. Örneğin Nu Metal, her ne kadar safkan metalciler tarafından çok benimsenen bir tür olmasa da Linkin Park’ın Jay-Z ile birlikte 2004 yılında yayınladığı EP’leri “Collision Course” döneminde epey ses getirmiş, iki tarafın dinleyicileri tarafından büyük bir ilgi görmüştü. Hatta metale el sürmeyen rapçi gençlerin cayır cayır gitar riff’leri dinlediği bu çalışma bugün bile türler arası müziğin en güzel global örneklerinden.
Peki bu türler arası müziğin çalışmaları ne zamanlara dayanıyor?
Yukarıda da söylemiştim, bu füzyon çalışmaları aslında hiç de yeni değil; ta 20. yüzyılın başına dayanıyor. Farklı stillere sahip, farklı türlerin harmanlanmasıyla meydana çıkan şarkılar, belki de farkında olmadan yepyeni tarzları da ortaya koydu. Örneğin, biz bugün caz festivallerinde R&B’ye varan caz şarkıları dinleyebiliyorsak bunun sebebi 1960 ve 1970’lerde yapılmaya başlanan rock, funk ve R&B ile birlikte yapılan denemeler desek yalan olmaz. Miles Davis, Weather Report, Herbie Hancock gibi isimlerin doğaçlamalarına eklediği farklı müzik türlerinin armonileri ve elektrikli enstrüman melodileri cazdaki dönüşüme de sebep oldu. Geçtiğimiz yıllarda İlhan Erşahin’in Hüsnü Şenlendirici’yle beraber kaydettiği canlı albüm “Ilhan Ersahin’s Wonderland – Terasta”, buna verilecek en iyi örneklerden biri aslında. Hüsnü Şenlendirici’nin klarnet melodilerinin Erşahin’in saksafon melodileriyle birleştiği füzyon, doğu-batı sentezinin de en güzel geçişlerinden.
Türler arası müzik tarzlarının örnekleri neler?
Caz, kendisinin içinden farklı sayısız müzik doğurmuş olsa da bazı müzikler var ki birkaç müzik türünün başarılı birleşimiyle ortaya çıkıyor. Bugünün en gözde müzik türlerinden biri olan hip-hop da bunlardan biri. 1970’lerde New York’ta ortaya çıkan hip-hop; funk, soul ve R&B türlerinin birbiri arasındaki kaynaşmasıyla ilk adımlarını atmıştı. Sonraları turntable, rap vokaller ve sampler kullanımıyla dönüşümüne devam eden hip-hop, yıllar içinde müzisyenlerinin rock, elektronik ve pop gibi türler kullanmasıyla her tarzdan müzik dinleyicisini hedefler olmuştu. Elektronik rock müzik de tıpkı bu diğer iki tarz gibi türler arası geçişle meydana gelen bir müzikti mesela. Ortaya farklı bir müzik tarzı çıkarmak için müzisyenlerin synthesizer, drum machine, elektrik gitarlar kullandığı bu tür, elektronik ve rock’ın harika bir birleşimiydi. Yıllar geçtikçe müziklerine yeni tatlar katmak isteyen elektronik rock müzisyenleri; hip-hop, metal, pop gibi müziklerin öğelerini de eklemeye başladılar ve sahneleri alev alev yakan bir müzik yarattılar. Nine Inch Nails, Massive Attack, The Prodigy gibi gruplar bu doğrultuda müzik yaparak, dinleyicilerinin aklını hâlâ almayı başarıyorlar.
Yeni denemelerle adından söz ettirmek isteyen grup ve müzisyenlerin cesur çalışmaları ortaya çıktıkça biz de dinleme zevki nefis olan şarkılarla karşılaşabiliyoruz. Peki bir liste yapsak bu şarkı ya da albümlere hangilerini örnek verebiliriz?
- Kendrick Lamar & Kamasi Washington – “To Pimp a Butterfly”
- Lil Nas X & Billy Ray Cyrus – ‘Old Town Road’
- BTS & Halsey – ‘Boy With Luv’
- Khalid & Disclosure – ‘Talk’
- Nilüfer – “12 Düet”
- Donna Summer & Barbra Streisand – “No More Tears”
- Nelly & Tim McGraw – ‘Over and Over’
- Korn & Dem Franchize Boyz – ‘Coming Undone Wit It’
- Anthrax & Public Enemy – ‘Bring Tha Noize’
- Hayko Cepkin & Hayki – ‘Aldırma Gönül’
- Bülent Ortaçgil & Teoman – “Konser”
- maNga & Cartel – ‘Evdeki Ses’